Kabarık Yeleğin Sırrı Ne

CHP eski lideri Deniz Baykal’ın 2009’daki Habur rezaletinden sonra önemli bir tespiti olmuştu. PKK’yla muhabbetin gidişatını anlatmak için çok uğraştıklarını, «Yapmayın, etmeyin, vazgeçin bu işten” diye uyardıklarını hatırlattıktan sonra şunu söylemişti:

«Bizim millet gözüyle düşünür. Yani gördü mü anlar meseleyi. Gördü, anladı!..”

İzmir’de görülen sözde askeri casusluk davasında geçen hafta boyunca çanak-çömlek patladı, «kumpas”ın görüntüleri yayınlandı. Ne gariptir; yer yerinden oynaması gerekirken, «olağan” karşılandı… Dahası bu davaları savunmaya devam edenler çıktı… Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bile dün hâlâ, «Balyoz, Ergenekon gibi bir sürü darbe teşebbüsü çalışmaları oldu” diyordu.

Duruşmalardan çok az detay yansıdı. Belki de bu yüzden «gördüklerini anlamayanlar” var. Onlar için, aramalara katılan polislerin ifadelerinden yararlanarak, olanları «film” tadında anlatalım.

PANDORA’NIN KUTUSU

Sapanca’da «casusluk örgütü”nün lideri Bilgin Özkaynak’ın çiftliği… Evin girişi büyük bir alandır, herkesin yani çiftlik görevlilerinin, Özkaynak’ın koruması ve şoförünün kullandığı, dinlendiği alandır. Burada bir de kütüphane vardır. Bilgisayarlar evin diğer odalarında, 400 kg’lık bir çelik kasa ise bodrumdadır.

Sapanca polisiyle birlikte İzmir’den gelen polisler çiftliği basar. Sapanca polisinin başındaki isim Komiser Yardımcısı Fatih Karakuş, İzmir ekibinin başındaki de 2 yıl sonra başlayacak olan «paralel” soruşturmasında meslekten ihraç edilecek Emin Göktaş’tır.

Çiftlik evine dağılıp, aramaya başlarlar. Ne bilgisayarlarda, ne çelik kasada aranan «Pandora” veri tabanına ulaşılmaz. Ya nerede bulunur; herkesin girip çıkabildiği girişteki salonun kütüphanesinde.

Sapanca polislerinin başı Fatih Komiser bu arama gününe dair hemen hiçbir şeyi hatırlamaz. Öyle ki, yeni bir soru geldiğinde avukatlardan birisi, «hatırlamayacak” deyince, Fatih Komiser de gayet rahat, «Bakın Avukat bey söyledi. Hatırlamıyorum” cevabını verir.

Tek hatırladığı, çiftlik evindeki odaları topluca yani Sapanca ve İzmir polisinin birlikte aradığıdır.

Lâkin aramalara katılan bir polis memuruna göre, hiç de öyle olmamıştır. İzmir’den gelen Emin Göktaş görev dağılımı yapmış, ekipleri odalara bölüştürmüştür. İzmir ekibine de «Pandora”nın bulunduğu salon ve kütüphane düşmüştür. Sapanca polisleri, «Pandora”nın bulunma anını görmemişlerdir bile.

ARAMADAN ÖNCE 2 POLİS EVE GİRDİ

Yer Marmaris; «Örgüt yöneticisi” olan Üsteğmen Onur Süer’in evinde arama yapılacaktır.

Aramadan önce İzmir’deki polis müdür Mehmet Emin Çakıcı, polislerden Adem Demir’e, «Buzdolabı ve televizyonun arkasına iyi bak” talimatı verir, «buzdolabını” özellikle vurgular.

Çakıcı başkanlığındaki polisler Marmaris’e, Süer’in evine gelir. Ev sahibi Ayşe Akman Onur Süer’in evde olmadığını söyler. Süer’e haber verilir. Gelmesi beklenirken, polislerden 4’ü eve girer. 3-5 dakika gezdikten sonra 2’si iner, 2’si kalmaya devam eder.

Arama başlar. Amirinin talimatını unutmayan polis Adem Demir buzdolabının arkasına bakar ve kılıfları içinde iki hard disk bulur.

Karanlıktır, ama polis Demir buzdolabının arkası toz içindeyken, hard disklerin tertemiz olduğunu farkeder!..

Onur Süer, bu hard disklerin imajının alınıp, kendisine verilmesini ister.

KABARIK YELEĞİN SIRRI

Yüzlerce «casusu” yönetenlerden birisi de 20’li yaşlardaki Narin Korkmaz’dır. Polis memuru Hanefi Aydın elinde kamera ve fotoğraf makinası tam 5 ay Korkmaz’ı takip eder. Hiçbir anormalliğe rastlamaz.

9 Mayıs 2012’de Korkmaz’ın 8 aydır hiç gitmediği görme engelli babasının evinin aranmasına karar verilir. Arama an be an polis tarafından kaydedilir. Baba Korkmaz’ın ilk cümlesi, «18 Eylül’den beri Narin eve gelmiyor” olur.

Ev iki katlıdır. Polisler ve aile evin alt katındadır. Şişman bir polis çaktırmadan merdivenlerden üst kata çıkar, en üst basamakta durur. Sonra uzun boylu Ali Bekar isimli ikinci bir polis yine çaktırmadan merdivenlere yönelir. Üzerindeki polis yeleği dikkat çekici şekilde şişkindir. Diğer polis gibi merdivenlerin başında durup, beklemez üst kat koridorunda gözden kaybolur. Kamera kayıtlarının 57’inci saniyesinde tam bu sahne vardır.

Sonra tüm polisler üst kata çıkar, orada da arama başlar. Ve daha önce çaktırmadan üst kata çıkan polis Ali Bekar buzdolabının üstünde siyah bir poşet içinde «suç delillerini” bulur.

Ali Bekar 2 yıl sonraki «paralel” soruşturmasında Ağrı’ya sürülür. Amiri olan Yaser Özoğul ise meslekten ihraç edilir. İhraç sebebi sorulduğunda, «Kâğıt üzerindeki gerekçe, idari soruşturma. Gerçekte ise İzmir casusluk davası nedeniyle ihraç edildim” der.

ARAMALARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Bu aramaların dikkat çekici yanı şudur:

Polislerin eldiven taktığı, tüm aramaların baştan sona kaydedildiği ve bulunan dijital delillerin imajlarının sanıklara verildiği, yani usulüne uygun yapılan aramalarda hiçbir «suç deliline” rastlanmaz.

Ne zaman ki, polisler eldiven takma yerine çıplak elle arama yapar, arama kaydedilmez veya kayıtlar kısmen silinir ya da adli emanette kaybolur, ele geçen delillerin imajları sanıklara verilmez, işte bu aramaların tümünde «suç delili” bulunur.

SAFİYE’NİNKİ DE BUZDOLABI ÜSTÜNDE

Tarih 9 Mayıs 2012; 23 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, 12 askere «liderlik” yaptığı öne sürülen Safiye Köten’in evi aranır. Köten ablasıyla birlikte yaşamaktadır, ama polisler geldiğinde yalnızdır. Polisler süratle tüm eve dağılır, kısa bir süre sonra buzdolabının üzerinde, yırtık siyah bir poşet bulurlar. Poşetten epey «delil” çıkar.

İzmir’deki davaya devam edilecek. Sırada, Safiye Köten’in evinin aranması var. Bu aramaya katılan polislerin de epey önemli ve ilginç bilgiler vermesi bekleniyor.

Anlaşılan, bu senaryoyu hazırlayan, yazan ve oynayanlar tek bir casusluk filmi dahi izlememiş!.

Mamak, Şirinyer, Malatya, Eskişehir ve Antalya’ya kucak dolusu sevgiler

Bunları da sevebilirsiniz