Sevr Antlaşması

Dünya Savaşı’nın ardından Türklere dayatılacak barış planı San Remo’da hazırlanmıştı. Paris’te son şekli verildikten sonra, Osmanlı Hükümeti’ne iletildi. Padişah Vahdettin’in de katıldığı Saltanat Şurasında Paris’e bir heyet gönderilmesi kararı kabul edildi.

O heyet 10 Ağustos’ta, Sevr’deki bir seramik müzesinde Türk’ün ölüm fermanına imza atacaktı. Bu imza aslında Osmanlı devletinin 600 yıllık hükümranlığının da bittiğini ilan ediyordu. Buna göre:

Trakya’nın büyük kısmı terk ediliyor, Midye hattından berideki bölge İstanbul’a kadar Türklere bırakılıyordu. Yunanlılar Trakya’nın büyük kısmı ile İzmir bölgesini alıyordu. (Bölge görünüşte Osmanlı egemenliği altındaysa da Yunanistan’a ilhak edilmesi için tedbirler hazırlanıyordu. İmza atıldıktan 5 yıl sonra, yerel parlamento bu yönde karar verip harekete geçtiğinde gerisi kitabına uydurulabilirdi)

İstanbul sultana bırakılıyordu ama şarta bağlıydı. Boğazlar komisyonu isimli uluslararası organizasyon bölgede asıl otoriteyi oluşturacaktı.

Ermenistan sınırı, Gümüşhane ve Erzincan’ı içine alıyor, Van’dan Trabzon’a kadar geniş bir bölgeyi kapsıyordu.

Güneyde Osmaniye, Antep, Urfa ve Mardin dahi Türk sınırları dışında bırakılıyordu.

Ayrıca İngiliz, Fransız ve İtalyan nüfuz bölgeleri ile Türk yurdu parçalanıyordu. Nüfuz bölgesi demek, sömürecekleri topraklar demekti.

Osmanlı, fakir ve tükenmiş durumda olduğundan, ekonomik hayat uluslararası bir komisyonun eline veriliyordu. Bu komisyonun yetkileri arasında başka devletlere imtiyaz vermek de yer alıyordu. Osmanlı devletinin bütün mali gücü ve kaynakları böylece elden çıkıyordu.

Devletin ordusu da ortadan kaldırılıyordu. Mitralyözden ağır silahı bulunmasına izin verilmeyen küçük bir ordu asayiş için tanzim ediliyordu. Üstelik kumanda heyeti de yabancı denetimi altına giriyordu.

Ayrıca, Mondros’tan kaynaklanan işgal etme hakkı Sevr’de de yer alıyordu.

Buraya kadar anlatılan şartları toparlayacak olursak maliyesi ve ordusu düşman eline girecek olan Osmanlı devletinin arazisi de nüfuz bölgeleri vasıtasıyla galip devletler tarafından paylaşılıyordu. Türk milleti Anadolu ortasında bir çember ortasına hapsedilirken, Osmanlı tebaasına, müttefik devletler tebaasına geçme hakkı veriliyordu. Bu nedenle, devletin tebaası da elinden gidiyordu.

Kapitülasyonlar ise genişletiliyordu. Vergi vermeden iş yapma imkanı Yunanistan ve Ermenistan gibi devletlere de tanınıyordu.

Büyük tarihçi Halil İnalcık’ın ifadesiyle Türkler, kendi vatanlarında aciz, fakir, zavallı bir hayat sürmeye mahkum ediliyordu. Sevr, düpedüz Osmanlı’yı müstemleke haline getiriyordu.

İstanbul Hükümeti, bu onursuz anlaşmayla da olsa sulh için yanıp tutuşuyordu. Ankara Hükümeti ise Sevr’i kabul edilemez buluyordu. Milletin gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi, Sevr’i tanımıyor, Misak-ı Milli’de diretiyordu.

Dünya savaşının galipleri, barış için Sevr anlaşmasında ısrar ederken, buna tek engel Ankara hükümetiydi. İç isyanların, Hilafet Ordusu ile Anadolu askerleri üzerine gidilmesinin sebebi burada aranmalıdır.

Ankara Hükümeti’ni yenip pes ettirmeden Sevr anlaşması hayata geçirilemezdi. Bunu gören işgalciler, istilacı Yunan ordusunu da harekete geçirdi. Yunan ileri yürüyüşü, Sakarya nehri önlerine kadar vardı, ancak Anadolu içlerinde ilerlemenin cezasını çekmekten kurtulamadı.” Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır” diyerek savunma yaptıran Mustafa Kemal’in ordusu, Sakarya Zaferi ile pek çok şeyi kurtardı.

Yunan ülküsü ile birlikte Sevr anlaşması da Türk zaferi sonucunda, Sakarya’nın sularına gömüldü; muzaffer Türklere bir daha böyle bir ölüm fermanı teklif dahi edilemedi…

Meclis’in kahraman ordusu, yaklaşık 1 yıl sonra Büyük Taarruz ile düşmanı tepeledi ve nihayetinde İzmir’de denize dökerek İstiklal Harbi’ni zafere erdirdi. Galip devletlerin girişimiyle Mudanya’da mütareke imzalandı, ardından Lozan’da, dünyayı barışa kavuşturan anlaşma imzalandı.

Çılgın Türkler böylece uğursuz bir anlaşma olan Sevr’in yerine Lozan’ı koydu. Ölüm fermanı verilen bir millet, Mustafa Kemal’in önderliğinde küllerinden yeniden doğarak cumhuriyete kavuştu.

Bunları da sevebilirsiniz