Türkiye neden NATO’dan çıkmalıdır biliyor musunuz?
Çünkü NATO bir savunma örgütü filan değil, bir vesayet örgütüdür.
Türkiye’de yıllardır devletin altında arkasında aranan derin devlet NATO’dur.
Yetmez ama evetçilerin bilerek yalan söyledikleri “askeri vesayet” tamamen NATO vesayetidir.
NATO, Amerikan emperyalizminin “müttefiklerini” denetleme ve kullanma aracıdır.
1950 14 Mayıs’ında Türkiye ilk “hür seçimini” yaptığında bile NATO işin içindeydi.
Çünkü onun gerçek adı emperyalizm idi.
Hatta Nazizm idi.
Çoğu Nazi general 1950’lerden itibaren NATO’da komutan oldu.
Derebeyinin vassalları kontrol ve gütme aracıdır NATO.
Bunu en güzel, en net ve en açık saçık örneğiyle bugün Almanya’da görüyoruz.
Almanya’yı sözde koruyacak olan NATO ülkenin en önemli enerji hattını patlattı ve Berlin ellerini havaya açıp “yarabbi şükür” dedi.
ABD’nin esasen ikinci dünya savaşından sonra başlattığı ve 2014’te düğmeye bastığı Ukrayna tertibi herşeyi açık etti.
NATO üyeliği yüzünden resmen çökertilen Almanya’yı 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez yeniden Rusya ile karşı karşıya getiriyor ABD.
NATO üyeleri olan tüm Avrupa ülkeleri de korkunç zararda bu süreçte.
Ama öyle bir müesses nizam kurulmuş ki, hiç birinin siyasetinde yaprak kımıldamıyor.
Bazı ufak basınç artışları görsek de hala “They are NATO”.
Bu arada seçim sathı mailinde birden AKP de NATO köklerini hatırladı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı ile görüşmek için Moskova’ya gideceğine apar topar ABD’ye uçtu.
Milli Savunma Bakanlığı NATO tatbikatlarından bir klip yayınlayarak: “Güçlü Türkiye demek Güçlü NATO demektir” dedi.
Savunma Bakanı Hulusi Akar ise İngiltere yollarına düştü.
İngiliz Savunma Bakanı Wallace ile ne görüştüğünü merak etsem de sonrasında yapılan NATO propagandaları işin özünün bağlılık mesajı olduğunu gösteriyor.
Eski fotoğraflar işte..!
Ha bir de 35 yıllık hurda İngiliz firkateynlerinin kakalanması konusu çıktı bu görüşme sonrası.
Umarım doğru değildir.
Türkiye’de çok partili siyaset, 1950’lerden itibaren tamamen NATO standartlarına bağlı bir zeminde kurulmuştur.
NATO’ya girerken verilen söz, asla bir komünist veya sosyalist hükümetin göreve getirilmemesi ve Rusya ile ilişkilerin hep düşmanca tutulması olmuştur.
Dikkat edin bu 70 yıllık süreçte bu vaatler öyle ya da böyle hep tutulmuştur.
Türkiye’de “sol” ve “sağ” denilen siyaset kesimleri, “Natotürkçü” ve “Natollahçı” olarak özetlenebilir.
Gerçek sola ve Kemalizm’e ise asla izin verilmez. TKP ve türevi komünist sosyalist partiler meclisin kıyısından bile geçemez, gerekirse yok edilir. Kemalistler de itinayla her yerden (başta TSK) tasfiye edilir.
Natotürkçü Kenan Evren, NATO’cu 12 Eylül darbesiyle bunu bizzat yaptı zaten.
Natotürkçü Kenan Evren daha sonra Natollahçı Turgut Özal’a sahneyi bıraktı.
O da diğerlerine aktardı sistematiği.
Bu hikayeleri artık biliyor olmalısınız.
Çünkü toplumun büyük kesimi olaya uyanmış durumda.
AKP unutturmaya çalışsa da 15 Temmuz bir FETÖ/NATO darbe girişimiydi son olarak.
Ama bana hala bazıları “NATO’dan çıkarsak bizi kim koruyacak peki?” diye soruyor.
Cevabım şudur:
“Nato’dayken çok daha tehlikedeyiz, çünkü düşman içimizde. Bizi koruyacak olan yine biziz, destek verecek olan ise çıkarlarımızın örtüştüğü, NATO olmayan ülkeler. Ki bunlar artık baş kaldırıp meydan okumaya ve diğerlerine bir dayanak noktası oluşturmaya başladı bile.”
Türkiye’nin çıkarları ile NATO’nun hedefleri zıttır.
Almanya gibi rezil olmak istemiyorsak NATO’dan bir an önce çıkmalıyız.
Küresel batılı sermayenin sopası olan NATO demek neoliberalizm, neo kolonyalizm demektir.
Vatanını yağmalatmak, ona buna peşkeş çekmek demektir.
NATO demek fakirleşmek, işinden gücünden, toprağından olmak ve bölünmek demektir.
Atatürk, 1952’de hayatta olsa asla NATO’ya filan girmezdi.