Geçtiğimiz Mart ayında İtalya’dan kalkan bir Amerikan Reaper tipi siha Karadeniz üzerinde, Kırım’a yaklaşırken Rus savaş uçaklarının manevrasıyla düşürüldü.
ABD sanılanın aksine çok büyük gürültü çıkarmadı.
Afganistan’da düğün bombalamalarıyla ünlü Reaper’in transponderinin kapalı olması yeterince kuşkuluydu.
Bu olayın ardından ABD dronları bu kez Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında uçmaya başladı.
Burada asıl mesele ABD’nin Karadeniz’deki emelleri.
Karanlık emeller.
2004’te Romanya ve Bulgaristan’ın NATO üyesi olduğu gün ben demiştim: Eyvah Karadeniz’e de bulaşacaklar!
2008 Bükreş Zirvesi’nde Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği telaffuz edilince zaten çıngar çıkacağı belli olmuştu.
Cem Gürdeniz Amirallerin temsil ettiği Deniz Kuvvetleri’nin Montrö’ye sahip çıkarak Blackseafor gibi uygulamaları sayesinde ABD Karadeniz’e fazla giremedi.
ABD Karadeniz’e giremedi ama Amiraller NATO kumpaslarıyla hapise girdi!
ABD’nin uzun erimli hedefi Baltıklar, Adriyatik ve Kuzey Denizi gibi Karadeniz’den de Rusya’yı kuşatmaktı.
Şimdi işte Ukrayna savaşı ile aradığı fırsata kavuştu.
Ukrayna Savaşı, Romanya’nın NATO üssü yapılması ve Gürcistan’daki renkli darbe girişimi ile Karadeniz’e nüfuz etme amacına adım adım yaklaşıyor.
ABD Senatosu’na 15 Mart’ta sunulan “2023 Karadeniz Güvenlik Yasası” adlı tasarı, Karadeniz coğrafyasında ABD’nin güncel hedeflerini anlamaya yarıyor.
Karadeniz’de ABD/NATO varlığının ve kıyı devletlerin kullanımının artırılması amaçlanıyor.
NATO’nun İzmir’deki Kara Kuvvetleri Karargâhı Komutanlığından sonra, ABD Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı da yapan Korgeneral Ben Hodges, ABD merkezli Avrupa Politika Analiz Merkezi (The Center for European Policy Analysis, CEPA) için hazırladığı “NATO’nun Karadeniz Savunmasını Güçlendirmenin 10 Yolu” başlıklı çalışmasında Karadeniz’i “Avrupa’da özgürlüğün yeni cephe hattı” olarak nitelemişti.
2022 Nisan ayında Hodges’ın, Karadeniz’de NATO’nun yeni konuşlanma düzeni için 10 maddelik bir planında:
Romanya’da kalıcı bir ABD ve NATO varlığı;
Operasyonel planlamalar için çok uluslu bir karargâh; entegre hava ve füze savunması ile istihbarat, gözetleme ve keşif yeteneklerini geliştirmek;
Rusya’nın hak iddiasında bulunduğu bölgelerde gaz alanlarında keşif ve üretim faaliyetlerini engellemek;
Türkiye ile ABD-NATO arasındaki ilişkileri yeniden inşa etmek;
Medya ve eğitim destekleri;
Ve “Karadeniz Bölgesi için Marshall Planı” gibi maddeler vardı.
KUZEY AKIM GİBİ TÜRK AKIMI DA HEDEFTE
Almanya, onca yıl yatırım yaptığı ve ucuz doğalgaz sağladığı Kuzey Akım boru hatlarına düzenlenen sabotajları bir güzel yuttu.
Çünkü NATO ülkesiydi ve daha da önemlisi 2. Dünya Savaşı sonrası yenik devlet olarak ABD müstemlekesine dönüşmüştü.
ABD’nin Rusya’yı kuşatma hedefindeki stratejik amaç Asya ile Avrupa bağlantılarını kesmektir.
Rusya kadar Çin de buna dahil.
Ama en önemlisi; jeopolitik olarak Batı Avrupa’nın, Anglosferin en yaşamsal kaygısı iki büyük kara gücü olan Rusya ve Almanya’nın (Heartland-kalpgah) işbirliğidir.
İşte ABD’nin belki de tüm Ukrayna provokasyonundaki en temel hedefi, Almanya’nın Rusya ile, Avrupa’nın Asya ile olan bağlantılarını havaya uçurmaktı.
Ve bunu başardılar.
2022 Eylül’ünde Kuzey Akım hatlarının sabotajı, bariz bir şekilde kimin yaptığının belli olacağına dair tüm risklere rağmen yapıldı.
Şimdi Karadeniz’deki hedef Türk Akımı’dır.
TürkAkım ve özellikle onun genişletilmesi, Türkiye’nin uluslararası gaz dağıtım merkezi olma projesi.
Güney Avrupa’ya Türkiye üzerinden gönderilen Rus gazını TürkAkım sağlıyor.
Almanya’ya bunu (Nordstream sabotajları) yapan Türkiye’ye ne yapmaz.
NATO üyesi olmak demek siyasi bir mafyatik Atlantik sistemin kulu olmaktır.
Hangi renge boyanırsanız boyanın, Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerine “tıpış tıpış” evet dersiniz.
TürkAkım’ın sabotajı için, aynı Almanya gibi Türkiye’de de “Rusya’ya NATO üyesi olduğunu hatırlatacak” bir iktidar çok kolaylaştırıcı olur.
Kendi ülkelerinin stratejik çıkarlarının bombalanmasını sineye çekebilecek, Almanya’daki Amerikan kuklaları Scholz – Baerbock gibi.
Gerçi ‘muhafazakar’ Amerikancı Merkel de olsa aynını yaparlardı.
Açıkça kapitalizmin dönüşümünün, askeri araçlar ve terör eylemleri kullanılarak yapıldığı bir döneme giriyoruz.
ABD, güneyden kuzeyden, doğudan batıdan sadece Rusya’yı değil, bizi de kuşatıyor.
Amaç, Türkiye’nin Rusya, Çin, İran ve Suriye ilişkilerini (Batı Asya bağlantısını kesmek) yok etmek ve aynı Ukrayna veya Almanya gibi kendi intiharına doğru yürütmek.
ABD’nin Karadeniz’e girmesinin anlamı budur.