AKP iktidarının dış politika ve uluslararası ilişkilerde tutarsız davranışları ve kimi zaman muhalefetin de bu yöndeki tutumu, kaygı veriyor.
Oysa kurtuluş savaşından çıkmış, kuruluş süresindeki genç cumhuriyet dünya çapında saygı görüyordu.
Zaferle kurulmuş cumhuriyetin ekonomi, eğitim, kültür ve daha bir çok alanda diğer ülkeleri imrendiren başarısı, ışık saçıyordu.
Bağımsızlığı esas olan ve uluslararası alanda saygıyla karşılaşan bu tutum, Atatürk’ün ölümünün ardından adım adım gölgelendi.
Gele gele uzun yıllar batının güdümünde, sömürülen, sosyalist sisteme karşı jandarma ve ileri karakol görevi yapan ülkeye dönüştürdüler cumhuriyeti.
Gerici ve sağcı iktidarların elinde varlıkları erozyona uğrayan ülkenin, ABD destekli askeri faşist darbelerle, Özal’la, ardından AKP iktidarının özelleştirme furyasıyla kaynakları, hoyratça savruldu.
Tarımsal potansiyel, küresel sistemin isteği doğrultusunda AKP iktidarının çıkardığı yasalarla tüketildi. Tarımda bile ithalatçı ülke olduk…
Kaynakları sömürülen, varlıkları azalan, yurttaşları giderek famirleşen dışa bağlı ülkede yoksulluk tırmanırken moral değerler iflas ediyor.
Bakmayın iktidar ve yetkililerinin yer yer üst perdeden konuşmalarına, özünde küresel güçlerin istekleri, beklentileri karşılanıyor.
Bunun neresi başı dik ülke yönetimi ?
Elde avuçtakiler yabancıların oluyor…
Ordusu, küresel güçlerin beklentisi doğrultusunda siyasal islamcı FETÖ örgütünün tetikçiliğinde tasfiye ediliyor…
Kozmik odasına giriliyor. Buradaki bilgiler yabancı ülkelerin eline geçiyor.
Askerlerinin başına çuval geçiriliyor.
Burnunun dibindeki adalar Yunanistan tarafından işgal ediliyor.
ABD başkanı, ülkenin cumhurbaşkanına olmayacak bir mektup gönderiyor…
Acıdır hepsi sineye çekiliyor…
CB Erdoğan, fetö’cü olmakla suçlanan Branson için “ ben bu koltukta oturdukça cezaevinden çıkamaz” diyor kısa bir süre sonra Trump’ın isteği üzerine rahip serbest bırakılıp, Amerika’ya gönderiliyor.
ABD ve AB ülkeleri sınırımızdaki terör örgütü PKK ve yancılarına her türlü desteği veriyor, iktidar kınamakla yetiniyor…
ABD, S-400 nedeniyle yaptırıma yöneliyor, cevap, her zamanki gibi kınama…
İktidar böyle de ya muhalefet?
CHP’nin Amerikancı, NATO’cu diş ilişkiler sorumlusu Ünal Çeviköz acaba partisinin ilk genel başkanını anımsıyor mu hiç? Onun bağımsızlıkçı yanını göze alıyor mu?
Çeviköz sözüm ona “TÜRKİYE NATO’DAN UZAKLAŞIYOR'” muş da pek üzülüyor.
Bu NATO ki Türkiye’nin karşısında.
“NATO üyeleri Türkiye, Rusya ve Çin’le stratejik bir ittifak kurma seçeceğine mi yaklaşıyor diye kaygılanıyormuş . Böyle bir şey yok ama bunun böyle olmadığını göstermeliyiz” diyebiliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun S-400’ler için muhtemelen Türkiye’nin tarihindeki “en pahalı hurdalık” olarak değerlendirileceği açıklamasını anımsatarak ‘S-400 CHP’NİN LİDERLİK EDECEĞİ BİR SONRAKİ HÜKÜMETİN GÜNDEMİNE KESİNLİKLE GELECEK” diyor.
Yetmiyor, Türkiye’nin Yunanistan’a karşı Ege Denizi’nde verdiği mücadele ve egemenlik haklarına rağmen CHP milletvekillerine mektup göndererek “Ege adalarıyla ilgili konuya ‘işgal’ demeyin, adaların silahsızlandırılması’ bağlamında ele alın” diyebiliyor.
Türkiye Atatürk’ün başı dik, güçlü ve saygı duyulan dış polikasını özlüyor.