Analiz 120

Sovyetler Birliği dağılınca kapitalizm küreselleşti. Çin ve Rusya da küresel kapitalizmin bir parçası oldu. Hatta Çin, dahilindeki disiplin avantajını dışarıda kullanarak mukayeseli bir üstünlük sağladı. Son iki Davos’ta bunu açık olarak gördük.

Çin, ABD’den daha Davos’çu olup dünya finans piyasasında en öne çıktı. Dünya ekonomisinde ABD’yi yakalayacak noktaya geldi.

Avrupa ve ABD’nin dünyadaki kapitalizme dayalı emperyalist tekelleri sona erdi. Yeni ortak Çin, küresel kapitalizmin en hızlı büyüyen ortağı oldu.

İngiltere, ABD ile batı kapitalizminin iki patronundan birisi iken, yeni koşullar Londra’yı AB içinde bile üçüncü sıraya itti.

AB’nin patronluğunu yavaş yavaş Almanya’nın alması, Birleşik Krallık’ın önüne iki seçenek getirdi; ya AB içinde ikinci sınıf bir patronluğu kabul edecek ya da AB ile nikah bozup eski sevgilisi ABD’ye dönecek ve onunla birlikte geleneksel Anglo Amerikan hayatını sürdürecekti. Aynen British American Tobacco’da olduğu gibi.

Soğuk Savaş sonrasında dünyadaki sıcak çatışmalar aracılığı ile yürütülen vekalet savaşları Batı’yı da etkiledi.

2003’te ABD ve İngiltere batının iki patronu olarak Irak’ı işgal ettiler ve Ortadoğu’daki BOP’sini yürürlüğe soktular.

Çin ve Rusya sessiz kalmadı. Bugün Rusya, Doğu Akdeniz’e, Suriye’ye indi ve yerleşti. Çin, Akdeniz, Afrika ve Güney Amerika’da etkinliğini arttırarak, Pire limanından bizim üçüncü köprüye kadar işin fiilen içinde yer almaktadır.

Soğuk Savaş sonrası yalnız Batı’da değil, Türkiye’de de büyük bir çatlak ortaya çıktı. Arap dünyası ve İran’ın yanında Türkiye de yeni küresel kapitalizmin paylaşım savaşında lezzetli pastalar olarak vitrine kondu. Bu süreçte, Araplar tamamen parçalandı, bölündü.

ABD, AB ve İsrail’in egemenlikleri artarken Rusya ve Çin de paylaşımın patronları arasına girmeye başladı.

Türkiye de Atatürk Türkiyesi’nin yerine getirilmek istenen yeni Türkiye siyasal İslamcı güçler tarafından yönetilmek isteniyor.

FETÖ aracılığı ile başlatılan ve yürütülen kontrollü kaos politikası ABD, AB, Rusya, Çin ve İsrail tarafından halen yürütülmekte.

  • Ankara’nın Suriye bataklığına sokulması ve ülkeye 5 milyon Suriyelinin yerleştirilmesi,

  • Türkiye’deki siyasal İslamcıların Suriye’deki dinci teröristlerle iş birliğine mecbur bırakılması,

  • Libya’da, Suriye faciasının tekrarının başlatılmaya çalışılması,

  • ABD’nin, Arap Baharını Karadeniz’e uzatmak için İstanbul Kanalı girişimini devreye sokması,

  • İran ile vekalet savaşlarını başlatacak bir biçimde Batı’nın hazırlıklara başlaması,

  • Türkiye’de, 1 Mart 2003 tezkeresini reddeden TBMM yerine tek adam rejimi,

birbirini tamamlayan parçalardır.

Tank Palet Fabrikasını ve Kaşıkçı cinayetlerini de büyük resmin bir köşesine yapıştırırsanız, Türkiye’deki çatlağın aslında bir uçurum kadar derin olduğunu görürsünüz.

Beklenen İstanbul depreminden çok daha büyük bir kırılma…Boris Johnson’ınki gibi bu da AKP’nin yarattığı kırılma…

Önümüzdeki süreçte dünyadaki büyük kırılmada Çin’in başrolde olduğu “Kuşak ve Yol Girişimi” ile ABD’nin oluşturmaya çalıştığı “Mavi Nokta Ağı” projesi arasında olacaktır.

 

Görünenin göründüğü gibi olmadığı bu dönemde bu büyük kırılmadan 16.Türk Devleti güçlenerek çıkacaktır. Sancılı bir süreç yaşanacaksa da aydınlık yarınlar bizimdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri rotamızdır.

 

Aydınlık bir ay dileğimle.


 

Bunları da sevebilirsiniz