Yolsuzluk olayları gündeme getiriliyor, vurgulanıyor, 17-25 Aralık haftasının «Yolsuzluk Haftası” ilanı ile toplumda duyarlılık, tepki yaratılmaya çalışılıyor. Bu duyarlılıktan da siyasi sonuçlar bekleniyor.
Gözlemlerime dayanarak toplumun, en azından büyük bölümünün yolsuzluk konusunda duyarlı olmadığı kanısındayım. Bu bağlamda yönetenlerle yönetilenler arasında karşılıklı etkileşim, uyum vardır. Konfüçyüs’ün gözlemi günümüzde de geçerlidir. «Bir toplumda yönetenler dürüst ise yönetilenler yolsuzluğa cesaret edemezler; yönetilenler düzgün ise yönetenler uzun süre iktidarda yönetici konumunda kalamazlar.” Konfüçyüs haklıdır. Toplumsal olaylar bu öngörüyü kanıtlıyor.
İddialı olmaktan kaçınmakla beraber, yolsuzluk olaylarının sandığı etkileyebileceğini düşünmüyorum. Etkisi çok sınırlı kalacaktır.
2015 seçimlerinde AKP oy kaybederse bu kayıp yolsuzluğun yaygın oluşu ile açıklanamaz. Ekonomik sıkıntılar, beklentilerin gerçekleşmemesi, yaşanan haksızlıklar, otoriter eğilimlerin güçlenmesi AKP’nin oy yitirmesine yol açabilir ama buna neden yolsuzluklar olmayacaktır.
Toplumun yolsuzluğa karşı duyarsızlığı AKP döneminde oluşmuş değildir. Yolsuzluk söylemleri gündeme geldiğinde Şair Eşref’in bir dörtlüğünü anımsadım. Şair en az yüzyıl öncesinden şöyle sesleniyor.
«Bir soğan soyuluyor
Yaşarıyor gözler
Bir devlet soyuluyor
Aldırmıyor öküzler”
Ülkenin kalkınması, özlenen yerlere ulaşılabilmesi için toplumun değer yargılarının, davranış biçiminin, düşünce yapısının değişmesi gerekir.
Ülkeler arasındaki farkı, o ülkelerde yaşayanlar, ülkede yerleşikler yaratır. Haksızlık, yolsuzluk, baskı karşısında susan hatta yapanların haklı olduğunu düşünen bir toplumdan atılım bekleyemezsiniz. Bu karamsarlık değil, gerçekleri görmeye çalışmaktır. Aradan yüzyıldan uzun süre geçmiş, Şair Eşref’ten bu yana değişen ne?
Dünya ölçeğinde ise, kapitalizmin yapısal krizi içinde evrensel kitle hareketlerinin tarih sahnesine dönmeye başladığı bir dönemdeyiz.
Aydınlık bir yıl dileklerimle,