11 Aralık’ta sosyal medya hesabıma şöyle bir duyuru düştü: “Ve nihayet çıktı…”Filanca Filanca” kitabım raflarda.. Lansman, bu perşembe “Folkart Towers Academy Sahnesi”nde…”
Kitabı yeni yayınlanan ve bu iletiyi gönderen sevgili dostumuza “Amcam” kod ismini verelim. Bu 70 yaşındaki Amcam bizim memlekette en hareketli ve üretken, cıvıl cıvıl bir entelektüel vatandaştır, hangi taşı aldırsanız altından “cee” deyiverir.. Bir gece içinde konseri, futbol maçını, operayı, kızlarla buluşmayı, edebiyat söyleşisi yapmayı, söylev çekmeyi ve de filinta giyinip o davetten öteki festivale dümbelek ve gitar eşliğinde damlamayı pek becerir. Eyi hayat yaşayan adamdır vesselam. Amcam yani..
İleti ondan gelince bir an şaştım kaldım.. Folkart.. Towers.. Academy.. Lansman filan.. Yav, Gavuristan’da bir yerlerde bir hesap dönüyor ama, biz bunlardan bir işi anlayamıyoruz. Hemen altına yazıverdim:
Yaşar Aksoy: Yav, bu Lansman nasıl bişi acep? Her yerde bu herif karşıma çıkıyor? Alman mi, yavudi mi, yoksam daha başka bişi mi? Pasta çörek kek filan olmasın? Malum biz köylüyüz.
Cüneyt Cem Güzelgülgen isimli bir sanat yönetmeni hemen yanıt verdi: Ben de aynı yere takıldım Yaşar Abi, filanca duyuru için “lansman” tabiri … Artık herşey sosyete..
Biraz bekledim. Sonra yine yazdım:
Yaşar Aksoy: Uleeyynn… Hala bu Lansman meredinin ne olduğunu anlayamadık? Mutlaka Amerikan gavurun, bu işte bi parmağı vardır. Hatta Moskofların..
Az sonra o iletiyi bize paylaşan Amcam, yanıt verdi: Bu tabir, Fransızca “Lancement”ten gelmekte olup “Tanıtma, ortaya çıkarma “anlamındadır…Lansman = Tanıtım…
Hemen yanıt verdim: Yaşar Aksoy: İşte şincik bohu yedik. Anlamıştım zaten bi gavur dalaveresi olduğunu.. Tanıtım diyecek yerde, gavurluk yapıyorlar..
………………………………………….
Sonra sessizlik başladı.. Benim yanıtlarımı beğenen oldu, beğenmeyen oldu.. Kimi aferemi çekti, kimi görgüsüz hıyar filan dedi.
Ben hala aydınlanamamıştım. Ulen dedim, Bu Lansman’ın “Lan” tarafını anladık, acep” Sman” tarafı ne oluyodu ki?.. Girdik internete.. “Sman” korkunç bir bilgisayar virüsü olarak karşımıza çıktı, kızıl kafalı örümcek gibi bi şey.. Soktu mu gebertiyo.. Sonra “Sman” diye bir ayrıca bilgisayar yazılımı var. Devam ettim araştırmaya.. Haydaa bu “Sman”ın önüne “Front” kelimesi gelince de, “Frontsman” denilen meret şey, “Medeniyet çizgisini aşmış kişi” anlamına geliyor.
Uleynn.. Soruyom hepinize.. “Lan, bu Sman”, virüs mü, medeniyetin zirvesi mi?.. Haydaaa medeniyetin tepesine çıkınca yani, bizi kuduruk bir örümcek mi zımbalayacak? Otur otur düşün. İşin, iştir artık..
Gittim bir züppe dostuma sordum. Noluyoo bu iş dedim. Bana dedi ki: “Hıyar kardeşim, etrafına bakınca, Vale, Patisserie, Clinic, Couffeuir, Digiturc, Beinsports gibi laflar duymuyon mu?.. İşte bunlar asrileştiğimizin işaretleri.. Adam oluyoz yani.. Lanman da böyle bir şey.. Siyasi parti, vakıf, Rotay, Lions, yazar, şair, şarkıcı, tivici, manken, şu bu, hepsi Lansman yapar.. Anladın mı?..”
Kendi kendime sordum.. Yani hepimiz resmin Araplaşıp, yobazlaşıp, Suriyelileşiyor iken, öte yandan asrileşiyorduk mu yani?.. Pek bi işi anlayamadım yine.
Durdum, son sorumu sordum züppeye:
Yaşar Aksoy: Yav, bu Vale’yi de heç annamıyom.. Bizim iskambildeki yakışıklı mı bu vale?
Züppe hemen tersledi: Hadi gari defol git!
Ben de gittim.
Başıma bu işleri açan bizim Amcam’ın, Lansman dalavera – dalgası bereketli gitmiştir dilerim. Vesselam..