En önemli özelliklerinden birisi, şiiri seçkinlere özgü bir sanat olmaktan çıkarmak olan Garip Akımı’nın öncülerinden Orhan Veli Kanık ve arkadaşları tarafından, 1 Ocak 1949’dan itibaren 15 günde bir yayınlamaya başlanılan Yaprak Gazetesi, Orhan Veli’nin 14 Kasım 1950’deki vefatı sonrasında, arkadaşları tarafından yayımlanan 29. sayısıyla yayın hayatına son vermiş. (1)
Ülkemizin bu günlere gelmesinin başlangıcı olarak da niteleyebileceğimiz bir döneme tanıklık eden bu tek yapraklık gazetenin, Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 14 Mayıs 1950 seçimlerinin hemen ertesinde yayınlanan, 15 Mayıs 1950 tarihli 26. sayısında, yaşadığımız günleri daha iyi anlamamızı sağlayacak birkaç önemli yazı ve tespit yer alıyor. (2)
Bu yazıda sizlerle paylaşacağım, “Seçimler Bitti” ve “Seçimlerden Sonra” başlıklı yazılar, tek yapraklık bu gazetenin ikinci, yani arka sayfasında yer alan ve bizzat Orhan Veli Kanık tarafından “OVK” imzasıyla kaleme alınan “Şundan Bundan” isimli köşede yer alıyor.
“Seçimlerden Sonra” başlıklı yazı, Cumhuriyet Gazetesi sahibi ve başyazarı Nadir Nadi’nin seçim sonuçlarını değerlendiren yazısından bir alıntıyla başladıktan sonra, bu seçimden alınacak dersler ve ileride yapılması gerekenlere ilişkin kendi tespitleriyle devam ediyor. Yazarın tespitleri şu şekilde; “YAPRAK da bu konuda Cumhuriyet’le aynı düşüncede olduğunu belirtmek ister. Gerçi halkın bu seçimlerde Demokrat Parti’yi tutmuş olması herhangi bir fikre bağlanışın ifadesi değildir. Oylarını Halk Partisine vermek istemeyenlerin çoğu, olsa olsa ‘Bundan daha kötü, bundan daha müstebit bir idare gelemez’ diye düşünmüşlerdir. Ama bu, işlerin hiçbir fikre bağlanmadan düzelebileceğine de delalet etmez. O fikirlerin neler olacağını, gerçekleşmesi için ne gibi yollar tutulacağını zaman gösterecek. Bununla beraber o yolun, Atatürk’ün tuttuğu yoldan ayrılmamak olduğunu biz şimdiden söylemek istiyoruz. Onun yaptıklarını yıkmamak, onunla vardığımız ileri noktalardan geriye dönmemek gerektiğine inanıyoruz. Memleketi daha iyiye götürmenin bu devrimci kafa ile düşünerek mümkün olacağını her zaman söyleyecek; şimdiye kadar olduğu gibi şimdiden sonra da, hep ileri fikirleri savunacağız.”
“Seçimler Bitti” başlıklı yazı ise şöyle; “Seçimler bitti. Demokrat Parti, Halk Partisini büyük bir bozguna uğrattı. Oysaki Halk Partisi halkı kazanacağını umarak fikirleriyle, prensiplerinden son zamanlarda ne fedakarlıklar etmişti. Bütün yayınlarına göz yumulan din dergileri, okullara konan din dersleri, yeniden açılan İlahiyat Fakülteleri, İmam Hatip kursları, türbeler, şahsi sermayeye sağlanan imtiyazlar, her tür irticaya tanınan haklar… Hiçbiri, hiçbiri kar etmedi. Zavallı Halk Partisi!”
“Türk Düşününde Batı Sorunu” isimli kitabında, söz konusu dönemi değerlendiren Niyazi Berkes’in, Cumhuriyet Halk Partisi’nin o dönem uyguladığı politikalar hakkındaki görüşleri de, Orhan Veli ile büyük ölçüde benzer.
Berkes’e göre; “Serbest Fırka olayı Halk Partisi’ne halka dayanmadığını, hemen her sınıf halk tarafından benimsenmediğini gösterdi. Bir çıkar ve sınıf partisi olayı güden serbest fırka ise aksine, bütün sınıfların kucakladığı bir parti olarak gözüküyordu. İzmir İktisat Kongresi’nin gelenekçi özel teşebbüs ekonomisi şampiyonu Karabekir’in Terakkiperver Fırkası’nın ürküttüğü Halk Partisi’nin sorumlu tutulduğu ekonomik başarısızlıkları eline dolayarak, bilmeden gericilik güçlerini ayaklandıran Serbest Fırka, Halk Partisi’nde bu gericilik güçlerini kapışma, kendi kampına alma sevdasını yarattı. Bizde particilik çok kez ‘üzüm üzüme baka baka kararır’ sözüne uygun biçimde yürür… Partiler siyasi ideolojilere, ekonomik prensip ve programlara inanmadıklarından iktidarda kalmak ya da iktidara gelmek için, görünüşte bütün ulusu temsil etme gibi siyasal tekelcilik iddia ederken gerçekte üstün güç unsurlarına dayanma yoluna giderler”.
Ana Muhalefet Partisi CHP’nin 24 haziran seçimlerine giderken hazırlamış olduğu Seçim Bildirgesi ve parti sözcülerinin -Cumhurbaşkanı adayı dahil- söylemlerine bakıldığında, geçen 70 yılda CHP açısından değişen bir şey olmadığını söylemek mümkün. Geçmişte olduğu gibi bugün de kendi değerlerinden vazgeçenlerin, rakibine benzeyerek başarılı olacağını sananların sonu hüsran olmuş durumda. Durumu daha da vahim kılan, daha öncekilere benzer şekilde bu kez de yaşananlardan ders alınmamış olması. Fikirler değişmeksizin, A kişisinin gidip B kişisinin gelmesiyle sorunların çözülüp başarının geleceğine inanılan bir garip körlük durumu söz konusu.
Karşı taraf ise işin sonuna geldiklerinin farkında. “İnanç, tarih ve geleneğin rayından çıkan ülke, 100 yıl sonra tekrar rayına oturtulacak” diyen Abdurrahman Dilipak’a göre hedef 2023. Tersinden düşünürsek, bu gidişten memnun olmayanlar açısından, önümüzde yalnızca, çok çabuk geçiverecek bir 5 yıl kalmış durumda. (3)
Kaynaklar:
(1) http://dergipark.gov.tr/download/article-file/157125
(2) http://www.tustav.org/yayinlar/sureli_yayinlar/yaprak/yaprak-26.pdf
(3) https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/cumhuriyetin-3-evresindeyiz-24931.html