TÜRKİYE, CİNSİYET EŞİTLİĞİNDE 142 ÜLKE ARASINDA 125’İNCİ

10 Ekim 2016 Hürriyet yazarı Melis Alphan, “Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi”yle ilgili olarak “Bizim ülkemizde toplum, kız çocuklarına kendilerini arka plana atmalarının önemini öğretmiş, öğretiyor. Nesilden nesle devam eden yoksulluk, şiddet ve ayrımcılık zincirini bir türlü kıramamışız” dedi. Alphan, “Ancak kız çocuklarının ortaokulu bitirme oranı arttırılırsa çocuk evlilikleri önlenir, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanır. Ya ‘Güçlü kızlar güçlü yarınlar’ deriz. Ya da Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi’nde 142 ülke arasında 125’inci sırada olmaya devam ederiz. Bakar bakar, ‘Ne yapalım, bu da bizim ülkemiz’ deriz” ifadesini kullandı. Melis Alphan’ın “Cinsiyet eşitsizliğinde rekor kırmak nasıl bir his Türkiye?” başlığıyla yayımlanan (10 Ekim 2016) yazısı şöyle:  Kadınların  yüzde 26’sının 18 yaşından önce evlendiği bir ülke düşünün. Yüzde 10’unun ilk çocuğunu 18 yaşından önce kucağına aldığı bir ülke… Kadınların yüzde 32’sinin okula devam etmesinin engellendiği bir ülke düşünün. Genç kadınların yarısının çalışma hayatına katılmadığı, bir eğitim programına ya da mesleki kursa yazılmadığı bir ülke… Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi’nde 148 ülke arasında ancak 118’inci olabilen bir ülke düşünün. İşte o ülke, bizim ülkemiz. * Kadın hakları alanında her sözleşmeye koştur koştur imza atmaktan, taahhütlerde bulunmaktan da geri kalmayan bir ülke bizimkisi bu arada. Misal Türkiye, Avrupa Konseyi’nin İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayanlardan biri biziz. Düşünün ki bir heves sözleşmeyi ilk burada imzaya açtırıp adını bile İstanbul koydurmuşuz. Sonra sözleşmeyi her türlü ihlale açık hale getiren, kadını toplumsal hayattan çıkarmaya yönelik önerilerle dolu komisyon raporları hazırlatmışız; bir türlü ‘cinsiyet eşitliği’ diyememiş, ‘cinsiyet adaleti’ gibi ne idüğü belirsiz kavramlar icat etmişiz; memlekette günaşırı boşanmak istiyor diye kadınlar öldürülürken, boşanmasınlar diye timler seferber etmişiz. * Bizim ülkemizde toplum, kız çocuklarına kendilerini arka plana atmalarının önemini öğretmiş, öğretiyor. Nesilden nesle devam eden yoksulluk, şiddet ve ayrımcılık zincirini bir türlü kıramamışız. Oysa kırmak için araç belli: Eğitim. * Kız çocuklarının yüz yüze olduğu toplumsal cinsiyet eşitsizliğini vurgulamak amacıyla 11 Ekim, Dünya Kız Çocukları Günü olarak anılıyor. Aydın Doğan Vakfı, UNFPA, UNICEF ve UN Women, Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Grubu danışmanlığında bu yıl ikinci kez Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nı düzenliyor. Konferansta, kız çocuklarının güçlendirilmesi, çocuk yaşta evliliklerin sonlandırılması ve eğitimde cinsiyet eşitliğinin önündeki engeller konuşulacak. Türkiye’de okuma yazma bilmeyen 2.7 milyon kişinin 2.2 milyonu kadın. “Yeni kuşakta bilmeyen yoktur” diye düşünüyorsanız, yanlış. 6-24 yaş grubu içinde okuma yazma bilmeyen 81 bin kadın var. Bitlis, Siirt, Şanlıurfa gibi illerde okula giden erkeklerin sayısı kızların sayısını fazlasıyla aşıyor. Eğitim düzeyi düşük kız çocuklarının erken evlenme olasılığının eğitimlilere oranla daha yüksek olduğu defalarca kanıtlandı. Çocuk yaşta evliliğin bir kız çocuğunun eğitiminin son bulması demek olduğu da hepimizin malumu. Okula gitmeyen bir çocuğun evlenme ihtimali gidenden tam altı kat daha fazla. Yani, aslında yol belli. Çocuk yaşta evlilikleri önlemek için eğitimden başka seçenek yok. Ancak kız çocuklarının ortaokulu bitirme oranı arttırılırsa çocuk evlilikleri önlenir, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanır. Ya ‘Güçlü kızlar güçlü yarınlar’ deriz… Ya da Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi’nde 142 ülke arasında 125’inci sırada olmaya devam ederiz. Bakar bakar, “Ne yapalım, bu da bizim ülkemiz” deriz.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın