Bugün enerji üstünden yürütülen savaşların yarın gıda ve su kaynaklarında süreceğini belirtmiştik, Türkiye’nin ne yaptığını sorgulayarak.
Küreselleşme, vahşi kapitalizm, yani sistem getirip, bunu dayatıyor.
Gelecekte tarım, toprak, tohum, gıda ve su daha büyük stratejik öneme kavuşacak.
Bu olguya karşın Türkiye ne yapıyor?
En kestirme yanıt:
Küresel güçlerin, çokuluslu tekellerin çıkarlarını sağlıyor.
Uygulamaların, yasal düzenlemelerin temelinde bu anlayış yatıyor.
Bir zamanlar tarımda dünyanın kendi kendine yeten yedi ülkesinden biriydik.
Ya şimdi?
Tarım alanları, tarımsal üretim geriletildi, ithalat patladı…
***
Tarımsal üretime büyük darbe vuran AKP iktidarı, konuyu çarpıtıyor.
Yalan dolan,
Bununla kalsa neyse, üstüne üstlük dalga geçiyorlar bizimle.
Nasıl mı?
Televizyonlarda izliyorsunuz; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, bir kamu spotu yayımlatıyor.
Tarım arazilerinin korunmasına dikkat çekiyor.
Halka yönelik çağrının özü şu:
“Atalarımız tepelere yerleşerek tarım arazilerini yüzyıllarca korudular. Bu toprakların bize atalarımızdan miras değil torunlarımızın emaneti olduğunu unutmayalım. Tarım arazileri üzerine yapılan konutlar, sanayi tesisleri ve yapılar…Bilinçsizce heba edilen milyon hektarlık tarım arazisi… Yatırım yapmadan önce bakanlığımızın görüşüne başvurun. Tarım arazilerini birlikte koruyalım…”
Bak sen!
Yüzsüzlük desek hafif mi kalır.
Ey bakanlık… Tarım arazilerini imara açma yetkisi kimin?
Halkın mı, yoksa ülkeyi yöneten iktidarın mı ?
Çokuluslu şirketlerin dayatmasıyla Türk tarımı yıllardır göçertiliyor. Dalga geçmeyin!.. 3 milyon hektar tarım arazisi sizin döneminizde kullanım dışına çıkarılmadı mı?
En verimi ovalarımız sanayi kuruluşlarına, konut alanlarına açılmadı mı?
Küresel güçler üreticilerine her türlü desteği verirken siz ne yaptınız ?Tarımsal hammaddeler dış ticaretinde yıllardır yaşanan açık, sizin eseriniz değil mi?
Çiftçiye üretmesi için değil, üretmemesi için prim verdiniz.
Başta buğday olmak üzere, yağlık bitkilerde, bakliyatta, yem hammaddesi olan tahıl üretiminde önemli düşüşler yaşandı. Sayenizde saman, kavun, karpuz, elma, her türlü tahıl, meyve ithal eder olduk.
Köylüye tohum satışını yasaklayan küresel şirketlere esir eden,siz değil misiniz?
Pazar’larda yerli domates kalmadı, satılanların hepsi İsrail tohumu.
***
Kimi kandırıyorsunuz?
Tohumculukta dışa bağımlılık oranı sebzede yüzde 45, çim bitkilerinde yüzde 60, hibrit sebze tohumculuğunda da yüzde 80’e ulaştı.
Meralarda, zeytincilikte, tohumdaki yasal düzenlemelerinizin hepsi, küresel güçlerin çıkarına.
Tarımsal KİT’leri özelleştirdiniz, tarıma yönelik araştırma birimlerini ve enstitüleri kapattınız.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez saman ve ot ithal ettiniz.
Daha say say bitmez.
Şimdi kalkıp utanmadan tarım alanlarının korunması ha !
Geçiniz…