Diyarbakır’da ki Şeyh Mutahhar Camii minaresinin dört ayağı 4 İslam mezhebini simgelemekteydi. Ayrıca minare kare mimarisi ile Anadolu camiileri içinde tek örnek oluşturan simgesel bir anıt. UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer alan ve Türkiye Kültür Mirasları’na da kayıtlı olan yapı geçtiğimiz günlerde tarihin unutmayacağı anlar yaşadı. İlk olarak teröristler tarafından kurşun yağmuruna uğrayarak 2 sütunu zarar gören yapı için Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi “ Sivil ve yaşam alanlarında ağır silahlarla yaşanan silahlı çatışmalar Cenevre İnsancıl Hukuk İlkeleri’ne aykırı olduğu gibi, tarihi ve kültürel değerleri de yok ediyor. Sivil yaşam alanlarında silahlı çatışma ve operasyonlara son verilmesi gerektiği biçimindeki çağrımızın ne kadar önemli olduğu bu Dört Ayaklı Minare tahribatıyla daha çarpıcı gözler önüne seriliyor” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Ardından Tahir Elçi bu konuya gereken önemin gösterilmesi için tekrar konuşma yapmaya gittiği Dört Sütunlu Minare altında suikaste uğrayarak hayatını kaybetti. Oysaki 500 yıldır dört ayağı dört mezhebin barışını, dirliğini temsil eden minarenin önünde son kez “burada savaşmayın, buradan uzak durun” diye haykırmıştı.
Ülkemizin hukuk ve insan hakları mücadelesi alanında önemli bir ismi kaybettiği bu olay, Türkiye’nin karanlık dönemlerinin faili meçhul cinayetlerine eklenen son ismi olmuştur. Avukat Tahir Elçi hukuk hayatı boyunca Türkiye’de ses getiren dava süreçleri ve savunmaları ile tanınmaktadır. 90’lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdur avukatlığı yaparken, Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili de çalışmalarını sürdürmekteydi.
Son dönemde CNN Türk’te ki Ahmet Hakan’ın programında söylediği sözler üzerine hakkında dava açılan Tahir Elçi, medyanın hedef gösterdiği bir isim haline gelmiştir. Ancak o, bu süreçte dahi kendini değil; RTÜK tarafından haksız bir ceza alan kanalı savunmayı sürdürmüştü. Ahmet Hakan son yazısında Elçi’nin bu konuya gösterdiği hassasiyeti dile getirmiş ve onu insaniyeti, korkusuzluğu ile her zaman anacağı bir isim olarak kaydetmiştir.
Ancak hiçbir şey sonu gelmeyen terör mücadelesinin, siyasal süreçlerin, sivil diyalogların yersiz kaldığı bir barış sözcüsü daha kaybetmemiz sonucunu değiştirmemiştir. Ankara Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi Başkanı Kerem Altıparmak’ın dediği gibi “ Hrant’a yaptıklarının aynısını yaptılar. Büyük bir insan hakları savunucusunu yargı eliyle hedef gösterip ardından katlettiler!”
*Tahir, Arapça ṭahara “temizlendi” fiilinden gelen “temiz, pak” anlamında; Elçi ise “uzlaştırıcılık ve arabuluculuk yapan kimse”dir. Kendisinin daha iyi anlatılamayacağı kanısındayım.