İnsanların geçmişten günümüze yaşamlarını sürdürebilmek adına en önemli ihtiyaçlarının başında gıda ürünleri gelmektedir. Özellikle 1980’ler sonrası uygulanan neo-liberal politikalar çerçevesinde ücretlerin esnekleştirilmesinin halkın büyük bir kısmının karın tokluğuna çalışmasına neden olduğu göz önünde bulundurulsa, temel ihtiyacımız olan gıda ürünlerinin fiyatlarının geçmişten günümüze daha önemli bir hal aldığı yadsınamaz bir gerçektir. Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu bir ülkede, gıda fiyatlarındaki artış, özellikle ülkemizdeki aylık geliri asgari ücret ve o seviyelerde olan kişiler için büyük bir önem arz etmektedir. Bunun yanında, insanın en temel ihtiyacı olması nedeniyle herkesi ilgilendirmektedir.
Gıda ürünlerinin fiyatları ülkede yaşayan herkes için bu kadar önemli iken, ülkemizde son dönemde gıda ürünlerindeki fiyat artışı insanların yaşam standartlarında gözle görülür bir düşüşe neden olmuştur. Öyle ki TÜİK verilerine göre; TÜFE’de , Ağustos ayında bir önceki aya göre %0,40, bir önceki yılın Aralık ayına göre %5,27, bir önceki yılın aynı ayına göre %7,14 ve on iki aylık ortalamalara göre %7,88 artış gerçekleşti. Ayrıca bu oran gıda ve alkolsüz içeceklerde %9,71 olarak gerçekleşmiştir. Gıda fiyatlarındaki yıllık enflasyon oranı rakamlarına bakılacak olursa bu oran %14,5 civarında seyretmektedir. Burada önemli olan nokta çalışan ve emekli olan kişilere yapılmış olan zam oranları, artan gıda fiyatları karşısında yetersiz kalmıştır. Bu durum günden güne insanların alım gücünü azaltmış olmakla birlikte, insanların en temel ihtiyacı olan gıda ürünlerini satın alırken daha fazla ihtiyatlı davranmalarına teşvik niteliğinde olmuştur.
Gıda enflasyonun yüksek olmasının çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bunların en başında gıda ürünlerindeki dışa bağımlılığımız gelmektedir. Üretimini yapmış olduğumuz ürünlerde dahi dünya piyasalarında fiyat kontrolü sağlayamamamız önemli etkenlerden iken, bu durum ihracatını yaptığımız ürünün, ülkemize dünya piyasalarını kontrol edebilen ülkelerin istediği fiyatlar üzerinden işlenerek geri gelmesine sebep olmuştur. Ayrıca gıda enflasyonuna sebep olan bir diğer husus ise Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın da bir sunumunda belirttiği gibi gıda sektöründe var olan aracıların fazlalığı sebebi ile fiyat artışlarının söz konusu olduğudur. Bunlara çözüm olarak gıda sektöründe dışa bağımlılığın azaltılması, üretim ekonomisine geçiş ile birlikte kendi kendimize yetebilecek bir ülke konumuna gelmemizin gerekliliği ve sektörde izlenen tarım ürünü sürecinin; üretici, dağıtıcı, toptancı, perakendeci ve nihai tüketici zincirinde bulunan bu aracıların azaltılması gerekliliği söylenebilir. Çünkü somut bir örnek vermek gerekirse bu aracılar sebebi ile tarlada 1 kuruşa alıcı bulamayan domates soframıza 3-4 TL’ye, bahçede 6-7 TL’ye alıcı bulmayan zeytinin de soframıza 13-14 TL’ye gelmesine neden olmaktadır.
Sonuç olarak özellikle gıda fiyatlarındaki artışa karşı gerekli önlemler yetkili kurumlar tarafından alınmalıdır. Gerçekleşen gıda enflasyonuna karşı çalışan ve emeklilerin ezdirilmemesi gereklidir. Bu bağlamda ücret politikalarının buna göre düzenlenmesi ve bu konuda yetkili kurumların gıda sektörü üzerine gıda fiyatlarını kontrol edebilmeye yönelik uzun vadeli politikaları en kısa sürede pratiğe dönüştürmesi, gıda fiyatlarının kontrol edilebilmesini sağlayacaktır.
Eşit, Adaletli, Özgür ve Bağımsız bir TÜRKİYE dileklerimizle…