Soma’da iş kazası görünümlü cinayet kurbanı maden emekçilerinin yürek dağlayan acısı bile geçtiğimiz mayıs ayını karartmaya fazlasıyla yeter! Üç yüzü aşkın yitime eklenen zalim söylemler de bir o kadar yürek burkucuydu!
1919 aydınlık yüzlü gencimizin elde bayrak, dilde Atatürk Samsun-Ankara yürüyüşü birazcık teselli verse de; karanlık dalgası mayıs boyunca da hız kesmedi desek yeridir!
İzmir’den gelen iki ardışık yasaklama haberi karanlık mayısın üzerine tüy dikmeye yetti!
Haberlerin aydınlık yüz İzmir’den hem de üniversite kaynaklı olması şaşırtıcı olmanın yanı sıra düşündürücüydü!
Yasakçılar İzmir’in en köklü iki üniversitesi olan Ege ve Dokuz Eylül’dü!
Yasaklananlar ise Uğur Dündar-Müjdat Gezen ikilisi!
Gerekçe ise dile getirmeye bile değmeyecek türden eğreti ve gülünçtü!
Son 12 yıla damga vuran ve ülkenin üzerine düşen koyu gölgenin İzmir’e yansımış olması bakımından da dehşet verici bir durum! Başka kentlerimizde ve ülkenin pek çok yöresinde kendisini gösteren karanlık yüzün İzmir’in aydınlık yüzünü karartma girişimi önemsenmeli. Direnişiyle ülkeye kıvanç ve gurur kaynağı olan İzmir kentinin üzerine düşen bu koyu gölgeye hak ettiği ilgi ve direnci göstermesi vazgeçilmez bir gereklilik!
Sansürcü ve yasaklamacı anlayışın seçici bir tutum içinde olduğunu saptamakta yarar var!
Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinden sarsıldığı, çökertilme aşamasına getirildiği günümüzde ülkenin omurgası olan laiklik ilkesine vurulacak fazlaca darbe kalmadı!
Sıra birlik ve bütünlüktedir!
Başımızdaki bu ivedi derdi bir üçlemeyle tanımlamak olasıdır!
– Ayrılıkçı terör akla, hayale gelmeyecek kadar geniş bir hoşgörü ortamında ülkenin kuyusunu kazmayı sürdürüyor! Apo posteri açmak sıradan bir eyleme dönüşürken, kanlı katille görüşmek için sıraya girmek bile «saygınlık(!)” kaynağı olabiliyor.
– Ermeni Soykırımı yalanı emperyalizmin de sıkı desteği eşliğinde yol almayı sürdürüyor! Tanıma dayatması 2015’te sonuca erişebilir. Bunu da tazminat ve toprak istemlerinin izlemesi kaçınılmaz! Doğu illerimiz bu kirli kurgunun önde gelen hedefleri!
– Yeraltı ve yerüstü varlıklarının tek yanlı olarak kullanımına seyirci kaldığımız ulusal dava Kıbrıs’ta sıranın artık geri dönmemecesine toprak kaybı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını sonlandırmada olduğu su götürmez bir gerçek olarak ortada duruyor!
Karanlığın mayısla yetinmeyeceği, önümüzdeki aylara da göz dikeceği kolaylıkla söylenebilir!
Türkiye’nin aydınlık yüzü İzmir’de, iki üniversitede uç veren karanlık gelişmeler bir de bu açıdan irdelenmelidir!
Ülkenin varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayanlara karşı kuzu gibi olanların, vatanı, Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü savunanlara karşı aslan kesilmeleri gözden uzak tutulmamalı!
Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti savunucularının aydınlık yüz İzmir’in ve onunla birlikte ülkenin kararmasına seyirci kalmamaları gerekir!