Merhabalar değerli Dağarcık Türkiye okurları. Bu ay bizim coğrafyamıza uzak bir coğrafyaya, Güney Afrika’ya gidiyoruz. Tahmin edeceğiniz gibi Nelson Mandela’nın ölümünün üzerine böyle bir yolculuğa karar verdik. Ancak ne kadar uzak bir coğrafya olsa da Madiba’nın yaşadığı, bıraktığı miras tüm dünyanın kendine pay çıkartabileceği ve çok daha önemlisi daha ileriye taşıması gereken bir miras. Ancak bu ayki makalelerimizde Mandela’nın ölümünün ardından yazılı ve görsel medyada sürekli karşılaştığınız cümlelerle karşılaşmayacaksınız. Ölümünün ardından samimiyetsiz ve Mandela’nın içini boşaltmak amaçlı yapılan yayınlardan bizim makalelerimizde eser olmayacak. Bu ayki makalelerde soracağımız sorular, Mandela gibi sembolleşmiş bir figür nasıl ele alınmalı? Bu soruya bir cevabı Güney Afrika’dan Edeline arkadaşımız verecek. Bir diğer cevabı Latin Amerika’dan Pepe Escobar’dan alacağız. Bir cevap da Filistin’deki mücadele ve Mandela’nın o mücadeleye bakış açısı üzerinden Robin Kelley ve Erica Lorraine Williams’dan alacağız. Son cevabımız “iç boşaltma” işleminin sıkça yapıldığı Amerika’dan gelecek, bu da Amerika’ya bizim cevabımız olsun. Bu sorumuza cevap vermekle birlikte ana odağı başka bir soru olan fazladan bir makalemiz daha mevcut bu ay. Belki de hiç tartışılmayan ancak bugün Güney Afrika’nın neoliberal politikalara teslim olduğu gerçeğiyle beraber düşünüldüğünde fazlasıyla önem kazanan bir sorudan bahsediyorum: Mandela’nın Güney Afrika’ya ekonomik mirası nedir? Bu soruya cevap da Matthew Davies’ten, İngiltere’den geliyor. Gördüğünüz gibi sorulacak birçok soru var değerli okuyucular. Sizlere de makale okurken sorular sormayı tavsiye ederiz. Örneğin Mandela’nın ekonomik tasarılarıyla bugünkü Güney Afrika arasında nasıl farklar oluştu? (Elbette biraz araştırma gerektiren bir soru) Bu süreci Türkiye’nin Atatürk’ten sonraki sürecine benzetmek mümkün mü? Mandela’nın içini boşaltma girişimiyle bugünkü Türkiye’de Atatürk’ün “başarılı bir askerdi” tanımına hapsedilmeye ve hatta “diktatör” kalıbına dökülmeye çalışılması arasında benzerlik kurabilir miyiz? Benim kafamda cevaplar canlandı, umarım sizde de canlanır. Herkese mutlu yıllar, “yol”unu kaybeden değil doğru “yol”da giden bir Türkiye dileğiyle, bir dahaki ay görüşmek üzere.