TYH çalışanlarının süresiz direnişi
THY ve AKP işbirliği ile hava ulaşımında grev hakkının engellenmesi kararına tepki gösterip iş bırakan 305 işçinin işten çıkarılmasının ardından işçilerin direnişi kararlılıkla sürüyor. THY tarafından 305 işçinin işine son verilmesiyle birlikte Hava İş Sendikası ve havayolu emekçileri süresiz direniş kararı aldı. 30 Mayıs´ta saat 17.00 itibariyle Hava İş´in yaptığı çağrının ardından süresiz direniş başladı.
AKP’den gelen yasa teklifi
Havacılık iş kolunda THY AO yönetiminin toplu sözleşmeyi imzalamamakta direnmesinin ardından AKP’li milletvekillerinin önerisi ile meclise gelen havacılık iş kolunda grev yasağı kararı yine AKP’li milletvekillerinin oyları ile 30 Mayıs tarihinde onaylandı. Bu esnada yasa görüşülürken işçiler eylemdeydi.
Erdoğan: “Çöküş olmasın diye grev yasağı”
Grev yasağı talimatını veren isim olan Başbakan Erdoğan ise grev yasağına ilişkin yaptığı açıklamada, “Düşünün ki bu grev kanunsuz değil kanunlu olarak da yapıldığında, uzun süreli bir grev olduğu zaman bunun bedelini kim ödeyecek, kim öder? Millet ödeyecek, millet öder. Bu stratejik bir kurum ve bu stratejik kurumda atılacak bu tür adımlar ciddi manada ülkemizde çöküşün habercisi olur ki, buna fırsat vermemek gerekir diye düşünüyorum” dedi.
Grev yasağına uluslararası tepki
Hayata geçirilen grev yasağı kararına uluslararası ulaşım işçileri federasyonlarından tepki geldi. Hava-iş sendikasının bağlı olduğu Uluslararası Ulaşım İşçileri Federasyonu (ITF) Genel Sekreteri David Cockroft BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada «Türkiye hükümetinin işçi ve insan hakları yolundan ayrılarak, temel özgürlüklerin kabul edilemez bir şekilde ihlal edildiği bir yola girdiğini” söyledi. Uluslararası Ulaşım İşçileri Federasyonu Genel Sekreteri, David Cockroft Türkiye’nin bu gidişata son vermesi gerektiğini belirterek uluslararası sendikaların bunun değişmesi için mücadele edeceğini de ifade etti.
Samast, Hasrof Dink’i tehditten cezaya çarptırıldı
Gazeteci Hrant Dink´in katili Ogün Samast, Dink´in kardeşi’ne söylediği ´5 yıl kaldı,görüşürüz´ sözlerinden dolayı suçlu bulundu. İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Ogün Samast ve şikâyetçi Dink’in kardeşi Hasrof Dink katılmazken taraf avukatları hazır bulundu. Samast’ın söylediği iddia edilen sözleri duymadığını ve duruşma zabıtlarına da geçmediğini belirten Ogün Samast’ın avukatı Levent Yıldırım, sözlerin sadece karşı tarafın iddiaları olduğunu öne sürdü. DHA’nın haberine göre müvekkilinin ölenin ailesine karşı mahçup durumda olup, pişmanlığını çeşitli vesilelerle dile getirdiğini belirten avukat Yıldırım, Samast’ın bu aileye yönelik tehdit içeren söz sarf etmesini gerektirecek bir durum olmadığını bu nedenle de beraatini talep etti. Hasrof Dink’in avukatı Ayşenur Demirkale ise, sözleri katılan vekilleri olarak duyduklarını, ayrıca sanığın 5 yıl sonra tahliye edilmesi ihtimali üzerine sanık ve çevresindekiler tarafından bu tehdidin yapıldığını iddia etti. Hâkim kararında, tehdit suçundan sanığın eyleminin sabit görüldüğünü belirterek 30 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Buna göre günlüğü 20 liradan 600 lira adli para cezası verilen Ogün Samast’ın cezasının ertelenmemesine hükmetti.
RTÜK kara listesi
29 Haziran 2012 RTÜK, «Behzat Ç. ile polisler ve savcı Esra, toplam 17 dakika süreyle içki içtiler” diyerek dizinin yayınlandığı kanala hem uyarı, hem para cezası verdi. RTÜK toplantısında dizinin Nisan ayında yayınlanan iki ayrı bölümü ve içki içilen sahneler de tek tek ele alındı:
RTÜK İzleme Dairesi raporunda, içki içilen sahneler tek tek belirtilerek şöyle denildi: «1 Nisan 2012 günü yayınlanan bölümde, Harun ile Cevdet adlı polisler evde, Behzat, abisi ve savcı Esra barda, polis karakterleri meyhanede, Behzat apartmanın merdiveninde, Harun da arabada alkol kullanmaktadır. 8 Nisan günü yayınlanan bölümde ise Behzat ve Savcı Esra evlenme kararlarını bir meyhanede açıklayıp, alkol kullanmakta, bir kızın koluna da uyuşturucu enjekte edilmektedir. Alkol ve uyuşturucu olan sahnelerin süresi toplam 17 dakikadır.”
Cezaevlerindeki koşulları iyileştirmek için çalışmalar sürüyor
Şanlıurfa Cezaevinde 13 mahkumun hayatını kaybetmesinden sonra mahkumların problemleri rüyalarıma giriyor diyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin bir genelge yayınladı. Genelgede kapasitesi yoğun cezaevlerinin üç aylık periodlarla Cumhuriyet Savcılıklarına bildirilmesi ve bu cezaevlerine kesinlikle nakil yapılmaması istendi. Mahkum nakili konusunda da tedbir isteyen Bakan Ergin, «eziyet verici, onur kırıcı nakil yapılmasın” dedi. Her gece başımı yastığa koyduğumda şuan cezaevlerinde 126 bin civarında mevcut bulunan hükümlü tutuklum var. Bütün bunların problemleri beni rüyamda rahatsız eden bir yapıda” dedi. Bakanlığın yayınladığı yeni genelgeye yansıyanlar;Van’dan İstanbul’a mahkum nakli yapan cezaevi aracının kaza yapması ve beş mahkumun hayatını yanarak kaybetmesi olayı da genelgeye yansıdı. Hükümlü ve tutuklular nakilleri sırasında havalandırma ve ışık durumu yetersiz araçlarla taşınmayacak, eziyet verici veya onur kırıcı şekilde nakledilmeyecektir. Nakil sırasında hükümlü veya tutukluların iaşe ve zorunlu ihtiyaçları giderilecektir. Genelgede dikkat çeken bir düzenlemede kamuoyunun tanıdığı hükümlü ve tutuklular için alınması istenen bir önlem oldu. Hükümlü veya tutuklunun kuruma veya başka bir yere götürülüp getirilmesi sırasında mümkün olabildiğince halk tarafından az görülmesi sağlanacak, herhangi bir şekilde aşağılanmaktan, merak uyandırmaktan ve reklam olmaktan korunacak uygun tedbirler alınacaktır. Genelgede mahkumlara yönelik uyarılarda yer aldı; başka bir cezaevine nakil için açlık grevi ve ölüm orucu yapan tutukluların nakil taleplerinin eylem yapıldığı sürece karşılanmayacağı belirtildi.
Diğer yandan cezaevlerindeki durumu uzun yıllar cezaevinde kalıp, ismini ifşa etmek istemeyen eski bir hükümlü dinleyelim. Eski hükümlü «Cezaevlerinde bilinenin aksine ekmek elden su gölden değil” diyor.
Devlet tutuklu ve hükümlülerden günde 4 TL yemek ve ayrıca elektrik parası alıyor. Cezaevi sakini fakir olsa bile borcu asla silinmiyor. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, 2009 yılı fiyatlarına göre mahkûm başına 4 TL yemek parası tahsil ediyor. Ayrıca mahkûmlardan koğuş ya da odalarda tüketilen elektrik kişi başına bölünerek yine tutuklu ve hükümlüden alınıyor. Çanakkale´de Mustafa Durmuş isimli bir vatandaşın kalp ameliyatı olmak için bilerek suç işleyip cezaevine girme planları yapması cezaevlerinde her şeyin ücretsiz olduğu algısına yol açıyor. Ama işin aslı öyle değil. Adalet Bakanlığı, alacağının da peşini bırakmıyor. Yemek ücreti 6 ayda bir tutuklu ve hükümlüye ya da vasisine tebliğ edilerek alınıyor. Ödenmeyen alacaklar ise illerdeki cumhuriyet başsavcılığı kanalı ile defterdarlık ya da mal müdürlükleri vasıtasıyla takip ediliyor. İster tahliye olsun ister olmasın hükümlü ve tutuklunun borcu asla silinmiyor. Borçların tahsili için zaman zaman kamu kuruluşları kişinin yeni mal varlıklarını soruşturuyor. Fakirlik ilmühaberi alınsa bile 6 ayda bir soruşturma yapılması şartıyla kişinin borcu şahsi dosyasında bekletiliyor. Uzun yıllar cezaevinde kalan ve 2 sene önce tahliye olan eski hükümlülerden T.Y., günlük işlerde çalışarak hala yemek borcu ödemeye çalıştığını belirtiyor. Tedavi olmak için bilerek suç işleyip cezaevine girmenin mantıklı olmadığını ifade eden T.Y., günde 4 TL küçük bir ücret gibi görünse bile toplamda büyük bir yekun teşkil ettiğini kaydetti. Bir sene cezaevinde kalan bir insan elektrik parası hariç sadece yemek için bin 500 TL ödemesi gerektiğini vurgulayan T.Y. “Çalışmayan cezaevinde olan kişi bu parayı nasıl öder. Borcun yakınlarından tahsili de ayrıca bir üzüntü kaynağı oluyor.