HÜDAPAR Gaziantep milletvekili Şehzade Demir, basında çıkan haberlere göre 6284 sayılı Aileyi Koruma ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu eleştirirken aşağıda dikkatinize sunulan sözleri sarfetmiş. “Kadına yönelik şiddetin ailenin dışında engellenmesi ve kadının korunmasının ailenin dışında yapılmaya çalışılması mümkün değildir. Kadın ancak aile içerisinde korunur, muhafaza edilir. Onuru, kişiliği ancak aile bütünlüğü içinde korunur. Biz aileyi düşünmeden sadece kadını korumayı ve ailenin dağılmasını hesaba katmazsak meydana gelen sorunlarla yüzleşeceğiz. Aileyi kadının şiddet gördüğü bir mekân olarak lanse edilmesini de kınıyoruz. Aile kadının korunduğu bir yerdir.”“Bu kanunda yer alan, muğlak ve çerçevesi belli olmayan şiddet tanımından da vazgeçmemiz gerekiyor. Şeffaf bir tanım ortaya konulmalıdır. Toplumda var olan şiddeti yalnızca kadın üzerinden ele almak toplumdaki diğer kesimleri de görmezden gelmektir. Anneliğin toplumda anlaşılmadığını her geçen gün görüyoruz. Kadına yönelik şiddetin artmasının bir sebebi de elbette ki toplumdaki bu hassasiyetin zayıflamasıdır.”
Tutucu olan kişilerle tartışmanın en zor tarafı, sorgulamadan kabul ettikleri için farklı bir bakış açısına tahammülsüz oluşlarıdır. Yukarıda ifade edilen fikirleri aslında elimizin tersi ile itip yaşama devam etmek hayatı kolaylaştırabilir. Ancak bu fikirler,yaygın yanlışları, yüzlerce yıl kadınların başına çorap ören yazılı yazısız uygulamalar,töreler ve adetleri beslediği için mecburen karşısına dikilip yeniden anlatmak gereği doğuyor. Aslında basında çıkan haberlere şöyle bir göz gezdirseniz benzeri tarifi, tarif edilmemişse bile yaşanmışlıkları her gün görmek mümkün.
“KADIN ANCAK AİLE İÇİNDE KORUNUR,MUHAFAZA EDİLİR”
Kadının biyolojik olarak anne, doğal olarak ev kadını, bu arada diğerlerinin bakımı ve iyiliği için yaratılmış bir insan olduğu iddiası kadının aile içinde kalması sonucunu doğurur. Kadınlar hamile kaldıkları için evdedir ve diğerlerinin bakımı için yaratılmıştır. Daha fazla kas gücüne sahip olan erkek avcıdır, koruyandır. Günümüzde en güçlü erkekler kasları ile hiç iş görmeyenlerdir ama yine de erkeğin güçlü olduğu inanışı toplumsal ilişkileri belirlemeye devam etmektedir. Hemen tüm toplumlarda kadınlar “kadın” oldukları için çeşitli engellemeler, kısıtlamalar, ayrımcılık ve şiddete maruz kalmaktalardır. Kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıkların üzerine eklenen her toplumun kültürel, ekonomik, sosyal ve siyasal değerleri, kadın ve erkeğin davranışlarını belirleyen toplumsal bir kimliğe dönüşür. Kapitalizm de kadının bu ikincil durumundan yararlanır. Yazılı ve görsel medya aracılığı ile erkek egemen kültürün sürekli yenilenerek ve üretilerek topluma sunulmasını sağlayarak, toplumsal cinsiyet rollerini belirler, pekiştirir. Kadın hareketinin tamamı kadının kendi yaşamını tayin hakkı üzerinde kuruludur. Aile içinde muhafaza edilme durumunda kalan çoğu kız çocuğu, yaratıcılık,eğitim görmek istediği alanlar, giyim, arkadaş seçimi vb.konularda özgürce seçim yapma şansına sahip olabilir mi? Muhafaza edilme konumunda olan kadın yapmak istedikleri konusunda ailesinden nasıl bir destek ve rehberlik görebilir? Ailenin dağılmasını sağlayan şartlar “kadın aile içinde muhafaza edilir” önermesine uyulmadığı için mi oluşur? Ailenin bütünlüğünü korumada tek sorumlu kadın olduğu gibi ailenin dağılmasında da bütün yük kadınların omzunda mıdır?Kadınlar ev, çocuklar, ailenin diğer bireyleri ve komşularına kadar bütün sosyal ilişkileri takip eder ve ceremesini çeker. Bunca çaba değer görmesi için de yeterli değildir, hâlâ korunmaya,muhafazaya muhtaçtır. Daha çalışma yaşamına geçilemeden dağ gibi sorun ve iş yükünden söz edilmektedir. Kentli yaşamın doğal sonucu olarak iş yaşamı da bu özel yaşamın sorunları ile iç içedir. Kadınlar iş yaşamında da çoğunlukla özel alanların devamı niteliğinde işlerde varlık gösterir. İş yükü her anlamda artarken aynı oranda refah artışı da yaşanmaz. Ailenin kutsallığına olan vurguları, var olan iş bölümünün kutsallığı olarak okumak eşitsizliğin kaynakları konusunda yol gösterici olacaktır.
ŞİDDETİN TANIMI, 6284 SAYILI KANUN
Hüdapar Milletvekili Şehzade Demir 6284 sayılı kanunun kaldırılması yönünde görüş bildirmiş. Partisi de daha önce bu görüşleri değişik platformlarda dile getirmişti. Sözü edilen 6284 sayılı AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN’a göre bazı tanımlar aşağıdadır.
Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı tanımlar
Kadına yönelik şiddet: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı içerir.
Bu tanımlar incelendiğinde ve kanunun tümü ele alındığında muğlak bir ifade olmadığı görülecektir. Kanun sadece kadını değil aile bireylerinin tümünü korumayı esas almaktadır. Şiddeti yaratan ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi açısından da alınacak önlemleri ifade ederek devletin sorumluluğunu tarif eder. Anayasamız kadın ve erkeğin eşit olduğunu ve bu eşitliği sağlamak üzere alınacak tedbir ve önlemlerin eşitliğe aykırı yorumlanamayacağı ilkesini 10.maddede düzenlemiştir.
Kadının aile içinde korunması ve muhafaza edilmesi fikirlerine sahip kişiler kadının ev içinde muhafaza edilerek değer gördüğünden dem vuracaklardır. Değer görmek, kişinin kendi yaşamı hakkında söz ve karar sahibi olması ile mümkündür.Kadının yeri evidir diyerek kadınların aile içinde muhafaza edilmesini savunanlara karşı bir diğer çarpıcı gerçek kadınlara yönelik şiddetin %90’ının ailenin içindeki erkeklerden, babalardan, kocalardan, erkek kardeşlerden geliyor olmasıdır. Kadının ailede muhafazası fikri kadına yönelik şiddetin gerekçelerini besliyor. Kadınlara yönelik şiddet kadının sırf kadın olduğu için şiddete uğramasıdır. Toplum bu konularda önemli bir farkındalık sahibi de olmuştur.
Basına verdiği demeçte Kemalizm’in bir zehir olduğunu vurgulayan Şehzade Demir, hiç farkına varmadan Cumhuriyet devrimlerinin başarısı olan özgür ve aydınlanmış Türk kadınlarını göreve çağırıyor. Gericiler, kadını aile içinde muhafaza etmekte çok zorlanacak ama Cumhuriyet’in aydınlanmacı eğitiminden faydalanmış, devrimleri içselleştiren ve ulus devletine,tam bağımsızlık ilkesine bağlı kadınlar olarak biz,ülkemizi, kuruluş değerlerimizi ve devrimlerimizi muhafaza edeceğiz.