Analiz 155

Teğmenlerin kılıç çatma töreni, antları, teğmen Ebru Eroğlu, İkra Kuyumcu, Şeyda Yıldırım’ın Kara, Hava ve Deniz Harp Okullarını birincilikle bitirmeleri, ODTÜ mezuniyet töreninde okul birincisinin bilime, bilgiye, sahip çıkması , öğrencilerin kayyum rektöre gösterdikleri tepki, ülkenin geleceği için umutları yeşertirken malum bazı çevrelerin de hışmına uğruyor, öfkelendiriyor.

Ülkede yaşanan ikilik yeni değil, kökü Osmanlı Devletinin dağıtılmasına , topraklarının emperyal güçlerce paylaşılmaya, bölüşülmeye başlandığı 1. Dünya Savaşı yenilgisine değin uzuyor. Bir yanda emperyal bir gücün mandası altında ufak bir İslam ülkesi olarak varlık sürdürmek, öte yanda bağımsız, halk egemenliğine dayanan ulusal, saygın bir devlet oluşturma amacı…

Ülke işgal edilirken bir yanda ulusal , bağımsız devlet kurulması amacıyla oluşan ulusal savunma örgütleri Anadolu ve Rumeli Müdafaa-iHukuk Cemiyetleri öte yanda işgal güçleriyle dostluk cemiyetleri kurulması…

Bir yanda halkın kendi varlığını koruma, yabancı bir devletin egemenliğini kabul etmeme, ulusun bağımsızlığını sağlamak amacıyla kurulan direnç hareketi Kuvayı Milliye, öte yanda Kuvayı Milliye’yi ezmek, dağıtmak için oluşturulan Kuvayı İnzibatiye…

Bir yanda Kuvayı Milliye’yi lanetleyen Şeyhülislam Dürrizade Abdullah, öte yanda Kuvayı Milliye’yi destekleyen Ankara Müftüsü Rifat Efendi …

Bir yanda Mustafa Kemal Paşa’nın “Vatanın tamamiyeti, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracak” temalı Amasya Tamimi , Anadolu ve Rumeli Müdafaa-iHukuk Cemiyetinin oluşturduğu, ulusal devletin temelininin atıldığı Sivas Kongresi, buna karşın hemen ardından da din motifli, yabancı güçlerce desteklenen Bozkır , Anzavur, Şeyh Eşrefle başlayan , ulusal devlete karşı , Milli Mücadele sonrası dahi süren iç ayaklanmalar…

TBMM açılışı sonrası Mustafa Kemal Paşa , İsmet Paşa, Fevzi Paşa ve Ali Fuat Paşa gibi önde gelen isimler olmak üzere bir çok yurtseverin Divan-ı Harp ile cezalandırılmaları…

Savaş sonrası bir yanda zafer kutlamaları, şölenler, öte yanda hayıflanmalar, “Keşke, Yunan kazansaydı” söylemi, “Yunan’dan kırtulduk, Mustafa Kemal’den nasıl kurtulacağız” kaygısı…

Mustafa Kemal Paşa’dan kurtulma niyet ve çabası gizli, açık hala iç ve dış çevrelerde sürdürülüyor. Günümüzdeki Dürrizade, dahiliye Nazırı Ali Kemal, Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa örneklerini yadırgamamak gerekir.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’ndan günümüzde Cumhur İttifakına değin tüm sağcı partilerin her açıdan dayanağı, siyasal malzemesi toplumdaki “ikilik”, “ayrışma” olmuş, siyasal rant uğruna bu ayrışma körüklenmiş ve kutuplaştırma stratejisiyle de sürdürülmeye devam etmektedir.

Ülkede kişisel çıkarları açısından sağa yakın bir kesimin ikili oyunu, takkiyeci bir görüntü vermekte, bu da dış çevrelerin etkili olmasına yol açmaktadır.

Siyasal ekonomi dahil, toplumsal olayları bağımsızlık savaşından bu yana süren ayrışmada ve ABD’nin Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde aramak, değerlendirmek gerekir.

Mustafa Kemal’in askeri olmak, onur başta olmak üzere belli nitelikleri gerektirdiğinden bazı kişi ve çevrelerin olumsuz tepkilerini de doğal karşılamak gerekir. Zaten Mustafa Kemal’in askeri olamazlar.

Mustaf Kemal Atatürk, ileri bir görüşle dahili ve harici bedhahlara karşı Cumhuriyeti gençlere emanet etmiştir. Gençlerin tutumu ülkenin umutlarını yeşertiyor.

Aydınlık bir ay dileği ile

Bunları da sevebilirsiniz