Kıskançlık

Bir Araştırma İncelemesi

Seneler önce lisans dersi kapsamında, Psikoloji öğrencisi 6 kadın olarak bir araştırma (1) yürütmüştük. Çalışmada kadınların ve erkeklerin kıskançlık olgusuna bakış açılarını incelemeyi amaçlamıştık. Patolojik kıskançlık ile ilgili veri elde edeceğimizi düşünerek çıkmamıştık yola. Ancak 200 üniversite öğrencisi ile gerçekleştirilen araştırmaya katılan “gençlerin” ifadeleri oldukça endişe vericiydi. Cinsiyet rolleri, tutumlar, yakın ilişkilerde kıskançlık, sözel ve davranışsal tepkiler başlıkları dahilinde yöneltilen sorulara verilen yanıtlar karşısında dehşete kapıldığımızı hatırlıyorum. Psikolojik ve fiziksel şiddet içerikli söylemler, “Seven adam kıskanır, kıskanınca kendini tutamaz.” benzeri cümleler kuran erkekler ve onları destekleyen, bu şekilde “sevildiğini” hissettiğini ifade eden kadınlar…

Peki nedir bu kıskançlık?

İnsan neden kıskanır? Yakın ilişkilerde kadınların ve erkeklerin kıskançlık hissettiği durumlar benzer midir? Kıskançlık karşısında verilen tepkileri etkileyen faktörler neler? Othello Sendromu nedir? Yalnızca patolojik kıskançlık sonucunda mı yıkıcı davranışlar ortaya çıkar?

*

Sözü geçen araştırma konusundan yola çıkarak hazırlanan ve sevgi, yakın ilişkiler, duygu kelimeleriyle başlayan bu yazı şiddet ve kadın cinayetleri bölümleri ile son buluyor.

2020 yılında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporuna göre 300 kadın öldürüldü, 171 kadının ölümü de “şüpheli” olarak kayıtlara geçti. Geçtiğimiz ocak ayında 23 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 14 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.

Kadınların yüzde 70’i evlerinde öldürüldü.

*

1. Kıskançlık

Yakın ilişkilerde kıskançlığın birçok farklı şekilde tanımı yapılabilir. Örneğin Pines’a göre; önemsenen bir ilişkinin yitirilmesine ya da bozulmasına yol açabilecek tehlikenin algılanması sonucunda verilen karmaşık bir tepki iken; DeSteno ve Salovey’e göre, değer verilen biriyle kurulmuş olan ilişkinin gerçekten bozulması ya da tehlikeye girmesiyle artan öfke, mutsuzluk ve korku duygularıyla kendini gösteren sapkın bir duygu durumu olarak tanımlanır. (2)

Bazı araştırmacılar kıskançlığın özgüven eksikliğinden kaynaklandığını öne sürerler. İnsanlar kendilerini yetersiz hissetmeye başladıklarında, elinde olanı kaybetme korkusuna düşerler. Sosyal psikologlara göre ise kültürel bir olgudur. Toplulukçu kültürü olan ülkelerde tutkulu ve kıskanç olan sahiplenici kişiler, ilişkilerine saplantılı ve bağımlı olma eğilimindedirler.

Psikoanalitik yaklaşıma göre çocukluk dönemindeki psikoseksüel aşamalar önem taşır. Özellikle fallik dönem, çocuğun kıskançlık ve haset duyguları geliştirmesinin başlangıcı sayılır. Bilişsel model ise, kıskançlığı; belirli olmayan bilişsel bir hata (non-specific cognitive error) olarak görür. Bu modele göre kıskançlık; algılamakla başlar, yorumlamayla devam eder ve davranışlara yansıyan veya yansımayan duygulara dönüşür.

2. Cinsel Kıskançlık

Evrim Kuramı’na göre ise kıskançlık, cinsel ve duygusal olmak üzere ikiye ayrılır. Duygusal kıskançlık; bireyin eşinin bir başkasına duygusal olarak bağlandığını bilmesi ya da bundan şüphelenmesi durumunda ortaya çıkan kıskançlık türüdür. Cinsel kıskançlık ise; bireyin eşinin bir başkasıyla cinsel beraberlik yaşadığını bilmesi ya da bundan şüphelenmesi sonucunda yaşanan kıskançlıktır (3). Darwin’in teorisinden yola çıkan çağdaş evrim kuramcılarına göre, erkeğin “cinsel” kıskançlığa olan eğiliminin nedeni, genlerini bir sonraki nesle ne oranda bir başarıyla aktardığından hiçbir zaman emin olamamasıdır. Bu babalıkla bir ilgili kuşku durumudur. Kadınların kıskançlığının “duygusal” olmasının nedeni ise, erkeklerin duygusal sadakatini istemeleridir. Duygusal sadakati olmayan bir erkek, vaktini ve emeğini yeteri kadar eşine ve çocuklarına ayıramayacağı için kadın, yavrularını yetiştirmede güçlük çekebilir. (4)

Çalışmamızda elde ettiğimiz “Erkektir, aldatabilir ama bana geri döner.”, “Sevgilimin giyimine karışırım. Erkek arkadaşlarıyla buluşmasını istemem. Gece dışarı çıkmasına izin vermem.” benzeri yanıtlarla paralellik gösterse de bahsi geçen diğer yaklaşımlar göz ardı edilmemelidir. Kadınlarla erkekler arasında gözlemlenen farklılığın en temelde “sosyal ve bilişsel öğrenme süreçleriyle” ilişkili olduğunu savunan araştırmacılar da bu yönüyle evrimsel yaklaşımı eleştirirler.

3. Patolojik Kıskançlık

Patolojik kıskançlığı normal kıskançlıktan ayırmak oldukça güçtür. Tepkinin yoğunluğuna ve kıskançlığın ne kadar hızlı tetiklendiğine veya verilen tepkinin ne kadar rasyonel ve tarafsız olduğuna bakılabilir. Othello Sendromu olarak da nitelendirilen patolojik kıskançlık, kişinin herhangi geçerli bir kanıt veya rasyonel bir temeli olmaksızın eşinin sadakatsizliğiyle ilgili aşırıya varan uğraşı olarak tanımlanabilir. Kişiler partnerlerini sürekli sadakatsizlikle suçlar ve hiçbir geçerli kanıt olmasa dahi bu düşüncelerinde ısrar ederler ve çoğunlukla kıskançlığa öfke, partneri kontrol etme ve gizlice takip etme gibi davranışlar eşlik eder. (5)

4. Şiddet

Şiddet vakalarının büyük kısmında, erkeğin saldırganlığının hedefi, rakip olarak görülen kişi değil, kişinin partneri olmaktadır ve patolojik kıskançlık tanısı olmadan “normal” kabul edilen kıskançlığın sonucunda da görülebilir. (5)

Yazının ilk bölümünde değindiğim kültür, benlik algısı, özgüven kavramlarına ek olarak aile, eğitim, model alma, kitlesel iletişim araçları, sosyal medya gibi öğrenme alanları ve yöntemleri de sosyal ve bilişsel süreçleri etkiler. Dolayısıyla bireyin sevgi, kıskançlık, nefret gibi kavramları nasıl algıladığı, yorumladığı ve kavramların içini nasıl doldurduğu bu süreçlerle bağlantılıdır.

5. Kadın Cinayetleri

Kadınların daha çok duygusal tepki verme, erkeklerin ise saldırgan davranışlarda bulunma eğiliminde olmaları da benzer bir bakış açısıyla incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Özellikle kıskançlık temelinde ortaya çıkan suçlar, şiddet ve kadın cinayetleri göz önünde bulundurulduğunda, konu hakkında bilinçlenmenin önemi çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Kadına yönelik şiddette “kıskançlığın” hafifletici-geçerli bir sebep olarak görülmesi hiçbir koşulda kabul edilemez. Bu suçların toplumun gözünde normalleşmesine ve yaygınlaşmasına neden olabilecek ifadelerde, söylemlerde bulunmak şiddete ortak olmaktır.

*

Algıları, yorumları ve davranışları; gerçekçi, tutarlı ve insancıl çocukların büyüdüğü bir dünya dileğiyle…

Kaynaklar:

1- Erol B., Güneş E., Gürlek G., Mutlu S., Yerlikaya Y.G. ve Yıldız E.M. (2009) Kadın ve erkeklerin ilişkide olup olmama durumlarına göre kıskançlığa bakış açılarının incelenmesi üzerine bir araştırma. Ege Üniversitesi, İzmir.

2- Demirtaş, H. A. ve Dönmez, A. (2006). Yakın ilişkilerde kıskançlık: Bireysel, ilişkisel ve durumsal değişkenler. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(3) ,181-191

3- Harvey, J. H. , Sprecher, S. , Wenzel, A.(ed.) (2004) The Handbook of Sexuality in Close Relationships, 1-3. N. J. : Lawrence Erlbaum Associates

4- Demirtaş, H. A. (2008). Duygusal ve cinsel kıskançlık açısından temel cinsiyet farklılıkları: Evrimsel yaklaşım ve süregelen tartışmalar. Türk Psikiyatri Dergisi, 19(3), 300-309

5- Tuna, E. (2018). Haset ve kıskançlığın tanımlanması ve klinik görünümü. TCF Dergisi 58.2, 1751-1767

Bunları da sevebilirsiniz