Önceki yazımızda Hakkı Baha Pars Bey’in 1908-1915 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu döneminde kilit roller almış Talat Bey ile Enver Paşa’nın, Enver Paşa ile Mustafa Kemal Paşa’nın tanışmasına; Celal Bayar Bey’in İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmasına nasıl vesile olduğunu anlatmıştık. Şimdi ise Milli Mücadele döneminde Bursa halkını nasıl örgütlediğini inceleyeceğiz.
Bursa’da Cemiyetçilik Faaliyetleri
Hakkı Baha Bey Bursa’da bulunduğu süre içerisinde gerek eğitimci kimliğiyle gerekse bu şehirde siyasi kimliği ile birçok insanla tanışmıştır. Bu özelliği sayesinde Bursa’nın halkı ile oldukça sıkı bir iletişime sahiptir diyebiliriz. Bursa’da kurduğu ilk dernek ‘Bursa İlmiye Cemiyeti’ olmuştur. Bu derneğe ilim erbabı kişiler üye olabilmekteydi. (Kemaloğlu, 2022) Bunun harici Bursa Muhipler Cemiyeti’nin kuruluşuna da öncülük etmiştir. Bu derneğin amacı Bursa’nın doğal ve tarihi güzelliklerini ön plana alarak şehrin tanıtılmasını sağlamaktı. (Kemaloğlu, 2022) Hatta bu faaliyetler kapsamında çeşitli sinemalar, müzeler kurulmuştur. (Kemaloğlu, 2022) Bursa Mecmuası adında bulunduğu devirde hatrı sayılır mertebede ses getiren bir dergiyi de yayın hayatına başlatmışlardır.
Bursa’da Setbaşı mevkiinde bulunan ‘Mahfel Kıraathanesi’ kentin siyasi belleğinde oldukça önemli bir lokasyon teşkil etmektedir. (Kepecioğlu, 2009) Tam da bu noktaya Türk Ocağı kurulur. Kentte oturan eski askerler, eski memurlar, gazeteciler artık bu mekanın müdavimi konumuna gelmişlerdir. 1918 yılında yaklaşık iki bin üyesi bulunan Türk Ocakları mütareke döneminde Yunanlıların İzmir’i işgali üzerine derneklerinin bulunduğu merkezlerde tepki mitingleri düzenlemişlerdir. Bursa ve İzmir Türk Ocağı, İstanbul Türk Ocağı’nın kapatılmasının ardından çalışmalarını durdurmuş olsa da fiziki olarak dernek çalışmalarını devam ettirmişlerdir. Ayrıca İzmir ve Bursa Türk Ocaklarına mensup bazı isimler, Hakkı Baha Bey gibi, Milli Mücadele döneminde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nde görev almışlardır. (Tuna, 2015)
-Kooperatifçiliği
Kurtuluş Savaşı öncesinde devleti ekonomik olarak kalkındırmak için devletin önde gelenleri kooperatifçilik faaliyetlerini güçlendirmenin uygun bir yol olduğunu tavsiye etmekteydiler. Ancak kooperatifçilik uygulaması devşirilerek Türkiye’de uygulanmaya çalışılıyordu. Kooperatifçilik kavramının uygulanması ülkelerin toplumsal sınıf yapısına göre değişiklik göstereceği için Türkiye’de uygulanan Avrupa’dan devşirme kooperatifçilik pek başarılı olamıyordu. Osmanlı İmparatorluğunda halka yönelik bir şekilde ilk kooperatifleşmeyi Mithat Paşa tarafından kurulan Memleket Sandıkları ile başlamıştır. (Kemaloğlu, 2022) Cumhuriyet döneminde de 1929 ve 1935 yıllarında çıkartılan tarım kredi ve tarım satış kooperatifleri kanunları ile Türkiye’de kooperatifleşmenin mali düzenlemeler konusunda önemli bir nokta olduğunu anlayabiliriz. Kooperatifçiliğe gösterilen ilgi ile okullarda göze çarpan hareketler de dikkat çekmektedir.
Hakkı Baha Bey tarafından çıkarılan “Mekteplere Mahsus Kooperatifçi Defteri” (Cumhuriyet, 1942), öğrencilere kooperatifçilik mefkuresinin esasları hakkında bir ilk izlenim sunmaktadır. Ayrıca bu eser öğrencilere kendi kooperatiflerini nasıl kuracaklarını ve nasıl yöneteceklerini de yöntem yöntem göstermekteydi.
19. yüzyılın başlarında Türk milliyetçiliği fikri yükselmeye başlamış ve bu Türk milliyetçiliği fikrini hem yaymak hem de Türk milliyetçiliği fikrinin idealarını gerçekleştirebilmek için çeşitli dernekler de kurulmuştur. (Kemaloğlu, 2022) 3 Temmuz 1911 yılında açılmış olan Türk Ocakları da Türk kültürünü tanıtmak ve yükseltmek amacıyla konferanslar seminerler düzenlemiştir. Bu doğrultuda Türk Yurdu dergisini yayın hayatına hazırlamışlardır. (Kemaloğlu, 2022) Bu dergi özellikle sağlık ve eğitim alanında yazılar hazırlarken temel amaçları devrimleri halk nezdinde güçlendirmeye çalışmaktı. Sadece yayın hayatı ile bu amaca ulaşmaya çalışmayıp Ankara, Adana, Bursa, Ayvalık, Antalya, Trabzon, Aydın, İstanbul ve Mersin’de köylülere ve fakirlere yardım edebilmek için tıbbi bakım klinikleri kurdu. (Karayaman, 2008)
Bu girişimin ilhamı Rusya’da başlayan halka doğru hareketi olmuştur. Bu hareket Rusya’daki aydınların kendi halklarına bizzat hizmet etmelerine ve yapılan devrimlerin sosyal hayattaki önemini anlatmalarını sağlamıştır. Nitekim Türk Ocakları da bu hareketin ilhamı ile bünyesinde bulunan genç tıbbiyelileri köylere hizmete etmesi için göndermiştir. Bu halka doğru eyleminin denemelerinden birisi olan Umur Bey köyünden sorumlu kişi ise Hakkı Baha Bey’dir. Lakin Yunan işgali başlayınca bu köy projesi yarım kalmıştır ve Hakkı Baha Bey halkı örgütlemek için Bursa’da Kuva-yı Milliye reisliğine başlamak zorunda kalmıştır. (Kemaloğlu, 2022)
Bursa Redd-i İlhak Cemiyeti
Kuva-yı Milliye “Milli Kuvvetler” anlamına gelen Milli Mücadele döneminin olmazsa olmaz kuruluşlarından biridir. Kuva-yı Milliye kuruluşunun yüzeysel bir şekilde amacına değinecek olursam vatanın işgaline sebebiyet veren İngiliz, Fransız, Yunan ve İtalyan kuvvetlerine yerel halkın yekun bir biçimde saldırılar düzenlediği yerel unsurlardır diyebilirim. Bursa’da Kuva-yı Milliye’nin kuruluşu diğer bölgelere göre geç olmuştur. (Kemaloğlu, 2022)
Bu dönemde Bursa Valisi olan Gümülcineli İsmail Bey, Milli Mücadeleyi engelleme girişimindedir. Bursa’da bulunan ve milli direnişi başlatabilecek İttihat ve Terakki mensuplarını tutuklatır. İsmail Bey bunlarla sınırlı kalmayıp Milli Mücadele yanlılarını Bursa’dan sürer ve yerel basına da çeşitli baskı ve yıldırma politikaları uygular. (Erdeha, 1975) Yeni Vali, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın Bursa’daki hakimiyetini sağlamak ve emrindeki emniyet mensuplarını Milli Mücadele yanlılarını yıldırmak için kullanır. (DABOA, FN: DH.SFR., K:634.G:91.SR:1.) En nihayetinde İsmail Bey’in Bursa’dan gönderilmesinin ardından Bursa’da başından beri filizlenmeye çalışan Kuva-yı Milliye ruhu dirilmeye başlar.
56. Tümen’in ve Albay Bekir Sami Bey’in gelişi ve Bursa’da yaratılan baskıcı havanın dağıtılmasının nihayetinde Temmuz 1919’da Milli Mücadele taraftarı ilk açık örgüt olan “Bursa Redd-i İlhak Cemiyeti” kuruldu. (Kemaloğlu, 2022) Bu Cemiyet’in kurulmasında ve faaliyetlerinin yürütülmesinde Albay Bekir Sami Bey’in rolü çok önemlidir. Bursa Redd-i İlhak Cemiyet’i üyeleri arasında Hakkı Baha Pars Bey’in yanı sıra Bursa’da ikamet eden, hizmet eden doktorların, çiftçilerin, çeşitli esnaf ve zanaatkarın da Bursa’nın Milli Mücadele taraftarlığı gösterip kendi kaderlerini tayin etmeleri konusunda söz almaları oldukça kıymetlidir. (Kemaloğlu, 2022)
Bursa Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunan ordusu tarafından işgalinden sonra, çevrenin emniyetini sağlamakla görevli 56. Tümen işgalcilerin telkinleri ve padişah fermanı ile Ege bölgesinden uzaklaştırılmak içim gemilerle Mudanya’ya gönderilmiştir. (Kemaloğlu, 2022) Tümen Mudanya’dayken İngiliz ve Yunan işgaline karşı pek tepki verememiş bunun sonucunda Bursa’ya doğru geri çekilmiştir. (Kemaloğlu, 2022) Bu durum Mudanya ve Bursa halkının Kuva-yı Milliye’ye sıcak bakmasını sağlamıştır. (Yüceer, 2001)
Bursa’da Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesinden önce varolan Redd-i İlhak Cemiyeti harici bir de gizli bir oluşum olan Karakol Cemiyeti vardır. (Kemaloğlu, 2022) Karakol cemiyetinin bir kolu, Manastırlı Emekli Binbaşı Mehmet Ali Bey tarafından kurulmuştur. (Kemaloğlu, 2022) Hem 56. Tümen’den hem de sivil kesimden üyeleri olan bu oluşumun Bursa’da bazı kesimlerde önemli ölçüde korkuya neden olduğu ve yılgınlık yarattığı söylenmektedir. (2021)
4 Eylül 1919 tarihinde Sivas Kongresi toplanmıştır. Bu kongreye Bursa’dan Avukat Osman Nuri Bey ve Bursa Belediyesi eski başkanlarından Ahmet Nuri Bey katıldılar. (Kemaloğlu, 2022) Kongrede Amerikan mandasını reddeden tarafta olan Ahmet Nuri Bey ve davavekili Osman Nuri Bey Mustafa Kemal Paşa’yı destekledi. (Kemaloğlu, 2022) Kongrenin son gününde çeşitli vilayetlerden gelen mandayı desteklemeyen delegelere görev verildi. Sivas Kongresi delegesi, avukat, Osman Nuri Bey bu görev kapsamında Cemiyet’in oluşumu ile ilgili Mustafa Kemal Paşa ile telgraf bağlantıları kurdu. Bu telgraf görüşmelerine 56. Tümen kumandanı Albay Bekir Sami Bey de katıldı. Bu görüşmeler izinde Bursa’nın ilçelerinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yönetim kurulları da oluşturuldu. (Kemaloğlu, 2022) Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesine doğru Bursa’da “Bursa Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkez Kurulu”nun oluşturulması aşamasında Osman Nuri Bey’in rolü önemlidir. (Kemaloğlu, 2022) Bu merkez kurulu üyeleri arasında Hakkı Baha Pars Bey Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı sıfatıyla faaliyetlerini icra ediyordu. (Kaya, 1999)
Pars ailesi başından itibaren tüm fertleri ile birlikte Kuva-yı Milliye’nin içindedir. Ancak Bursa’nın da Yunan işgali sonrasında Yunan işgal birliklerinin tehditlerine dayanamayıp ailenin en küçük ferdi olan Mehmed Baha Bey’in himayesinde 500 yıllık topraklarını terk edip Antalya’ya göç etmişlerdir. (Kemaloğlu, 2022) Hakkı Baha Bey ve oğlu Muhiddin Baha ise Bursa’da kalarak Kuva-yı Milliye milisleriyle çarpışmalara katılmıştır. (Kemaloğlu, 2022)
Mehmed Baha Bey’in gelini Bedriye Pars, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Yunan işgali sırasında defterine şunları not etmiştir:
“Ailenin iki ferdi Muhiddin Baha ve Halide Edip, Mustafa Kemal Paşa’nın yanında idiler. 1919-1922 yılları arasında Pars ailesinin durumu zordu ve aile Antalya’ya kaçmıştı. Tekke’ye yerleşen Yunan zabitleri duvara “Üç Pars kardeşleri öldüreceğiz,” diye yazmışlardı…”
Bursa’nın İşgali
Yunan birlikleri 22 Haziran 1920 tarihinde (Yücelt, 1939) Uşak-Balıkesir hattı üzerinden taarruza geçerek 30 Haziran 1920’de Balıkesir’i, 2 Temmuz’da Kirmastı (Mustafakemalpaşa) ve Karacabey’i işgal ettiler. (Kemaloğlu, 2022) İngilizler de Bursa yönünden yürüyen Yunanlıları desteklemek amacıyla Marmara’da savaş gemileriyle Mudanya ve Gemlik kıyılarını top atışına tuttular ve asker çıkarttılar. (Öztürk, 2019) Bunun üzerine Ankara hükümeti, Garp Cephesi’nin kurulmasına karar verdi ve Garp Cephesi komutanlığına Ali Fuat Paşa getirildi. (Kemaloğlu, 2022) İtilaf devletleri zaten Yunan harekatının önünü açmak amacıyla Mondros Anlaşmasının ilgili maddelerini gerekçe göstererek Mudanya ve Gemliğe asker çıkartmışlardı. Bu haksız işgali Bursa Valisi Hacim Muhittin Bey (Yüceer, 2001), şiddetle protesto etti ve Bursa’dan gönderilen bir kısım kuvvetle desteklenen milli kuvvetlerle Bursa’yı savunmaya çalıştı. (Kemaloğlu, 2022) Mudanya ve Gemlik’teki direniş Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgaline kadar sürmüştür. (Çetintaş, 2017) Şehirde bulunan ve henüz kısa bir süre önce Albay Bekir Sami Bey tarafından toplanan 56. Fırka’nın Yunan ordusunun Bursa’ya ilerlemelerini durduramayacağının anlaşılması üzerine ordu İnegöl taraflarına çekilmiştir. (Kemaloğlu, 2022) Üstün silah gücü ve modern araçlarla donanmış yirmi bin kişilik Yunan ordusu, 7 Temmuz 1920’de taarruza geçerek Osmanlı’nın ikinci başkenti Bursa’yı 8 Temmuz 1920 günü saat 15.00’da işgal ettiler. (Bayramoğlu, 2018) Türk kuvvetlerinin Ulubat mevkiinde morali bozulmuş birlikleriyle taarruzu önlemeleri mümkün değildi. Bu nedenle Garp Cephesi Komutanlığı birliklerin vakit kazanması ve moral toplaması için Bursa’nın doğusuna çekilme kararı aldı. (Kemaloğlu, 2022) Şehri tahliye için tümen komutanı Bekir Sami Bey, gerekli hazırlıkları ve tedbirleri tamamladıktan sonra şehrin tahliyesine başlandı. (Kemaloğlu, 2022) Aynı gün Yunan birlikleri herhangi bir direnişle karşılaşmadan şehri işgal ettiler. (Kemaloğlu, 2022) Bekir Sami Bey ile Vali Hacim Muhittin Bey ve beraberindekiler İnegöl dolaylarına geri çekildiler. (Çetintaş, 2017)
İşgal haberini 56. Tümen kumandanı Albay Bekir Sami ve Bursa Valisi Hacim Muhittin Bey Ankara’ya telgraf yoluyla bildirdiler. (Kemaloğlu, 2022) Haberin Ankara’ya ulaşması büyük tepkilere yol açtı. Bursa milletvekili Hakkı Baha Bey’in oğlu Muhiddin Baha (Pars) Bey kürsüye gelerek gözyaşları içinde Namık Kemal’in,
“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini”
beyitini okuyarak meclise Bursa’nın işgalini bildirmiştir. TBMM üyeleri arasında Bursa’nın işgali büyük üzüntü yaratır. İşgali her daim hatırlamak ve hafızalara kazımak için otuz milletvekili meclise imzalı takrir verir:
“Riyaset-i Celileye Birinci makarrımız olan Bursa’nın, sefil Yunanlılar tarafından işgali ve bu işgal neticesiyle din ve vatan kardeşlerimizin duçar olduğu mezalimin tesiratına iştirak ettiğimizin bir nişanesi olmak üzere celsenin 20 dakika tatili ile riyaset kürsüsünün puşude-i siyah ile örtülmesini teklif eyleriz. 10 Temmuz 1336 (1920)”. (Çetintaş, 2017)
Takrir meclis tarafından kabul edilir ve Bursa’nın hürriyetine kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde Puşude-i siyah (Siyah Örtü) utanç levhası olarak kalır. (Akkılıç, 2008)
30 Ağustos 1920 tarihinde zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’da işgal kuvvetlerinin askeri varlığı çökmüştür. Dolayısıyla Türk Ordusu’nun Garp Cephesinin müthiş taarruzu ve direnişleri neticesinde Bursa yabancı elinden kurtarılmış ve bahtı kara maderi kurtarılmıştır. Bursa’dan Yunan kuvvetlerini çıkartılması 2 yıl 2 ay 2 gün sürmüştür. (Kemaloğlu, 2022) Bursa’nın hürriyetine kavuşması neticesinde meclisten kara örtü kaldırılmıştır.
Kaynakça
(2021, Mart 12). Retrieved from http://bgc.org.tr/ansiklopedi/mudafaa-i-hukuk-cemiyeti-bursa-.html
Akkılıç, Y. (2008). Kurtuluş Savaşında Bursa. Bursa: Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı.
Bayramoğlu, K. (2018). Kara Örtü’den Al Sancağa Yeşil Bursa’nın İşgal Dönemi. Bursa.
Cumhuriyet. (1942). Büyük Bir Türk-Hakkı Baha Pars.
Çetintaş, C. (2017). TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 6, Bursa’nın Yunan İşgaline Girmesi ve İlk Hükümet Krizi,.
(n.d.). DABOA, FN: DH.SFR., K:634.G:91.SR:1.
Erdeha, K. (1975). Milli Mücadelede Vilayetler Valiler. In K. Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler Valiler (pp. 333-337). Remzi Kitabevi.
Karayaman, M. (2008). Cumhuriyet Döneminde Türk Ocaklarının Köycülük ve Sağlık Alanındaki Faaliyetleri. Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 135-161.
Kaya, M. (1999). 1918-1950 Yılları Arasında Bursa Kazasının Sosyal ve Ekonomik Durumu. 93.
Kemaloğlu, M. (2022). Hakkı Baha Pars: Hayatı ve Eserleri (1879-1942). 76.
Kepecioğlu, K. (2009). Bursa Kütüğü, C.IV. Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Yyayınlrı.
Öztürk, Y. (2019). Bursa ve Civarının İşgal ve Kurtuluş Sürecinde Askerî Harekâtlar. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 381-405.
Tuna, E. (2015). Batı Anadolu Türk Ocakları 1923-1931. 33.
Yüceer, S. (2001). Bursa’nın İşgal ve Kurtuluş Süreci. Uludağ Üniversitesi Basımevi.
Yücelt, N. (1939). Bursa Halkevi Dergisi. Bursa Nasıl İşgal Edildi ve Nasıl Kurtuldu.