Mehmet Zekeriya Sertel

Mehmet Zekeriya Sertel, Selanik vilayetine bağlı Usturumca Kasabası’nda 1 Temmuz 1890’da doğdu. Babası Hacı Halim Ağa, annesi Saniye Hanımdı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Mehmet Zekeriya Sertel ailenin en büyük çocuğuydu ve birisi üvey olmak üzere dört kardeşi vardı. Annesinin vefatından sonra Hacı Halim Ağa Hatice Hanım ile evlendi. Köylerinin Bulgar çetelerince basılması sonucu kalp krizi geçiren babası vefat etti. Bununla birlikte kardeşlerinin bütün sorumluluğu üstüne kalan Mehmet Zekeriya Bey gazetecilik mesleği ile bu vesileyle tanışacaktı.

1897 yılında Usturumca’da bulunan iptidai mektebine başladı. Mezun olmasıyla birlikte babası tarafından eğitimine devam etmesi karar verilerek Edirne İdadisi’ne kaydı yaptırıldı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) 1903 yılında girdiği Edirne İdadisi’nden bir yıl sonra ayrıldı. İdadinin diğer yıllarını Selanik İdadisi’nde tamamladı. İkinci sınıfın bitmesine yakın babasının rahatsızlandığı haberini aldı ve Usturumca’ya gitti. Köye vardığında babasını kaybetmişti. Kız kardeşlerini teyzesine emanet etti ve oğlan kardeşi Yusuf’u yanına alıp Selanik’e döndü. Bu şartlar altında Mehmet Zekeriya Bey, 1909’da Rumeli adlı gazetede işe başlayarak ömrü boyunca severek yapacağı mesleğine adım attı. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Bu dönemde yani Rumeli gazetesinde çalıştığı zaman aralığında İttihat ve Terakki Cemiyetinin önemli kişileriyle tanışma ve onlardan istifade etme olanağı da buldu. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Çünkü Rumeli gazetesi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organıydı. Bu kişilerden bazıları Mehmet Cavit Bey, Ahmet Şükrü Bey, Ziya Gökalp gibi aydın, bürokrat ve siyasetçilerdi. Ziya Gökalp’ın Selanik’te çıkardığı Genç Kalemler dergisi aracılığıyla da Ömer Seyfettin, Aka Gündüz, Emin Bülent (Serdaroğlu), daha sonraları birlikte gazete, dergi ve kitap yayınlayacakları Nebizâde Ahmet Hamdi (Ülkümen) Bey ile de dostluk ve ortaklıklarının temelini burada attı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

Türk Dili Dergisi

Bu derginin 27 Ağustos 1912 tarihli ve 2 sayılı tek nüshasında, Mehmet Zekeriya Bey’in adı Mesul Müdürolarak geçmektedir Ayrıca hem Rumeli hem de Türk Dili gazetesi, aynı idare ve tahrir mahallinde bulunmaktaydı.

İlk Kitabı Hayat ve Şebab

Sabahları hem Selanik’te hukuk fakültesinde okurken hem de gazetecilik yapmaktaydı akşamları da Fransızca öğrenmekteydi. Böylesine yoğun bir sürecin sonunda elde ettiği bilgi ve birikimlerini yeni nesillere aktarmanın yolunu kitap yazmada buldu. Gazetede birlikte çalıştığı arkadaşı Nebizade Ahmet Hamdi Bey ile beraber Hayat ve Şebâb adlı ilk kitabını yayınladı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Kitabında Charles Darwin’in sözlerine yer verdi. O dönemlerde Avrupa’daki gelişmeleri ve fikri yapıyı takip ediyordu.

İlk Dergisi; Yeni Felsefe Mecmuası

Yeni Felsefe Mecmuası’nın yayınlanması Ziya Gökalp ile Selanik’te başlatılan ve adına Yeni Hayatdenilen sosyolojik başkaldırı paralelinde gerçekleşti. ‘’Yeni Hayat’’ düşüncesinin bir İçtimai inkılâp olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca sosyal inkılâbın başlangıcını da Türk dilinin sadeleştirilerek yabancı kelimelerden uzaklaştırılmasında ve milli ekonomide aradıklarını söylemek doğru bir yaklaşım olacaktır. Mehmet Zekeriya Bey’de bu sosyal inkılâbın içindedir. Sosyal başkaldırının teorisyeni Ziya Gökalp ve arkadaşlarından etkilenmemesi haliyle mümkün değildi. Çünkü aynı ortamda hem çalışıyor hem de onların birikimlerinden istifade etmekteydi. İşte bu sürecin yansıması ve ilhamıyla arkadaşı Nebizâde Ahmet Hamdi Bey ile birlikte Yeni Felsefe adında bir dergi çıkardı. Kapağında da bizzat ikisinin adı yazılıydı. Selanik Rumeli matbaasında basılan derginin ilk sayısı 28 Ağustos 1911’de yayınlandı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Derginin İsviçre ve Manastır’daki ilerici düşünceye sahip kişilerle diyalogları da mevcuttu. Yayınlarında Türk milliyetçiliği, eski geleneklerin yıkılması, yeni ekonomi, yeni toplum ve yeni felsefe düşünceleri ağırlıklı ana tema idi. Bu düşüncelerini bilimsel tabana dayandırmak için Emile Durkheim ve Charles Darwin’den faydalandı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Aynı zamanda dergide dinle devlet işlerinin ayrılması gerektiğini savundu, bu yönde yazılar yazdı. Yeni Felsefe Mecmuası 28 Ağustos 1911’den kapandığı zamana kadar 17 sayı yayınlandı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

Selanik’in İşgali

Rumeli gazetesi, Türk İli, Türk Dili, Turan adlarıyla işgale kadar yayın hayatını sürdürdü. Selanik’in işgal edilmesiyle de doğan ihtiyaç dikkate alınarak Yeni Turan adıyla tekrar yayınlandı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Mehmet Zekeriya Bey de bu gazetede çalıştı.

Selanik’in işgal edilmesinden sonra kardeşi Yusuf ile birlikte İstanbul’a göç etti. Burada Yunus Nadi sayesinde Tasvir-i Efkar gazetesinde muhabirlik yaptı.

Tasvir-i Efkar Gazetesi ve Muhabirlik

Tasvir-i Efkâr gazetesindeki muhabirlik döneminde birkaç önemli olayı anılarında kaleme aldı. Bunlardan ilki Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın suikasta kurban gitmesiydi. Gazetenin 12 Haziran 1913’deki yayınında suikast, ayrıntılı anlatılmaktaydı. (Tasvir-i Efkar , 1912) Bir diğer haber ise Prens Sabahattin’in sadrazam suikastının ardından İngiliz Elçiliğine sığınarak ülkeyi terk etmesiydi. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

Paris’te Burslu Okuma ve Muhabirlik

Tasvir-i Efkâr gazetesinde muhabirliğe devam ederken dönemin Maarif Nezareti Paris’te öğrenimlerini tamamlamak üzere burslu öğrenci göndermeye karar verdi. Sorbonne Üniversitesi’nin yeni kurulan sosyoloji bölümünde öğretime başladı. Bölümde kendisini en fazla etkileyen hocası şüphesiz ki Emile Durkheim idi. Çünkü Ziya Gökalp’ın fikri ideoloğu ve tezlerinin çıkış noktasıydı. Dolayısıyla bu ünlü sosyologdan yüz yüze ders alması onun için bir ayrıcalıktı. Paris’te kaldığı müddetçe gündüz üniversitede eğitim almakta akşamları ise şehrin kültür faaliyetlerinden yararlanmaktaydı. Konferans, tiyatro, sergi ve toplantılara katılarak fırsatları değerlendirdi. Özetle, hızla gelişmekteydi. Hatta yeni öğrendikleriyle memleket sorunlarını karşılaştırarak bunlara çözümler aramaktaydı. Aslında Paris’te öğrendikleri şimdiye kadar duymadıkları kavramlardı.Mehmet Zekeriya Bey sosyal hak, sosyal devlet, sosyal demokrasi ve sosyalizm gibi ifadelerle burada tanışmıştır. (Sertel Y. , Susmayan Adam , 2002)

Bir diğer tanıştığı kavram öğrenci toplulukları yani sivil örgütlenmeydi. Sorbonne Üniversitesi’nde önemli sayıda Türk öğrenci bulunmaktaydı. Fakat diğer milletlerin öğrencileri gibi örgütlü değillerdi. Bunda hepsinin burslu olmasının kısaca maddi yetersizliklerinin etkisi vardı. Kendilerinden önce gelerek burada burslu eğitim ve öğretim gören öğrencilerde aynı durumdadır. Dolayısıyla öğrenciler arasında bir kopukluk mevcuttu. Böylelikle Mehmet Zekeriya Bey ve arkadaşları tarafından üniversitedeki Türk öğrenciler katılımıylaTürk Talebe Yurdukuruldu. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Bu topluluk, maddi imkânsızlık nedeniyle üniversite yakınlarında bulunan binanın bodrum katındaki bir odasını kiraladı. Haftada bir toplandıkları bu odada sırayla her öğrenci, aldığı eğitim hakkında bilgi vermekte ve bu dalın memlekete katkısı veya eksiğiyle ilgili tüm üyelerce ortaya atılan görüşler ifade edilmekteydi. Kısaca hem bilim dalları hakkında bilgi almakta hem de memleketin gelişmesine katkısı tartışılmaktadır. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Paris Sorbonne Üniversitesinde aldığı eğitimin birinci yılı sonunda yaz tatilini arkadaşlarıyla geçirdiği İngiltere’de bulunduğu sırada başlayan I. Dünya Savaşı nedeniyle İstanbul’a döndü. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968)

İlk Günlük Gazetesi Turan

Birinci Dünya Savaşı’nın olduğu yıllarda Mehmet Zekeriya Sertel günlük gazete çıkartmayı istiyordu. Arkadaşı Nabizade Ahmet Hamdi Bey ile birlikte ilk günlük gazetesini çıkartmak için hazırlıklara koyuldu. Ancak Birinci Dünya Savaşının getirdiği ekonomik sıkıntılar nedeniyle gazete basımı için kağıt kullanımı oldukça sıkıntılıydı. Dergi yayın hayatına bu yüzden ancak bir yıl devam edebildi ve 18 Kasım 1915’te dergi kapandı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

Sabiha Hanım İle Evlenmesi

Mehmet Zekeriya Sertel 1915 yılında Sabiha Hanım ile evlendi. Bu evlilik çağına göre ilkleri barındıran bir evlilikti. Sabiha Hanım’ın ailesi ‘dönme’1 topluluğuna mensuptu. Şimdiye kadar dönme toplumunda evlenme dışarıya kapalıydı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Mehmet Zekeriya Bey’in bir dönme kızıyla nişanlandığı haberi kısa sürede yayıldı. Elbette ki dönemin iktidarı olan İttihat ve Terakki Fırkası’nın da haberinin olmaması imkânsızdı. İttihat ve Terakki Fırkası’nın Merkez Komite üyesi olan Doktor Nazım Bey yanına çağırarak durumu milli ve tarihi bir olay olarak nitelendirdi ve tebrik etti. Bunun biraz ötesine de geçerek düğünün bizzat İttihat ve Terakki Fırkası tarafından yapılacağını söyledi. Böylelikle yapılan hazırlıklar sonunda Şehzâdebaşı Suphi Paşa Konağı’nda nikâh töreni düzenlendi. Sabiha Hanım’ın şahidi ve vekili dönemin Başbakanı Talat Paşa’ydı. Mehmet Zekeriya Bey’in ise Tevfik Rüştü (Aras) Bey’di. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Bu düğün toplumdaki kız ve erkek dönme kastını yıkarak ardından yeni örneklerin gelmesini sağladı. (Sertel Y. , Annem , 2001)

Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet Memurluğu Görevleri

  1. Aşâir ve Muhâcîrin Müdüriyeti Sevkîyât Şube Müdür Yardımcılığı

İlk gündelik gazetesinin 18 Kasım 1915’de kapanmasının ardından Mehmet Zekeriya Bey, İskan-ı Aşâir ve Muhâcîrin Müdürîyeti Sevkîyât Şubesi Müdür Muâvini olarak ilk kamu görevine atandı. (Usulü, 1915) Burada hem göçmenlerin hem de göçebe halinde yaşayan aşiretlerin yerleşik hayata geçirilmesindeki sevk işlemlerini gerçekleştiriyordu.

  1. Aşâir Şube Müdürlüğü

Mehmet Zekeriya Bey, Aşâir ve Muhâcîrin Müdüriyet-i Umumiyesi’nin bünyesinde bulunan Aşâir Şube Müdrülüğü’nde 25-26 Kasım 1916’da göreve başladı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Adından da anlaşılacağı üzere şubenin görevi; ülke genelinde seyyar veya nim (yarı) seyyar halde bulunan aşiretlerin özel ve toplumsal durumları hakkında incelemede bulunmak ve iskânlarıyla yerleşik hayata geçmeleri konusunda gerekli çalışmaları yapmaktı. (Marttın, Aşâir ve Muhâcirîn Müdîriyyet-i Umumiyyesi Teşkilât Tarihi (1914-1922), 2012) Aşâir Şubesi, bahsettiğimiz gibi bu görevini yerine getirmek için göçebe olarak yaşayan aşiretler hakkında ayrıntılı bilgiye ihtiyaç duymaktaydı. Doğal olarak Şube Müdürü Mehmet Zekeriya Bey’e verilen ilk görevde aşiretler hakkında araştırma yapmaktı. Bu doğrultuda Mehmet Zekeriya Sertel görevde kaldığı süre boyunca iki tane dosya hazırladı. Bunlardan ilk dosyasının konusu aşiretlerdi. Diğer dosyasının konusu ise tarikatlardı. Mehmet Zekeriya Bey’in Aşâir Şube Müdürlüğü görevi 1918’e kadar devam etti. (Marttın, Aşâir ve Muhâcirîn Müdîriyyet-i Umumiyyesi Teşkilât Tarihi (1914-1922), 2012)

Askerlik Görevi

Mehmet Zekeriya Bey 1917 başlarına kadar askerlikten muaf tutulmuştur çünkü o dönemlerde Aşair Şube müdürlüğünde bulunmaktaydı ve bu memuriyetteki görevin ifası oldukça önemliydi.

İşgal Yıllarında Çıkan Dergiler:

1- Yenigün Gazetesi

Yenigün gazetesi 2 Eylül 1918’de Yunus Nadi Bey tarafından kurulan günlük bir gazeteydi. İmtiyaz sahibi ve başyazarı yine Yunus Nadi Bey idi. (Görmüş, 2006) Yunus Nadi Bey gazeteyi Nabizade Ahmet Bey ile Mehmet Zekeriya Bey’e teslim etmişti. Dergide başlangıçta ‘olumlu milliyetçilik’ görüşü aktarılsa da derginin tutumu bir süre sonra işgale ve sansüre direniş hareketine döndü. Hatta öyle ki bir gün gazete sansüre uğratılmadan yayına sürüldü. Ertesi gün dağıtımı yapılan gazete, son dönemde halkta oluşan karamsarlığı bir nebze de olsa yıkarak ümitlerini yükseltmelerine ve bu duyguyu had safhada yaşamalarına neden oldu. Doğal olarak İngiliz işgal güçleri tarafından gazetenin idarehane ve matbaası basıldı. Sonucunda ise Yenigün gazetesi kapatıldı. Ayrıca o gün çıkartılan gazete toplatıldı. Bu iki genç arkadaş ise tüm aramalarıa rağmen bulunamadı. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Aslında burada yapılan direniş bir başlangıç idi. Elbette diğer gazeteci ve yazarlar da aynı duygularla hareket ederek farklı direnişler sergiledi. Ancak, henüz iki yaşında bir çocuğu ve dört kardeşine bakan bu nedenle de maddi zorluklar da yaşayan bir gencin önce vatanını korumak ve sonra basına getirilen sansüre karşı her şeyi göze alarak direnmesi burada önemlidir. Özünde de bu durum genç Mehmet Zekeriya ve arkadaşının vatanseverliğinin tartışılmaması gerektiğine kanıt teşkil etmektedir. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

2-Diken Mizah Mecmuası

İşgal döneminin başlangıcında Mehmet Zekeriya Bey’in Sedat Simavi Bey ile birlikte dergiyi kurmuşlardır. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Diken dergisi kurulduğunda Mehmet Zekeriya Bey hem Yenigün gazetesinde hem de Diken dergisinde çalışıyordu.

İlk Tutuklanması ve Bekirağa Bölüğü

Bu iki derginin çıktığı ortam hiç de iç açıcı değildi. Askeri mahkeme heyeti keyfince insanları mahkum ediyor, İstanbul’da demirli işgal gemileri duruyor ve basın sansürleniyordu. Elbette ki bunlara karşı duran vatansever kişiler mevcuttu. Ancak onların da birleşmeye ihtiyaçları vardı. İşte bu karışık ve hassas ortamda Mehmet Zekeriya Bey’in Cağaloğlu’ndaki evi vatansever yazar ve aydın gençlerle dolmaktaydı. Yapılan bu toplantıların ana konusu ise işgale karşı kurtuluş arayışıydı. Tabi ki farklı düşünceler vardı. Bunların başında örgüt kurarak silahlı mücadele edilmesi gelmekteydi. Fakat toplanan bu gençler kalem erbabı kişilerdi. Basın üzerinden halka ümit ve moral vererek direniş duygularını uyandırmaları daha kolaydı. (Sertel S. , Roman Gibi, 1987) Evinde yapılan bu toplantılara ev sahibi Abdullah Cevdet’in –ki üst katında kendisi oturmaktaydı- tanık olmaması imkânsızdı. Zaten bir süre sonra da Abdullah Cevdet’in ihbarıyla Mehmet Zekeriya Bey, İngiliz polisi tarafından tutuklanarak “Bekirağa Bölüğüne” götürüldü ve hapsedildi. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Tutuklanmasının bir hafta sonrasında serbest bırakıldı.

3-Büyük Mecmua

Serbest bırakılmasının ardından yine böyle bir ortamda kendi gibi genç ve vatansever aydınlarla birlikte her gün akşam evinde toplantılar düzenledi. Polis, bu toplantılardan şüphelendiği için takip etmekteydi. Bu toplantılara katılanlar Ömer Seyfettin, Ali Canip, Falih Rıfkı, Yusuf Ziya, Orhan Seyfi, Faruk Nafiz, Köprülüzade Fuat ile Üniversite de hocalık yapan Mehmet Emin, İsmail Hakkı, Moiz Kohen ve Reşat Nuri gibi aydınlardı. Sonraları Milli Eğitim Bakanı olarak hizmet edecek olan Hasan Ali (Yücel)’de bu toplantılara katılmaktaydı. Herkesin buluştuğu bir ortak nokta vardı. O da ülkenin kurtuluşuydu. Bütün konuşma ve tartışmalar bu konuda birleşmekteydi. Yapılan bu görüşmeler sonucunda Mehmet Zekeriya Bey tarafından bir dergi çıkarılması kararlaştırıldı. Adı “Büyük Mecmua” olarak belirlendi. (Sertel Y. , Susmayan Adam , 2002) Bu derginin iki önemli noktası bulunmaktadır. İlki Mehmet Zekeriya Sertel’in ortaksız bir şekilde çıkardığı ilk dergi olmasıdır. İkincisi ise kurtuluşun çaresini arayan aydınların bir noktada birleşmeyi başararak halkı direnişe hazırlamak amacıyla dergiyi kullanmaları yani kamuoyu oluşturmaya çalışmalarıydı. Her iki durumda da Büyük Mecmua istiklâl mücadelesinde ve gazetecilik tarihinde önemli bir konumdadır. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Derginin ilk sayısı 6 Mart 1919’da yayınlandı.

Derginin ikinci ayında İzmir Yunanlılarca işgal edildi. İşgalin 14/15 Mayıs 1919 gecesi başladığı ve çatışmaların devam ettiği İstanbul basını tarafından anında öğrenilmişti. Dolayısıyla Mehmet Zekeriya Bey ve arkadaşları da bu işgali aynı gün haber aldı. Böylece Ömer Seyfettin, Ruşen Eşref, Ali Canip, Falih Rıfkı ve diğer yazarlar ile yapılan toplantıda her şeyin göze alınması ve daha sert yayın yapılması konusunda fikir birliğine varıldı. Ertesi gün ise geniş katılımlı bir toplantı yapılması kararlaştırıldı. Ancak Mehmet Zekeriya Bey’in tutuklanması nedeniyle bu toplantı yapılamamıştır. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım, 1968)

Büyük Mecmua’nın önündeki en büyük engel işgalci sansürüydü. Bu sansür baskısı altında İzmir işgaline karşı Sultan Ahmet Meydanında yapılan mitingler halkın milli duygularını ayaklandırdığı gibi tereddüt ve korkularını da yok etti. Aslında mitingler direnişin sokağa aktarılan yansımasıydı. Dergi mitingin ardından halkın bu duygusuna hitap edecek tarzda hazırlandı. Hatta bu sayıda halkı savaşa davet edecek bir başyazıda kaleme alındı. Yazı siyah bir kapak içindeydi. Ancak sansüre takılan bu sayı kısmen yayınlanabildi. (Mecmua, 1918) Sansüre giren alanların beyaz halde bırakıldığı dergi, mitingde ücretsiz olarak dağıtılmıştır. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım, 1968) Bu sansürler nedeniyle yamalı bir halde çıkartılan dergi, 19 Haziran 1919’daki onuncu sayıdan sonra kapatıldı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

Halide Edip Adıvar ile Tanışması

Mehmet Zekeriya Sertel, Halide Edip Adıvar ile Büyük Mecmua dergisi sayesinde tanıştı. Halide Edip Hanım ile gelişen dostluk bir süre sonra önlerine ABD’de burslu eğitim için yeni bir fırsatın çıkmasını sağladı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

Amerika’da Gazetecilik Eğitimi Aldığı Dönemler

Mehmet Zekeriya Sertel 1920’de dünyanın ilk gazetecilik okulu olan Colombia Üniversitesi’nde eğitim aldı. Burada verilen dersler kendisinin diğer faaliyetlerini engellemedi. Bu yüzden hem derslerini takip etti hem de Amerika kamuoyunu Türk Milli Mücadelesi hakkında bilgilendirmeye başladı. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Mehmet Zekeriya Bey, Gazetecilik Bölümü’nde üç yıl kadar bir eğitim aldı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

New York Times’da Yayımlanan Makaleler

Sertel Amerika’da okuduğu sırada Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı Anadolu Harekâtını da yakından takip etmekte ve Milli Mücadele’ye buradaki basının bakış açısını da izlemektedir. Amerika’daki basını takip ederken New York Times’ın Mustafa Kemal hakkında yalan yanlış bilgilerin aktarıldığını fark etti. İngilizce öğretmeninin yardımıyla gazeteye mektup yazarak yazıkları yazıyla ilgili yaptıkları yanlışı belirtmiştir. Bu mektubun üzerine gazeteye davet edilen Mehmet Zekeriya Bey, başyazarla yaptığı görüşmenin ardından Mustafa Kemal Paşa ve Anadolu Harekâtı konusunda bir yazı hazırlaması istendi. Hazırladığı yazının ana teması Mustafa Kemal ve İstiklal Savaşı’ydı. Hazırladığı bu makalenin ardından başyazar, İstiklal Savaşıyla ilgili yazılara devam etmesini istedi. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Böylelikle New York’ta gazeteciliğe tekrar başlamıştır. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

New York Times gazetesinde her hafta İstiklal Savaşı ve aşamalarıyla ilgili yazılar yazdı. Ayrıca Current History adlı dergiye de ayda bir ayrıntılı makale hazırlayıp gönderiyordu.

Türk Milli Hareketinin nasıl ve neden başladığı, Avrupa’nın bu harekâta duyarsızlığı, kabul edilen Anayasa’nın içeriği, Misak-ı Milli’nin Ankara Hükümetinin barış şartlarının ana kaynağı olduğu ve son olarak ise Padişah’ın durumu ile İslamcılık akımıyla ilgili Mustafa Kemal Paşa’nın görüşlerine yer verdi. (Zekeriya, Nisan 1922)

Türk Teavün Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri

Amerika’da örgütsüz bir şekilde ayrı ayrı şehirlerde bulunan Türkler, genelde fakir semtlerde yaşamaktaydı. Fabrikaların ağır işlerinde çalışan işçiler bu topluluktandı. Aldıkları maaş ise işin karşılığı değildi. Topluluğun yaşadığı bu durum hem Mehmet Zekeriya Bey’in hem de eşi Sabiha Hanım’ın gözünden kaçmadı. Hatta Sabiha Hanım Cemaat Teşkilatçılığı üzerine eğitim almaktaydı. Yani konu üzerinde teoride de olsa bir uzmanlığı söz konusuydu. Harekete geçmeye karar verildi. İlk önce dağınık halde olan Türkler ile irtibata geçildi. Yapılması gerekenler anlatıldı. Onlarında bu duruma sıcak bakmaları sonucu topluluk örgütlenmeye başladı. (Sertel S. , Roman Gibi , 1987)

Sabiha Hanım bu sıralarda bir arkadaşından Anadolu’da babası ölen çocukların kimsesiz ve çaresiz sokakta yaşıyor olduklarından bahsettiği bir mektup almıştı. Ve arkadaşı Sabiha Hanım’dan yardım etmesini bekliyordu. Bu doğrultuda New York’ta katılımın gün geçtikçe arttığı konferanslar düzenlenmeye başlandı. Ankara’ya yardımlar ulaşmaya başladı. Sabiha Hanım bunun haricinde Türkler’e ait bir mezarlığı Amerika’da üniversite hocasıyla birlikte yapınca ismini duyurmaya başladı. Buna paralel olarak düzenlenen konferanslara itimat arttı. Artık topluluk gün geçtikçe büyüdüğü için bina tutulmuştu. Bu topluluğun binası artık Türkler için dil kursları ve sosyalleşmenin merkezi haline geldi.

Bu sıralarda Mehmet Zekeriya Bey’in başında olduğu Birlik adında bir haftalık gazete yayınlandı. Gazetede Sabiha Hanım’ın yaptığı anketlerde topluluğun gelişmesine dair yol haritası ortaya çıkarılmaktaydı. Bu anketlerin biri de örgüte verilecek isim üzerineydi. Sonuçta iki isim öne çıktı. Bunlardan ilki Osmanlı Teavün Cemiyeti ikincisi ise Türk Teavün Cemiyetiydi. Çoğunluğun kararına uyularak örgütsel yapının adı Türk Teavün Cemiyeti olarak belirlendi. (Sertel S. , Roman Gibi , 1987) Böylelikle topluluk resmileşme yolunda ilerlemekteydi.

New York şehrinde kurulan Türk Teavün Cemiyeti’nin ilk başkanı Sabiha Hanım’dı. (Umay, Bir Devrimci Doktor’un Anıları , 2006) Kuruluş belgesine göre cemiyetin merkezi New York’taydı. Detroit, Cleveland ve Chicago’da ise şubeleri vardı. (Bulut, 2010) Türk Teavün Cemiyeti bir sosyal yardım kuruluşuydu. Özellikle Anadolu’daki yetim ve öksüz çocuklar için yardım toplamakta ve bu yardımları ise Ankara’daki Himaye-i Etfal Cemiyeti’ne göndermekteydi. (Sarıkaya, 2003) Yapılan bu yardımlar günden güne arttı. Bu artışla beraber her iki cemiyet arasında yoğun bir diyalog başladı. Bu iletişim sonucunda Ankara’dan bir yetkilinin Amerika’ya gelmesi ve burada Anadolu ve İstiklal Savaşı hakkında bilgi vermesinin amaca daha fazla hizmet edeceği kararlaştırıldı. Bu talep üzerine Ankara, Bolu Milletvekili ve aynı zamanda Cemiyet Genel Sekreteri olan Dr. Mehmet Fuat (Umay) Bey’i ABD’ye göndermeye karar verdi. (Umay, Bir Devrimci Doktorun Anıları, 2006) Bolu Milletvekili ve Himâye-i Etfâl Cemiyeti Genel Sekreteri Dr. Mehmet Fuat Bey’in Amerika’daki faaliyetleri Türk Teavün Cemiyeti ve diğer cemiyetlere yönelikti. Bu faaliyetlerde, Mehmet Zekeriya Bey ile birkaç cemiyet üyesi hem sekreterlik hem de tercümanlık görevini de üstlendi. Böylece oluşturulan bu heyet şehir şehir dolaşarak Anadolu ile bağları bulunan tüm cemiyetlerle irtibata geçti ve toplantılar düzenledi. Yardımlar toplandı. Irki veya dini bir ayrım söz konusu değildi. Bir yerde Türklerle yapılan toplantı diğer yerde Musevilerle devam etmekteydi. Aynı zamanda New York’ta Türk sergisi de açıldı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Bu etkinlikler sonucu Ermeni propagandasından etkilenen Amerikan kamuoyunda Türklere bakış açısı olumlu yönde değişti.

Türkiye’ye Dönüş

Mehmet Zekeriya Bey’in yurda dönme isteği 1922 sonlarında son derece artmıştı. Bunda Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’daki elde ettiği başarı ve zaferin etkisi yüksekti. Bu zaferin ardından kurulacak yeni sistemde yer almak istedi. ABD’de elde ettiği bilgi birikimini de halkına aktararak yardım etmeyi amaçladı. Aynı zamanda ülkesindeki Amerikan misyoner ve kolejlerine karşı mücadeleye yönelik bir çalışması vardı. Döndüğünde de bu mücadeleye devam etmeyi düşünmekteydi. Türkiye’den gelen heyetin ABD’deki faaliyetlerini tamamlaması üzerine onlarla birlikte dönüş yolculuğuna ailesiyle katıldı. Böylece Türk Teavün Cemiyeti ve diğer toplulukların uğurlamasıyla bindikleri gemi 11 Temmuz 1923’de Amerika’dan ayrıldı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Yaklaşık sekiz gün süren bir deniz yolculuğunun ardından Mehmet Zekeriya Bey ve ailesi 19 Temmuz 1923’de İstanbul limanına vardı. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968)

Cumhuriyet Dönemi Kamuda Görev Aldığı Yerler ve Gazeteciliği

Matbuat Umum Müdürlüğüne Atanması ve Faaliyetleri

Mehmet Zekeriya Bey’in, Ankara’ya gelişinin amacı bahsedildiği gibi savaş sonunda yeni kurulacak sisteme faydalı olmak istemesiydi. Bu nedenle geldiği Ankara’da bir süre sonra kendisine tecrübelerinden faydalanılacağı bildirildi. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Ardından da Matbuat Umum Müdürü olarak ataması yapıldı. (Müdürlüğü, 2017) Tüm yerli ve yabancı basın buradan izlenmekteydi. Yabancı basının yayınları ara sıra da olsa tercüme edilerek küçük bülten şeklinde yayınlanmaktaydı. Anadolu Ajansı da bu kurumun bünyesinde bulunmaktaydı. Buradan hareketle kurumun pek de aktif çalıştığı söylenemezdi. Mehmet Zekeriya Bey’in bulunduğu görevle ilgili ilk değerlendirmesinde ortaya çıkan bir sorun vardı. O da tüm milletvekilleri ve bürokratların yaşanılan savaşın getirdiği zorluklar nedeniyle dış dünyadan habersiz olmalarıydı. Bu son derece de önemli bir durumdu. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Böylelikle Ayın Tarihi Mecmuası adı altında bir dergi çıkararak yayınlamaya karar verdi. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Bu derginin ilk sayısı Eylül 1923’te çıktı. Derginin birinci sayfasında da belirtildiği üzere özetle; Meydana gelen siyasi, sosyal ve ekonomik önemli olayları takip etmek ve bu suretle aylık bir belge halinde yayınlamak, dünyada olan olaylar hakkında bilgi vermek, uluslararası siyasi birleşme, sorun ve uzlaşıları aktarmak ve dünyadaki değişimleri izlemek’’ (Kocaoğlu, Temmuz 2002) gibi bir amacı ve görevi vardı. Kısaca dergi ait olduğu aya ait yurt içi ve dışındaki önemli olayları aktarmaktaydı. Böylelikle devletin her kademesindeki görevlilerin tüm gelişmelere vakıf olması sağlandı.

Mehmet Zekeriya Bey’in Matbuat Umum Müdürlüğü görevine getirilmesiyle kurum daha aktif bir hale geldi. Aynı zamanda da kurumun bünyesinde bulunan Anadolu Ajansını, dünyanın diğer ajanslarıyla ilişki kurarak geniş bir haber ağına sahip olmasını sağladı. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Kısacası Matbuat Umum Müdürlüğü emsallerinin seviyesine çıkmak için ilk adımlarını atmaktaydı.

Matbuat Umum Müdürlüğünde görevini ifa ettiği yıllarda Cumhuriyet rejimine geçilmişti ve bu olay İstanbul basınında eleştiriliyordu. Kimi İttihatçılar bunu çekemiyor kimileri de cumhuriyeti kabul etmiyordu. Ankara, yabancı basından ziyade İstanbul basını tarafından tenkit ediliyordu. İsmet İnönü bu yayınlardan rahatsızdı ve Mehmet Zekeriya Sertel’in haftalık basın toplantısını reddetmişti. Çünkü İstanbul basınına güvenmiyordu. Bunun yanında İstanbul basınının öne sürdüğü hükümet basına sansür getirecek iddiasıydı. İstanbul basınına göre rejim diktatörlüğe kadar gidiyordu. Mehmet Zekeriya Sertel kurumu adına bu dedikodunun önüne geçmek için bir bildiri yayınladı. Bu bildiri hükümet tarafından uygun bulunmadı. Bunun üzerine Sertel dönemin içişleri bakanına sansürün uygulanacağı yerde durmayacağını belirterek görevinden ayrıldı. (Sertel S. , Roman Gibi , 1987)

Gazetecilik Faaliyetleri

  1. Cumhuriyet Gazetesi

Matbuat Umum Müdürlüğü’nden ayrıldıktan sonra İstanbul’a dönüp çalışmaya karar verdi. İstanbul’a hareketinden bir gün önce Selanik’ten beri tanıdığı Yunus Nadi Bey’in daveti üzerine evine gitti. Burada Aşâir ve Muhâcîrin Umum Müdürlüğü’nden tanıdığı Şükrü Bey’de bulunmaktaydı. Bu davetin ana konusu Yunus Nadi Bey tarafından İstanbul’da çıkarılmak istenen gündelik gazeteye ortaklık teklifiydi. Bu ruh haliyle İstanbul’a gelen Mehmet Zekeriya Bey vakit geçirmeden yeni çıkarılacak gazeteyle ilgili çalışmalara başladı. . Gazeteyi yepyeni bir tarzda ve teknikte çıkarmayı amaçlayan Mehmet Zekeriya Bey böylelikle İstanbul’da alışılmışın dışında bir yayın ortaya çıkarmayı hedefledi. Bu nedenle tamamen yeni bir ekiple işe başladı. Şimdiye kadar gazeteler Fransız basınının tekniği üzerinde yayınlanmaktaydı. Ancak Cumhuriyet gazetesi farklı bir teknikle çıkaracaktı. Tüm zamanını bu amaç doğrultusunda kullanmakta ve çalışanlarını da bu tekniğe göre eğitmekteydi. Teknik sorunun yanında İstanbul basınının “Cumhuriyet” kelimesine de bakışı soğuktu. Halkın da kendileri gibi düşündüğü yanılgısında olan bu gazetecilerin yayınları düşmanlık derecesine varmaktaydı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL(1890-1980), 2017) Bu nedenle bazı arkadaşları gazetenin adını değiştirmesini tavsiye etti. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Adını değiştirmediği gibi Cumhuriyet’in savunuculuğu da üstlendiği söylenebilir. Cumhuriyet gazetesinden maddi yetersizlikler nedeni ile ayrıldı. İsmi gazetenin kurucuları arasında gösterilmemiştir. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

  1. Resimli Ay ( 1. Dönem )

Mehmet Zekeriya Sertel Cumhuriyet gazetesinde aktif olarak çalıştığı dönemlerde eşi Sabiha Hanım işsizdir. Eşiyle beraber Büyük Mecmua gibi bir dergi çıkarmaya karar verdi. Zaten her ikisi de hem Selanik hem de İstanbul’da bu konuda bir tecrübeye sahipti. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL, 2017) Ayrıca ABD’de aldıkları eğitim ve yaptıkları çalışmaların da büyük bir katkısı söz konusudur. (Sertel Y. , Susmayan Adam , 1987) Mehmet Zekeriya Bey mesaisinin büyük bir bölümünü Cumhuriyet gazetesine ayırırken aynı zamanda dönemin tanınmış kitapçısı Suudi Bey ile yeni bir şirket kurdu. Bu şirketi kurmasının amacı Resimli Ay dergisinin yayınlanmasıydı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL, 2017) Kısa bir hazırlık sonunda derginin ilk sayısı Şubat 1340/1924’de yayınlandı. (Değirmenci, 1996) Dergi yayın hayatına İstiklal Savaşını kazanan milli güçlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğu bir dönemde başladı. Böylece Cumhuriyet ile beraber yapılan devrimlerin de halka anlatılması gerekmekteydi. Vatansever bir aydın olan Mehmet Zekeriya Bey de Resimli Ay dergisinde bunu amaçladı. Bu yüzden magazinin yanında edebiyat ile ilgili yazılar ve ayrıca sosyal hayata dönük içerikler de vardı. Böylelikle okumuş aydın kişilere ve aynı zamanda halka da hitap etmekteydi. (İşaşir, 2006)

İkinci Kez Tutuklanması ve Sürgün Edilmesi

Gazetelerin kapatıldığı ve yazarların tutuklandığı bu dönemde Mehmet Zekeriya Bey Nisan 1925’de ailesiyle dolaşmak üzere gittiği Gülhane Parkı’nda polis tarafından gözaltına alındı. Kendisine herhangi bir açıklama yapılmadı. Hemen ardından da yine polis eşliğinde trenle Ankara’ya götürüldü. Bu yolculukta kendi dergisinde yazarlık yapan sonradan tüm Türkiye’nin Halikarnas Balıkçısı olarak tanıdığı Cevat Şakir ile birlikteydi. İkisinin de tutuklanma nedenlerine dair en ufak bir fikirleri yoktu. Ancak ikisinin de aynı anda tutuklanmaları yazılarına yoğunlaşmalarına neden oldu. Çok geçmeden durum anlaşıldı. Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklanmalarına neden olan Cevat Şakir’in bir yazısıydı. Hüseyin Kenan imzasıyla yazdığı bahse konu makale Hapishane’de idama mahkûm olanlar bile bile asılmaya nasıl giderler?başlığını taşımaktaydı. Cevat Şakir’in bu makalesi Resimli Hafta dergisinin 13 Nisan 1925’deki sayısında yayınlanmıştı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Bu dergi Mehmet Zekeriya Bey’in haftalık olarak çıkardığı, aynı zamanda müdür ve başyazarlığını yaptığı bir yayındı. (Hüseyin, 1925) Aslında yazı içeriği Cevat Şakir’in daha önce kaldığı cezaevindeki anılarına aitti. Orada idama mahkûm asker kaçaklarının davranışlarından bahsedilmekteydi. Onların sehpaya gitmeden önce eşyalarını fakir mahkûmlara vermelerinden etkilenmiş ve bu olayı yazıya dökmüştü. Ancak yazı dönemin eleştirisi olarak değerlendirildi. Sonuçta ikisi de Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklandı. Bahse konu yazı her ne kadar geçmiş yıllardaki bir anıdan bahsetse de hükümet tarafından bir eleştiri olarak algılandı. (Kılıç A. , 2017) . Bu nedenle her ikisi de tutuklanarak Ankara Cebeci Cezaevine götürüldüler. (Kabaağaçlı, 1971) İkisi de iki hafta tutuklu kaldıktan sonra kalbentliğe mahkum edilmiştir. Cevat Şakir Kabaağaçlı Bodrum’a, Zekeriya Sertel ise Sinop’a sürülmüştür. Zekeriya Sertel Sinop’ta iki buçuk yıl kalebentliğe mahkum olmuştur. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

  1. Resimli Ay ( 2. Dönem )

Resimli Ay Dergisinin mahkeme tarafından tüm imtiyazına geçici el konulması nedeniyle Resimli Ay adıyla bir yayının yapılması da mümkün değildi. Bu nedenle Nebizade Ahmet Hamdi Bey Resimli Ay yerine bu defa Sevimli Ay dergisinin imtiyazını üzerine almıştır. Böylelikle Şubat 1926’da Sevimli Ay yeni yayın dönemine başladı. (Sevimli Ay, 1926) Zekeriya Sertel cezasının sona ermesiyle İstanbul’a gelerek derginin başına geçti. Eski ortaklarıyla da ilişkisini sonlandıran Mehmet Zekeriya Bey, eşi Sabiha Hanım’ın ağabeyleriyle birlikte Resimli Ay Limited Şirketini kurdu. Böylece dergi eski adına da kavuşmuş oldu. (Sertel M. Z., Hatırladıklarım , 1968) Sonuçta dergi Resimli Ay adıyla tekrar Mart 1927’de çıktı. (Sevimli Ay , 1927) Önceki isimle yani Sevimli Ay adıyla ise son sayı Şubat 1927’de yayınlandı. (Sevimli Ay , 1927)

Sovyetler Birliği’ndeki eğitimini tamamlayarak dönen Nazım Hikmet ile burada tanıştı. Vâlâ Nurettin aracılığıyla 1928’de tanıdığı Nazım Hikmet’i dergide musahhih olarak işe aldı. (Sertel M. Z., Mavi Gözlü Dev, 1996)

Mehmet Zekeriya Bey Resimli Ay dergisinde, putlaştırılan yazar ve şairler ile misyoner faaliyetlerine karşı bir hareket başlattı. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017) Edebiyatta “Sanat Toplum İçin” anlayışı benimsendi. (Arslantaş, 2004)

  1. Son Posta Gazetesi ve Demokrat Parti

Mehmet Zekeriya, Resimli Ay‘ın kapanmasından sonra Son Posta adında bir günlük gazete çıkardı. Gazetenin ilk sayısında çıkan ‘’Boğuluyoruz, Biraz Hava İsteriz!’’ başlıklı başyazısı ile tek parti rejimine tepkisini dile getirdi. Gazetede özel sermayeye devletçe yapılan yardıma karşı mücadele etti. Alpullu şirketi sahiplerince açılan hakaret davası sonucu İstanbul’da hapse girdi. Bir buçuk yıl sonra genel afla hapisten çıktı ve Son Posta‘daki görevine döndü fakat bir süre sonra diğer ortaklarla anlaşmazlığa düşerek gazeteden ayrıldı. (Wikipedia , 2022)

  1. Hayat Ansiklopedisi

Mehmet Zekeriya Bey Son Posta gazetesinden arta kalan zamanında Hayat Ansiklopedisi çıkarmak üzere çalışmaya başladı. Böylece ilk iş olarak ansiklopedi hazırlamak üzere bir kurul kurdu. Yunus Nadi Bey’in matbaasında yayınlanmış olan bu 10 ciltlik ansiklopedi Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ansiklopedisidir. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

  1. Tan Gazetesi

İkinci Dünya Savaşı yıllarının en önemli sol gazetesi Tan, 40-45 bin tirajıyla Cumhuriyet gazetesinden sonra en yüksek tirajlı günlük gazeteydi. 1934 yılında Zekeriya Sertel’in Halil Lütfü Dördüncü ile beraber Türkiye İş Bankasından satın aldıkları gazete 1939’da sonradan katılmış olan Ahmet Emin Yalman’ın ayrılmasıyla tam anlamda Sertellerin eline geçti. (Bu tarihte artık SERTEL soyadını da almış bulunuyorlardı.) Tan, İkinci Dünya Savaşı yıllarının gazetesiydi. Bu yıllarda ana davası Nazizme, Hitler’in “yeni nizam davasına” karşı çıkmak, Türkiye’nin Nazi Almanyası’ndan yana savaşa girmesini önlemekti. Bu kavgada Atatürk’ün, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh,” ilkesine de dayanıyorlardı. Hatta Atatürk döneminin dışişleri bakanı T. Rüştü Aras  gazetede yazılar yazıyordu. Bu yazılarla çoğu Alman yanlısı olan basını karşılarına alıyorlardı.

Tan gazetesi sürekli olarak Saraçoğlu hükümetinin savaş dışı kalma politikasını destekliyordu. Sabiha Sertel ise görüşler köşesinde bu emperyalist savaşa katılmanın Türkiye için tam bir yıkım olacağı tezini savunuyordu.

Gazete bu ana davanın yanında sürekli olarak halkın temel sorunlarını ele alıyordu: yoksulluk, pahalılık, yolsuzluklar, irtica gibi. Bunların yanında özellikle savaş sonlarında aşağıdaki istekleri ileri sürüyorlardı:

-Demokratik Anayasa
-Düşünce özgürlüğü,düşünce suçlarının affı
-Özgür basın,basın yasasında değişiklikler
-İnsan haklarına saygı
-Çok partili demokrasiye geçişin hızla gerçekleştirilmesi, bunun için gerekli yasaların çıkarılması
-Yolsuzlukların üstüne gidilmesi, aşırı karların cezalandırılması.

Zekeriya Sertel, bu değişiklikleri, o günkü hükümetin ve o günkü meclisin yağamayacağını ileri sürüyor, halk oyuna gidilmesini istiyordu. (Sertel Vakfı , 06)

  1. Görüşler Dergisi ve DP

II. Dünya Savaşı sonunda CHP içinde başlayan muhalefet de kısa sürede gelişmiş, ülkedeki demokrasi talepleri artmıştı. Sertel, 1945’te yeni bir parti kurma hazırlığındaki Celâl Bayar ve arkadaşları ile ortaklaşa hareket etti. Yeni parti girişiminin yayın organı olarak Görüşler adlı bir dergi çıkarılması kararlaştırılmıştı. Tan matbaasında basılan, 1 Aralık 1945 tarihli birinci sayısının kapağında “mecmuaya yazı yardımlarını vaadedenler” listesinin başında sırasıyla 1. Celâl Bayar, 2. Tevfik Rüştü Aras, 3. Fuat Köprülü, 4. Adnan Menderes ve 5. Cami Baykut‘un adları ve fotoğ­rafları vardı. Bunların altında ise Sabiha ve Zekeriya Sertel’den sonra Pertev BoratavBehice BoranNiyazi BerkesAdnan CemgilEsat Adil MüstecaplıoğluSabahattin AliAziz Nesin gibi isimler yer alıyordu. (Wikipedia , 2022)

  1. Tan Olayı

Gazetenin vahşi saldırılarla yıkılmasına kadar giden olaylar nasıl gelişti? Bardağı taşıran son damla CHP’den istifa eden Celal Bayar, Adnan Menderes, Tevfik Rüştü Aras ve Fuat Köprülü gibi üst düzey politikacıların  Halk Partisinden ayrılıp yeni bir parti kurmaya yönelmeleri ve gazete olarak kendilerine Tan gazetesini seçmeleriydi. Bunun nedeni Tan gazetesinin savaşın son yıllarında demokrasi davasını çok sert bir şekilde ele almış olmasıydı. Savaş sonunda totaliter rejimler yıkılmış demokrasiler galebe çalmış, Birleşmiş Milletler Örgütü İnsan Hakları Beyannamesini yayınlamıştı. CHP’den ayrılan beşli grubun davası da demokrasiydi. Bu davada birleştiler. Tan ekibiyle beraber Halk Partili politikacılar, Sabiha Sertel’in çıkartmaya başladığı Görüşler dergisinde birleştiler. Sağ ve sol demokratları birleştiren bu cephe kuruldu. Bu CHP için büyük bir tehlikeydi. Tan gazetesini, demokrasi cephesini kanun yoluyla susturamayınca balta ve balyozlarla yerle bir etmişlerdi.

4 Aralıkta Halk Partisinin kışkırttığı çoğunluğu lise ve üniversite öğrencilerinden oluşan büyük kalabalık Babıali Caddesinden Tan Gazetesine doğru akıyor, ellerinde bayraklarla, “Kahrolsun Serteller, Kahrolsun Komünizm” diye bağırıyorlardı. Gazetenin yerle bir edilmesine polis seyirci kaldı. Matbaada yapılan tahribatın sorumluları aranmadı. Bir hafta sonra Serteller tutuklanıp mahkemeye verildi. Türk Ceza Kanunu’nun komünizmi suç sayan 141. ve 142. maddelerinden değil, aşağıdaki maddelerden yargılandılar: Meclisin ve hükümetin manevi şahsiyetlerine hakaretle ilgili 159. ve 173. maddelerinden. Dört ay yargısız tutuklandıktan sonra yargılandıları mahkemede savunmalarını kendileri yaptı. (Sertel Vakfı, 06)

İnsan Hakları Derneği’nin Kuruluş Çalışmaları

Bütün davalardan beraat ederek özgürlüğüne kavuşan Mehmet Zekeriya Bey ve eşi Sabiha Hanım için ülkesinde gazetecilik yani basın sektörü kapanmıştı. Bunun bariz bir örneğini Hürriyet gazetesini çıkaran ve uzun yıllardır dost oldukları Sedat Simavi’ye yaptığı imzasız yazma teklifine verilen ret cevabıyla anladı. (ÖZDEMİR, 2012) Basın dönemin iktidarı tarafından ciddi anlamda korkutulmuştu. Ancak mücadelesine devam etmeliydi. Cami Baykurt’un teklifiyle İnsan Hakları Derneği kurma girişiminde bulundu.

Mehmet Zekeriya Bey, Cami Baykurt ve Tevfik Rüştü Aras ile toplantılar yaparak kurulacak derneğin çatısını oluşturmaya çalışmaktaydı. Elbette ki yaptıkları girişimin başarı olabilmesi için hem dönemin iktidarının hem de halkın sevdiği bir kişiye ihtiyaçları vardı. Bu kişi ise emekliye ayrılmış Mareşal Fevzi Çakmak’tan başkası değildi. Mareşal, Cami Bey’in asker arkadaşıydı. Milli Mücadele’de birlikte çalıştıkları bir dostuydu. (Kılıç M. , MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980), 2017)

Mareşal Fevzi Çakmak ise buna dernek çalışmalarında politik bir amaç olmadığı gerekçesiyle sıcak bakmıştı. Bu durum üzerine dernek tüzüğü hazırlandı. (Ayşe Aydın, 2014)

İnsan Hakları Derneği bahsedilen çalışmalar sonucunda 17 Ekim 1946’da kuruldu. Kurucu üyeleri ise Mareşal Fevzi Çakmak, Tevfik Rüştü Aras, DP İstanbul Başkanı Kenan Öner, Mehmet Zekeriya Sertel, Cami Baykurt, Emekli General Sadık Aldoğan, Hasan Rıza Soyak, Hamdi Artak, Raşit Karel’den oluşmaktaydı. (H.Öztekin, 2015) Fakat iktidar yanlısı basının ağır saldırıları ve komünizm ithamları karşısında dernek başkanı Fevzi Çakmak ile yönetim kurulu üyesi Kenan Öner’in dernekle ilişkilerini kestiklerini duyurması, Celal Bayar’ın da kendilerinin bu dernekle ilişkilerinin olmadığını söylemesinin ardından bu girişim de akamete uğradı. (Wikipedia , 2022)

Sürgün Yılları

Tan olayından sonra Tek Parti yönetiminin baskılarının artması, bu arada Sabahattin Ali‘nin 1948’de yurt dışına kaçmaya çalışırken öldürülmesi, ardından 1950’de DP iktidarınca çıkarılan afla hapisten çıkan Nazım Hikmet‘in askere alınmak istenmesi üzerine benzer bir akıbete uğramaktan korkarak Temmuz 1951’de yurt dışına kaçmasının ardından Serteller de ülkeyi terk etmeye karar verdiler. Hiçbir yasal engel olmamasına rağmen uzun süre pasaport alamadılarsa da sonunda Zekeriya Sertel’in doğrudan başbakan Menderes’e başvurması üzerine pasaportları verildi ve 1951 sonbaharında Paris‘e gittiler.

Nazım Hikmet’le yeniden temasa geçmelerinin ardından Zekeriya Sertel o sırada Dünya Barış Konseyinin Viyana’da bulunan genel merkezinde eşi Sabiha Sertel, Budapeşte Radyosu Türk­çe servisinde, kızları Yıldız Sertel ise Uluslararası Demokratik Kadınlar Federasyonu genel merkezinde çalışmaya başladılar. Daha sonra, 1958’de TKP’nin yurt dışındaki yöneticisi İsmail Bilen yönetiminde Leipzig’de kurulan Bizim Radyo kadrosunda eşiyle birlikte görev aldı.

Daha sonra eşi ve kızı Yıldız’la birlikte Bakü‘ye giden Sertel, 1969’da eşinin ölümü üzerine yeniden Paris’e yerleşti. Yurt dışındaki hayatını kitap yazmakla geçirdi. Çok yakından tanıdığı Nâzım Hikmet‘i, kendi hayat hikâyesini anlatan kitaplar yazdı. (Wikipedia , 2022)

Yurda Dönüş

Mart 1977’de pasaportunu yenileyerek Türkiye’ye dönebilen Sertel, yurtta büyük ilgi ile karşılandı. Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinde yazılar yazdı. ‘’Nazım Hikmet’in Son Yılları’’ başlıklı yazı dizisinden ötürü eleştirilere uğradı. Kızı Yıldız Sertel’in Paris’te yaşaması sebebiyle son yıllarını Paris’te yaşadı fakat Türkiye’ye çeşitli defalar gidip geldi. 11 Mart 1980 günü Paris‘te hayatını kaybetti. (Wikipedia , 2022)

Sonuç

Mehmet Zekeriya Sertel küçük yaşlarında maddi ve manevi sıkıntı çekmesine rağmen halkı bir an olsun haber alma hürriyetinden mahrum etmemeye çalışmıştır. Gazetecilik hayatında karşılaştığı sansüre nerede ve ne şartta olsun karşı çıkmıştır. Bulunduğu her gazetede ve dergide halkı bilinçlendirmeye, kamuoyu yaratmaya çalışmıştır. Amerika’da eşiyle birlikte, Paris’te arkadaşlarıyla birlikte Türkleri örgütlemiş ve kurmuş olduğu topluluklarda insanları eğitmiş ve insanlara yardım etmiştir. Amerika’daki New York Times Gazetesi’nde Türk Milli Mücadelesi’nin haklılığını kamuoyuna duyurmaya çalışmıştır. Ermeni propagandasından dolayı Türklere mesafeli olan Amerika kamuoyunun bakış açısını Türk Teavün Cemiyeti’nin faaliyetleri aracılığıyla eşiyle birlikte değiştirmiştir. Çıkarttığı dergilerde ve gazetelerde ‘‘halka doğru’’ ilkesini benimsemiş, bu doğrultuda ele aldığı her konunun halka uygun seviyede ve dilde çıkartılmasına dikkat etmiştir. Tüm bu hususlar dahilinde, Mehmet Zekeriya Sertel bir ‘Milli Kahraman’dır.

Kaynakça

(1926, Şubat). Sevimli Ay , p. 1.

(1927, 03). Sevimli Ay , p. 1.

(1927, 02). Sevimli Ay , p. 1.

Arslantaş, S. (2004). Mecmua Devrinin Sol Devlerinden Resimli Ay . Agora Dergisi , 72.

Ayşe Aydın. (2014). “Demokrat Parti’nin Kuruluşunun İlk Yıllarında Parti İçinde Meydana Gelen Hizipleşme Ve Müstakil Demokratlar Grubu”. Tarih Okulu Dergisi , 271.

Bulut, S. (2010). Atatürk Dönemi Türkiye-ABD İlişkileri . In S. Bulut, Atatürk Dönemi Türkiye-ABD İlişkileri (1923-1938) (p. 57). Ankara : ATAM Yayınları .

Değirmenci, U. (1996). Resimli Ay Mecmuası . 2.

Görmüş, G. (2006). Trabzon Mebusu Nebizade Hamdi Ülkümen. Trabzon.

H.Öztekin. (2015). “Türkiye’de Çok Partili Hayata Geçiş Sürecinde Muhalif Bir Dergi: Görüşler”. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi , 95.

Hüseyin, K. (1925, 04 13). ”Hapishane’de idama mahkûm olanlar bile bile asılmaya nasıl giderler?”. p. 6.

İşaşir, C. M. (2006). Resimli Ay Dergisinde (1928-1930) Edebi ve Fikri Gelişmeler. 15.

Kabaağaçlı, C. Ş. (1971). Mavi Sürgün . In C. Ş. Kabaağaçlı, Mavi Sürgün (p. 52). İstanbul : Remzi Kitabevi .

Kılıç, A. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 119.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 118-119.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 120.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 125.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 125.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 186.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 172.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 11.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL (1890-1980). 58.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL. 112.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL. 112.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL. 113.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL. 113.

Kılıç, M. (2017). MEHMET ZEKERİYA SERTEL(1890-1980). 111.

Kocaoğlu, B. (Temmuz 2002). “Ayın Tarihi Mecmuası İndeksi”. ATAM , 1.

Marttın, V. (2012). Aşâir ve Muhâcirîn Müdîriyyet-i Umumiyyesi Teşkilât Tarihi (1914-1922). Marttın, Volkan , 121.

Marttın, V. (2012). Aşâir ve Muhâcirîn Müdîriyyet-i Umumiyyesi Teşkilât Tarihi (1914-1922). Marttın, Volkan , 130.

Mecmua, B. (1918, 05 28). Büyük Mecmua . p. 1.

Müdürlüğü, B. Y. (2017, 03 27). Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü . Retrieved 03 27, 2017, from Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü : http://www.byegm.gov.tr/turkce/genel-mudurlerimiz

ÖZDEMİR, A. U. (2012). “İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Serteller ve Tan Gazetesi (1939-1945)”. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi , 212.

Sarıkaya, M. (2003). “Savaş Yıllarında Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin Çocuk Misafirhanesi ve Çocuklar”,. 193-194.

Sertel Vakfı . (06, 07 2009). Retrieved from Sertel Vakfı : https://web.archive.org/web/20100106163732/http://www.sertelvakfi.org/tangazetesi4aralik.htm

Sertel Vakfı. (06, 07 2009). Retrieved from Sertel Vakfı: https://web.archive.org/web/20090321123004/http://www.sertelvakfi.org/tangazetesi4aralik.htm

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 26). Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 31). Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 37). Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (pp. 26-31). Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (pp. 44-45). Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 49). Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 56). İstanbul : Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 74). İstanbul : Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 76). İstanbul : Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 90). İstanbul: Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 89). İstanbul: Yaylacık yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 97). İstanbul : Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (pp. 103-104). İstanbul : Yaylacık Yayınevi .

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 104). İstanbul : Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (pp. 115-116). İstanbul : Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım . In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 137). İstanbul: Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım. In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 81). İstanbul: Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1968). Hatırladıklarım. In M. Z. Sertel, Hatırladıklarım (p. 83). İstanbul : Yaylacık Yayınevi.

Sertel, M. Z. (1996). Mavi Gözlü Dev. In M. Z. Sertel, Mavi Gözlü Dev (pp. 165-166). İstanbul: Belge Yayınları.

Sertel, S. (1987). Roman Gibi . In S. Sertel, Roman Gibi (pp. 41-42). İstanbul: Belge Yayınları .

Sertel, S. (1987). Roman Gibi . In S. Sertel, Roman Gibi (pp. 46-49). İstanbul : Belge Yayınları .

Sertel, S. (1987). Roman Gibi . In S. Sertel, Roman Gibi (p. 78). İstanbul : Cumhuriyet Kitapları .

Sertel, S. (1987). Roman Gibi. In Y. Sertel, Roman Gibi (p. 15). İstanbul: Belge Yayınevi.

Sertel, Y. (2001). Annem . In Y. Sertel, Annem (p. 90). İstanbul : Belge Yayınları.

Sertel, Y. Susmayan Adam . In Y. Sertel, Susmayan Adam (p. 46).

Sertel, Y. (1987). Susmayan Adam . In Y. Sertel, Susmayan Adam (p. 106). İstanbul : Cumhuriyet Kitapları .

Sertel, Y. (2002). Susmayan Adam . In Y. Sertel, Susmayan Adam (p. 46). İstanbul : Cumhuriyet kitapları .

Sertel, Y. (2002). Susmayan Adam . In Y. Sertel, Susmayan Adam (pp. 57-58). İstanbul: Cumhuriyet Kitapları.

Tasvir-i Efkar . (1912, 06 12). Sayı:785 s.:1 . İstanbul: Tasvir-i Efkar.

TBMM. (2016, 06 03). Retrieved 03 06, 2016, from TBMM: https://www.tbmm.gov.tr/TBMM_Album (E.T:6.03.2016).

Umay, M. F. (2006). Bir Devrimci Doktor’un Anıları . In M. F. Umay, Bir Devrimci Doktor’un Anıları (p. 26). 2006: İş Bankası Kültür Yayınları .

Umay, M. F. (2006). Bir Devrimci Doktorun Anıları. In M. F. Umay, Bir Devrimci Doktorun Anıları (pp. 8-9). İstanbul : İş Bankası Kültür Yayınları .

Usulü, B. O. (1915, 11 18). Başbakanlık Osmanlı Arşivi İrade Dosya Usulü.

Wikipedia . (2022, 12 25). Retrieved from Wikipedia : https://tr.wikipedia.org/wiki/Zekeriya_Sertel

Wikipedia . (2022, 12 25). Retrieved from Wikipedia : https://tr.wikipedia.org/wiki/Zekeriya_Sertel

Wikipedia . (2022, 12 25). Retrieved from Wikipedia : https://tr.wikipedia.org/wiki/Zekeriya_Sertel

Wikipedia . (2022, 12 25). Retrieved from Wikipedia : https://tr.wikipedia.org/wiki/Zekeriya_Sertel

Wikipedia . (2022, 12 25). Retrieved from Wikipedia : https://tr.wikipedia.org/wiki/Zekeriya_Sertel

Zekeriya, M. (Nisan 1922). ”The Turkish Government at Angora”. The New York Times Current History , 73-75.

1 Dönme topluluğu: DönmelerOsmanlı İmparatorluğu’nda dışarıdan İslam’a dönen, ancak Yahudi inançlarını ve Kabalistik inançlarını gizlice koruyan bir grup Sabetaycı kripto Yahudiydi. Hareket esas olarak Selânik merkezliydi. (ayrıca bknz: “Judaism – The Lurianic Kabbalah: Shabbetaianism”Encyclopædia BritannicaEdinburghEncyclopædia Britannica, Inc. 23 Ocak 2020. Erişim tarihi: 6 Ekim 2020.

Bunları da sevebilirsiniz