Yansıma

Kimsin Sen?”

Bu cümle bir film sahnesinde geçseydi, kelimeler dramatik bir ses tonuyla yankılanır ve kamera yavaşça elimdeki yarısı boş -haliyle yarısı dolu- bardağa doğru yaklaşırken konuya gizem katan bir melodi yükselirdi.

Sonraki sahnede, büyük ahşap masanın üzerinde hasır kâğıt ve gelişigüzel bırakılmış -tercihen mürekkebi bonkörce sağa sola saçan- bir dolma kalem görürdük.

Henüz ne olduğu kestirilemeyen düşüncelerle dolduğu kalemi tutuşundan anlaşılan elin sahibi olan Ben, derin bir nefes alıp tek bir cümle yazardım:

Kimim Ben?”

*

Kimsin Sen?

Kendinden yola çıkarak çevreyi anlamaya çalışmak daha çok yetişkinlerin alışkanlığıdır.

Empati-Sempati döner kavşağında çıkış tabelasını devamlı kaçıran acemi bir sürücü gibi aynı yerde dönüp durma alışkanlığı.

Çok üzüldüm yazık, hayır gelmez ondan artık.” -Ben olsam hayata küserdim.-

Baksana kaç yaşına gelmiş hala barlarda, sokaklarda çalıyor müzik grubuyla.” -Ben de çalıyorum evde, hobi bu. Demek ki başka iş bulamamış.-

Bilgisayar oyunu oynayan kadın mı olur?” -Bende öyle bir bilgi yok, sistem hata veriyor. İşlemi iptal et.-

Oysa çocuklar çevreyi gözlemleyerek kendini bulmaya çabalar. Şanslıysa, henüz kundakta bir bebekken annesinin gülen gözlerini taklitle başlar süreci. Agu’ların arasına minik kahkahalar sıkıştırdıkça mutlu bakışlar ve alkışlarla karşılanır. Aynaya bakıyor gibidir aslında. Pırıl pırıl bir ayna… Gördüğünü aynalar, aynaladığını görür.

Bazı aynalar tozludur. Yansıyanlar seçilmez, belli belirsiz siluetler dolaşır içinde.

Bazı aynalar kırıktır, tam orta yerinden. Gülümsemelerle çığlıkları ayırt edemez ona bakanlar.

Bazı aynaların üzeri örtülüdür. Tozlanmasın diye örtmüş olmalılar diye fikir yürütebilir yetişkinliğe doğru koşar adım ilerleyen çocuk. Ellemez, olduğu gibi bırakır… Bazen merak eder, örtüyü hafifçe kaldırıp bakmak ister. Bazen bakar… Bazen bakamaz, bilinmezliğin endişesi alır götürür onu. Çekinir görebileceklerinden. Hazır değildir belki de.

Bazı aynalar ise olması gereken yerde değildir. Yıllarını onu arayarak geçirebilir. Belki de başka aynalarla karşılaşır bu yolculukta. Hayatının öznesi olma yolunda, yaşamı anlamlandırma umuduyla diğerlerini görebilmek, onlar tarafından görülebilmek ve kendini bulabilmek amacıyla…

Her ayna farklı bir yansıma… Peki ona hangi açıdan baktığın, aradaki mesafe, bulunduğun yer gördüğün yansımayı değiştirebilir mi?

Çok üzüldüm yazık, hayır gelmez ondan artık.” yerine, “Zor durumda olmasına rağmen ne güzel ifade etmiş duygularını. Hayata sımsıkı tutunan birini görmek insana cesaret veriyor.” diyebilir misin mesela?

Baksana kaç yaşına gelmiş hala barlarda, sokaklarda çalıyor müzik grubuyla.” gibi onlarca kişiden duyduğun kalıp bir yargıyı sorgulayabilir misin? “Keyif aldığın işi yapmak imkânsız değildir belki de.” Kendine sakladığın fotoğraf kareleri ile ilgili fikir almak için birilerine danışabilir misin?

Bilgisayar oyunu oynayan kadın mı olur?” En son ne zaman oyun oynadın? Ne zaman büyüdün de bıraktın oyunu? Büyüdüğün için mi bıraktın yoksa bıraktığın için mi büyüdün?

*

Seni olduğun kişi yapan ne?

Geçmişin mi? Yaptıkların mı? Gelecek hedeflerin mi? Aldığın kararlar mı?

Kimsin Sen?

Aldığın kararları ne belirliyor? Anlık bir tepki mi? Uzun uzun düşünülmüş, her adımı planlanmış basamaklar mı? Yoksa sadece içinden geldiği gibi mi?

Hissediyor musun? Düşünüyor musun? Yapıyor musun? -Gerçekten?

Kimim Ben?

Sokakta kuyruğunu heyecanla sallayıp kocaman gözlerle bakan bir köpek gördüğünde ne yaparsın? Yokmuş gibi davranıp yanından geçip gider misin? Kollarını açıp olabildiğince sarıp sarmalar mısın onu? Yoksa aç olduğunu düşünüp, eve götürmekte olduğun ekmeğin ucundan koparıp besler misin? Belki de hiç yaşamadın böyle bir an. Hiç fark etmedin mi?

Peki mendil satan o çocuğu gördüğünde? İhtiyacından fazlasını alıp, ederinden fazlasını mı verirsin? Belki de üzerindeki ince ceketi görüp şalını örtersin omuzlarına. “Sakın kimseye verme.” diye de tembihlersin. Ya da bir sohbet başlatırsın. Çocukların çalışmasının ne kadar yanlış olduğuyla ilgili de olabilir; onun sevdiği şarkılar ve oyuncaklarla da…

Kimsin Sen?

İşverenin, patronun, müdürün seni azarladığında ne yaparsın mesela? Her an kavgaya hazır mısın? Yoksa bir adım ötesini düşünüp sakin mi kalırsın? Belki de konuyu hiç hoşlanmadığın iş arkadaşına getirirsin. Öfkenin insanları bileştirebileceğini biliyorsun çünkü. Biliyorsun…

Bahçendeki ağacın boru hattına zarar verdiği için kesilmesi gerektiğini öğrendiğinde peki? Yıllar önce ellerinle diktiğin o ağaç şimdi tüm mahallenin su sorunu yaşamasına sebep oluyor. Keser misin? Yoksa sen görmeden her şeyin olup bitmesini mi istersin? Belki de dava açarsın, ağacın adına. Belki senin gibi düşünen, hisseden ve davranan insanlar da gelir o bahçeye. Birlikte savunursunuz ağacın her bir yaprağını. Sevginin insanları birleştirebileceğini biliyorsun çünkü. Biliyorsun…

Kimim Ben?

En yakın arkadaşın sana bir sırrını söylediğinde ne yaparsın?

Kardeşinle ortak aldığın bilete büyük ikramiye isabet ettiğinde?

Yıllardır beklediğin pozisyonu iki aylık çalışma arkadaşına verdiklerinde?

Pandemide hayatını kaybeden doktorların fotoğraflarını gördüğünde?

Kimsin Sen?

Gözyaşlarını saklamaya çalışarak ‘Gitme, seni seviyorum.’ dediğinde?

Bileklerinden sıkıca tutup “Gitme, seni seviyorum.” dediğinde?

Duvara yumruk atıp “Gitme, seni seviyorum.” dediğinde ne yaparsın?

Kulaklarında binlerce kadının çığlığı yankılanırken…

Kimim Ben?

Aynam, aynam…

Sana hikayemi anlatacağım. Söylesene bana kimim ben?

Ne kadar büyürsen büyü ne kadar değişirsen değiş;

Sen bensin, ben de sen.

Benim gözümde zaten altı yaşındasın, aynam…*

*Khaled Mouzanar – Mreyte ya Mreyte

https://www.youtube.com/watch?v=wN-wr0lKvf4&ab_channel=Buse%C3%96zdemir

Bunları da sevebilirsiniz