Uğurlu Ve Şanlı Mayıs ve Gölgeleri

Kuzey yarımkürede baharın en güzel ayı muhakkak ki mayıs ayıdır, canlanmanın ve olağanüstü yaşama sevincinin en çarpıcı göstergeleri mayıs ayının tekelindedir. Hatta intiharlar aylara bölündüğünde en azının mayısta olduğu görülecektir.


Doğanın çarpıcı bir hale geldiği ay olan mayıs, çiçeklerin çılgınlaştığı, filizlerin yapraklaştığı, yeşilin patladığı, açık yeşilin, süt yeşilin, bebeksi yeşilin olgunlaşıp koyulaştığı, canlanışın yerli yerine oturduğu aydır. Sanki ‘esas benim’ demektedir, uyanan hayatın yapılacak işler için ayağa kalktığı aydır.


Mayıs, korkuların değil, atılganlığın ve pervasızlığın ayıdır. Farkında olunsun ya da olunmasın, mayıs geleceğe yönelmektir. Mayıs, geçmişin muhasebesinin yapılacağı değil, geleceğe yatırımın yapılacağı aydır. Aşkların somutlaşması, cinselliklerin uyanması, duyguların patlaması hayatın devamı ve gelecek içindir. İnsanı baştan çıkaran güzel havalar mayıs değil midir?


Beni bu güzel havalar mahvetti,

Böyle havada istifa ettim

Evkaftaki memuriyetimden.

Tütüne böyle havada alıştım.

Böyle havada aşık oldum;

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum.

Şiiri yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu güzel havalar mahvetti. 1


Bu şiirin hangi ayda yazıldığını bilmiyoruz ama şairin ruh halini anlatan dizelerin mayıs ayına ait olduğu, mayıs ayı için yazıldığı bence kesindir!


Mayıs ayının adı, Grek tanrıçası Maia’nın ayına Latince olarak maius mensis denmesinden geliyormuş.


Siyasal hayat açısından baktığımızda “mayıs” güzel ve onurlu çağrışımlarla doludur.


Her şeyden önce mayıs ayına uluslararası genişlikte damga vuran “1 Mayıs ”, 1889’dan itibaren “işçi isteklerinin savunulması” günüdür. Sonradan 1 Mayıs, bütün dünyada İşçi Bayramı olarak bilinecek ve kutlanacaktır.


Mayıs ayına Türklerin vurduğu önemli bir damga, dünya çapında sarsıcı olan İstanbul’un fethidir (29 Mayıs). Böylece Avrupa’nın Orta Çağının sona erdiği ve Yeni Çağın o tarihte başladığı genel kabul görmüştür.


16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan yola çıkan bir gemi (Bandırma Vapuru), Türkiye’nin kader güzergahının ilk yolculuğunu başlatmıştır. Üç gün sonra vardığı Samsun limanı, o günlerde bir simgeye dönüşeceğini bilmiyordu, ancak bugün “Samsun” deyince akla ilk 19 Mayıs geliyorsa, bunun nedeni o yolculuğun uğurlu olmasından, bir başlangıç olmasındandır. Bu ilk adım ın onuru, “mayıs”a aittir. Böyle bilinmiştir. Gene “19 Mayıs” tarihi de, o gün, sonradan önem kazanacağından ve Gençlik ve Spor Bayramı adını alacağından habersizdi.


19 Mayıs, ilk olarak 1935 yılında kutlanmaya başladı. 2


Gene 1919 yılının 23 Mayısında, yazar Halide Edip’in konuşma yaptığı ünlü ve önemli Sultanahmet Mitingi yapılmıştı. Büyük bir insan kitlesi 15 Mayısta İzmir’in Yunan orduları tarafından işgal edilmesine karşı birleşmişti. O Mayıs gününün coşkusu, yalnız İtilaf devletleri tarafından işgal altında olan İstanbul’da değil, bütün ülkede etkili oldu, yankıları sarsıcıydı.


Ayın sonuna doğru Yunan ordusu Aydın’ı ele geçirecekti (27 Mayıs).


19 Mayıs’ın gençliğe uygun görülmesinden, gençliğe adanmasından ve “Hitabe”de gençliğin görevlendirilmesinden hareketle gençlik , 1960 yılının nisan sonundan ve mayıs ayının başından başlayarak harekete geçecekti. 555 K olarak bilinen Ankara’daki tarihin en büyük gençlik-üniversite-halk toplaşması, heyecanın bütün millete ve orduya yayılmasına yol açacaktı. 21 Mayıs’ta Harp Okulu öğrencileri Ankara’da hükümetin uygulamalarına karşı yürüdü. Halkın tepkisi gençliği kucaklamaktı. Bu ayaklanmaların vardığı bir nokta olan 27 Mayıs, ülkemizin dönüm noktalarından biri olarak önce bir ilerlemenin, gelişmenin, sıçramanın, demokratikleşmenin kapısını açtı ve mayıs ayına bir bayram daha ekledi. 27 Mayıs Devrimi, gençliğin “Türkiye 68”ini 3 yaratmasının, ülkenin antiemperyalizmle ayağa kalmasının temeliydi. Ve daha sonra “27 Mayıs”, Amerikancı darbeler ve komplolar “çağı”nda 4 dışlandı, olumsuzlandı, kötülendi ve en nihayetinde lanetlendi.


19 Mayıs’ın 1989 yılına yansıması, Ankara’da Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) kurulmasıdır. Ülkemizin en yaygın ve güçlü kitle örgütlenmelerinden biri olan ADD’ler, ülke sınırlarının da dışına taşmıştır. Bugün merkezi Almanya’da olan Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği (AADDB), yurt dışında yaşayan Türklerin, Türkiye’ye bağlılığının, Cumhuriyetimizi sahiplenmesinin ve Atatürk’ü her şart altında ve her yerde savunmasının örgütüdür.


2006 yılında ise 19 Mayıs, Türkiye gençliğinin en büyük ve en etkili örgütlenmesinin başlangıcıdır. Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Ankara’da 19 Mayıs’ta kuruldu.


İkinci Dünya Savaşının bittiği varsayılan gün, 9 Mayıs 1945’ti. Böylece “barış günleri” başlamış oldu! Mayıs’ın hanesinde bir artı daha. Savaş bitince barış başlamış olduğuna göre, ABD’nin Japonya’nın iki büyük kentine birer atom bombası atması 5 , barışın kutlanmasından başka bir şey olamazdı. Amerika için “savaş bitti, yaşasın ölüm”dü.


Bu Amerikan tipi “kutlamalar”, dünyanın çeşitli yerlerinde bugünlere kadar milyonlarca insanın ölümüyle devam edegelmiştir.


Mayıs ayının unutulmak ve unutturulmak istense de başarılamayacak başka gölgeli günleri de var. 6 Mayıs 1972, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edildiği bir kara gündür. Tarihimizdeki yerlerini aldılar ve şanlı bir miras oldular. Yeni binyılda gençlik, “İnan Deniz, Aslan gibiyiz” diyecekti.


1 Mayıs 1977 ise, gayrimeşru SüperNATO’nun devlet içinde gizli örgütlenmesi olan Kontrgerilla’nın büyük provokasyonudur. Kendi tarihimizde ayın ilk gününde yaşanmış olan büyük siyasal tezgah herhalde herkes için “mayıs”la ilgili olarak olumsuz bir şekilde ilk hatırlananlardan olmaktadır. İstanbul Taksim’de Türkiye’deki en büyük 1 Mayıs gösterisinin 34 katılımcısı öldürülmüştü. Yüzlerce yaralının olduğu tertip Gladyo’nun Türkiye tarihindeki en önemli “işlerinden” biriydi.


1993 yılında PKK’nın, Bingöl-Elazığ karayolunda otobüs yolcuları olan sivil giyimli 33 askerimizi şehit etmesi (24 Mayıs), 2013 Reyhanlı saldırısında (11 Mayıs) 52, 2014 Soma “cinayet günü”nde 301 vatandaşın ölmesi, öldürülmesi, Mayıs’ta lekeler olarak aklımızdaki yerinden çıkmıyor.


Yıl olarak biraz eskiye gidersek, Türkiye demokratik mücadeleler tarihinin önemli ve unutulmaz adlarından Mithad Paşanın hapse gönderildiği Arabistan’ın Taif kentinde 1884 yılının 2 Mayısında boğdurulmasına rastlayacağız. Başı gövdesinden ayrılarak bir tahta kutu içinde azmettirici Osmanlı sultanına gönderildi. Katil padişah II. Abdülhamid, etkili ve cesur bir şahsiyet olan Mithad Paşadan öyle korkuyordu ki, öldürüldüğünden emin olmak istiyordu. Katledilmesi emrini veren hükümdarımızın komplosuna uğrayan Mithad Paşanın öldürülmesi, bir intikam olduğu kadar, aynı zamanda sultanın geceleri rahat uyuyabilmesi içindi.


Başka ülkelerde de “mayıs”ın elbette önemi ve anlamı olabilir. Bunları da sıralamak konuyu fazla uzatmak olur. Ancak yalnızca Almanya tarihindeki bir önemli ”mayıs” üzerinde duracağız. Çünkü o Mayıs, Alman uluslaşmasının en önemli aylarından biri olmuştur.


1832 yılının 27 Mayısında, Alman öğrenci gençlik örgütlenmeleri olan Burschenschaften altında 25-30 bin kişi, güney bölgesindeki Hambach’ta, Ren Nehri kıyısında açık havada toplandı. 6 Siyah-kırmızı-sarı (ama “altın sarısı”) renkli bayraklar altında 7 ateşli konuşmalar yaptılar. Toplantıya hakim olan halk egemenliği ve Cumhuriyet istekleri bütün Almanya’da yankılar uyandırdı.

1  Orhan Veli Kanık, “Güzel Havalar” 1945.

2  Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün girişimiyle ve Fenerbahçe ile Galatasaray futbol takımlarının katılımlarıyla düzenlenen bu ilk 19 Mayıs şenliği, Beşiktaş’ın kurucularından Ahmet Fetgeri Aşeni tarafından günün “Gençlik ve Spor Bayramı” olması dileği ve önerisiyle resmi bir bayrama dönüşecekti.

3  “Türkiye 68”i, dünyasal bir gençlik hareketi olan 1968’in yerel bir görüntüsü gibi düşünülmekle birlikte, aslında kendine özgü nitelikleri olan bir hareketti. Her şeyden önce, Dünya 68’inden daha önce başlamıştı ve antiemperyalist özelliği diğer özelliklerin önünde ve üstündeydi.

4  12 Mart 1971 , 12 Eylül 1980 , AKP’nin iktidar olduğu 2002 , Cumhuriyet’e ve orduya saldırı davalarının başlangıcı olan 2008 kastedilmektedir.

5  Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan iki atom bombası, ABD’nin bu yeni bombayı denemesiydi. Etkisinin ne kadar olacağı görülmeliydi. Ayrıca, ABD savaş bittikten sonra bütün dünyaya bu “modern” bombaya sahip olduğunu göstermek, her gerektiğini kullanabileceğini söylemek istiyordu. Savaş sonrasının en büyük gücü olacak ABD meydan okuyordu.

6  Almanya’yı Roma’dan kurtaran Luther’i anmak ve Napoleon’a karşı 1813’te kazanılan zaferi kutlamak için toplanan 500 kadar öğrenci-genç, Alman ulusçuluğunun çıkış noktalarından birisidir. Bu siyasi festival, tarihte Alman Birliği için yapılan ilk ulusal gösteri olarak bilinir.

7  Bu renkler, Napoleon’a karşı savaşmış gönüllü birliklerinin flamasından geliyordu; 1848 Devriminde Almanya’nın ulusal renkleri olacak, çok sonraları da bugünkü bayrağı belirleyeceklerdi.

Bunları da sevebilirsiniz