Futbol: kökeni milattan önceki tarihi uygarlıklara dayanan, güzel oyun. Homeros’un Odysseia’sında bahsettiği top oyunları,Mısır’da bulunan mezarlardaki duvar resimlerinde ayakla top oynayan insan figürleri, MÖ 300-200 yıllarında Çin ‘de askerî eğitim amacıyla oynanan “Cuju”,Japonya’da ortaya çıkan “Kemari”,Antik Yunan’da oynanan “episkiros”, Roma İmparatorluğu döneminde oynanan “Harpastum” ve Orta Asya Türkleri’nin kız ve erkeklerden kurulu takımlarla ,topa elle dokunmadan sadece ayak ve kafa ile vurularak rakip kaleden içeri atmaya çalışarak oynadıkları “tepük”, futbolun ne kadar köklü bir spor olduğunu bize göstermeye yetiyor. Günümüz itibarıyla 200’ün üzerinde ülkede, 250 milyonu aşkın oyuncu tarafından oynanan modern futbol ise 19.yy itibarıyla İngiltere’de ortaya çıkmıştır.1863 yılında İngiltere Futbol Federasyonu’nun kurulmasının ardından modern futbol, Britanyalılar tarafından tüm dünyaya yayılmaya başlandı.
Futbolun profesyonelleşme süreci 1920’ler ve 1930’larda hız kazanmaya başladı. Futbolun büyük bir endüstri olarak yeniden yapılanması ise 1980’lere dayanır. Futbol; gelir artışlarıyla, büyük bir istihdam alanının oluşmasıyla,kulüplerin birer şirket gibi faaliyet göstermeleri ve hisselerinin borsada işlem görmesiyle birlikte sadece bir oyun olmaktan çıkmış ülke ekonomilerine etki eden başlı başına bir sektör haline gelmiştir.
Kulüplerin yeni stadlar inşa ederek arttırmayı hedefledikleri maç günü gelirleri, sonrasında ortaya çıkan ticari ve naklen yayın gelirleri futbol ekonomisinin 3 büyük gelir kalemini oluşturmuştur.
Bu yazımızda günümüzde ticari gelirlerin en önemli parçası olan, profesyonel futbol kulüplerinin kolu kanadı haline gelen sponsorluk gelirlerinin ana hatlarına değineceğiz. Sportif ve mali açıdan dünyanın en başarılı kulüplerinden olan Katalan kulübü Barcelona; kulübünün formasını bayrağı olarak görmüş, forma üreticilerinin markası hariç, formasına reklam almamıştı.2006 yılında ise kulüp UNICEF ile forma reklamı konusunda beş yıllık anlaşma yaptığını duyurmuştu.Bu anlaşma sonucunda Barcelona, hiçbir ücret almayıp bu süre boyunca yılda 1.5 milyon € UNICEF’e bağışta bulunmuştu,fakat gelişen süreçte Barcelona da “Qatar Airways” ile göğüs sponsorluğu anlaşması yaparak kapitalizme yenik düştü. Barcelona forma reklamı alma işini o kadar çok abarttı ki, forma içine bile reklam almaya başladı.
Günümüzde forma sponsorluğunun çok ilginç bir boyuta ulaşmasına bir başka örnek olarak da, İspanya’da La Liga’da mücadele eden Celta Vigo kulübünün, futbolcu şortlarının arkasına bile reklam almaya başlamasını verebiliriz. Forma sponsorluğuna karşı direnen bir başka kulüp de Bask Bölgesi’nin temsilcisi Athletic Bilbao’ydu.Bask bölgesi dışından hiçbir futbolcuyu takımında oynatmaması geleneğiyle bilinen, 2014 yılında Altınordu ile aynı mentaliteye sahip olduğu için kardeş kulüp olan Bilbao, 110 yıl boyunca formasına reklam almamış fakat 2008 yılında kapitalizme yenik düşerek Bask kökenli bir petrol firmasıyla forma sponsorluğu anlaşması yapmıştır.Bir sonraki forma sponsorluk anlaşmasını ise yine Bask kökenli bir banka ile yapan Bilbao, milliyetçi duruşunu devam ettirdi.
20 yıldır Deloitte Money League’i domine eden İngiliz kulüpler, Avrupa’da forma sponsorluk gelirlerinde de zirveyi kimseye kaptırmıyor.İngiltere Premier Lig’inde mücadele eden kulüpler 2013-2014 sezonunda 157 milyon euro forma sponsorluğu gelirine sahipken, 2014-2015 sezonunda gelirlerini %36 oranında arttırıp 213 milyon euroluk bir forma sponsorluğu geliri elde etmiş oldu.
Elbette kulüplerin gelirleri sadece ticari gelirlerden oluşmuyor, fakat kulüpler en büyük geliri bu alandan elde ediyor.Deloitte Money League’de 11 yıl üst üste zirvede yer alan Real Madrid’in,bu yıl zirveyi Manchester United’a kaptırmasının en önemli nedenlerinden biri de şüphesiz Manchester United’ın 2015-2016 sezonunda dünya genelinde 1,7 milyondan fazla forma satmasıdır.Böylece Manchester United forma gelirlerini bir önceki sezona kıyasla %40 arttırmış oldu.Bu da 2014-2015 sezonunda 263,9 milyon euro olan ticari gelirlerini 2015-2016 sezonunda %38 oranında arttırarak 363,8 milyon euroya ulaşmasında etkili olmuştur.Yıllık 363,8 milyon euro olan ticari gelirler, Manchester United’ın 689 milyon euro olan toplam gelirinin %53’ünü oluşturmakta. Kırmızı Şeytanlar’ın forma satışlarında meydana gelen bu artış, kadrosuna katmış olduğu Paul Pogba, Zlatan Ibrahimovic ve Henrikh Mkhitaryan gibi süperstarlar sayesinde gerçekleşti. Dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusu olan Maradona, 1984’te sadece 13 milyon euro karşılığında Napoli’ye transfer olmuşken,Paul Pogba’nın 2016’da 105 milyon euroluk bir bonservis bedeli karşılığında rekor kırarak Manchester United’a transfer olması, futbol endüstrisinin bambaşka bir boyuta ulaştığını gösteren “ufak” bir örnek sadece.
Günümüzde futbol kulüplerinin sponsorluk gelirleri sadece forma sponsorluklarıyla da sınırlı kalmıyor. Stadyum isim hakkı ve tribün isim sponsorluğu da kulüpler için vazgeçilmez bir gelir kaynağı oldu. Yine bir İngiliz kulüp olan Bolton Wanderers 1997’de yaptığı sponsorluk anlaşmasıyla stadının adını değiştirerek stadyum isim sponsorluğunda dünyaya öncü oldu.
Gezegenimizdeki en popüler spor olan futbolun ülke ekonomisi için olan önemini idrak etmeli ve hala çok geç değilken potansiyelimizin farkına varıp harekete geçmeliyiz. Aksi takdirde hızlı ve acımasız olan “Modern Futbol Treni”nin arkasından el sallamakla yetineceğiz.
Takımınızın bol gol attığı, üç puanların havada uçuştuğu bir ay dileğiyle