Küçük” Verilerden Yeni Malzemeler Tasarlama
Phys-Org,
17 Şubat 2017
Yeni işlevsel malzemeler bulmak her zaman zordur. Fakat, bilinen mazlemelerin nispeten küçük bir ailesi arasında çok belirli özellikler aramak daha da zordur.
Ancak, Northwestern Mühendislik ve Los Alamos Ulusal Laboratuarından bir ekip geçici bir çözüm buldu. Grup, ferroelektriklik ve piezoelektriklik gibi yararlı elektronik özellikleri sergileyen yeni malzemelere tasarım önerileri yaratmak için yoğunluk fonksiyonel teorisi hesaplamalarını ve makine öğrenimini birleştiren yeni bir iş akışı geliştirdi.
Az miktarda katmanlı malzeme, bazı geometrilerde bu özlelliklere sahiptir- – Elektronik, iletişim ve enerji problemlerine çözüm üretmek için önemli – Yani geleneksel araştırma yaklaşımlarını kullanarak bunlardan yönergeleri formülleştiren çok az veri vardı.
“Diğerleri yeni malzemeler aradıklarında, genellikle benzer materyallerden çok miktarda veriye sahip oldukları yerlere bakarlar.
McCormick Mühendislik okulunda malzeme bilimi ve mühendislik sorumlu öğretim üyesi James M. Rondinelli, “ne şekilde olursa olsun bu kesinlikle kolay değildir, ancak büyük veri kümelerinden nasıl bilgi çıkaracağımızı biliyoruz” dedi. “Çok fazla bilgiye sahip olmadığınızda, verilerden öğrenmek zor bir problem haline geliyor.”
Araştırma, Nature Communications’ın 17 Şubat 2017 sayısında yer alan “Ters Simetri İçermeyen Fonksiyonel Malzemeleri Tasarlamak İçin Veriden Öğrenme” akademik bildiride tanımlanmıştır.
Ulusal Bilim Vakfı tarafından finanse edilen ve los alamos aracılığıyla araştırma ve geliştirme programı yönetilen laboratuvarda, rodienelli grubu, iki boyutlu kompleks oksitler veya Ruddlesden-Popper oksitler sınıfına odaklandı.
Bu malzemeler, ferroelektriklik ve piezoelektriklik gibi birçok teknoloji etkinlik özelliği sergiliyor ve günümüzün elektronik cihazlarında bulunan geleneksel yarı iletken malzemeler ile arabirim oluşturabiliyor.
Rondinelli, “Bu ailenin veri seti zayıf, şu an istenilen özelliklerle bilinen 10-15 kadar malzeme var” dedi. “Bu, çalışmak için yeterli veri değildir, geleneksel olarak veri bilimi, alan adı bilgisine daha az ihtiyaç duyulan büyük veri problemleri için kullanılır.”
“Sorunun türü küçük veriler olmasına rağmen’’ Balachandran ekledi , ‘‘yaklaşımımız işe yaradı, çünkü makine öğrenmemizi bildiren veri ile bu malzemeleri anlayışımızı (uzmanlık bilgisi) birleştirebildik.’’
https://phys.org/news/2017-02-materials-small.html
Dev Kemiricilerin Nadir Bulunan Fosilleri Soruları Arttırıyor
Science Daily,
22 Şubat 2017
Dev kemirici türünün erişkin ve genç kalıntıları Güney Uruguay’ın Río de la Plata kıyı bölgesindeki araştırmacılar tarafından ortaya çıkarıldı, kemiriciler içindeki sınıflandırma hakkında sorular artıyor.
Systematic Palaeontology Dergisinde detaylı anlatılan çalışma,diş yapısını ve gelişimini incelenmesinden, fosilleri önceden bulunan örneklerle ve yaşayan çok büyük kemirgen kapibara ile karşılaştırmaktan oluşuyordu. Yetişkinlerin ve yavru dişlerinin yapısındaki benzerlikler nedeniyle daha önce bulunmuş daha küçük ve farklı bir türe ait olduğu düşünülen fosillerin aslında aynı türden oldukları ileri sürülmüştür.
Yazarlar sonuç olarak, Gyriabrinae alt ailesi üyelerinin Dinomidae’nin diğer alt ailelerine ait yavruları temsil edebileceğini ve Isostylomys cinsinin bilinen üç türünün sadece bir türe (Isostylomys laurillardi) birleştirilmesi gerektiğini ileri sürdü.
Araştırmanın yazarı Andres Rinderknecht’in açıklaması şöyle, “Araştırmamız dünyanın en büyük fosil kemirgenlerinin nasıl büyüdüğünü gösteriyor , dev bir kemirgen bebeğin ve yetişkin bir fosilin kalıntılarını tanımlıyoruz. Onları karşılaştırdığımızda çıkardığımız sonuç, zaten çok genç dev kemirgenlerin yetişkinlerle çok benzer oldukları ve daha önce oluşturulan hipotezlerin büyük çoğunluğunun yanlış olduğunu bulmamıza olanak tanıdığı. Burada analiz edilen genç ve yetişkin, neredeyse bir ton ağırlığındaki bu hayvanlardan bazılarıyla bilim için bilinen en büyük kemirgenlerden bazılarını temsil etmesidir.”
https://www.sciencedaily.com/releases/2017/02/170222082249.htm
Cassini, Satürn’ün İlgi Çekici F Halkasının Yakın Çekim Görüntüsünü Yakalıyor
Satürnün F Halkası, yakından görüldüğünde – gaz devinin en dıştaki ayrık halkası- birden çok tozlu tellere dönüşür.
Satürnün F Halkası, buzlu parçacıkların dar bir halkasıdır ve genişliği 18 ile 310 mil (30-500 km) arasındadır.
Halka, 87,600 mil (141,000 km) yörüngesel bir yarıçapla, Gaz devinin ana halka sisteminin dış kenarından öteye yaklaşık 2,100 mil (3,400 km) uzanıyor.
Gizemli bir şekilde, F halkasına her iki tarafta da, çoban uydular adı verilen iki küçük uydu prometheus ve pandora ile eşlik edilir.
Yeni bir araştırmaya göre, F halkası, Prometheus ve Pandora sistemi, Satürn uydu sisteminin oluşumunun son aşamasının doğal bir sonucudur.
F halkası, 38.000 mph (17 km / s) hızla Satürn’ün etrafında dolaşan milyonlarca küçük (yaklaşık 0,4 inç veya 1 cm) parçacıklardan oluşur.
Halka, 1979’da NASA’nın Pioneer 11 uzay aracı tarafından keşfedildi.
Pioneer 11 görüntüleri alışılmadık bir şey önerse de, 1980’de Voyager 1 resimleri en az dört ayrı, kesişmeyen tellerden oluşan bir halka gösterdi.
NASA’nın Cassini uydusundan çıkan yeni görüntü, üç parlak şerit ve sağda çok soluk bir dördüncü şerit gösteriyor.
Görüntü, 18 Aralık 2016’da Cassini’nin dar açılı kamerasıyla gözle görünür ışıkta çekildi.
http://www.sci-news.com/space/cassini-close-up-view-saturns-intriguing-f-ring-04638.html
Araştırma: Beyin, Glikozdan Fruktoz Üretiyor
Sci-News,
24 Şubat 2017
Yale Tıp Fakültesi’nde araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, fruktoz insan beyninde glikozdan dönüştürülür. JCI Insight dergisinde yayınlanan bulgu, fruktozun beyindeki ve yeme davranışındaki etkileri hakkında soru işaretlerini çoğaltıyor.
Fruktoz veya meyve şekeri, meyveler, bal, sebzeler ve birçok işlenmiş gıdada bulunan doğal basit bir şekerdir.
Fazla fruktoz tüketimi yüksek kan şekeri ve obezite gibi kronik hastalıklara katkıda bulunur.
Bir endokrinolog ve Yale Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bölümü’nden bir öğretim üyesi olan Dr. Janice Hwang ve yazarlar, bir önceki araştırmada fruktozun ve başka bir basit şekerin glikozun beyin aktivitesi üzerinde farklı etkileri olduğunu göstermişti.
Fruktozun beyinde üretilip üretilmediği veya kan dolaşımından geçip geçmediği bilinmiyordu.
Araştırmak için ekip sekiz sağlıklı, zayıf kişiye dört saatlik bir süre boyunca glukoz veriyordu.
Çalışmaya katılanların beyinlerinde şeker konsantrasyonlarını manyetik rezonans spektroskopi (MRS) kullanarak ölçtüler. Kandaki şeker konsantrasyonları da değerlendirildi.
Araştırmacılar, kandaki fruktoz seviyelerindeki en az değişiklik ile, bir glikoz infüzyonuna karşılık serebral fruktoz seviyelerinin önemli ölçüde arttığını tespit etti.
Beyindeki yüksek fruktoz yoğunlaşmasının poliol yolundan dolayı olduğunu düşünüyorlardı.
Dr. Hwang.”Bu çalışmada, fruktozun insan beyninde ilk kez üretilebileceğini gösteriyoruz,” dedi.
http://www.sci-news.com/biology/brain-fructose-04647.html
Araştırma: Evli İnsanlarda Stres Hormonu Kortizol Daha Düşük Düzeyde
Sci-news,
17 şubat 2017
Carnegie Mellon University araştırmacıları öncülüğünde bir çalışma, evliliğin sağlığı nasıl etkilediğini açıklamak için ilk biyolojik kanıtı sağlıyor.
Carnegie Mellon Üniversitesi Profesörü Sheldon Cohen ve yardımcı yazarlar, evli bireylerin hiç evlenmemiş veya daha önce evli olanlardan daha düşük kortizol düzeylerine sahip olduklarını bulmuşlardır.
Psychoneuroendocrinology Dergisinde yayınlanan bu bulgular, evlenmemiş bireylerin evli bireylerden daha fazla psikolojik stres ile karşı karşıya kaldığı inancını desteklemektedir.
Carnegie Mellon Üniversitesi öğrencisi ve çalışmanın ilk yazarı Brian Chin, “İlişkilerin sağlık ve hastalıkları nasıl etkilediğini açıklayabilen fizyolojik bir yol keşfetmek heyecan verici” dedi.
http://www.sci-news.com/biology/married-people-lower-levels-cortisol-04617.html