Tarihsel bazda incelendiğinde uzun bir geçmişe sahiptir. Serbest bölge uygulamalarına yönelme fikri özellikle 20. yüzyılın ikinci döneminden itibaren hız kazanmaya başlamıştır. Nitekim bugün dünyadaki serbest bölgeler incelendiğinde; İran, Ürdün, Mısır, Hindistan, Romanya, Macaristan, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Brezilya, Bulgaristan, İngiltere, İspanya, Çin, Güney Kore, Endonezya başta olmak üzere 100’ün üzerinde ülkede serbest bölgeler faaliyet göstermektedir. Günümüzde dünya ticaret hacmi içerisinde hatırı sayılır bir paya sahip olmakla birlikte giderek daha da büyük önem arz etmeye başlamıştır.
Bu bölgeler çok farklı iş kollarının üretiminin yapıldığı yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Buralarda bankacılık sektöründen, sigortacılığa, üretim sektöründen genel olarak ticaret alt dallarına, depolama faaliyetlerinden, paketleme işlerine kadar her türlü ticari faaliyet bu bölgelerde gerçekleşmektedir. Bu bölgede iş yapacak olan yatırımcılar kendi tesislerini kendileri inşa edebilme hakkına sahip olmakla birlikte isterlerse kendisine uygun şartlarda sunulmuş bölge içerisinde var olan kiralık ofislerden ve antrepolardan da yararlanabilmektedirler. Bu bölgelerin ülke dış ticareti için önem arz etmesi ve ekonomi için önemli sonuçlar doğurması gibi avantajlarının yanında bu bölgede üretim yapan firmalarında avantajları azımsanmayacak sayıdadır. Genel olarak avantajlarına yönelik bir değerlendirme yapılacak olursa:
Ülkedeki serbest bölgelerde üretim yapacak firmalar için çok büyük ölçekli olan Türkiye pazarına düşük ulaşım maliyetleri ile birlikte satış yapabilme olanağını kendi içerisinde barındırmaktadır.
Ülke içerisindeki serbest ticaret bölgelerine verilen teşvikler sayesinde bu bölgelerde düşük işgücü maliyeti ve arazi maliyeti firmalar için uygun bir konuma gelmektedir. Bu firmalar için maliyet düşüşü anlamına gelmektedir.
Uluslararası alanda yapılan ticaret sonrası uluslararası gelir ve kazançların ücretsiz olarak transferi sağlanabilmektedir.
Burada üretim yapan firmalar, vergiler dendiğinde ilk akla gelen vergilerden gelir ve kurumlar vergisinden muafiyeti sağlanmaktadır.
Özel
tüketim vergisi üzerinde sıfır KDV avantajı serbest bölgelerde
üretim yapan firmalar için sağlanmaktadır.
Firmaların yapmış olduğu ticaretin yasal kısıtlamalar olmadan yapılması için uygun ortamlar yaratılmaktadır.
Konvertibilitesi yüksek olan döviz cinslerinden her birinin serbest kullanımı firmalar için sağlanmaktadır.
İthal
mallar için normal şartlarda alınmakta olan gümrük vergisi, bu
bölgelerde üretim faaliyetlerini sürdüren firmaların yapmış
olduğu ithalattan alınmayarak önemli bir avantaj sağlanmaktadır.
Firmaların ulaşım maliyetlerini daha da düşürebilmek adına türk limanlarına kolay erişimi sağlanmaktadır.
Bankacılık sektörüyle ilgili yapmış ve yapacak olduğu her türlü faaliyetlerinde banka işlem ve vergilerinden muafiyeti sağlanmaktadır.
Devlet tarafından, bu bölgelerde üretilmiş olan ürün ve malların özellikle kaliteleri ve fiyatları üzerinde herhangi bir kısıtlamanın bulunmaması firmaların avantaj sağlamalarını sağlamaktadır.
Buralarda firmalar için hazır ve kaliteli bir biçimde altyapı hizmetleri devlet tarafından sunulmaktadır.
Hiçbir şekilde uyruğuna ve kimliğine bakılmaksızın burada var olan bütün avantajlar Türkiye içerisindeki serbest bölgelerde faaliyetlerini sürdüren bütün firmalara eşit ve adaletli bir biçimde sunulmaktadır.
Ayrıca
serbest bölgelerin genel çerçevede kuruluş amaçlarına ülke
ekonomisi açısından bakmak gerekirse, serbest bölgeler; dış
ticaret açığı olan ülkelerde bu açığı ortadan kaldırmak
amacıyla ihracata teşvik etmek, ihracata yönelik yatırım ve
üretim faaliyetlerini artırmak için, ülkeye gelen dış kaynaklı
doğrudan yabancı yatırımları artırmak ve ülke içine teknoloji
girişini artırmak amaçlı ve uluslararası ticareti geliştirmek
amacıyla kurulmaktadır.
Türkiye gibi 1980 sonrası dönemde sanayileşme politikasını ihracata yönelik olarak benimsemiş olan ülkelerde, serbest bölge kurma faaliyetleri bu politikayı uygulamak için bir araç niteliğinde olmuştur. Bu çerçevede Türkiye ekonomisine baktığımızda serbest bölgeler için 15.06.1985 tarihinde Serbest Bölgeler Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanun ardından 1987 yılında ilk serbest bölge faaliyete geçirilmiş ve ardından gelen süre çerçevesinde günümüze değin toplamda 21 tane serbest bölge oluşturulmuştur. Türkiye’de kurulan serbest bölgeler ve faaliyete geçme tarihleri aşağıdaki görselde ayrıntılı bir biçimde ortaya konularak gösterilmiştir.

Görüldüğü üzere teorik anlamda dış ticaret için faydalı olan serbest bölgeler, Türkiye ekonomisi için büyük önem arz etmektedir. Günümüzde var olan serbest bölgelerin tekrar gözden geçirilerek etkinliklerini artırması ülke dış ticaret açığının kapatılması açısından vurgulanması gereken bir nokta olarak karşımıza çıkmakta, elimizdeki çıkış yollarından biri olarak görünmektedir. Yalnızca dış ticaret açısından değil bununla birlikte gerek yarattığı pozitif dışsallıklar, gerek istihdam, gerekse ülkeye yabancı sermaye çekmesi açısından ülkedeki makro verilerin de iyileşmesine yardımcı olan bir araç olarak kullanılabilir.