ABD’nin gıda emperyalizmine karşı savaşım veren bir bilim adamı vardı.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okurken öğrencisi olduğum bu yurtsever insan Doç. Dr. Osman Nuri Koçtürk…
1918, İzmir Karşıyaka doğumlu olan Koçtürk’ün, Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar tarafından Heykeltıraş Ahmet Uzun’a yaptırılan bir büstü, Karşıyaka’nın çok anlamlı bir yerine konuldu; Karşıyaka Kent Koop Gıda Market’in bahçesine…
Büstün çevresinde, Koçtürk’ün gıda emperyalizmi ve tarım üzerine söylediği sözler yazılı…
İlk İsyanı Süt Tozuna
Koçtürk, Askeri Veteriner Hekim olduktan sonra, MSB tarafından ABD’ye gönderilmiş. Orada, ABD’nin gıda emperyalizmi oyunlarını yerinde görmüş. Türkiye’ye döndükten sonra da kendini, bu emperyalizme karşı ülke savunmasının içinde bulmuş…
Onun ABD’ye ilk isyanı, üretim artığı süt tozunun Marshall planı içinde Türkiye’ye –hibe kandırmacası ile- gönderilmesine karşı olmuş…
“ABD’nin gönderdiği süt tozu hem hibe değil hem de sağlıksız!” diye yetkilileri uyandırmaya…
“Gönderilen süt tozunun parasını ABD bir başka yöntemle alıyor. Üstelik bu süt tozu kalitesiz ve içinde afla toksin var!” diyerek çocuklarımızı korumaya çalışmış…
Önce kendisini kimse dinlememişse de, sonunda birileri uyanmış ve Amerikan süt tozunda ‘afla toksin’ denen kanserojen maddenin bulunduğu anlaşılmış.
Soya Ve Margarinle Savaşım
Koçtürk ikinci savaşımını, ABD’nin üretim fazlası olan soya yağının ve margarinin Türkiye’ye dayatılmasına karşı vermiştir.
1960 Mayıs Devrimi’nin getirdiği özgürlük ve yurtseverlik ortamında, halka ulaşılabilen en önemli kanal olan radyoyu kullanarak, zeytinyağının yerine konulmak istenen soya yağı ve margarine karşı büyük bir mücadele vermiştir.
O sıralarda televizyon yoktu ve radyoda sürekli olarak, hem zeytinyağını ve hem de yerli üretimimiz olan basmayı gözden düşüren türküler çalınmaktaydı.
“Zeytinyağlı yiyemem, basma da fistan giyemem!” sözlerinin de katkısıyla yapılan algı operasyonu sonucu, zeytinyağı gözden düşürülmeye, zeytinlikler kesilmeye ve yerli malı basma yerine Amerikan imalatı bezler kullanılmaya başlanmıştı…
Koçtürk, sesi çıktığı kadar zeytinyağının önemini, margarinin zararını ve ABD tarafından yapılmak istenenlerin nelere mal olacağını anlatmaya çalışmıştı…
Işınlanmış Sonora Buğdayı
Onun bir de kendi buğdayımız yerine, ışınlanmış Amerikan buğdayının kullanılmasına karşı çıkışı vardı…
O sıralarda ABD, Meksika’nın Sonora bölgesinde ürettiği buğdayı, güya böceklere dirençli olsun diye ‘ışınlayarak’ ülkemize göndermek istemişti. Güneydoğu’da yetiştirilmesi planlanan ama sağlığımız için risk oluşturabileceği düşünülen bu buğdaya karşı mücadele verenlerin başında yine Koçtürk geliyordu…
Gıda emperyalizmine karşı radyo konuşmalarının yanı sıra, konferanslar veriyor, kitaplar yazıyordu.
Çok sayıda kitabından en bilinenleri; Gıda Emperyalizmi, Açlık Korkusu ve Sessiz Savaş’tır.
Tarhana Osman
Eskiden beri Anadolu insanının en önemli gıdalarından biri tarhanadır. İçinde insan sağlığına yararlı neredeyse her şey bulunduğundan, bir beslenmeci olan Koçtürk tarhanayı insanımıza daha çok yedirebilmek için büyük gayret göstermiştir.
Her radyo konuşmasında tarhanadan söz eden Osman Nuri Koçtürk’e halkımız Tarhana Osman adını takmıştı…
O sıralarda, halkımızın radyoda sesini sık duyduğu ‘Üç Osman’ vardı.
Biri, TRT’ye ‘tırt’ dediği için adı ‘Tırt Osman’ olarak anılan siyasetçi Osman Bölükbaşı… İkincisi, İzmir’i asfaltladığı için adı ‘Asfalt Osman’a çıkan İzmir Belediye Başkanı Osman Kibar…
Üçüncüsü de bizim ‘Tarhana Osman’ yani Doç. Dr. Osman Nuri Koçtürk…
Bedelini Fazlasıyla Ödedi
Ancak, emperyalizme karşı çıkan her yurtsever insana yaptıkları gibi, Osman Nuri Koçtürk’e de antiemperyalist olmanın bedelini fazlasıyla ödettiler:
Konya’da bir suikasttan zor kurtuldu…
1966 yılında, o zaman Tabii Senatör olan Haydar Tunçkanat, CIA’nın Türkiye’de nötralize(!) edilecekler listesinde Koçtürk’ün de adının bulunduğunu açıkladı…
Akademik olarak önü kesildi; Ankara Üniversitesi’ne 1962 yılında doçent olarak girmesine, 1972 yılına kadar Biyokimya Bölümü’nde ‘uzman’ olarak çalışmasına rağmen profesör yapılmadı.
Bırakınız profesörlüğü, doçent olmasına rağmen kendisine doçent kadrosu bile verilmedi. Sonuna kadar ‘uzman’ kadrosunda tutuldu…
1980 darbesinden sonra tutuklanan yurtseverler arasında –doğal olarak- Koçtürk de vardı…
Ankara Üniversitesi’ndeyken verdiği mücadele filmlere konu olacak nitelikte.
Doçentlik kadrosunun verilmemesi, uzman kadrosu ile çalışmakta olduğu biyokimya bölümünde çektikleri, başka bölümlere geçmek istediğinde kendisine izin verilmemesi, kendisine yapılanların onda yarattığı bunalımlar, istifa ederek üniversiteden ayrılması, ayrıldıktan sonra da mücadelesine aynı hızla devam etmesi…
Keşke birisi çıksa da Osman Nuri Koçtürk’ün antiemperyalist mücadelesinin romanını yazsa!
Mutlaka çok okuyucusu olur!
Benim de Hocam Oldu
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ikinci sınıfında, biyokimya derslerinden biri de ‘proteinler’ idi. Bu derse çoğunlukla Cemil Rota adındaki hocamız girerdi.
Ama bir gün, daha önce görmediğimiz iri yarı bir hoca girdi. Canı sıkkın gibi ders anlatan o insanın yüzünde sadece ciddiyet değil, hüzün de var gibiydi. Ders anlatırken zaman zaman dersin dışına çıkıyor, etkileyici şeyler söylüyordu. O yıllarda 1968 olayları henüz başlamamış olsa da, ABD’ye karşı gelişmekte olan tepki nedeniyle, ondan duyduğumuz birkaç söz hepimizi etkilemişti.
Ders sona erdiğinde, hemen yanına koşmuştuk. Ama onun acelesi vardı. Özür dileyerek ayrılırken, bize söylediklerini çok iyi anımsıyorum;
“Çocuklar, emperyalizmin ne olduğunu iyice öğrenin. Bu size yetecektir! demişti.
Onunla son görüşmemizdi bu.
O dersin arkasında yine bir biyokimya dersi vardı. O derse Prof. Dr. Kazım Aras girmişti.
Aras, kendi yazdığı kitabı satın almayanları sınıfta bırakacak kadar zavallı bir hocaydı. Kimse tarafından sevilmezdi. Dersin hemen başında –muzırlık olsun diye- bir arkadaşımız ona Koçtürk’ün emperyalizm hakkında bize söylediklerini anlatarak, ne düşündüğünü sormuştu.
Kazım Aras, Koçtürk’ün adını duyunca yüzünü buruşturmuş ve anımsadığım kadarıyla; “Böylelerini üniversiteye alarak başımıza bela ediyorlar!” türünden bir şeyler söylemişti…
Daha sonra, Koçtürk’e ‘çektirenlerden’ birinin de Kazım Aras olduğunu öğrenmiştik. Ne yazık ki, Kazım Aras gibi akademisyenlerden üniversitelerde bugün bol olarak bulunuyor…
Doç. Dr. Osman Nuri Koçtürk, Amerikan emperyalizmine karşı mücadele verdiği için çile çekmiş ama onu anlayanların yüreğinde de taht kurmuş bir yurtseverdir.
İyi ki, onun büstünü diken ve onu ölümsüzleştiren Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar gibi bir belediye başkanı var…