FETÖ’cü diplomatlar Almanya’ya iltica başvurusunda bulundu!
7 Ekim 2016
Turks in China
Almanya’da bazı basın organları Alman Dışişleri Bakanlığına dayandırdığı haberde, aralarında Askeri Ataşe Kurmay Albay A. D.’nın da bulunduğu 3 kişinin iltica başvurusunda bulunduğunu iddia etti.
Türkiye’nin Almanya’daki misyonlarında görev yapan 3 diplomatın Almanya’ya iltica etmek için başvuruda bulundukları iddia edildi.
Süddeutsche Gazetesi-Batı Almanya Radyo Televizyonu (WDR)-Kuzey Almanya Televizyonu’nun (NDR) ortaklaşa verdiği habere göre, Türkiye’nin Almanya’daki misyonlarında 8 diplomatın Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlantılı olduğu gerekçesiyle diplomatik pasaportlarının iptal edildiği ve bunlardan üçünün de Almanya’ya iltica başvurusunda bulundukları ifade edildi.
Hükümet çevreleriyle Dışişleri Bakanlığına dayandırılan haberde, iltica eden 3 kişi arasında özellikle Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliğindeki görev süresi sona eren ve Türkiye’ye dönmeyen Almanya’da da nerede olduğu bilinmeyen Askeri Ataşe Kurmay Albay A. D.’nın da bulunduğu öne sürüldü.
Haberde ayrıca, Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi’nin (BAMF) bu müracaatlar hakkında henüz bir karar vermediğine işaret edilerek, iltica başvurusu meselesinin Türkiye ile Almanya arasında yeniden başka bir krize yol açabileceği yorumunda bulunuldu.
Çin Avrupalı Türklere zorluk çıkartıyor
4 Ekim 2016
Deutsche Welle Türkçe
Çin, Avrupa’da yaşayan Türklere ve Türkiye ile bağlantısı olanlara ülkeye girişte zorluk çıkartıyor. Uzmanlar bunun Çin’deki terör korkusuna ve Türkiye’nin Uygurları desteklemesine bağlı olduğunu düşünüyor.
Avrupa’da ve özellikle Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin, Türk ismi taşıyanların veya Türkiye’de tatil yapmış olanların Çin’e girişte zorluk yaşadığı gözlemleniyor. Alman Haber Ajansı dpa’nın verdiği haberde, bu tür olayların son zamanlarda arttığına dikkat çekildi. Almanya Basketbol Ligi takımlarından Alba Berlin’in Türk antrenörleri Ahmet Çakı ve Fatih Gezer ile basketbolcu Engin Atsür, geçen haftalarda takımın yapacağı dostluk maçı için vize verilmemesi nedeniyle Çin’e gidemedi. Geçen sezon Türkiye’de oynayan ABD’li Dominique Johnson da vize alamadığı için Çin’e gidemeyenler arasındaydı. Türk adı taşıyan bir Alman öğrenci geçerli vizesi olmasına rağmen Pekin’de havalimanından geri gönderildi.
Sorun Türkiye’nin Uygurlara desteği
Çin’in Avrupa’da yaşayan Türklere çıkardığı zorlukların Eylül ayının başında Hangcou kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi nedeniyle artırılan güvenlik önlemleriyle bağlantılı olduğu düşünülmüştü. Ancak bu zorlukların zirve sonrasında da devam ettiği gözlemlendi. Uzmanlar bu tutumun Çin ile Türkiye arasında Uygurlar nedeniyle yaşanan gerilime bağlı olduğunu tahmin ediyor. Çin’deki Türk Büyükelçiliği’nin, sığınan Uygurlara Türkiye’ye gidebilmeleri için gereken seyahat belgeleri verdiği öne sürülüyor. Çin’in de buna tepki gösterdiği tahmin ediliyor. Ülkenin kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Türk kökenli Müslüman halk Çin’in baskısı altında olduğunu savunuyor. Buna karşılık Çin, Uygurlu grupları terörist ve ayrılıkçı olmakla suçluyor. Berlin merkezli Mercator Çin Çalışmaları Enstitüsü’nden Moritz Rudolf, “etnik ve dini bağlar nedeniyle Türkiye’nin kendisini Türk kökenli halkların, özellikle de Uyguların koruyucusu gibi gördüğünü” söylüyor.
Ankara ile Pekin arasında gerilen ilişkiler
Recep Tayyip Erdoğan, 2009 yılında daha başbakan iken, Sincan Bölgesi’nde Uygurlara yönelik tutumu “adeta soykırım” olarak nitelendirmişti. Bunu iç işlerine karışmak olarak değerlendiren Çin ise bu sözlere tepki göstermişti. Rudolf, “Çin’de İslamcı terör tehdidinin artması nedeniyle Pekin ile Ankara arasındaki gerilimin de artabileceğine” dikkati çekiyor. Rudolf, Ankara yönetiminin Uygur meselesine ilişkin tutumunun Çin’de rahatsızlık yarattığını dile getirdi. G20 Zirvesi sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in yaptığı ikili görüşme de bu gerginliği gidermeye yetmedi.
Bu gerginlik nedeniyle Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin ülkeye girişinde zorluk çıkartıldığı tahmin ediliyor. “Çin’in etnik aidiyeti milliyetin üzerinde tutma eğilimi var” diyen ABD’li uzman Shannon Tiezzi, bu nedenle de diğer ülkelerdeki yaşayan Türkiye kökenlilere zorluk çıkartılmasının şaşırtıcı olmadığını dile getiriyor.
China G20-Gipfel Xi Jinping mit Recep Tayyip Erdogan (picture-alliance/AA/Turkish Presidency/Y. Bulbul)
Çin’in vize serbestliği sıkıntısı
Türkiye’den gelen Türklerin ise daha büyük zorluklar yaşadığı tahmin ediliyor. Pekin’de yaşayan bir Türk, ülkeye okumak için gelen bir tanıdığının oğlunun havalimanında uzun süre gözaltında kaldığını anlatıyor. Söz konusu gencin gelen tepki üzerine serbest bırakıldığını da sözlerine ekliyor.
Bunun yanısıra bu tutum iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri de olumsuz yönde etkiliyor. Pekin’de yaşayan bir diğer Türk, “sorunsuz olarak gelebilen iş adamlarının ülkeye girişi engelleniyor” diyor. Hatta Türk diplomatlara yönelik tutumun diplomasi kurallarına uymadığı anlatılıyor.
Alman Haber Ajansı dpa’da yer alan habere göre Çin Brüksel’e de baskı yapmaya çalışıyor. Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında vize serbestisi konusunda yapılan pazarlıkların Çin’de kaygı yarattığı belirtiliyor. AB’li bir diplomatın verdiği bilgilere göre, Uygurların Türk pasaportu ile Avrupa’ya kontrolsüz bir şekilde gidebilmesi Çin’in çıkarları açısından bir tehdit olarak algılanıyor.
ByLock’un kripto sistemleri çözülüyor
7 Ekim 2016
Turks in China
Bilişim Uzmanı Füsun Nebil, Terör Örgütü mensuplarının kriptolu iletişim sağladığı iddia edilen ByLock programı ile ilgili, “215 bin kişinin kullandığı tespit edilen anlık mesajlaşma sistemi ByLock, tahminlerimize göre sanal mağazadan indirilmiyor. Kriptolu yazışılıyor. Mesajı gönderen ve alan anahtar giriyor ve bu anahtarlar tutuyorsa iletişim başlıyor.” dedi.
Nebil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ByLock ile ilgili bilgisinin yalnızca basından okudukları kadar olduğunu ancak bilişim teknolojilerini bildiği için konuya ilişkin çeşitli değerlendirmeler yapabileceğini söyledi.
Bir uygulama sistemi üzerinde bulunan kriptolu mesajlaşma programı Bylock ile Kasım 2014’ten bu yana 18 milyonun üzerinde mesajın yayınlandığının daha önce kamuoyuna açıklandığını anımsatan Nebil, yine basına yansıyan rakamlara göre bu sistemi kullanan 215 bin dolayında hesabın bulunduğunu aktardı.
Nebil, “215 bin kişinin kullandığı tespit edilen anlık mesajlaşma sistemi ByLock, tahminlerimize göre sanal mağazadan indirilmiyor. Kriptolu yazışılıyor. Mesajı gönderen ve alan anahtar giriyor ve bu anahtarlar tutuyorsa iletişim başlıyor.” dedi.
Bir mesajlaşma uygulaması geliştirildiğinde öncelikle bunun reklamının yapılacağına işaret eden Nebil, “15 Temmuz öncesine baktığımız zaman, ne yabancı basında ne de Türkiye’de ByLock’un ne olduğu konusunda en ufak bir reklam, haber, bilgi yok. Biz bilişim uzmanları da bu olaylara kadar öyle bir mesajlaşma sistemini duymamıştık. Bu da bu mesajlaşma sisteminin özel bir amacı olduğunu gösteriyor.” diye konuştu.
– “GİZLİ BİR UYGULAMA”
Kullanıcılarının ne şekilde haberleştiğini ancak tahminler üzerinden anlatabileceğinin altını çizen Nebil, şöyle konuştu:
“İstihbarat yetkililerinin, 17-25 Aralık sürecinde bu yapılanmanın ByLock üzerinden haberleştiğini tespit ettiğine dair haberler var. O dönemde yazılımın işletildiği sunuculara sızılmış ve hem hesaplar hem de mesajlar bu sunucudan indirilmiş. Şu anda yapılan tespitler, bu bilgilerin çözümlenmesi ile ilgili gözüküyor.
Ben ByLock’ta sistemin teke tek görüşmeler şeklinde olduğunu ve kullanıcıların birbirini bir rehber üzerinde görmediklerini ancak davet usulu ile iletişime geçtiklerini tahmin ediyorum. Görselerdi birbirlerine ‘key’ yani anahtar vermek zorunda kalmazlardı. Yani ancak birbirinin anahtarlarını bilen insanların kullanacağı gizli bir uygulama görüntüsü veriyor.”
Nebil, “İnternet üzerinde kimin ne yaptığını ancak IP adresi ile bulabilirsiniz. Burada da indirilen bilgilerde, hesapların hangi IP adresi üzerinden bağlandığı tespit ediliyor. Bu IP adresinin hangi operatör tarafından, hangi kullanıcıya verildiği de biliniyor. Böylece o IP’den hareketle ilgili kişi tespit edilmiş oluyor”. bilgilerini paylaştı.
Mobil telefonlar üzerinden yapılan haberleşmelerde bu tespitin son derece kolay olduğunu belirten Nebil, şöyle devam etti:
“Eğer wi-fi üzerinden ByLock kullanımı bir kurumdan (yani otel, kafe ya da şirket) ise 2007 yılında yürürlüğe giren 5651 sayılı İnternet Kanunu nedeniyle buralarda kullanım yapanlar kayıt altında. Loglar tutuluyor. Dolayısıyla da ilgili kişinin bulunma olasılığı yüksek. Eğer loglar tutulmuyorsa, zaten ilgili kurum ve yetkili kişi bundan sorumlu tutulur.
Ama bu bir ev ise ve 2-3 komşu kendi aralarında wi-fi paylaşımı yapıyorlarsa, bu durumda hangi komşunun kullandığı anlaşılamaz. Böyle 1-2 olay da biliniyor. Dolayısıyla bugün ByLock için bahsedilen listelerden turuncu olanlar bu bölüme giriyor. Wi-fi paylaşımı, hele bilmediğiniz insanlarla paylaşım her halükarda tehlikeli. Diğer insanların ne yaptığını bilmiyorsanız, bu çocuk pornosu olabilir, banka dolandırıcılığı bile olabilir ya da burada olduğu gibi ByLock gibi bir konu gündeme gelebilir.”
ByLock’un bir süredir FETÖ mensubu olmaya dair en önemli kanıt sayıldığına işaret eden Nebil, “Sunucusunun Litvanya’da bulunduğu söyleniyor. ByLock ile ilgili basında 15 Temmuz öncesinde bilgi yok.” dedi.
Nebil, ByLock yazılımı yüklemelerinin bir kısmının bluetooth üzerinden olduğunun tahmin edildiğini belirtti.
Türki·ye Bi·li·şi·m Derneği· Yöneti·m Kurulu Başkanı İlker Tabak da ByLock’un, Türkiye’de kullanımı yaygın olan WhatsApp, Viber gibi bir haberleşme ve mesajlaşma programı olduğunu söyledi.
Kullanıcıların cep telefonlarına kolay bir şekilde ByLock programını yükleyebildiklerini belirten Tabak, yüklemek için kişinin, “programın nereden yükleneceği” bilgisine sahip olması gerektiğini aktardı.
Programın bir web sitesi üzerinden indirilebilecek şekilde planlanmış olabileceğini ifade eden Tabak, FETÖ’nün haberleşme ağı olarak bilinen ByLock gibi herhangi başka bir programın da şu anda kullanılabiliyor olabileceğini ifade etti.
Cep telefonuna indirilen ve kullanılan uygulamaların tespitinin yapılabildiğini dile getiren Tabak, “Programı kim indirdi, hangi numaralı telefon bunu indirdi diye bu yazılımın, programın kaynağındaki sunucu bilgisayarlarda bir arşiv tutuluyordur. Ayrıca indirilen telefona erişilirse orada yapılacak bir incelemede ‘hangi uygulamaların yüklendiği, yüklendikten sonra ne kadar süreyle çalıştırıldığı, ne zaman bilgisayardan ya da telefondan kaldırıldığı’ gibi birtakım bilgiler de o cihazların içinde bulunabilir. Derin incelemelerle ByLock kullanan herkesi·n i·zi·ne ulaşmak mümkün.” şeklinde konuştu.
Tabak, bu tür programların iletişim kanallarında kullandığı birtakım kapılar ve şifreler olduğunu belirterek, “Dolayısıyla uygulamada özel bir şifre kullanıldı mı, kullanılmadı mı diye bakılarak bir analiz yapılıp, sonuca ulaşılabilir.” dedi.
Cep telefonlarının seri numaralarından da ByLock kullanıcılarının tespitinin mümkün olabileceğine dikkat çeken Tabak, şöyle devam etti:
“Bir bilgi bir yerde paylaşıldığında veya iz bıraktığında buna erişmek mümkün. Yapılan görüşmeler silinse bile, diyelim ki silindi, bunlar sonuçta birtakım sunucuların belleklerinde, disklerinde saklanan bilgiler ve her ihtimale karşı yedeği alınıyor. Bizler de gerektiğinde yedekleme yapıyoruz. Aldığınız yedekleri temizlemezseniz, oradan bile bu geçmişe dönük bilgilere ulaşılabilir. Ayrıca derin analizlerle, çalışmalarla ‘Bu disklerde daha önce neler vardı, neler yoktu’ bilgisi çıkabilir.”
Vatandaşlara da güvenlik uyarısında bulunan Tabak, “Vatandaşlarımız birçok uygulamayı indirdiği zaman, verisinin, bilgisinin paylaşılmasını da kabul ediyor. Programlar indirilirken ‘İzin ver’ diye bir buton var. Bunların çoğu okunmadan kabul ediliyor. Öyle olunca bunlar çeşitli dolandırıcılık yöntemlerine de alet olabiliyor. Burada toplanan veriler bir şekilde başkalarının eline geçebiliyor. Olabildiğince lisanslı ürün kullanmak gerekli.” ifadelerini kullandı.
– MENSUPLARIN DEŞİFRE EDİLMESİNDE REFERANS OLDU
FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalar sırasında, bir şüphelinin cep telefonunda bulunan ByLock programının, soruşturmanın derinleştirilmesiyle FETÖ mensupları tarafından haberleşmede kulanılan kripto bir yazılım olduğu ortaya çıkmıştı.
2014 aralık ayından önce bir oyun programının mesajlaşma ara yüzü olarak kullanılan uygulamanın, bu tarihten sonra FETÖ’nün Ar-Ge bölümü tarafından güvenlik katmanları eklenerek Türkçeleştirildiği ve örgüt içi haberleşmede kullanılmaya başlandığı belirlenmişti. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) uzmanları tarafından şifreleri kırılan ByLock uygulaması, FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin soruşturmada, örgüt mensuplarının deşifre edilmesinde en önemli referanslardan biri oldu.