Myanmar’daki depremler gündemdeyken birden geçen hafta daha üstünden bir ay bile geçmeden 23 Nisan’da İstanbul’daki 6.2 şiddetindeki deprem gündem oldu. Doğal olarak bu ayki konumu depremlere ayırdım.
Ay sonu, 28 Mart…Günlerden Cuma, veli görüşmesindeyim. Sınıfımın karşısında koridordaki banklarda veliler oturmuş sıralarını bekliyorlar. Ben de onları birer birer randevu sıralarına göre içeri alıyorum. Tayvan kökenli öğrencilerimden birinin annesiyle babası ve kendisi içeri girdiler, hemen yer gösterdim. Sohbete başladık, birden başım feci şekilde döndü, bana ne oluyor diye elimi başıma götürdüm, karşıma baktığında karşımda oturan bayan da aynı şeyi yapınca saniyeler içinde hızla düşünmeye başladım, bu tanımadığım etki ne olabilir bu diye … ve hepimiz aynı anda anladık ki, şiddetli bir şekilde yatay olarak sallanıyoruz ve bu bir deprem. Hemen yerimden kalktım, hep birlikte yere çömeldik, sallantı çok uzun sürdü, yada bize öyle geldi, bir türlü bitmek bilmedi, ayağa kalkamadık… yavaşladığı zaman da okulun alarm zilleri çalmaya başladı, hemen dışarı çıkalım dedim. Bu yıl daha önce de tatbikat yapmıştık öğrencilerle. Sakin bir şekilde ikinci kattan aşağıya inip sokağa gittik, orada bütün binanın boşalmasını bekledik. Yine sallanmaya başladık, artçı sallantılar sürekli oldu ama ilki kadar şiddetli değildi. Herkes şokta gibiydi, anlaşılan burada insanlar pek sallanmaya alışık değil. Hatta bir hanım neredeyse bayılıyordu, arabaya binip hemen ayrıldılar. Sallanma telaşı bitince herkes telefonlarından deprem nerede oluyor, merkez neresi anlamaya çalıştı. Hemen de bir bilgi geldi, merkez Yangon değildi, kuzeyimizde epey uzaklıktaki Mandalay şehri, Sagai bölgesiydi. 7.7 şiddetindeydi. Tabii ki orada bulunan herkes o bölgelerdeki yakınlarını, tanıdıklarını aramaya başladılar ama ne mümkün. Yarım saat kadar sokakta bekledikten sonra içeri girdik. Ben odama çıktım, çıkar çıkmaz telefonum çalmaya başladı ve yakınlarım da Türkiye’den beni aramaya başladılar, maalesef haberleşemedik, telefonum çalıyor ama bağlantı kurulamıyordu, daha sonra VPN kuvvetlendirici kullanarak irtibat kurabildim, kısaca durumumun iyi olduğunu bildirdim. Yangon’daki sallantının pek sanıldığı kadar şiddetli olmadığı 6 ya yakın olduğu anlaşıldı, bir hasar da kulağımıza gelmedi. Hafta sonunda bütün sokaklar neredeyse boştu, herkes evinde tedirginlikle bunun arkası da gelir mi diye bekledi, kendine göre önlemler aldı.
Deprem kısa bir süre sonra fay hattı üzerinde Tayland’a uzandı, Chiang Mai’de 7.8 kuvvetinde oldu, ama bu bölge dağlık ve kayalık olduğundan bir hasar olmadı, Bangkok’ta 7.9 oldu ve internetteki haberlerden büyük binaların nasıl sallandığını ve bir tanesinin de nasıl çöktüğünü korkuyla izledik. Tayland’daki şiddet biraz daha azalarak kendini Çin’in Kunming şehrinde ve Yunnan bölgesinde hissettirdi, insanlar korkulu anlar yaşadılar. Aynı şekilde Hindistan’da da daha az kuvvette deprem oldu. Bütün çevre bölge Mandalay merkezli depremden çok etkilendi. Myanmar’daki hasar çok büyük binaların olmamasına rağmen tahmin edilenin çok üstündeydi.
DEPREM VE SONRASI
Telefonlarımızın bağlantıları dışında fazla bilgi alabilecek durumda olmadığımız için, deprem sonrası durumla ilgili pek birşey öğrenemedik. Burada duyduğumuza göre Bankok’ta çöken inşaat halindeki binanın enkazının altında kalan 90 işçinin birçoğunun Myanmarlı işçiler olduğuydu. Televizyonlar da sürekli bu binanın çöküşünü gösteriyordu.
Pazar günü aynı binada oturduğumuz bir Çinli aileye rastladım, 22’nci katta oturdukları için çok endişelenmiştim. Anna deprem olduğunda çok büyük sallantı olduğunu ve kendini hemen dışarı atıp, 22 katı koşarak indiğini anlattı, eşi de o sırada öğle yemeğinden sonra yürüyüş yapmak için bahçeye çıkmış. Derenin kenarında yürürken bakmış, derede bir hareketlilik var, hayvanlarda bir gariplik, ‘neden acaba sudaki balıklar kendilerini sudan dışarı atmaya çalışıyorlar’ diye düşünmüş, durumu tam anlamamış, hareket halinde olduğu için sallantıyı hissetmemiş. Ne zaman ki binanın önüne gelmiş, eşi nefes nefese karşısında… o zaman depremi anlamış. Depremi herkes bulunduğu yere göre farklı bir şekilde yaşadı. Tabii bunlar hiçbirşey değil, korkunç hikayeler mutlaka var ama bu kadarı bile bizi çok ürküttü. Ne yapmamız lazım sorusu kafamıza iyice yerleşti.
Çinli arkadaşlarımdan aldığım haber güzeldi. Çin Halk Cumhuriyeti uçakla büyük bir kurtarma ekibi ve techizat yollamış ve yerine ulaştırılmış, içim biraz rahatladı. Derken bir Rus arkadaşım da Rusya’dan büyük askeri uçaklarla yardımların ve ekiplerin ulaştığını haber verdi, sonrasında gelen haberlerde Tayland, Singapur, Malezya, Hindistan, Filipinler de yardım göndermiş. Türkiye, Tayvan ve birçok Avrupa ülkesinin yardım isteklerini geri çevirdikleri gibi haberler geldi, ancak ne kadarı doğru onu bilemiyorum. Genel olarak uluslararası yardımın kabul edildiği ve hatta istekte bulunulduğu görülüyor. Bölgede olağanüstü hal ilan edildi. Basından duyulan İngiltere 10 milyon sterlinlik destek sözü verirken, ABD yeni yönetimi bu tür yardımları kısıtladı ancak ABD yerel insani yardım grupları aracılığıyla 2 milyon dolar tahsis etti. Trump yönetiminin karşı çıkmasına rağmen USAID acil müdahale ekibinin de görevlendirildiği ABD Büyükelçiliği tarafından duyuruldu.
2008 yılındaki Nargis Kasırgası ülkenin güneybatı kıyılarını vurduğunda, çok ciddi bir zarar ortaya çıkmış ancak yardımların birçoğu haftalarca geri çevrilmiş, halk çok zor günler yaşamıştı. Bu sefer aynı hatanın askeri rejim tarafından yapılmamış olması sevindirici. Yine de haberleşme kısıtlaması olduğu için Myanmar’ın Sagai, Mandalay, Inle Lake gibi depremden etkilenen büyük bölgelerinde zararın ne olduğu tam olarak durum bilinemiyor. Iş tabii zararlarla bitmiyor, halk şu anda açlık ve susuzlukla karşı karşıya. Yardımlar bu büyük bölgede ne kadar bu insanlara ulaşabiliyor, bilmek mümkün değil.
Mandalay’daki arama kurtarma çalışmaları ilk günlerde halk ve Budist rahipler tarafından yapılmaya çalışıldı. Ancak alet edavat eksikliği, bilgisizlik, ilk yardım bilmeme yüzünden uluslararası yardımlar kabul edilip gelene kadar maalesef kurtarma çalışmaları başarılı olmamış, enkaz altındaki insanlar kaderlerine terkedilmiş.
TÜRK ARAMA KURTARMA EKİBİ GEA
Depremin olduğu Cuma gününü takip eden hafta başında sivil bir Türk arama kurtarma ekibi olan GEA’nın Tayland hava alanında 3 gün bekletildikten sonra bütün bürokratik zorlukları aşarak Naypidaw’a ulaştıklarını duyduk. Ulaşır ulaşmaz da Aye Chan Thar otelinin enkazlarından beşinci ve altıncı gün canlı olarak iki otel çalışanını kurtardıklarını haber aldık. Ekibimiz elçilik çalışanlarıyla da koordineli çalıştılar ve bu sayede deprem bölgesine adım atan ilk ekiplerden oldular. Daha sonra Mandalay’da diğer kurtarma gruplarıyla birlikte kurtarma çalışmalarına devam etmişler, gittikleri bölgelerde depremzedeler için insani yardım çalışmaları düzenlemişler.(1) Şeker Bayramın bitiminde de Türkiye’ye dönmek üzere Yangon’a geldiler.
Ben de geldiklerinde onlarla karşılaşabildim. Ekiplerinde rehber dahil üçü bayan diğerleri erkek olmak üzere 9 kişi vardı. Ekiptekilerin yaşları değişik bir yelpaze, meslekleri de öyle; mühendis, itfaiyeci, dekan, hemşire, vesaire. Ekip elemanları Türkiye’de değişik yerlerde çalışan, aileleri olan insanlar olmasına ragmen, bu afeti duyduklarında herşeyi bir yana bırakıp bayram günü, hiç vakit kaybetmeden bilmedikleri bir üllkeye gelerek, her türlü riski göze alarak kolları sıvamışlar. Profesyonelce çalışıp insanların hayatlarını kurtarmışlar. Bu hiç de azımsanacak bir insanlık örneği değil, büyük bir kahramanlık örneği aynı zamanda.
Ülkemde Resmi Kurtarma ve Yardım Kuruluşları dışında Sivil Toplum Örgütleri, AKUT,AFAD, UMKE ve KIZILAY’ın dışında, AKA, GEA, Bursa NAK, ve üniversite toplulukları bulunmakta. GEA gibi arama kurtarma çalışmaları yapan bütün bu tür etkinlikleri düzenleyen, eğitim yapan, organizasyonunu gerçekleştiren, arama kurtarma olaylarına katılan herkese minnet borçluyuz. Ellerine, güçlerine, büyük yüreklerine sağlık.
MYANMAR’DA BİR ÖĞRETMEN OLARAK
BEN VE DİĞERLERİ NE YAPTIK
-
Deprem Tatbikatı
Her dönem okulumuzda hem yangın hem de deprem için tatbikat yapıyoruz. Okulun alarm sistemi control ediliyor. Okulumuzun şematik bir okul binasını terketme planı var, terketme sırasında öğrencilerin nasıl davranacağı, panik durumunun yaratılmaması, sakinlik ve sınıf terkedilirken alınacak tedbirler. Okul terkedildiğinde toplanılacak acil alan ve burada sayım yapılması.
Tam da bu deprem olmadan tesadüf deprem tatbikatı yapılmıştı. Hepimiz alarm sesini duymadan sınıflarımızı terketmeyeceğimizi ve sallantının bitmesini sakinlikle bekleyeceğimizi öğrenmiştik. Öğrencilerimiz de sınıflarımızı ne şekilde terkedeceğimizi biliyordu. Bu şekilde oyalanmadan ve sakinliğimizi bozmadan sınıflarımızı terkedebiliyorduk, merdiven ve koridorlarda bir sıkıntı olmuyordu. Deprem olduğunda da bu konuda bilgilendirilmiş olmanın faydalarını açıkca gördük. Ben sınıfımda bulunan veli ve öğrencilere telaş etmemelerini, dışarıya koşmamalarını ve alarmı beklemelerini söyledim. Alarm çalınca da sakince sınıfı terkedip, diğerleriyle tespit edilen okul dışındaki afet toplanma alanına gittik.
-
Okul çalışanlarına Acil ilk Yardım Kursu
Okulumuz her sene bütün çalışanlarına bu kursu üçretsiz olarak açıyor, gönüllü olarak katılanlar oluyor, katılanlara sertifika veriliyor. Ayrıca çocukların okuldaki güvenliği açısından da herkes zorunlu, okulun belirttiği online kurslara katılıyor ve sertifikasını alıyor. Bu kursların da okul çalışanlarının afetler konusunda bilincini artırdığı bir gerçek.
-
Yardım Bilinci
İlk elde, okulumuzdaki öğrenci birliği hemen Mandalay depremzedeleri için para ve eşya yardımı toplamaya başladı, bu yardımları otobüsle hemen ilk hafta yolladık. Geçen hafta da yardım toplamaya devam ettik. Yardımlar kendi elimizle aracısız teslim edildi.
-
Farkındalık Yaratma
Öğrenci birliği, bahçede tişört boyama etkinliği düzenledi, öğrenciler bu tişörtleri satın alarak üzerlerini öğle tatillerinde bir hafta boyunca istedikleri desenlerle boyadılar ve elde edilen para deprem için bağış oldu. Okulda yardım sürecinde bir süreklilik olması gerektiği konusunda bir farkındalık yaratıldı.
-
Afet Sonrası Stres ve Şokla Başetme
Okulumuz rehberlik danışmanı öğrencilerimize çok yararlı bir sunum yaptı. Bu sunumda stresle, üzüntüyle, doğal afetlerdeki ruhsal yaralarla nasıl başedebileceğimiz konusunda çok faydalı bilgiler verdi. Yardım isteyenlerin önünü açtı. Bu konularda yardıma ihtiyacı olanları teke tek görüşmeye çağırdı.
-
Arkadaşlık Desteği
Mandalay’daki kardeş okulumuzla irtibata geçtik. Oradaki öğrencilerin, çalışanların sıhhi durumunun iyi olduğunu ancak birçok binanın yıkıldığını, okul binalarının da hasar gördügünü öğrendik. Şehirde elektrik, internet, su hizmetleri doğal afet yüzünden işlemez halde olduğundan insanların büyük bir sıkıntı içinde olduğunu, eğitim yapılamadığını da gördük.
Okulumuz öğrencileri kardeş okulun öğrencilerine arkadaşlık desteği vermek için geçen hafta, her bir şahsa özel mektuplar yazıp yolladılar, ihtiyaçlarını sordular. Geçen hafta eğitim kısmen online olarak başladı, bu arada okulun kiriş ve kolonları kontrol ettirilerek gerekli düzeltmeler ve tamirat yapıldı, rapor alındı ve eğitime Mayıs ayında devam edebilmek için hazırlanıldı.
-
Bilgilendirme
Ben de öğrencilerime bizim Türk ekibimizin yaptığı işleri anlattım. Onların deprem durumunda acil yapılması gerekenler konusundaki tavsiyelerini öğrencilerimle paylaştım. Yanlarında bulundurmaları gereken, düdük, küçük bir aydınlatıcı lamba, su, tendirdiyot, sargı bezi … vs. gibi önemli şeyleri kalem kutusu gibi küçük bir çantada yanlarında bulundurmalarını tavsiye ettim. İcabında bir düdük, bir lamba yada su hayat kurtarabiliyor. Öğrencilerim bu bilgilerden çok mutlu oldular.
Ayrıca GEA’dan öğrendiğim, yerde ana karnındaki gibi yan yatarak başını eller arasına alan şeklin depremde önemli organlarımızı koruma açısından en doğru pozisyon olduğunu anlattım.
-
Takdir
Öğrencilerime GEA, AKUT, AFAD gibi arama ve kurtarma kuruluşlarının yaptığı işleri ve hatta Myanmar’da kurtardıkları hayatları, gittikleri her yerde insani yardım yaptıklarını, bilgileriyle arama ve kurtarma çalışmalarında ne kadar faydalı olduklarını, halkı nasıl eğittiklerini resimlerle ve videolarla anlattım. Onların da ileride bu tür çalışmalara katılmalarının ne büyük bir vicdani sorumluluk olduğunu ifade ettim. Öğrenciler bunları dinledikten sonra yapılan fedakarlıklara hayranlık duydular. Benim tavsiyemle GEA’ya teşekkür mektupları yazdılar. Duygularını kendilerince ifade ettiler.
DAHA DA NE YAPILABİLİR ?
Bir öğretmen olarak okullarda, yüksek okullarda, üniversitelerde bir AFET DERSİ konulmalı ve ayrıca ACİL YARDIM DERSİ’nin zorunlu olması çok uygun düşer diye düşünüyorum. Ayrıca Coğrafya, Jeoloji, Jeofizik derslerinin de özellikle bizim ülkemiz için ne kadar faydalı olabileceğini hesaba katarsak, bu derslerin okullarda kenara atılmış dersler durumundan çıkarılması, özendirilmesi gerekir.
Doğal olarak her ülkenin afetler konusundaki ihtiyaçları farklı olabilir, ona göre de kendi ders plan ve müfredatlarını geliştirebilirler.
Örneğin, birkaç yıl önce Filipinler’de bir felaket yaşandı. Bir yolcu teknesi daha limandan çıkmadan fırtına yüzünden battı. Yolcu teknesinde 200 kişi gibi bir doluluk vardı sanıyorum, hemen hemen herkes boğuldu. Teknede can yeleği yoktu, hiçbir yolcu yüzme bilmiyordu, kara önlerinde olmasına rağmen 50 metre bile yüzemediler, karadakiler de ne yapacaklarını bilmedikleri için bakakaldılar. Ülkesinde 7000 ada bulunan, deniz ulaşımının esas ulaşım tarzı olan bir ülkenin kendi milletine yüzme öğretmemesi, hiçbir önlem almaması, hatta çocukların okullarda yüzme dersi öğrenmesi yerine denizden uzak tutulması, denizden korkutulması ne kadar anlaşılabilir.
Avustralya’da Victoria’da yüzme ve su güvenliği eğitimi 2017 yılından bu yana zorunlu müfredatın bir parçası. Öğrencilerin ilkokul sonunda 50m yüzme ve su güvvenliği bilgisi ve basit kurtarma becerilerini içeren “Victorian Water Safety Certificate” almaları beklenmektedir. New South Wales eyaletinde ise yüzme eğitimi zorunlu olan Kişisel Gelişim, Sağlık ve Beden Eğitimi müfredatının bir parçasıdır. Ayrıca eyelet genelinde 100.000 den fazla öğrencinin katıldığı büyük bir yüzme öğrenme programı yürütülmektedir. Northern Territory eyaletinde ise yüzme eğitimi 2025 itibariyle ilkokul 1nci sınıftan 6’ya kadar zorunlu hale getirilmiştir. Bu program devlet tarafından finance edilerek öğrencilere ücretsiz yüzme dersleri sunulmaktadır. Queensland eyaletinde ise henüz devlet destekli zorunlu yüzme programı olmamakla birlikte yüzme eğitimi okulların ve ailelerin insiyatifine bırakılmıştır.(3)
Ben Queensland eyaletinde iken her sahile gittiğimde, öğretmenleriyle plaja gelen ilkokul öğrencilerinin büyük dalgalı denizde nasıl koşarak ilerleyecekleri, devrilmeden yüzebileceklerini öğrendiklerine şahit oldum. Ayrıca dalga sörfü öğrenmek için de ilk denemeleri bu yaşta yapıyorlar. Denizin en vahşi olduğu bölgelerde bile insanlar denizden korkmamayı, hatta en zorlu dalgalarda bile zevk alarak spor yapmayı öğreniyorlar.
Keza Japonya bir deprem ve tusunami ülkesi. Bizim üç şehrimiz 7.9 depremle yerle bir olurken, Myanmar’da da aynı şekilde, bu şiddette Japonya’da da depremler olmakta ama artık insanlar ölmeden, hasarlar olmadan atlatabilmektedirler. Şöyle bir ne gibi önlemler alıyorlar ve halkı bilinçlendirmek için neler yapıyorlar, bir bakalım.
-
Japonya’da depremlerle ilgili önemli anma günleri ve afet bilincini artırmaya yönelik özel tarihler oluşturulmuştur. Bu günler geçmişte yaşanan büyük felaketleri hatırlamak ve toplumun afetlere karşı hazırlıklı olmasını sağlamak amacıyla düzenlenmektedir. 1923 yılındaki Büyük Kanto Depreminden sonra 1 Eylül günü 1960’ta “Afet Önleme Günü “ (2) kabul edildi. Her yıl bu günde ülke genelinde tahliye tatbikatları, afet bilinci eğitimleri ve kamu bilgilendirme kampanyaları düzenlenmektedir. Okullar, işyerleri ve yerel yönetimler bu etkinliklere aktif olarak katılmaktadır.
-
1995’te Büyük Hanshin-Awaji (Kobe) Depreminden sonra 17 Ocak “Afetlere Karşı Hazırlık ve Gönüllü Günü” (2) olarak afetlerde gönüllülerin oynadığı kritik rolü vurgulamak ve gönüllülük bilincini artırmak amacıyla çeşitli etkinliklerle anılmaktadır.
-
5 Kasım, 1854 yılında meydana gelen Ansei-Nankai Depremi sırasında bir köylünün ateş yakarak köyünü tusunamiden kurtarmasının anısına 2015 yılında “Tsunami Farkındalık Günü” ilan edilerek bu konuda da farkındalık yaratılmaya çalışıldı. (2)
-
“Büyük Doğu Japonya Depremi Anma Günü” 11 Mart 2011 de 9.0 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami 19 binden fazla kişinin ölümüne ve büyük yıkıma yol açmıştır. Her yıl ülke genelinde bu tarihte saat 14.46 ‘da saygı duruşu yapılmakta ve etkinlikler düzenlenmektedir. Bu etkinlikler felaketin kurbanlarını anmak ve toplumun afetlere karşı hazırlıklı olmasını teşvik etmek amacıyla tasarlanmıştır.
Böylece Japonlar akıllı davranarak, geçmişten ders çıkararak eğitimlerini ve hayatlarını doğayla başedebilecek şekilde geliştiriyorlar ve doğal afetlerden daha az etkileniyorlar.
Bu önemli günlerden ve farkındalıklardan başka bir de yaptıkları harika buluşları var;
Sensörlü Hızlı Trenler
Trenlere konulan sensörler deprem öncesinde uyarı veriyor ve trenler kendiliğinden duruyor. 2011 yılında 9.0 şiddetinde deprem olduğunda, bütün trenlerde deprem sensörü bulunduğundan, hareket halinde olan 27 tren şiddetli deprem başlamadan sensörler sayesinde durmuş ve tren kazaları önlenmiş.(3)
Akıllı Telefonlar
Japonya’da bütün akıllı telefonlara deprem alarm sistemi yüklenmiş, bir deprem olduğunda deprem sona erene kadar deprem uyarısı veriyor. Bu da çok iyi bir çözüm gibi gözüküyor. Aynı zamanda TV’ler de uyarı veriyor.
Su Boşaltma Tünelleri
Tokyo’nun kuzeyinde Saitama eyaletinin Kasukabe şehrinde bulunan Japonya’nın ve dünyanın en büyük yeraltı su tahlike sistemlerinden biri bulunmaktadır. Halk arasında “G-Cans” veya “Yeraltı Tapınağı” olarak da bilinen bu devasa altyapı projesi, Tokyo ve çevresindeki bölgeleri sel ve taşkınlardan korumak amacıyla inşa edilmiştir. Özellikle yaz aylarında meydana gelen yoğun yağışlar ve tayfunlar sırasında taşma riski taşıyan nehirlerden gelen fazla suyu toplayarak Tokyo ve çevresindeki yerleşim alanlarını sel baskınlarından korur. Sistem suyu tüneller aracılığıyla Edo nehrine boşaltır. (3) ve (4)
Binalar
Ayrıca yaptıkları binalar da ileri düzey bir mühendislik örneğidir. Özel maddelerle yapılan binalar kolay kolay depremde yıkılmamaktadır.
Eğitimli toplum olmanın faydaları yukarıdaki örneklerden görülüyor. Çocuklar ne kadar küçük yaştan eğitilmeye başlarlarsa, o kadar bu konularda bilgili olurlar, afet esnasında ne yapmaları gerektiğini bilirler, panik ve korku yaşamazlar. İyi eğitimin sonucunda insanlığa faydalı icatlar yaratırlar.
Şu anda bizim ülkemizde ve benzeri ülkelerde büyüklerin yaptığı hataları yapmamaya çalışırlar.
Nedir bu hatalar? Çözümleri nelerdir…
-
Panik
Panik sonucu itiş kakış, trafiğin korkunç bir hal alması, yolların ambulansların geçişine izin vermemesi, acil durum yardımlarının aksaması. Aslında bu gibi durumlarda trafik aksamamalı ve yollar boş kalmalı. Sakin kalmayı, saygılı olmayı öğrenmeliyiz.
-
Haberleşme Zorluğu
Hemen telefonlara sarılıp haberleşme kaosu yaratmaları, resmi açıklamalara ulaşmak yerine internetten gelen asılsız haberleri yaymaları, kötümserlik ve yanlış bilgi aktarmaları.
-
Bilgisizlik
Birçok insan bu konuların aciliyetine inanmadığı yada farkında olmadığı için evinde afet ve önlemleri, acil yardım gibi konularda hiçbir yayın bulundurmuyor, bu yayınların elimizin altında olması, zaman zaman bunları gözden geçirmemiz, hayatta kalma durumlarını öğrenmemiz ve uygulamamız gerekir. Ilk yardım kurslarına katılmamız gerekir. Bilgiye ulaşarak ve doğru bilgi paylaşarak birçok kötü durumu engelleyebilir, hatta hayat bile kurtarabiliriz.
-
Okullardaki eğitim
Bütün dünya bir değişim geçiriyor. Iklim değişiklikleri yüzünden her yerde afetler oluyor. Okullardaki eğitimin de bu konularda uyarıcı, farkındalık yaratıcı ve faydalı derslerle donatılmış olması, hayat kurtarıcı bilgileri içermesi önemlidir. İyi verilen eğitim mutlaka gelecekte meyvelerini toplar.
Benim sıraladığım gerçeklere ve önerilere daha birçoğu eklenebilir.
Dileğimiz genç nesilleri iyi eğiterek toplumlarına yararlı olacak şekilde yetiştirmek ve doğayla barışık hale getirmektir.
Kaynaklar
-
https://gea.org.tr/2025/04/05/gea-arama-kurtarma-ekibi-myanmarda/
-
https://theculturetrip.com/asia/japan/articles/8-ways-japan-prepares-for-earthquakes
-
Artificial Intelligence chatGBT