Çözüm süreci boyunca AKP – MİT – HDP – PKK suç örgütünün CHP üzerinde nasıl bir oyun sahnelediğini Öcalan’ın İmralı Notlarını okuyan herkes açıkça görür. Dokunulmazlıklarla ilgili Anayasada yapılan değişikliklerin TBMM tarafından kabul edilmesinden sonra, önce Sırrı Süreyya Önder’in TBMM de açıkladığı “Bizi Kandil’e gönderenleri mahkemede açıklayacağız”, daha sonra İdris Baluken coştu “Bayık ve Karayılan’ı Ankara’da ağırlamak isteyen AKP’lileri açıklayacağız” diye meydan okudu.
Şimdi adama sormazlar mı? Peki şimdiye kadar neden sustunuz.
Kurduğunuz tuzakta yasanın referanduma gideceğini sandınız, böylece AKP ile yeniden çözüm süreci pazarlığı yapmayı amaçlıyordunuz. ‘Al başkanlığı ver Öcalan’ı’
Hatta Devlet Malzeme Ofisi’nin Resmi Gazete’de yayınlanan ilanına göre Yüksek Seçim Kurulu 450 bin adet tercih kaşesi satın alacak diye ilan veriyor. 5 Mayıs’ta başlayan teklifler için son tarih 13 Mayıs olarak belirleniyor.
CHP’nin baştan beri ilkeli duruşu ile oynanılmak istenilen oyun bozulunca, önce Öcalan’ın avukatları, Sonra Cemil Bayık, Selahattin Demirtaş, Bese Hozat ve Kandildeki eş başkanlar CHP’ye tehditler yağdırmaya başladılar. Son olarak ta İdris Baluken CHP’li milletvekillerini imzalarınızla birlikte HDP’ye gelin diyerek saçmalamaya başladı. Hem de AKP’nin Akit Gazetesi aracılığı ile.
Aslında Oynanan oyunun yeni olmadığı, ABD Emperyalizminin Kurtuluş Savaşı başlarından beri Türkiye üzerinde oynadığı bölme, parçalama, yönetme oyunudur.
Şimdi:
2012 yılında Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığına gönderilen çok özel bir notu (KRİPTO) Wikile-aks aracılığı ile sızdırılmış. Şok belgede Adalet ve Kalkınma Partisinin 2015 seçimlerinde elde edeceği büyük çoğunlukla Türkiye dini esaslara dayalı bir yönetime geçeceği iddia edilmiş.
ABD Büyükelçisi FRANCIS RICCI-ARDONE´NIN imzasıyla (ABD´nin stratejik çıkarlarına uygun, Kürt sorunu konusunda uzlaşmaya vardığınız anlaşmaya sadık. “İslami bir Türkiye” yorumuyla gönderilen şok belgede, dönüştürme sürecinin yol haritasını şöyle açıklandığı belirtiliyor.)
Önce yeni bir Anayasa süreci başlatılacak. Bu paket en fazla 10 maddeden oluşacak. Paketin esasını” Cumhuriyetin temel ve değiştirilmez” ilkelerinin yeniden yapımı, başta laikliğin temel dayanağı olan 24 madde olmak üzere laikliğe atıf yapan maddelerin değiştirilmesi, vatandaşlık tanımının yeniden yapılması, ülkenin gevşek bir İslami Türk-Kürt federasyonuna dönüştürülmesi paketin ana konusunu oluşturacak.
Anayasa değişikliği içinde Başkanlık Rejimi’ne geçilecek. Başkana her türlü konuda karar alıp uygulama yetkisi verilecek. İslami amaçları olmayan siyasi parti kurulmayacak.
Biraz daha gerilere gidecek olursak:
ABD emperyalizminin 1946’dan beri Atatürk Türkiye’sini nasıl dönüştürdüğünü, bunun için MİLLİ EĞİTİMİ ve özellikle de TARİH EĞİTİMİNİ nasıl kontrol edip biçimlendirdiğini, yakın tarihi çarpıtarak nasıl genç kuşakları ATATÜRK VE CUMHURİYET DÜŞMANI haline dönüştürdüğünü de belgeleriyle Sinan MEYDAN
EL-CEVAP kitabında açıklamış.
Bu açıklamadan bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Huntington: “Atatürk’ün Mirasını Reddedin” diyor.
1996 yılında CIA görevlisi ve CFR üyesi Samuel Huntington, “Türkiye İslam’ın lideri olmalı! Bunun için de Türkiye Atatürk’ün mirasını reddetmeli” diye demeçler vermiştir. Huntington “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında bir taraftan Türkiye’yi İslam’ın lideri olmaya teşvik ederken, diğer taraftan çağdaş ve laik cumhuriyet projesini ve bu projenin mimarı Atatürk’ü olabildiğince eleştirmiştir.
Huntington, medeniyetler içinde İslam medeniyetinin başsız olduğunu belirtip Türkiye’nin İslam’ın başı olamamasının nedenini Atatürk’e bağlamıştır. Huntington şöyle demiştir:
“Mustafa Kemal Atatürk, 1920’li ve1930’lu yıllarda gerçekleştirdiği bir dizi dikkatlice hesaplanmış devrim yoluyla halkını Osmanlı ve Müslüman geçmişinden uzaklaştırma girişiminde bulundu.
Kemalizm’in temel ilkeleri, ya da ‘altı ok’ halkçılık, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilikti.
Çokuluslu bir imparatorluk fikrini reddeden Kemal, homojen bir ulus devlet meydana getirmeyi amaçlamış, bu süreçte Ermeniler ve Yunanlılar ülkeden zorla kovulmuş ve öldürülmüştü. Daha sonra sultanı tahttan indirdi ve Batılı tipte cumhuriyetçi bir siyasal rejim kurdu.
Dinsel otoritenin asli kaynağı olan Halifeliği kaldırdı. Geleneksel eğitime ve din işleri bakanlıklarına son verdi. Bağımsız din okullarını kapattı. İslam hukukunu uygulayan dinsel mahkemeleri lağvetti. Onun yerine İsviçre Medeni Yasası’na dayanan yeni bir hukuk sistemi kurdu. Ayrıca geleneksel takvimin yerine Gregoryen takvimi geçirdi ve İslam’ın devlet dini olmasına resmen son verdi.
2012 yılında sızdırılan Wikile-aks belgeleri ile Huntington yazdığı “Medeniyetler Çatışması” kitabındaki yazısının örtüştüğünü görürüz.
Şunu unutmamak gerek. Köktendinci AKP iktidarından önce, tüm dünyada çağdaş laik bir ülke olarak adlandırılan Türkiye, ne acı ki AKP İktidarında Ilımlı bir İslam Ülkesi olarak görülmekte ve adlandırılmaktadır. Hatta Türkiye ile Pakistan aynı kategoride değerlendirilmektedir.
‘ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, görevi sırasında Alman ZDF Televizyonuna yaptığı açıklamada Türkiye’yi İslam Cumhuriyeti olarak değerlendirmektedir.) Bkz. Yılmaz Polat:Washington’da Akrobosi Kitabı s. 147
CHP üzerinde oynanmak istenilen oyunun dozu gittikçe artacaktır. Şimdi CHP’yi PKK ile birlikte gösterip şehit cenazelerinde protesto gösterileri ve çelenklerin üzerindeki yazıların kaldırılması ki;
Mehmet Demir’in Maraş’taki cenazesinde asker yakınları “Cumhurbaşkanı’nı istemiyoruz, siyasetçi istemiyoruz” diye isyan etti.
Bunun üzerine orada bulunan subaylar çelenkte bulunan Kılıçdaroğlu’nun ismini yırttı.
Cenazedeki tepkiyi haber yapan Hürriyet ise, olayı Kılıçdaroğlu’na tepki gösterilmiş gibi aktardı.
Hürriyet’in manipülasyonunu fark eden @aysenur isimli bir sosyal medya kullanıcısı olayı şu tweetlerle tepki gösterdi;
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı istemiyoruz” diye isyan etti, Hürriyet gazetesi olayı, Kılıçdaroğlu’na tepki gösterilmiş gibi aktardı.
Yazımı Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili bir alıntı ile noktalayacağım.
“Fethi Bey başbakandır. Meclis çetin çarpışmaların arifesindedir. Mustafa Kemal, bir gün Fethi Bey´e:
– Yarın Meclis´in kararını göreceğiz, diyor.
– Siz, diyor Fethi Bey, Meclis´e gelmeseniz daha iyi olur.
Mustafa Kemal soruyor:
– Niçin?
– Güç mevkiide kalabilirsiniz.
– Yaa! Güç mevkiide nasıl kaldığımı ben de görmeliyim. Onun için yarın bilhassa geleceğim! . ”
Mustafa Kemal Atatürk´ten Alınacak Dersler:
*Olaylardan kaçmayın, aksine üzerlerine gidin.
Koşullara ve olaylara körü körüne boyun eğmeyin, onları yeniden işleyin.
*Kütü haberlerin ve yanlış davranışların ürkütücü etkisine teslim olmayın.
* Olumsuz yönde de olsa zamanında cesur kararlar vermesini bilin.
Öyle ise: Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi ‘Korkuyu Saray’a Hapsedeceğiz.
Nasıl mı? Yanıtı Ahmet Arif Veriyor.
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.