Adaletsiz Baklavanın Bile Tadı Yok

Değerli yazar Uğur Mumcu; «Devletimizin temelindeki ilk harç, bağımsızlık bilincidir” der.
Ne acı ki 1946 yılından bu yana; bu bilinç, bilinçli olarak yok edilmiştir.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu ve arkadaşlarının yargılanmasında bir pankart çok dikkat çekiciydi. Belli ki pankartı Antep’liler hazırlamıştı.
«ADALETSİZ BAKLAVANIN BİLE TADI YOK”
Son on iki yıldır başta Adalet olmak üzere tüm değer yargıları ortadan kalkmış, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, din sömürücülüğü, hatta katillik bile alkışlanır duruma gelmiştir.
Dünyanın hiçbir ülkesinde hırsızların mağdur edebiyatı yaparak seçim kazandığı görülmemiştir. Ama ne yazık ki ülkemizde miting meydanlarında hırsızlıkları tescil edilmiş siyasetçilere «TÜRKİYE SİZİNLE GURUR DUYUYOR” diye tezahurat yapılıyor ve de alkışlanıyor.
Ortalık toz duman bir yanda Diyarbakır’da Türk Bayrağının indirilmesi, bir yanda AKP’nin her türlü desteği ile Irakta katliam yapan, konsolosluğu basıp oradaki görevlileri ve Irakta bir parça ekmek için çalışan şoförleri esir alan IŞİD terör örgütü, Ülkeyi bölmeye çalışan PKK terör örgütünün tehditleri ve yüzlerce maden işçisinin katledilmesi ve katillerin serbest dolaşmaları.
Bu arada ülkemizin geleceğinin belirleneceği CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi var. Aylarca toplumun her kesimi ile konuşup; nasıl bir Cumhurbaşkanı seçmek istersiniz turları tamamlanıp aday ismi açıklanınca hemen itirazlar yükseldi. Önce CHP içinden gelen itirazlar ki bunlardan bazıları adaya değil, direk genel başkanın kişiliğine karşı yapılan itirazlardı. Sonra basından bazı gazeteciler başladı itirazlara.
Ama hiç kimse bu seçimin adaletsiz bir seçim olacağını söylemiyor. Tayyip Erdoğan Yüksek seçim Kurulunun bütün yasaklarını bundan önce olduğu gibi hiçe sayacak, devletin bütün olanaklarını kullanacak ve Trafolara giren kedilerin sayılarını da çoğaltarak akla gelmeyen hilelere baş vuracaktır.
Son durumda bir yanda gezi olaylarında onlarca gencin, Uludere’de 34 yurttaşın, Soma’da 301 maden işçisinin katledilmesinden sorumlu, ve İnsanların başını kesip, ciğerlerini Allahuekber diye yiyenlerin silahlandırılmasını ve korunmasını sağlayan AKP’nin başına mı?
Ya da muhalefetin ortak adayına mı? Oy vereceğiz
Son olarak;
Haydar Tunçkanat’ın «İKİLİ ANLAŞMALARIN İÇYÜZÜ” Kitabından bir bölümü birilikte okuyalım ve şimdiye kadar bizleri kimler nasıl yönetmiş, Emperyalizmin işbirlikçileri nasıl, nerelerde yetiştirilmiş ve nerelere yerleştirilmiş.
27 Şubat 1946 tarihinde Türkiye ve ABD ile imzalanan kredi anlaşmasına ek olarak birçok ekler de yapılmıştır. Bu ek anlaşmalarla bilginin ve mesleki istidat sahiplerinin daha geniş ölçüde mübadelesi maksadı ile Türkiye´de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu adı altında yeni bir organ kurmaktadır. Bu komisyonun sekiz üyesinden dördü Amerikalı dördü de Türk olacaktır. Ve Amerika´nın, Türkiye´deki Büyükelçisi bu komisyonun fahri başkanıdır. Oyların eşit olduğu hallerde başkan oyunu kullanarak onlaşmazlığı çözümleyecektir. Komisyon her türlü davranışından A.B.D. Dışişleri Bakanına karşı sorumlu olacak bütçesini orası vize edecek ve isterse komisyonun her husustaki kararlarını gözden geçirerek değiştirebilecektir.
Amerika Dışişleri Bakanının ve Ankara´daki Amerikan Büyükelçisi ile elçilikte görevli iki memurun kontrol ve denetiminde olacak ve yine Amerikalı müdür ve yardımcıları da anlaşmaya göre Amerika Dışişleri Bakan tayin edecektir. Amerikan kanunlarına göre çalışacak olan bu komisyonun ve orada görev alacak Amerikalıların neler yapacaklarını, amaçlarını, anlaşmada belirtildiği gibi, belirtilmeyen alanları da Amerikalılar bilecek veya yeni bir durum karşısında Dışişlerinden yeni talimat alabileceklerdir.
Bu komisyona girecek dört Türk üyenin görevleri. yetkileri ve kime karşı sorumlu olacakları hakkında bir kelime dahi yoktur. Anlaşmadaki bütün hükümler, kurulacak alan Amerikan Eğitim komisyonunun Türkiye´de Türk parası ile Türk hükümetinin himayesinde, her türlü Türk denetiminin dışında Türk Eğitimi hakkında, araştırma yapması, bilgi toplaması, genel olarak okul, üniversite ve bakanlıklara yerleştirilmesi ve benzeri faaliyetlerini kolaylaştırmak amacını sağlamak için getirilmiştir..
Sözde karşılıklı olan bu anlaşma ile bağımsız bir devlet olan Türkiye´nin başkentinde Türk Eğitimi ile ilgili bir Amerikan eğitim komisyonu kuruluyor ve Türk hükümetine bu komisyonun çalışmalarını kontrol ve denetleme hakkı dahi verilmiyor.
Bu nedenle Türkiye´de iyice yerleşip sömürüsünü sürdürebilmek için her alanda olduğun gibi eğitim hakkında da bilgiye ihtiyacı vardır. Bunun için de Amerika´dan uzman, araştırmacı, öğretim üyesi adları altında, bu anlaşma ile kurulan Amerikan Eğitim komisyonu marifetiyle gerekli personeli bilgi toplamak üzere görevlendirmiştir.
Amerika’nın Türkiye’de yardım edecek ve işbirliği yapacak, Amerika´da yetiştirilmeye uygun Türk genci, öğretim üyesi ve araştırmacılara da ihtiyacı vardır. Amerikalılar tarafından tespit edilen niteliklere uygun olanlar arasından seçilecek bu kimseler eğitim araştırma veya görgü ve bilgilerini artırmak üzere gönderilirler.
Bunlardan Amerika için Amerika´da yararlı olacaklar dolgun ücret ve görev teklifleriyle orada bırakılmakta bir kısmı da süreleri sonunda Türkiye´ye dönmektedirler. Dönenler de iki guruba ayrılmaktadır; Birinci gurup Amerikan hayranı ve onların her şeyini benimseyip Amerikalılaşanlar.
İkinci gurup da bunların dışında kalanlar. Bunların her biri hakkında Amerikalılar hal tercümeleri ve albümler hazırlarlar. Birinci guruba dahil olanlardan en kabiliyetlilerinin gerektiğinde kullanılmak ve işbirliği yapmak üzere Devletin. Hükümetin en önemli yerlerinde görev almaları veya tayinleri sağlanır.
Bunlardan bir kısmı da Türkiye’deki Amerikan yardim kurulları, Amerikan şirketleri ve diğer örgütlerinde görevlendirilir.
Bu suretle Amerikalıların Türkiye´deki işbirlikçileri de zaman içinde çoğalarak örgütlenir.
Bu anlaşma ile Ankara´da kurulması kararlaştırılan Amerikan Eğitim Komisyonunun dört Türk üyesinin görevleri bu komisyonun çalışmalarına toplantıdan toplantıya katılarak onlara yardımcı olmaktır
Diyeceksiniz ki bu ikili anlaşmalarla Cumhurbaşkanlığı seçiminin ne ilgisi var. Hem de çok ilgisi var. İsterseniz google de bir gezinti yapıp, Rockefeller Vakfı, Ford Vakfı, Nato Bursları ve buna benzer vakıf ve kuruluşların amaçlarını yukarıda açıklandığı gibi görebiliriz.
Bu arada bu burslarla yetiştirilenleri ve görevlerini de siz araştırın.

Değerli yazar Uğur Mumcu; «Devletimizin temelindeki ilk harç, bağımsızlık bilincidir” der.

Ne acı ki 1946 yılından bu yana; bu bilinç, bilinçli olarak yok edilmiştir.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu ve arkadaşlarının yargılanmasında bir pankart çok dikkat çekiciydi. Belli ki pankartı Antep’liler hazırlamıştı.

«ADALETSİZ BAKLAVANIN BİLE TADI YOK”

Son on iki yıldır başta Adalet olmak üzere tüm değer yargıları ortadan kalkmış, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, din sömürücülüğü, hatta katillik bile alkışlanır duruma gelmiştir.

Dünyanın hiçbir ülkesinde hırsızların mağdur edebiyatı yaparak seçim kazandığı görülmemiştir. Ama ne yazık ki ülkemizde miting meydanlarında hırsızlıkları tescil edilmiş siyasetçilere «TÜRKİYE SİZİNLE GURUR DUYUYOR” diye tezahurat yapılıyor ve de alkışlanıyor.

Ortalık toz duman bir yanda Diyarbakır’da Türk Bayrağının indirilmesi, bir yanda AKP’nin her türlü desteği ile Irakta katliam yapan, konsolosluğu basıp oradaki görevlileri ve Irakta bir parça ekmek için çalışan şoförleri esir alan IŞİD terör örgütü, Ülkeyi bölmeye çalışan PKK terör örgütünün tehditleri ve yüzlerce maden işçisinin katledilmesi ve katillerin serbest dolaşmaları.

Bu arada ülkemizin geleceğinin belirleneceği CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi var. Aylarca toplumun her kesimi ile konuşup; nasıl bir Cumhurbaşkanı seçmek istersiniz turları tamamlanıp aday ismi açıklanınca hemen itirazlar yükseldi. Önce CHP içinden gelen itirazlar ki bunlardan bazıları adaya değil, direk genel başkanın kişiliğine karşı yapılan itirazlardı. Sonra basından bazı gazeteciler başladı itirazlara.

Ama hiç kimse bu seçimin adaletsiz bir seçim olacağını söylemiyor. Tayyip Erdoğan Yüksek seçim Kurulunun bütün yasaklarını bundan önce olduğu gibi hiçe sayacak, devletin bütün olanaklarını kullanacak ve Trafolara giren kedilerin sayılarını da çoğaltarak akla gelmeyen hilelere baş vuracaktır.

Son durumda bir yanda gezi olaylarında onlarca gencin, Uludere’de 34 yurttaşın, Soma’da 301 maden işçisinin katledilmesinden sorumlu, ve İnsanların başını kesip, ciğerlerini Allahuekber diye yiyenlerin silahlandırılmasını ve korunmasını sağlayan AKP’nin başına mı?

Ya da muhalefetin ortak adayına mı? Oy vereceğiz

Son olarak;

Haydar Tunçkanat’ın «İKİLİ ANLAŞMALARIN İÇYÜZÜ” Kitabından bir bölümü birilikte okuyalım ve şimdiye kadar bizleri kimler nasıl yönetmiş, Emperyalizmin işbirlikçileri nasıl, nerelerde yetiştirilmiş ve nerelere yerleştirilmiş.

27 Şubat 1946 tarihinde Türkiye ve ABD ile imzalanan kredi anlaşmasına ek olarak birçok ekler de yapılmıştır. Bu ek anlaşmalarla bilginin ve mesleki istidat sahiplerinin daha geniş ölçüde mübadelesi maksadı ile Türkiye´de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu adı altında yeni bir organ kurmaktadır. Bu komisyonun sekiz üyesinden dördü Amerikalı dördü de Türk olacaktır. Ve Amerika´nın, Türkiye´deki Büyükelçisi bu komisyonun fahri başkanıdır. Oyların eşit olduğu hallerde başkan oyunu kullanarak onlaşmazlığı çözümleyecektir. Komisyon her türlü davranışından A.B.D. Dışişleri Bakanına karşı sorumlu olacak bütçesini orası vize edecek ve isterse komisyonun her husustaki kararlarını gözden geçirerek değiştirebilecektir.

Amerika Dışişleri Bakanının ve Ankara´daki Amerikan Büyükelçisi ile elçilikte görevli iki memurun kontrol ve denetiminde olacak ve yine Amerikalı müdür ve yardımcıları da anlaşmaya göre Amerika Dışişleri Bakan tayin edecektir. Amerikan kanunlarına göre çalışacak olan bu komisyonun ve orada görev alacak Amerikalıların neler yapacaklarını, amaçlarını, anlaşmada belirtildiği gibi, belirtilmeyen alanları da Amerikalılar bilecek veya yeni bir durum karşısında Dışişlerinden yeni talimat alabileceklerdir.

Bu komisyona girecek dört Türk üyenin görevleri. yetkileri ve kime karşı sorumlu olacakları hakkında bir kelime dahi yoktur. Anlaşmadaki bütün hükümler, kurulacak alan Amerikan Eğitim komisyonunun Türkiye´de Türk parası ile Türk hükümetinin himayesinde, her türlü Türk denetiminin dışında Türk Eğitimi hakkında, araştırma yapması, bilgi toplaması, genel olarak okul, üniversite ve bakanlıklara yerleştirilmesi ve benzeri faaliyetlerini kolaylaştırmak amacını sağlamak için getirilmiştir..

Sözde karşılıklı olan bu anlaşma ile bağımsız bir devlet olan Türkiye´nin başkentinde Türk Eğitimi ile ilgili bir Amerikan eğitim komisyonu kuruluyor ve Türk hükümetine bu komisyonun çalışmalarını kontrol ve denetleme hakkı dahi verilmiyor.

Bu nedenle Türkiye´de iyice yerleşip sömürüsünü sürdürebilmek için her alanda olduğun gibi eğitim hakkında da bilgiye ihtiyacı vardır. Bunun için de Amerika´dan uzman, araştırmacı, öğretim üyesi adları altında, bu anlaşma ile kurulan Amerikan Eğitim komisyonu marifetiyle gerekli personeli bilgi toplamak üzere görevlendirmiştir.

Amerika’nın Türkiye’de yardım edecek ve işbirliği yapacak, Amerika´da yetiştirilmeye uygun Türk genci, öğretim üyesi ve araştırmacılara da ihtiyacı vardır. Amerikalılar tarafından tespit edilen niteliklere uygun olanlar arasından seçilecek bu kimseler eğitim araştırma veya görgü ve bilgilerini artırmak üzere gönderilirler.

Bunlardan Amerika için Amerika´da yararlı olacaklar dolgun ücret ve görev teklifleriyle orada bırakılmakta bir kısmı da süreleri sonunda Türkiye´ye dönmektedirler. Dönenler de iki guruba ayrılmaktadır; Birinci gurup Amerikan hayranı ve onların her şeyini benimseyip Amerikalılaşanlar.

İkinci gurup da bunların dışında kalanlar. Bunların her biri hakkında Amerikalılar hal tercümeleri ve albümler hazırlarlar. Birinci guruba dahil olanlardan en kabiliyetlilerinin gerektiğinde kullanılmak ve işbirliği yapmak üzere Devletin. Hükümetin en önemli yerlerinde görev almaları veya tayinleri sağlanır.

Bunlardan bir kısmı da Türkiye’deki Amerikan yardim kurulları, Amerikan şirketleri ve diğer örgütlerinde görevlendirilir.

Bu suretle Amerikalıların Türkiye´deki işbirlikçileri de zaman içinde çoğalarak örgütlenir.

Bu anlaşma ile Ankara´da kurulması kararlaştırılan Amerikan Eğitim Komisyonunun dört Türk üyesinin görevleri bu komisyonun çalışmalarına toplantıdan toplantıya katılarak onlara yardımcı olmaktır.

Diyeceksiniz ki bu ikili anlaşmalarla Cumhurbaşkanlığı seçiminin ne ilgisi var. Hem de çok ilgisi var. İsterseniz google de bir gezinti yapıp, Rockefeller Vakfı, Ford Vakfı, Nato Bursları ve buna benzer vakıf ve kuruluşların amaçlarını yukarıda açıklandığı gibi görebiliriz.

Bu arada bu burslarla yetiştirilenleri ve görevlerini de siz araştırın.

Bunları da sevebilirsiniz