1 Kasım 2015 seçimleri sonucu yeni bir yönetim şeklinin ilk belirtileri yavaş, yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı.
Önce Antalya’da yapılan G20 toplantısı ki bu konuyu bütün basın yazdı.
Bu arada ‘kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ türünden söylemlerde tam bir korku düzeni içine sürüklendiğimiz de açıkça ortaya çıkmıştır.
Yazının başlığı
“ İTAAT ET, RAHAT ET” sözü, AKP’nin ağlamaktan sorumlu eski bakanı Bülent Arınç’ın Manisa’da bir nikah töreninde yaptığı konuşmanın özeti.
1 Kasım seçimleri sonu herkes AKP iktidarına ‘itaat et, rahat et’ çağrısına uymak için yarışa giriştiler, Önce medya patronları makine ayarlarına dönme diye itaat etmeye başladılar. Sonra iş adamları sıraya girdi itaat etmek için. Zaten başta Genel Kurmay başkanlığı, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu, Diyanet işleri başkanlığı, Hakimler-Savcılar, Valiler ve diğer kurumlar daha önce itaat ettiklerini açıklamışlar ve RAHAT etmenin yolunu bulmuşlardı.
Bu arada ‘seni başkan yaptırmayacağız’ diyerek, kendilerini aydın sanan ATATÜRK’e saldırmayı entelektüellik olarak algılayan saftiriklerin oyları ile 7 Haziran seçimlerinde 80 Milletvekili çıkaran, HDP’li lerden Celal Doğan ve Mehmet Dengir Fırat Başkanlık için yeşil ışık yakmışlardı. HDP Genel Başkanı buna karşı çıkmış gibi görünerek biz sözümüzün arkasındayız demişti.
Birden ne olduysa HDP’nin her iki eş başkanı da biz Başkanlığa karşı değiliz tek adama karşıyız diyerek demeçler vermeye dolaysıyla itaat etmeye hazır olduklarını duyurdular.
Hani siz Türkiye partisi olacaktınız. Hani siz SOL bir parti olarak kendinizi halka tanıtıyordunuz. Kaldı ki AKP’nin ‘çözüm’ sürecinden sorumlu bakanı Beşir Atalay Van’daki bir konuşmasında HDP; Hakan Fidan ve ABD’nin dizayn ettiği bir partidir demişti.
Şimdi gelelim 2011 yılından beri AKP iktidarlarına İTAAT eden ve her türlü desteği alan dinci terör örgütlerine ve IŞİD’e,
Dur dendiğinde duran, vur dediğinde vuran bu dinci terör örgütü IŞİD’İ tüm dünyada bilmeyen kalmadı.
Burada sadece Gaziantap’ten söz etmek istiyorum.
Kurtuluş Savaşında 11 ay emperyalistlerle savaşan ve neticesinde GAZİ Ünvanını alan Gaziantep; önceleri BARIŞ’IN şehri olarak tanınırdı. Gaziantep’te Türk olsun, Arap olsun, Kürt olsun, Ermeni olsun, Yahudi olsun; hepsi bir arada yaşayan ev komşuları, dükkan komşuları Bayramlarda düğünlerde birlikte halay çeken, acı günlerinde birlikte yas tutan bir şehirdi. Ayrıca kültürü, eğitimi, sanayisi, tarihi değerleri çok yüksek olan bir şehir olarak anılırken.
Her ne oldu ise 2011 yılından sonra: terör örgütlerinin ve IŞİD’in en kolay, en zahmetsiz örgütlendiği, hücre evlerinin
”çokça” bulunduğu bir kent oldu Gaziantep.
”Ankara Katliamı” dan
”Paris Katliamı” na kadar uzanan çizginin başlangıç noktası olmuştur Gaziantep…
Ayrıca ‘İtaat et, rahat Et, kuralına uyarak Paraya ve güce
”biat” edilen,
”arsa Rantı”nın en yoğun olduğu yerdir üstelik..
2,5 milyon nüfusa ve 500 bine yaklaşan Suriyeliye sahip Gaziantep…
Oysaki; ünlü seyyah Evliya Çelebi Gaziantep için bakın ne diyor,
“
“Bu şehri anlatmaya, ne dil ne de kalem yeter.” Dünya yüzünden geniş bir ili, göz alıcı büyük yapıları her yerde aranan eşyası, birçok mezraları, bolluk ve verimliliği, bitimsiz yiyecek ve içecek pınarları ve ırmaklarıyla burası “Şehr-i Ayıntab-ı Cihan” (Dünyanın Gözbebeği Şehir)”dır.” diye yazmış…
Sonuç olarak Gaziantep bugün modaya uymuş, Güce İTAAT EDEREK rahat olmanın yolunu seçmiştir.
UTANIYORUM.