Aşağıdaki konuşma 1970 yılında Laik okullara ve Laik eğitime karşı saldırıların yoğunlaştığı dönemde zamanın cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ile Tabii senatör Osman Köksal arasında yapılan bir konuşmadan alıntıdır.
“Ne haksızlığı Osman Bey” dedi ve anlatmağa başladı: “Bugünkü okullar birer anarşi yuvası haline geldi. Bu okullarda yetişen gençlere, memleket idaresi teslim edilemez. On yıl sonra bunlar işbaşına geçecekler. Onlara nasıl güvenebiliriz? Hem de biz LAİK OKULLARA karşı, İMAM HATİP okullarını bir alternatif olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerleştireceğimiz bu kişileri bu okullarda yetiştireceğiz” dedi.
Zaman geçti Cevdet Sunay’ın sözünü ettiği gençler için bir kanser uru gibi ülkenin hemen her yerinde bol bol İmam Hatip okulları kuran kursları ağı örülmeye başladı..
Bu okullardan mezun olanlar Hukuk fakültelerine, Siyasal Bilgiler fakültesine, Dil Tarih Fakültesine yerleştirildi. Öyle odu ki, Hukuk Profesörü ADD’nin kurucu başkanı, ceza yasasından 163. maddesinin kaldırılmaması için savaş veren MUAMMER AKSOY yobazlar tarafından katledilmeden önce Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin %46 sını İmam Hatip çıkışlı öğrencilerin oluşturduğunu açıklamıştır.
Yine Prof. Dr. Nejat Kaymaz da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ndeki kendi öğrencilerinin %66 sının İmam Hatipli olduklarını açıklıyor. Yine aynı yıllarda Yargıtay da yüksek yargıçların % 17’sinin İmam Hatip kökenli olduklarını söylenmektedir.
2002 yılından beri13 yıldır Türkiye, Kemalist Devrimle gelen gelişmenin yolunu yordamını, yörüngesini yitirmiş durumda. Laik eğitim giderek medreseleşme kimliğine girmiş; üniversiteler okullaşma niteliği kazanmıştır. Yaratıcı yetenekler ve araştırıcı beyinler, üniversitelerde barınamaz olmuşlar. Ya dinci teröristler tarafından katledilmişler, yada uyduruk senaryolarla mahkemelerde süründürüp ceza evlerinde yok edilmeye çalışılmışlar.
Orta okul sıralarında öğretmenlerimiz bize bileşik kapları deneyler yaparak anlatmışlardı. Bileşik kap örneğinde olduğu gibi ülkenin EĞİTİMİ bozulduğunda; Hukuk, Ekonomi, Kültür-sanat, Sanayi, Tarım, Ticaret, iç ve dış politikalar ve yönetim de bozulmaya mahkümdur.
Mustafa Kemal Atatürk emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Şavaş’ı sırasında
‘hele bir Eğitim dursun dememiş’ top ve tüfek sesleri arasında eğitim kongreleri yapmıştır.
Bugün eğitim tamamen milli olmaktan çıkmış, tam bir açmaz içindedir. Cumhuriyet Okullarından yetişen bilim adamları tüm dünyada saygı ile önemli toplantılarda söz sahibi olurken, Nobel Kimya ödülünü alan Prof Dr. Aziz Sancar, ben bunu Cumhuriyete borçluyum derken,
Bu on üç yıl içinde kendisine prof denilen bazı zavallıların yaptıklarına bakın.
“Köpek beslenen eve melek girmez” Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fak. Öğ. Üyesi Prof Dr. Orhan Çeker
Dumlupınar Üniversitesi Fen Fakültesi botanik bölümü öğretim üyesi doçent, evini dergaha çevirdi, eşi kendisini peygamber ilan etti.
TBMM’de dağıtılan imam hatip mezunlarının dergisinde… Plajlarımızdaki boğulma vakalarını önlemek için “bilimsel” öneri getirildi, “herhangi bir kişi denizde boğulmak üzereyken, samimi şekilde dua ederse, kurtulur” denildi.
Profesör sağlık bakanımız, Türkiye’deki sağlık sisteminin ABD’den daha iyi olduğunu söyledi, keneden korunmak için pantolon paçalarını çoraba sokmamızı önerdi.
Evet 13 yıl ülkeyi yönetenlerin geçmişlerine baktığımızda Cevdet Sunay’ın sözünü ettiği gençlerin olduğunu görürüz. Hemen tümü çeşitli suçlardan yargılanmış kişiler, Kanlıpazar, Kahraman Maraş, Sivas Madımak, Kayıp Trilyon, Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanlığında işlenen suçlar, Hırsızlık, yolsuzluk, Rüşvet, olaylarına karışmışlar 17 -25 Aralık rezaletini gözler önüne sermişler.
Başmüfettiş
Candan Eren, DGM´ye sunduğu İstanbul Büyükşehir soruşturması ile ilgili olarak, raporunda Erdoğan’ın
’Cürüm işlemek için çete oluşturmak, ihalelere fesat karıştırmak ve cihat hazırlığı yapmak´ suçlamalarına yer verdi.
10 Ekim 2015 Ankara’da IŞİD tarafından 102 yurttaşımız katledildi. Sorumluları belli.
Şimdiye kadar IŞİD’in hamiliğini yapan AKP iktidarlarının eğitim düzenlerinde IŞİD’in olması, onbinlerce kişinin IŞİD’e katılmasının altında yatan nedir. IŞİD’E katılanların ailelerinin anlatımına göre evden kaçıp Cihada katılanların çoğu Kuran kurslarında yetişmişler.
Kuran kurslarında her gün öğrencilere ettirilen yemini birlikte değerlendirelim. Ve üzerinde düşünelim.
“Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim … Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir.
Hayatımı, Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye´yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime… kısa zamanda, ümmet esasına dayanan şeriat devletinin kurulması için devlet idaresinde (Türkiye Cumhuriyeti Devleti) söz sahibi olacak mevkilere gelmek için çalışacağıma, dinim, Allah’ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim”(Prof Fehmi Yavuz: Ölüm Duyuruları, Dayanışma Yayınları Ankara 1983, s.16)
Özet olarak ülkemiz toplumsal bir çözülmenin eşiğine getirilmeye çalışılmaktadır. Her gün şehit haberleri ile kahrolurken, ilkokul öğrencilerinin okul yoluna PKK terör örgütü tarafından bombalar yerleştirilirken, okullara ve hastanelere roketlerle ateş edilirken diğer yanda da bir yurttaşın boynuna ip geçirilerek zırhlı bir araçla sokaklarda dolaştırılması sanırım toplumu çözmenin en belirgin örneğidir.
Usta oyuncu Levent Kırca’nın sonsuzluğa göçmeden önce veda mektubunda dediği gibi CUMHURİYET LE KALIN, ATATÜRK LE KALIN
Not: 2002 yılından beri ülkemizi yöneten bu çetenin marifetlerini aşağıdaki lingten okuyabilirsiniz.
http://68dayanisma.org/index.php?option=com_attachments&task=download&id=117