PKK ile Tahtarevalli Oyunu

AKP, hem iktidara geldiği ilk seçimden önce.
Ve hem de iktidarda 13 yıl kalmasını sağlayan her seçimden önce,
uğursuz bir işbirliğinin içinde oldu.
2002´de yapılan ilk seçimde onu iktidara getiren ´dış´ güç ABD idi.
Çünkü ABD, Ecevit Hükümeti´ne söz geçiremiyor, sözünden çıkmayacak bir
hükümetin başımıza gelmesini istiyordu.
Daha sonra yapılan her seçimde, ABD -zaman zaman beyzbol sopasını
göstererek de olsa- AKP´ye olan desteğini sürdürdü.
Fakat bu seçimlerde ABD´nin yanı sıra, AKP´nin kazanmasına yardım eden
bir başka aktör daha çıktı ortaya: PKK

DSP+MHP+ANAP KOALİSYONUNUN YIKILIŞI

Rahmetli Bülent Ecevit´in Başbakanlığında, DSP+MHP+ANAP Koalisyonu
1999 yılında iş başına geldiğinde, birçok kişi bu koalisyonun pek
yürümeyeceği inancındaydı. Ama öyle olmadı. Koalisyon partilerinin
liderleri, siyasi görüş ayrılıklarına rağmen, uyumlu sayılabilecek bir
performans gösterdiler.
Ancak iki büyük olay bu koalisyon hükümetinin sonunu getirdi.
Biri, 1999 Gölcük depreminin yarattığı büyük ekonomik, sosyal ve hatta
psikolojik çöküntüydü.
Diğeri ise, ABD´nin, Türkiye´yi kullanarak (topraklarımızda
yerleşerek) Irak´ı işgal kararı vermesine, Ecevit başkanlığındaki
hükümetin karşı çıkmasıydı.
ABD´nin Irak iştahı çok fazlaydı. Önce, Ecevit´e büyük baskı yaptılar
hatta tehdit etmeyi denediler. Baktılar ki, Ecevit çetin ceviz, bu kez
ondan kurtulmanın yolunu aradılar.
Ortada ekonomik olarak güçlü olmayan bir ülke vardı ve hükümeti yıkmak
işten bile değildi.
Kırılganlaşmış olan ekonomiyi çökerterek, koalisyon hükümetine erken
seçime zorlamayı kararlaştırdılar.
Elbette alternatifi hazırlamışlardı: AKP

SEN MİSİN ABD´NİN İSTEĞİNE KARŞI ÇIKAN!
ABD bir karar verir de, onun Türkiye içindeki tetikçileri (başta basın
olmak üzere) durur mu?
Hep birlikte harekete geçtiler. Boğazın yalılarında hazırladıkları
gazete manşetleriyle -zaten kandırılmaya hazır olan- halkın tercihini
belirlediler(!).
ABD amacına ulaşma yolunda en öldürücü darbeyi, bir dostunu
Türkiye´nin ekonomisini halletmeye(!) göndererek vurdu. Sonunda hep
birlikte koalisyonu bitirdiler ve yeni bir seçimle AKP´yi iktidara
getirdiler.
HER SEÇİMDE AYNI OYUN
2002 seçimlerinin tezgahının nasıl kurulduğunu özetledikten sonra
gelelim sonraki seçimlerde oynanan oyuna.
Bu oyun, AKP ile PKK arasında oynanan bir tahterevalli oyunu gibi bir şey.
2007, 2011 ve 2015 seçim dönemlerini hatırlayın!
a-Her seçimden önce PKK ateşkes kararı aldı ve seçimlere öyle girildi.
b-Bu sayede AKP, ´kanı durdurduk´ aldatmacasıyla milletten oy alarak
iktidarını sürdürdü. (Yalnız son seçimde, halk onları biraz tanır gibi
oldu.)
c-Her seçimin ardından, yeniden silaha sarılan PKK yeniden kan dökmeye
başladı…
CİNAYETLERİ ASKIYA ALAN PKK
Aralarında hangi anlaşmaların yapıldığı; PKK, Öcalan, MİT ve AKP´nin
neler konuştukları ayrı bir konu.
Önemli olan AKP ile PKK arasında seçimlere dayalı bir danışıklı
dövüşün yani bir şike durumunun bulunması.
Böyle bir şike yoksa, PKK neden seçimlerden önce AKP´ye koltuk değneği
olsun ki?
Ve neden seçimlerden önce AKP´nin, ´kanı durdurdum!´ yalanını haklı
gösterecek şekilde cinayetlerini askıya alsın ki?
Seçim sonrası ise, cinayetsiz geçirdiği zamanın acısını çıkarırcasına
kan dökmeye yeniden başlaması başka nasıl açıklanabilir?

Bu şike olayında, AKP´nin kazancı belli de, PKK´nın çıkarının ne
olduğu sorulabilir elbette.
Sorulmasına sorulabilir de, soran kişinin Türkiye´nin ne halde
olduğunu hiç bilmemesi gerekir.
Bu soruyu soranı, Doğu Anadolu´ya bir seyahate göndermek gerekir.
Gitsin ve oradaki fiili durumu görsün diye.

Bunları da sevebilirsiniz