Hacı fış fış düşünmüş taşınmış, hicaza gitmeye karar vermiş. Tabi o dönemde ulaşım araçları yok. Hac ziyaretleri sadece develerle yapılıyor.
Hacı fış fış deveyi hazırlamış, hac yolu çok uzun, hem hac a gidecek hem de giderken leblebi, fıstık, üzüm, ceviz gibi çerezlerle, buğday, arpa ne buldu ise torbalara doldurmuş, hem ziyaret, hem ticaret yapacak.
Az gitmiş uz gitmiş devenin üzerinde bir yandan çerezleri atıştırıyor, bir yandan da deveyi nasıl düzeceğini düşünüyor. Sonunda bulmuş deveyi nasıl düzeceğini.
Teraziyi devenin hörgücüne koyacak, ayaklarını terazinin kefelerine koyacak ve deveyi düzecek. Dediği gibi de yapmış, yapmış ama bir pişmanlık kaplamış içini, Deveden inmiş bir yandan kör şeytan kör gözüne lanet diyor diğer yandan da teyemmüm abdesti alıyor.( Abdest almak veya gusletmek için, su bulunmazsa toprak veya kumla alınan abdest)…
Bu sırada aniden şeytan çıkıyor ortaya.’ Başlıyor hacıya ‘ ulan p…….k, ulan utanmaz ben yeryüzüne geleli beri terazi ile deve düzmek aklıma gelmedi. Hem terazi ile deveyi düzüyorsun hem de kör şeytan diye bana küfür ediyorsun’
Ve hacıyı öyle bir çarpıyor ki; ağzı bir tarafa burnu bir taraf kayıyor.
Şimdi devir değişti. Bazıları iş adamlarının uçağı ile aile boyu gidiyor hac ziyaretine, kimileri devletin uçağı ile onlarca kişi ile gidiyor. Bu arada uçağa binme korkusu olanlar Mercedes arabayla gidiyor hac ziyaretine.
Şeytandan korunmak için ise Mercedesler zırhlarla kaplanıyor. O kadar ucuz ki Mercedesler maliye bakanının dediği gibi çerez parasına.
Ama şeytan bu ne zaman nerede ne yapacağı belli olmaz.