Yüzlerce iftira suçlama susturma yıldırma imha etme yazılarından şimdi hangi birini anlatsam.. Gün geçtikçe fırsat buldukça daha bir çoğunu aynen böyle çıkartıp yazacağız..
Bir tanesiyle açılış yapalım şenlik olsun sayfa dolsun ibreti alem olsun..
Yıl 2011. Yazar Cem Küçük.
Gazete: Yeni Şafak..
Baba sallamış sallamış sallamış sallamış… nihayetinde:
‘… İşin bir de Odatv boyutu var. Malum çok yazdık çizdik. Soner Yalçın bu ülkenin karanlık gazetecisi ve sahibi olduğu odatv kirli tezgahların üretildiği bir yapı. İnsanlar bu siteden her gün karalandı aşağılandı. Darbe planları hazırlandı. İsrail’le işbirliği yaptılar. Bu kadar gözü dönmüş insanlar bunlar….’
‘…Ve Nihat Genç hala anlam veremediğim bir şekilde Soner Yalçın ve şürekasını destekliyor. Yahu bu adamlar her haltı yemiş. O yüzden cezaevinde tutuklular. Kolay kolay da gün yüzü göremeyecekler. Bu kadar mı kendini kaybettin Nihat Genç. Bu kadar mı?…’
‘….Hadi Ergenekon’a yalan dedin. Balyoz darbe planı uydurma dedin. Peki hangi akla hizmet Odatv iddianamesine polislerin tezgahı diyebildin?….’
‘….Amerikan Köpekleri.. Karanlığa Okunan Ezanlar.. kitaplarını yazan sen. Gittin darbecilerle cuntacılarla leş kargalarıyla arkadaşlık ettin. Millete düşman olanlarla dost olunmaz. Hergün ar dersleri veren birinin şimdi ar dersine ihtiyacı olması çok acı….’
‘… Peki ne oldu da Amerikan Köpekleri gibi önemli bir kitabı yazmış Nihat Genç bugün darbecilere cuntacılara iftiracılara arka çıkmaktadır?….’
‘…Adına Ergenekon denilen ve Ak Parti hükümetini yıkmak ülkeyi kaosa sürüklemek için her türlü senaryolar üreten çetenin varlığı artık herkesin malumu. Balyoz iddiaları yenilir yutulur cinsten değil. Bunları polis ya da başka birilerinin ürettiğini iddia etmek akıl dışı bir iş. En son Soner Yalçın ve arkadaşlarının tutuklanmasına kadar giden olayın seyir defteri hayli kabarık….’
‘… İşte meselenin bam teli de tam burası. Medya dünyasında olan herkes Soner Yalçın ve arkadaşlarının kim olduğunu iyi bilir. Bu grubun hoşlanmadıkları herkese çamur attığını insanların onurlarıyla oynadığını sağır sultan bile duydu. Nihat Genç’in duymaması mümkün mü?…’
‘.. Sadece bunlarla da sınırlı değil Yalçın ve arkadaşlarının yaptıkları. Dezenformasyon ürettiklerini olayları çarpıttıklarını da hepimiz biliyoruz.. Nihat Genç’in böyle adamlara destek olması onları sanki gerçek bir demokrat gibi savunması inanılır gibi değil. Normal şartlarda Ergenekon tayfasıyla Odatv’yle Çetin Doğan’la Nihat Genç’in yan yana durması olası değil…’
‘… Nihat Genç her zaman doğrunun yanında olmuş ve güçlüden korkmamıştır. Ralph Waldo Emerson gibi kraldan değil haklıdan yana olmuştur. Henry David Thoroeu’nun sivil itaasizliğinin Türkiye ayağıdır. Bizim Kunta Kinte’mizdir. Peki ne oldu da Amerikan Köpekleri gibi önemli bir kitabı yazmış Nihat Genç bugün darbecilere cuntacılara iftiracılara arka çıkmaktadır…’
‘.. Bu sorunun yanıtını onun eski dostları bile bilmemektedir. Biz de bilmiyoruz. Kızgınlığından böyle davranmaz. İnanmadığı şeyi de savunmaz. Herhalde bunu en iyi Nihat Genç açıklar…’
İki ayrı yazıdan aldığım satırlar bunlar…
Yıl 2011.
Yazar Cem Küçük..
Arkadaşların hepsi içerde..
Dışarda yazan çizen adam kalmamış..
Cemaat yargıya el koymuş..
Ve biz bu sitede Şahin ve Fethi’yle cemaate karşı kimsenin yazamadığı ses çıkaramadığı günlerde paso cemaatinin yedi sülalesinin deşifresiyle meşguluz..
Doğrusu bu suçlamalarla uğraşacak zamanımız da yoktu..
İşimiz sabah akşam sahte cemaat belgeleriyle uğraşmak..
Bu satırlar 2011 yılında yazıldı..
Ve yazının sonunda Cem Küçük Bey bir soru soruyor: Amerikan Köpeklerini yazan Nihat Genç bunları nasıl savunur?
Devam ediyor: ‘Herhalde bunu en iyi Nihat Genç açıklar!
Aradan dört sene geçti.
Açıklıyorum:
Nihat Genç Amerikan Köpekleri’ni yazmaya devam ediyor..
Türkiye’de fikir hürriyeti varmış.. Cemaate ve şeyhine yedi yıl tek satır eleştiri getiremeyenler yıllarca Atatürk’e hakaret gırla küfürler etmeye başladı..
Atatürk’e kim hakaret etmeye kalkmışsa bu satırların yazarı hiç sektirmeden ve kimsenin gözünün yaşına bakmadan fikir özgürlüğünü dibine kadar kullandı kullanacak..
Atatürk’e Bağımsızlığımız’a Kurtuluş Savaşı’na gazilere ve milli ortak değerlerimize kim hakaret etmeye kalkarsa yazar Nihat Genç cevabını vermeye devam ediyor ve memleket nöbetini hala sürdürüyor…
Ama siz… yedi yıl savunduğunuz cemaati ve şeyhinin yalanlarını artık sürdüremiyorsunuz..
…
‘Suç ve Kefaretin Ötesinde’ kitabının yazarı Auschwitz kampında yaşadıklarını anlatır..
‘…Gaz odalarına gönderilecekler kuyruk olmuş.. Herkes gaz odasına gönderileceğini çok iyi bilmekte… Ancak bir küçük ihtimal bu kuyruk çorba kuyruğu da olabilir.. Ve kuyruktakiler gaz odasına gideceklerini bildikleri halde bir ihtimal umdukları çorbanın kıvamını konuşurlar aralarında….’
Kuyrukta çorbayı konuşarak gaz odasını unutmaya çalışan bu insanları o gaz odası kuyruğuna bir faşist diktatörlük zorla ve hukuksuzca sokmuştu..
Sizleri zorla ve hukuksuzca gaz odası kuyruğuna sokan yoktu..
Siz başka bir şeye iktidara ve cemaate gönüllü kuyruk oldunuz..
Hukuk devlet emniyet polis ordu topyekün işgal edilip bir ülkenin tüm kurumları ‘ortadan kaldırıldığını’ hiçbiriniz yedi yıldır hiç görmediniz mi?
Gördünüz..
Ama aranızda başka tür bir ÇORBANIN KIVAMINI konuşuyordunuz..
…
Engizinasyon ve onları takip eden bütün işkenceciler yaptıkları işkencenin adına: Tanrının Adaleti diyordu..
Unutmadık yazılanları… ülkeye kurumlara ve insanlara yaptığınız işkencenin adına Allah’ın Adaleti dediniz…