Ülkemizde dış siyasi gelişmelere olan ilgi çok azdır. Daha çok iç siyasi didişmelere yoğunlaşır halkımız.
Bu nedenledir ki ülkemizdeki siyasi partilerin gündeminde dış politika yorumlarına pek rastlanmaz. Meclis grup toplantılarında bu gerçeği görebilirsiniz. O zaman basınımız da, bu iç politik kavgaları yansıtır manşetlerine. O zaman da genellikle okuyucunun ilgisi manşetlerle sınırlı olduğundan, dış dünyadaki gelişmelerden haberi olmaz. Oysa ülkemiz halkının tüm sıkıntı veya refahı dış dünyadaki gelişmelerle yakından ilgilidir.
Gözlem okurlarına
Yazılarımın tamamını uluslararası ilişkilere ayırdığım için, okuyucu ilgisini internet yayınlarımızdan (buna tıklanma deniyormuş) takip ediyorum. Bu ilginin yüksek oluşunu, Gözlem okuyucularının kalitesi olarak yorumlamak istiyorum. Yazılarımı okuyan, değerlendiren, paylaşan herkese teşekkürler.
Çok kutuplu dünya
Çok kutuplu dünyada, küresel güçlerin mücadelesi; coğrafya konumları nedeni ile jeopolitiği önemli ülkeler için çok fırsatlar ve tehditler içerir. Yazılarımız da, bu fırsatları değerlendirmek ve tehditleri bertaraf etmek amacını taşıyor. Yazılarımda, tek kaynağım, yabancı basın ve tarafsızlığına güvendiğim, uluslararası strateji konuları işleyen dergilerdir. İşte en büyük zorluk buradadır. Hangi haberler objektif, tarafsız, hangileri halkımızı manipüle eden yazılardır, bunları titiz bir özenle ayırmaya gayret ediyorum. Dünyadaki, küresel güçlerin her siyasi hamlesi, ekonomimiz için yeni ufuklar açabilir. Batılıların, Rusya’ya, Ukrayna krizi sonucu yaptırımlar uygulamasından sonra, Putin’in, Türkiye’ye sunduğu başta doğalgaz olmak üzere, ekonomik fırsatlar da olduğu gibi.
Bu arada küresel güçlerin, askeri siyasi stratejileri ile ekonomik hedeflerini sizlere sunmaya devam edeceğim. Çünkü bu doktrinlerin içerisinde Türk iş dünyası için çok önemli fırsatlarımız ve çıkarlarımız gizlenmiştir. Bu nedenle de daha çok iş dünyamıza hitap eden gazetemizde bunların değerlendirileceğini umut ediyorum.
Genellikle analizciler; küresel güçlerin hegemonya mücadelesini satranç oyununa benzetirler. Ve bazı analizciler ülkemizin satranç tahtasında piyon olduğunu ifade ederler. Oysa gerçek şu ki piyon bile bazen oyunun sonucunu etkileyebilir. Oysa biz üzerinde oyun oynanan bir satranç tahtası olmanın ötesine geçemiyoruz.
Amacım ülkemizin üzerinde oynanan oyunu yöneten, bir güç olmamızdır. Bunun için en ufak bir katkım olursa bundan sonsuz mutluluk duyarım.
Gelişmelere göz atalım
1) Arap Baharı kaosu başladığı yerde sona erdi. Tekrar Atatürk’ün çizgisine döndü Tunus.
2) 1 Ocak 2015’ten itibaren Avrasya ekonomik bölgesi faaliyete geçiyor. Kırgızistan da üye oldu. Sırada Ermenistan var. Rusya ise Türkiye ve İsrail’e davetiye çıkardı. Hiç olmasa serbest ticaret anlaşması için bu gelişmelerin ekonomimize olumlu veya olumsuz etkilerini önümüzdeki yazılarımızda değerlendireceğiz.
3) Ukrayna bağımsız ülke statüsünü geri çekti. Yorumcular bunun «Ukrayna’nın NATO’ya girmesinin önünü açabilir” diyorlar. Ben hiç sanmıyorum.
4) Brüksel’de Belçika üreticileri Transatlantik Anlaşması’nı protesto ettiler ve yolları kapattılar. Ne polis ne de gaz vardı. Bir de Belçika Başbakanının konuşmasında, kadınlar toplantıyı basarak, Başbakanı patates ve mayonez yağmuruna tuttular. Elbiselerini değiştirip tekrar toplantıya katılan Başbakana «şikâyetçi olacak mısınız?” sorusuna «hayır” cevabını verdi.
Bu düşüncelerle 2015 yılının ülkemize, dünyaya barış ve mutluluk getirmesini diliyor. Yeni yılınızı içtenlikle kutluyorum.