«…İktidar umudu da hedefi de bulunmayan yanlış ve zayıf politikaların parçası olmamak için, büyük umutlarla geldiğim CHP’den istifa ediyorum…”
Emine Ülker Tarhan, bugüne kadar izlediği tutarlı çizgi nedeniyle CHP’lilerin beğenisini kazanmış bir milletvekili…
Uzun zamandır, bugünkü CHP yönetiminin söylem ve uygulamalarına karşı çıkmaktaydı. Çünkü Yeni CHP adıyla ortaya çıkan bu yönetimin, Atatürk’ün kurduğu ve temel ilkelerini belirlediği CHP’yi bu temel çizgisinden uzaklaştırmakta olduğunu görüyordu.
CHP İÇİNDE KALMALI MIYDI?
Onun CHP içinde kalarak mücadele etmesinin daha doğru olacağına inananlardan biriydim. Çünkü, aralarında nüanslar olsa da, CHP içinde onun gibi düşünen ve onun korkularını taşıyan çok sayıda milletvekilinin bulunduğunu düşünmekteydim. (Gerçi CHP’lilerin, ‘bir araya gelememe’ hastalığını da düşünmüyor değildim…)
CHP’nin bu durumunun Ülker Tarhan’ı çok etkilediğini görüyorduk. Geçmekte olan zamanın hem CHP’ye ve hem de ulusal çıkarlarımıza zarar vermekte oluşu, onu bir karar verme aşamasına götürmüş olsa gerek…
KURULTAYDA YAŞADIĞI DÜŞ KIRIKLIĞI
Özellikle de, kurultaydan sonra CHP yönetimine güvenini iyice yitirmiş olduğunu anlıyoruz. İstifası sırasında söylediği şu sözler bunun en iyi göstergesi;
«…Bir an için ‘başka bir dünya mümkün’ diyenlerin umutlanmasını istemiştim. Olmadı. Yine delege hesapları, kurultay kurnazlıkları… Bu kadar kurnazlık kurgulayabilenler halktan oy almaya gelince niye yeterli olmuyor, anlamıyorum…”
Emine Ülker Tarhan’ın isyanı belli ki, CHP’nin DNA’sıyla oynayarak onu Yeni-CHP yapmak isteyenlere…
Atatürk döneminin CHP’si için özür dilemeye kalkan ve Atatürk CHP’sinin ülke ve rejim duyarlığını gerçek CHP’lilerden farklı yorumlayan Kılıçdaroğlu’na…
YENİ BİR BAŞLANGIÇ
Ayrılmak zorunda kaldığı için üzgündür Tarhan;
«Pek çok insanı bırakma pahasına ayrıldım CHP’den. Ayrıldığım kapı kıymetlidir, kurucu partidir, sorumluluğu vardır. Ne yazık ki, yönetenler bunun idrakinde değil…”
Sözlerinden, bu istifayı ‘yeni bir başlangıç’ olarak gördüğü anlaşılıyor. Bıkkınlığı yok. Kızgınlığı ve kırgınlığı da istifasıyla birlikte uçup gitmiş, yerini üretken bir kararlılık almış gibi…
«…Bundan sonraki çizgim, ülkemizin bu sıkıntılı süreçten çıkması için Cumhuriyet ve demokrasiye destek olmak olacaktır.”
‘GEZİ’ TÜRÜ BİR HALK HAREKETİ
Bundan sonra izleyeceği siyasette geniş bir halk tabanından destek beklediğini şu sözlerle anlatıyor;
«…Son seçimde seçmen yeni bir siyasal tavır ve duruş geliştirdi. Özellikle, tıpış tıpış söylemine karşı, aslında bir tür Gezi tarzı kitlesel eylem sergiledi. İçine sinmeyen adaya pasif direniş geliştirdi. Milyonlar sandığa gitmedi. Mecliste temsil edilmediğine inanan gençlerin, kadınların, erkeklerin, tıpış tıpış oy vermek istemeyenlerin bir seçeneği olması gerekir. Eminim demokrasiye inanan herkes bu çabayı gösterecektir…”
Hayallerini eyleme taşıyacağının kararlı bir göstergesi de şu sözlerinde yatıyor;
«…Bir hedefim var ki, o da öksüz kalmış bir davayı yeniden inşa etmek. Cumhuriyet davasını… Demokrasi davasını… Kimsesizlerin davasını… Ben bunun için mücadele vermek istiyorum…”
Bundan sonra, çok daha farklı bir Emine Ülker Tarhan, Cumhuriyet davasına adanmış bir ‘demir leydi’ izleyebileceğimizi de şu sözlerinden anlıyoruz;
«Dizler üzerinde yaşamaktansa, ayaklar üzerinde ölmek iyidir…”
KILIÇDAROĞLU HAFİFE ALIR GÖRÜNDÜ. ANCAK…
Emine Ülker Tarhan’ın CHP’den milletvekili olmasını sağlayan, Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı iyi işlerden biriydi Tarhan’ın milletvekili olması.
Kılıçdaroğlu’nun milletvekili yaptığı, hatta daha da ileri giderek parti yönetiminde görev verdiği birçok ‘sakıncalı’ kişinin yanında Tarhan, bir emniyet supabı özelliği taşımaktaydı. Ama ne yazık ki, Yeni CHP yönetiminin geldiği aşamada artık ne Emine Ülker Tarhan’a ve ne de onun gibi düşünen gerçek CHP’lilere yaşam şansı kalmamıştı.
Kalsaydı da mücadelesini parti içinde sürdürseydi daha mı iyi olurdu, bilmiyorum. Hiç kimse de bunu bildiğini iddia edemez. Çünkü olumsuz koşullara verilen tepki, o olumsuzluğun insanda oluşturduğu yıkımla koşut gider. Ve elbette, herkesin içinde taşıdığı umut farklı boyutlardadır…
Kılıçdaroğlu’nun, Tarhan’ın istifası için söylediği; «Sağlık olsun. Beklediğimiz bir şeydi!” sözleri, Tarhan’ı basite aldığı anlamında olamaz. Onun amacı, bu istifayı ciddiye almadığı görüntüsünü vermek olsa da, bu söylemin altında bir korkunun var olduğu bir gerçektir. Bu korku, CHP’nin içinin boşalması ve gerçek CHP’lilerin Yeni CHP’yi terk etmesi korkusudur.
SÜHEYL BATUM’UN SÖZLERİ
Nitekim, CHP grubu içinden ilk destek Süheyl Batum’dan geldi. Süheyl Hoca, Almanya’da katıldığı bir toplantıda;
«…İstifa gerekçelerine tamamen katılıyorum. Bu istifanın Cumhuriyete ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş milyonlar açısından uyandırıcı ve yol gösterici olacağına yürekten inanıyorum. Belki bizlere de yol gösterici olacaktır!” diyerek, Ülker Tarhan’ın kaygılarını paylaştığını göstermiştir.
CHP SEÇİME KADAR TOPARLANABİLİR Mİ?
Genel başkanlığının başlangıcında Gandi türü bir bilgeye benzetilmeye çalışılan ve bu özelliğiyle hepimizde umut yaratan Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir duruma geldiğini üzülerek hepimiz görüyoruz.
Kılıçdaroğlu’nun başlangıçta böyle olmayıp sonradan değişmiş olduğunu düşünen-benim gibi- saf kişiler, CHP’nin genleriyle oynanmakta olduğunu görünce büyük bir suçluluk ve üzüntüyle izliyor olan biteni…
Bu haliyle CHP’nin, önümüzdeki seçimlerde düş kırıklığı yaşaması kaçınılmaz görünmektedir. Yönetimin değişmesi ya da yönetim anlayışını değiştirmesinin olası olmadığı görülüyor…
Bu durumda her şeyi seçim sonrası için kurgulamanın CHP’ye ve Türkiye’ye yaşatacağı büyük kayıplar da ortadadır…
Uyanmak için dibe vurmayı mı beklemeli, bilmiyorum…
«ANADOLU PARTİSİ”Nİ KURARAK İYİ Mİ YAPTI?
Yeni CHP’nin bu umut kırıcı durumuna karşın, Tarhan’ın istifa etmesi ve ardından da parti kurması doğru olmuş mudur?
Bu konuda çok emin değilim.
Bizler olaya dışarıdan bakıyor olsak bile, politikadan biraz anlayanların yaptığı değerlendirmeler hemen her zaman, yeni parti kurmanın çok zor olduğu yönündedir.
Ve yeni kurulan bir parti, ilkelerinin tutarlığı yanı sıra iki şeye daha sahip olmak zorundadır;
Umut veren bir kadro ve para…
Elbette Sayın Tarhan, kendinde var olan nitelikler nedeniyle halkımızda önemli bir saygınlığa sahiptir. Kadrosunun zenginleşmesiyle ve bir para kaynağının desteklemesiyle halk üzerinde etkileyiciliğini sürdürebilecektir.
İnanıyorum ki Sayın Tarhan bunları bilerek yola çıkmıştır.
Kişisel olarak ben, eğer bir mücadele verilecekse- ki, Sayın Tarhan bunu CHP içindeyken cesaretle başlatmıştır- bunun CHP çatısı altında verilmesinden yanayım.
Bugünkü CHP’ye karşı gönül soğukluğu duyarak uzak duran veya istifa edenlerin de, zamanı gelince CHP’yi eski kimliğine ve saygınlığına kavuşturmak için yeniden bir araya gelebileceklerine inanıyorum.
Sayın Tarhan’ın istifasını da, böyle bir projenin parçası olarak düşünmek, inanıyorum ki, onu sevenlerin umutları açısından önem taşımaktadır.