Anlık Ölçümler İş Başında
Yazı dizimizin bir önceki yazısında okumakta olduğunuz yazıya giriş yapmıştık:
«Canım şunu istiyor” veya «çok yoruldum”, «çok kızdım”, vb. ifadeleri kontrolümüzde olmayan ve sürekli olarak bize etki eden ama bu ölçüde de bizden farklı bir kendiliğe işaret eder. Oysa gerçek hiç de böyle değildir. Bu kendilik bizizdir, kendine yabancılaşmış, her an kendi varlığını hatırlayamayan, içinde yaşadığı kültürel-psikolojik yaşamda bu kendiliği göremeyen bizlerin gerçek varlığıdır. Öncelikle fark edilmesi gereken bu ifadelerin bizi kendimizden kopardığıdır. Kendimizi fark etmemizin yolu maddi ihtiyaçlarımızı, etkinliklerimizi, durumumuzu görüntüleme deneyleriyle kendimizi yetiştirmemizdir. Duyu organlarımıza etki edebilecek, hatta zamanla kendi duyu organlarımız gibi algılayabileceğimiz araçlarla her anımızı (her anki etkinliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı) bize anbean sunacak şekilde yaşayabilseydik, düşünün hayat nasıl olurdu?”
Her anımızda ve her eylemimizin sonucunda ve süresince bedenimizin farklı açılardan ölçümlenmesi ve anında görüntülenmesi, mümkün olabilseydi, bizim “anlık ölçümler” dediğimiz düşünsel soyutlama gerçekleşmiş olacaktı. Bu türden bir ölçümün bizim açımızdan bilinebilir olması durumunda anlık karar ve eylemlerimizin koşulları ve sonuçları hakkında bizi kendini tanıyan öznelere dönüştürecek bilgelik yolu önümüze serilmiş olacaktı. Bildiğimiz kadarıyla bu türden bir ölçüm, bugün mümkün değil. Ancak bu ölçüm varmış ve hatta biz bu ölçümün sonuçlarını biliyormuşuz gibi davranabilmemiz için bize belli bir oranda farkındalık sağlayacak bir çalışma düzenine girmemiz mümkün.
Spor ve dans eğitiminde bedenin hareketlerinin videoya çekilmesi ve görüntülerin öğrenciye gösterilmesi, öğrencinin bir sonraki denemelerini olumlu bir biçimde etkilemektedir. Hatta henüz daha öğrenci hareketleri yapmadan zihninde bu hareketleri yapıyormuş gibi hayal kurabilmesi egzersizlerin arzu edilen niteliğe erişmesinde yardımcı olmaktadır. Benzer bir teknik diksiyon ve şan eğitimlerinde de kullanılmaktadır. Bu kullanımda öğrenci kendi dudak ve yüz kaslarını ayna karşısında egzersiz yaparak gözlemler ve hatalarını daha net bir biçimde fark edip düzeltir.
Anlık Farkındalığı Arttırma
Yukarıda anlattığımız hayali ölçümlerin zihinde canlanabilmesi ve gündelik yaşamımızda kullanılabilmesi için bazı basit tekniklere başvuracağız.
1. Alıştırma: Her hareketimiz bir doğa olayıdır!
Önceki yazılarımızda da betimlediğimiz gibi tüm bedensel/zihinsel edimlerimiz maddenin birbiriyle etkileşimlerinin bir sonucudur. Ne var ki gündelik yaşamlarımızda bu yalın gerçeği unuturuz. Bu alıştırmanın amacı maddeselliğimize ilişkin farkındalığımızı arttırmaktır.
Önce birinci gün elimizin her hareketini aklımıza geldikçe gözlemleyeceğiz. Gözlemleme eylemini sıradanlaştırmayalım. Örnek vermek gerekirse, bu alıştırma aklımıza geldiği anda “sağ elimizin son hareketini” tekrar etmeye çalışalım. Göreceksiniz ki bu sanıldığından çok daha zordur. Bu alıştırmayla birlikte hareketlerimizin ne kadarının bilincinde olduğumuzu, elimizin biraz daha karmaşık bir maddeden başka bir şey olmadığını daha iyi fark edeceğiz. Bu alıştırmanın aklınıza geldiği andan az önce elinizde kalem çeviriyordunuz. Şimdi yeniden aynı kalemi aynı şekilde çevirmeye çalışın. Elinizin üzerinde etki eden kuvvetleri ayırt etmeye çalışın. Elinizin hangi noktalarında daha fazla ağırlık hissediliyor. Elinizin sıcaklığını, hangi kaslarınızın aktif olduğunu, hangilerinin kasıldığını ve hangilerinin gevşediğini görmeye çalışın. Gözleminizi o denli yoğunlaştırın ki gözlemlemekte olduğunuzun dışarıdaki bir doğa olayından veya bir fizik deneyinde gözlemlenen bir dizi hareketten farksız olduğunu kavrayın. Söz konusu alıştırmanın elimizle “ben” dediğimiz varlık arasına az da olsa mesafe kurduğunu göreceksiniz. Bu mesafe üzerine düşünmek başlı başına bir düşünce alıştırmasıdır.
2. Alıştırma: Geleceğe Dönüş!
Başrolünde Michael J. Fox´un (Marty) yer aldığı Geleceğe Dönüş II (Back to the Future II) filmini izlemeyenimiz çok azdır, izlemeyenlerimiz muhakkak izlesin! Çatlak profesör Brown´un yaptığı zaman makinesiyle yaptıkları yolculuklar sonucunda kendi geçmişiyle ve kendi geleceğiyle karşılaşan şimdiki zamanda yaşayan Marty kendi geçmişine etki ettiğinde şu anki halinde, şu anki halini değiştirdiğinde gelecekteki Marty´de yaptığı değişikliklere birebir tanık olmaktadır (böylece ne yapacağını bilmek daha kolay oluyor. Anne-babalar çocuklarına davranışlarının 20 yıl sonraki sonuçlarını her an görebilseler ne güzel çocuklar yetiştirebilirlerdi, tabii böylesi bir farkındalık insanı sürekli düşüncelere gark edip karar alamaz hale getirmeseydi).
Bu alıştırmamızda bu filmden ilham alıyoruz. Geçmişimizden (son akşamdan kalma halimizde söz verdiğimiz anlardan birinden veya bir yere son geç kalışımızda duyduğumuz pişmanlık anından veya son gereksiz harcamamızdan hemen sonraki pişmanlığımızdan veya sevdiğimizin kalbini son kırışımızın hemen ardından vb.) bir andaki halimizi yanımızda hayal etmeye çalışalım. Onun içinde bulunduğu yoğun pişmanlıktan veya söz verme anından ilham almaya çalışalım. Geçmişteki bu pişman veya geleceğe ilişkin sözler veren halimize Genç Ben diyelim. Benzer şekilde şimdi doğru adımı atmamızla başlayan doğru adımlar silsilesi sonucunda hedefine varmış, yaklaşmış ya da en azından hedefe doğru azimli bir şekilde ilerleyen gelecekteki kendimize de Yaşlı Ben diyelim. Genç Ben´in illa çok eski bir zamanda yaşaması gerekmiyor. Bir hafta öncesinin, bir gün öncesinin, bir saat öncesinin Genç Ben´i de bazen düşündüğümüzden çok daha etkili olabiliyor. Yaşlı Ben´in de aynı şekilde çok da yaşlı olması gerekmiyor. İkisi ile ilgili anlamamız gereken şey, Genç Ben´in geleceğe ilişkin geçmişten kaynaklanan kaygıları olması ve bize aynı hataları tekrarlamamamız için gücü yetse zaman makinesine binip baskı yapabilecek denli müdahaleci ve pişman olması; Yaşlı Ben´in ise gücü yetse zaman makinesine binip zamanımıza gelip “Evet kardeşim, doğru yoldasın, şu an zor geliyor ama evet bu yapmayı düşündüğün şey doğru. Onu yap ve bir an önce benim gibi ol!” diyebilecek denli destekleyici olması. Bu iki ilkeyi de anladığımıza göre egzersize geçelim.
Önümüzdeki üç boyunca her alacağımız kritik karar öncesinde ve sonrasında Yaşlı-Genç ve Şimdiki Benlerin diyalog içerisinde olmasına çalışalım. Bu kritik kararlara örnekler: sigara bağımlısıysanız içmekte olduğunuz veya biraz sonra yakacağınız sigarayla bağımlılığınızın devamına ilişkin aldığınız karar; sabah sporu için yataktayken duymakta olduğunuz alarma karşı vereceğiniz tepki; yememeniz gereken o çikolatalı tatlıyı alıp almama kararınız; vitrinde veya internet sitesinde gördüğünüz koleksiyonunuzun en güzel parçası olacak bir antikayı veya tam size özgü bir tasarım olan o güzelim elbiseyi alıp almama kararınız; çalışmaktan çok sıkıldığınız ya da zorlandığınız bir anda sosyal medyadan yahut yan odadan ya da cep telefonundan size cezbedici bir biçimde “bir kahve molası?” çağrısıyla başlayan fakat tüm öğleden sonranızı iptal edecek bir sohbet ortamının tuzağına hayır deyip dememe anı gibi.
Tüm bu kritik anlarda bir yanınızda Genç Ben´i diğer yanınızda ise Yaşlı Ben´i düşünmenizi ve onlarla kuracağınız diyaloga (Bildiğiniz diyalog, burada gerçekten de yazılabilir, okunabilir ve tekrar tekrar bakılabilir bir diyalog kurmanız önemli. Dilerseniz bilgisayarınızdaki bir klasöre bu türden diyalogları kaydetmeyi deneyebilirsiniz) göre karar almaya çalışın. Bu alıştırmanın süresini uzatabilirsiniz, ama en azından ilk seferinde üç günün altına düşürmeyin.
En önemlisi de bu iki alıştırmanın sonuçlarını ve yaşadıklarınızı not edebileceğiniz bir günlük tutmanız. Günlük tutmayı mükemmeleştirmeyin, tüm ayrıntılar gerekmiyor. Not etmeniz gereken tek şey alıştırmalarda zihninizde oluşan sonuçlar ve zorluklar. Tabii bir de ikinci alıştırmanın sonucunda hangi kararlarınızda ne oranda değişiklik olduğunu yazmanız da iyi olacaktır. Alıştırmalara ve bu alıştırmaların bilimsel dayanaklarına bir dahaki yazımızda yer vereceğiz.
İyi çalışmalar!