«İnlerine gireceğiz” demişti Başbakan.
Emniyet’te operasyon başladı.
Başbakan’ın «Bitmedi. Bu daha başlangıç” sözünden, sıranın yargıya geleceği anlaşılıyor.
Beraber yürünen yollar aşıldı, şimdi hesaplaşma zamanı.
Ergenekon, Balyoz, KCK, Odatv, Poyrazköy, fuhuş ve askeri casusluk operasyonlarıyla davalarını birlikte yürütenler, çarpışıyor.
Yurtseverlerin yaşamı, iktidar – cemaat kumpasıyla çalınırken, eşleri, çocukları, yakınları kan ağlarken, sivil darbe adım adım sürdürülürken, milyonlar «hak hukuk” ve «adalet” diye haykırıyordu bu ülkede.
Düşman bellediklerine savaş hukukunu bile uygulamadılar.
Etme bulma dünyası, ne yapacaksın!
Şimdi olan biteni izliyoruz.
Bu ülkede cemaat ve AKP arasında paylaşılmış iktidar yetkisinin ne gibi sonuçlara yol açacağını, yıllar önce vurgulamıştık.
Bir devlet örgütünde, Emniyet’te, yargıda çete olur muydu?
Sonuçlarını gördük.
Şimdi Emniyet ve yargıda, «kim cemaatçikim Erdoğancı” tartışmaları sürüyor.
***
Casuslukla, çete üyesi olmakla, hükümeti devirmekle suçlanan gözaltındaki bazı polisler, kendi meslektaşlarına «yarını” işaret ediyor, ne hazin!
Ancak dün onlar, kendilerine «bugünleri” anımsatanlara, «Keser döner sap döner, bir gün hesap döner” diyenlere, aldırmıyordu.
Bugün Emniyet’te yemekleri beğenmeyen polisler, dün kafalarına bastırıp gözaltına aldıklarının kalp ve tansiyon ilaçlarını bile vermediklerini anımsıyorlar mı acaba?
Emniyet’te susma hakkını kullananların, dün aynı tutumu gösterenlere, «İşte örgüt tavrı” dedikleri belleklerinde mi?
***
Kuşkusuz bugün olan biten, geçmişteki kumpasın hesabı değil.
Eski ortakların kapışmasının altında iktidar paylaşımı sorunu yatıyor.
Cemaate, MİT Müsteşarı üstünden Erdoğan’a yönelik 7 Şubat 2012 operasyonuyla, 17 ve 25 Aralık 2013’teki yolsuzluk ve rüşvet hamlesinin yanıtı veriliyor.
Başbakan’ı, MİT Müsteşarı’nı dinlemenin, yolsuzlukla suçlamanın «hesabı” görülüyor!
***
Bu aşamada hem kumpasın hem de hırsızlık ve talanın hesabı sorulur mu?
Kuşkulu!..
Bir olasılıktır ki çatışma büyürse «kumpas itirafları”, «suç ortaklığının” teslimi de gündeme gelebilir.
Ancak en önemlisi, dün söylediğimiz gibi, bugün de kimsenin hukuksuz ve adaletsiz kalmamasıdır…
Vicdanlara sığmayan uygulamalarla karşılaşmamasıdır…
En yerinde değerlendirmelerden ikisini, kumpas mağdurlarından Nedim Şener ve intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar yaptı.
Şener operasyon için, «Keşke Silivri’yi bana mesken yapan polisler gözaltına alınmış diye sevinebilseydim. Üzgünüm ama onlar gibi acımasız olamıyorum” diyor.
Tatar, «Çok canımızı yaktınız. Çok zulmettiniz. Umarım siz adil hukuktan mahrum kalmazsınız” diye yorumluyor.
Dün söylemiştik, hukukun bir gün herkese lazım olacağını…
Bugün de, yarın da öyle…