İktidarlarının kirli paylaşım kavgalarıyla ancak bir bölümü ile suyun üstüne çıkan, insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasimizin katledilişinin, geleceğimizi de tehdit eden buzdağının su yüzeyine çıkmış boyutlarının derdinde, hastalığı ölümcül kılabilecek gelişmelerden nasıl kurtulabileceğimiz, nasıl iyileşebileceğimizin arayışlarında çırpınıp duruyoruz.
Suriye-Ukrayna krizleri arasında sıkışıp kalmak sanki ikincil yaşamsallıkta dertler, hastalıklar gibi geliyor. Başımızı hangi yana çevirsek, ekonomik-sosyal-siyasi sonuçları ile yaşamsal dertler olarak karşımıza çıkan Suriye-Ukrayna iç savaşlarının kaos sonuçlarını görmezsek, ek darbeler yemeyecekmişiz gibi…
Görmezlikten, aymazlıktan geliyor, tek kutuplu dünyanın insan eksenli olmaktan giderek uzaklaşan, insanı, doğayı gözetmeyi unutan, insan için olma amacını bile yitirmiş, sanal, piyasalar üzerinden işleyişinin yıkıcı sonuçlarına karşı çözüm arayışları için bedel ödemekten korkuyoruz.
Günü kurtarma adına işin kolayına kaçtıkça da bir tek dini imanı olmayan paranın sınırsız, evrensel hareketlerinin, çıkarlarının özgürleşmesi, insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi, insanlık, örgütlülük üzerinden yaşadığımız kayıplara gözlerimizi kapatıyoruz.
Milyarlarca dünyalı, hele de bizim gibi ülkelerde milyonların yaşamı biz yokmuş gibi davransak da hızla, uçurum boyutlarda yaşamsal tehditler altına girmiş oluyor.
En ürkütücü olanı, kirli piyasalar düzeninin sınırsız, kuralsız özgürleşmesinin karşılığında, insanı, doğayı ayakta tutacak uygarlaşma düzeni, koşulları, yaşanan gelişmelere, çarkların işleyişine seyirci kalışımız.
Emperyal ideolojinin beynimizi medyatik satın alıp güdülemesi ile işleyen çarpık algılamaya bakarsak, küreselleşme mucizesi ile zengin kuzey dünyasındaki paylaşım savaşları bitti. Savaşlar sadece yoksul güney dünyasında, günün virüsleri ırkçılık, dincilik, alt kimlikler ayrımcılığında en altta kalmama savaşı olarak yaşanıyor.
Türkiye-Suriye-Ukrayna üzerinden bir diğerimize olumsuz etkilerimizle, olumsuzluklara olumsuzlukların katılması ile söylenenlerin, tek tek öncelikli sayılanların hepsi gerçek..
Akıl tutulması, küreselleşmenin gerçekten evrensel ölçeklerde insan haklarını geliştirmesi, dünya nimetlerinin eşitlikçi hakça paylaştırılması, sadece insanlık için değil, dünya üzerindeki tüm canlıların sağlıklı yaşatılabilmesi, çevrenin toplumsal yarar ölçeğinden korunabilmesi üzerinden gerçekleşmediğinin sorgulanmamasındadır.
Sermayenin insana aykırı çıkarlarının kollanması uğruna geleceğimiz katlediliyor.Emperyal dünyanın zenginlerinin paylaşım kavgasında, aslında yoksulların aralarında çatıştırılarak, birbirlerine kırdırılarak nefes alındığı gerçeğini artık görmeliyiz.
Bugün var ya da yok olma boyutunda iç çatışmalarında, iktidarı paylaşmadaki kirlilik boyutlarına, ortalığa saçılan kasetlerle, insan haklarının katledildiği hukuksuzluk belgeleri ile tanıklık ederken, iktidar ittifaklarının odağında bir kirli emperyal işgal projesine ‘’ evet’’ demek yattığını unutuyoruz.
Irak işgalinin önünün açılmasında buluşan iktidar ittifakları, Suriye’de ki emperyal çıkar ayrışmasında başka yanlarda duruşlarla anlamlı ölçeklerde bozulmadı mı?
Ukrayna gelişmeleri, ABD-AB ile Rusya eksenli yeni paylaşım çıkar savaşlarında sadece Ukrayna’da yaşayanlar mı ABD-AB ya da Rusya çıkarları ekseninde birbirlerini ölümüne yok etme savaşı veriyorlar? Türkiye uzantıları hiç mi yok?
Ergenekon- Balyoz davalarında yargılanan, görevlerinden alınıp cezaevlerine tıkılan, kimi denizci komutanların, birebir ABD’nin bir önceki Karadeniz’e çıkma operasyonunda karşı duranlar olduğunun dava dosyalarında geçtiğini artık bilmeliyiz.
Irak işgaliyle ilgili geri dönen tezkereyi nereye koyacağız?
Savaş ganimetlerinden Türkiye’ye düşen paylar piyasalarda yelkenleri şişiriyordu da, şimdi iki arada sıkışılmış kaosun bedelleri ne olacak?
Boğazlar’dan ABD uçak gemisine geçiş izniyle günlük petrol-doğalgaz ihtiyacımız arasında sıkışıp kalmak mı?…
Aydınlık bir ay dileklerimle,