SADECE HIRSIZLIK MI, KLEPTOMANİ Mİ?
Son günlerde bir tartışma başladı:
Yapılanlar basit bir hırsızlık mı, yoksa bir hastalık olan kleptomani mi?
Bu tartışmayı başlatan iddiaların bazılarını özetleyelim:
Büyük büyük makamlarda oturanların çoluk çocuk milyonlarca Euro’ya sahip olduklarını gösteren kanıt ve görüntüler…
Aynı kişilerin kamu arazilerini kapatmaya çalıştığı, iş ayarladıkları müteahhitlerden ‘aracılık parası!’ aldıkları ve Sit alanlarının derecelerini değiştirerek büyük çıkarlar sağladıklarına dair iddialar…
Ayakkabılardan çıkan milyonlar…
Fısıltılı konuşmalar, paraları kaçırmak için yapılan ‘sıfırlama’ çalışmaları…
KONU RUH HEKİMİNE KALDI
Basit bir hırsızlıkla mı, yoksa kleptomani denen hastalıkla mı karşı karşıyayız?
Aramızda psikiyatristlerin de bulunduğu bir toplulukta bu konu bilimsel yönüyle tartışıldı.
Kimimiz bu yapılanların «Hırsızlık Hastalığı” olduğunu iddia etti.
Arasında ruh hastalığı uzmanı da bulunan genişçe bir grup ise bunun kleptomani denen hırsızlık hastalığı değil, düpedüz hırsızlık olduğu konusunda diretti.
Psikiyatrist arkadaşımız bu noktada konuya el koyarak, normal hırsızlık ile kleptomanideki hırsızlığın ayrımını anlattı hepimize.
BU HIRSIZLIK, ADİ HIRSIZLIK
«Size konuyu şöyle özetlemek istiyorum” dedi.
«1-Kleptoman, çaldığı maldan yararlanmak için hırsızlık yapmaz. Çalma duygusunu tatmin etmek için yapar.
2-Kleptoman genellikle basit şeyleri çalarak rahatlar. Çaldıklarını kullanmaz.
3-Kleptoman çalacağı şey için önceden plan yapmaz. Kendiliğinden büyük bir ruhsal baskı duyarak yapar hırsızlığı.
3-Kleptomanların beynindeki kimyasallarda bazı bozukluklar saptanmıştır.
4-Kleptoman ünlüler vardır; Fransa Kralı 4. Henri, Sardunya Kralı Victor ve ünlü artist Lindsay Lohan gibi.
5-Kleptomanide, genetik bir yatkınlık da olabilir. Yani aynı ailedeki birinci derece yakınlar arasında kleptomanlar görülebilir”
GENETİK YATKINLIK VE HIRSIZLIK
Ruh hastalıkları uzmanı arkadaşımız, ‘genetik yatkınlık’tan söz edince, kleptomaniyi savunanlar ayağa kalktı;
«Görüyorsunuz işte,” dediler. «Bunlar bu işi çocuklarıyla yapıyorlar. Demek ki, bunlar kleptoman!”
«Durun,” dedi psikiyatrist arkadaşımız. «Yapılanlar kleptomani değil. Bunlar bu işi planlı, programlı, kendilerine çıkar sağlamak için yapıyor. Hem sonra siz bunlara kleptoman derseniz, onların suçsuz olduğunu kabul etmeniz gerekecek. Çünkü kleptomani bir suç değil, ruh hastalığı…”
ÖRTÜLÜ ÖDENEĞİN VAY HALİNE
İçimizden bir bana döndü:
«Sen bilirsin,” dedi. «Örtülü ödeneği kim kullanıyor?”
İşin nereye varacağını bildiğim için konuyu değiştirmeye çalıştım.
Ama Örtülü Ödenekten kullanılan paraları kimin nasıl kullandığı konusunda geniş bir sohbet başlamasını engelleyememiştim. En iyisi oradan ayrılmaktı.
Tam ayrılıyordum ki biri arkadan seslendi;
«Kaçma gel! Örtülü Ödeneğin hesabını verecek olan sen değilsin. Hem sonra hırsızlar bile kaçmıyor, sana ne oluyor?”