İngiliz Basınında Türkiye


26 Ocak 2012
The Guardian: «Somali’nin insanlarıyla yalnızca Türkiye dayanışma içinde”
İngiliz hükümeti gelecek ay Somali’nin geleceği üzerine bir konferans düzenleyecek. Son 20 yıl
içinde Doğu Afrika ülkesi Somali çok acı çekti: hukuk ve düzen çöktü, pek çok doğal ve insan ürünü
felaket meydana geldi, vatandaşları kayboldu, korsanlık yükselişe geçti ve isyancı hareketler ile milis
kuvvetleri yayıldı. Bunlar hem ulusun varlığını tehdit etti, hem de halkın moralini ve milli gururunu
etkiledi.
Bugün Somali 60 yıldır bölgede görülen en kötü kıtlık ve susuzlukla mücadele ediyor, 750 bin hayat
tehdit altında. Bu insanlık trajedisi dünyanın vicdanını harekete geçirdi ve uluslararası yardım
kuruluşlarından, özellikle de Birleşmiş Milletler’den, El Şabab militanlarının tacizlerine rağmen pek
çok yardım geldi.
Bunun yanı sıra, tek bir ülke, Türkiye, eşsiz bir şekilde davranarak zor günlerinde Somali’nin
insanlarıyla dayanışma içinde olduğunu gösterdi. Geçen Ağustos’ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
eşi, çocukları ve çok sayıda bakan ile memuru da yanına alarak başkent Mogadişu’yu ziyaret etti.
Böylece yirmi yıldır kenti ziyaret eden ilk yabancı hükümet lideri oldu.
Somalililer bu cesur ve asil davranışı tüm kalpleriyle takdir etti. Ziyaretten sonra doğan pek çok
erkek bebeğe «Erdoğan” adının verilmesi ve kızların da «İstanbul” olarak isimlendirilmesi bunu
gösteriyordu. Erdoğan örneği bölgedeki pek çok kişiyi de etkiledi ve Suudi Arabistan Prensi El Velid
Bin Talal ve İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salehi’nin de aralarında bulunduğu üst düzey temsilciler
ülkeyi ziyaret etti.
Türkiye’nin bu davranışı, en çok ihtiyaç duyanlara direk olarak ve anında yardım ettiğiniz zaman
insanların yürek ve zihinlerini kazanabileceğinizi gösteriyor. Gelecek ay Londra’da yapılacak olan
konferans Somali’de barış ve düzeni sağlamak için hem terörizm ve korsanlıkla mücadeleyi, hem de
insani programlar ve gelişim programlarını güçlü bir şekilde desteklemeli.
28 Ocak 2012
The Economist: «Türk dış politikası: Komşularla olan sorunlar”
Yakın zamanda Ankara’da bir gece Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu terler içinde
uyandı. «Libya’da bir kriz olduğuna dair bir kabus gördüm” diye hatırladı Brüksel yolunda konuşan
Davutoğlu, «ancak asıl kriz Suriye’deydi ve tekrar uykuya dalamadım.”
Suriye’deki kan gölü Türkiye’nin «komşularla sıfır sorun” politikasının mimarının başını ağrıtan
sorunlardan yalnızca biri. Bu hafta Fransız Senatosu 1915’te Osmanlı Ermenileri’nin topluca
öldürülmesinin soykırım olduğunu reddetmeyi suç haline getiren bir yasa tasarısını kabul etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan senatonun tasarıyı kabul etmesi halinde misilleme yapmakla tehdit
etmişti. Ancak belki de tasarıyı kanunlaştıracak imzayı atması beklenen Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin
kararını değiştirmeleri olası görünmediğinden, hiçbir yaptırım açıklanmadı.
Türkiye bunun Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine vereceği zararı pek umursamayabilir. 2005’te
başlayan üyelik konuşmaları Sarkozy’nin de büyük katkısıyla durma noktasına geldi. Kıbrıs sorununun
halledilememesi büyük bir sorun teşkil ediyor. Ancak sorun çıkaranlar yalnızca Avrupalılar değil.
Yakın zamana kadar Türkiye AB hedefleriyle değil, laik, serbest piyasa demokrasisinin kimilerince
model kabul edildiği Ortadoğu’yla olan yeni ittifaklarıyla övünüyordu.
Bölgedeki vize gereklilikleri özgürleştirildi ve ticaret gelişti. Erdoğan yakın zamanda Suriye Devlet
Başkanı Esad ve eşiyle görüştü. Türkiye Esad’ın 2005’te eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin
suikastında rolü olduğu iddiaları nedeniyle düştüğü zor durumdan kurtulmasına yardım etti. 2008’de
neredeyse Suriye ve İsrail arasında barışı sağlamayı başarıyordu, ancak barış görüşmeleri İsrail’in
Gazze’yi işgaliyle sona erdi. 2010’da İran’a nükleer programı nedeniyle daha sert BM yaptırımları
uygulanmasına karşı çıktığı zaman Türkiye batıya arkasını dönmekle suçlandı.
Şimdi Davutoğlu’nu eleştiren laiklerin yeni bir suçlaması var: İran’ın nüfuzunu dengelemek için bir
Sünni bloğu oluşturduğu suçlaması. Bunun özellikle Müslüman Kardeşler’e ve Esad’a karşı çıkan
Sünniler’e verilen Türk desteğini açıkladığını söylüyorlar. Türkiye ayrıca Iraklı Sünniler’e ve Kürtler’e
verdiği desteği de gizlemiyor. Irak’ın Şii Başbakanı Nuri El Maliki, Türkiye’nin ülkesindeki mezhepsel
gerginliği daha da artırdığını bile öne sürdü.
Erdoğan’ın daha İslamcı destekçileri ise farklı bir bakış açısına sahip. 2010’daki Mavi Marmara
olayından beri Türkiye’nin İsrail ilişkilerinin donuk halde olmasına rağmen Türkiye’nin Amerika’nın
bölgesel kuklası haline geldiğini düşünüyorlar. Tek görevinin İsrail’i olası bir İran saldırısından
korumak olduğunu öne sürdükleri NATO radar savunma sistemini bunun bir işareti olarak görüyorlar.
Davutoğlu sistemin İran ya da Rusya’ya karşı yönlendirildiğini reddediyor; ancak gayet şaşırtıcı bir
şekilde Türkiye’nin Amerikan ilişkileri konusunda altın çağını yaşadığından söz ediyor.
Ayrıca Davutoğlu, Ortadoğu’daki karışıklığın tek suçlusunun Türkiye olmadığını öne sürüyor. Ancak
Türkiye’nin bastırılmış Araplar’a verdiği ilhamın gücü tartışılmaz. Esad’ın güçleri masum sivilleri
katletmeye devam ettikçe, Suriye ve ötesinde pek çok insan Türkiye’nin onları kurtaracağını
umuyor. Ancak Türkler bunu ancak bir koalisyonun parçası olarak yapar. Başkanlık seçimi yaklaşan
Amerika’nın yabancı maceralara pek ilgisi yok. NATO müdahelesi olası değil. Peki ya bir katliam
olursa ne olur? Türkiye askerlerini sınırın ötesine gönderir mi? Peki ya İran nasıl bir tepki verir?
Davutoğlu’nun hazır bir cevabı yok. Kesin olan ise daha pek çok uykusuz gece geçireceği.
31 Ocak 2012
BBC: «Fransa-Türkiye ağız dalaşı: Soykırım yasasına mahkeme engeli”
Ermeniler’e karşı soykırım işlendiğini reddetmenin suç olduğunu öngören Fransız yasa tasarısı
Fransa’nın en yüksek mahkemesine gönderildi. Ermeniler’in Osmanlı Türkleri tarafından topluca
öldürülmesini kapsayan tasarı, parlamento tarafından kabul edilmişti. Ancak bir grup senatör
tasarının Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesini talep etti. Türkiye talebi hoş karşıladı.
Türkiye’nin «ırkçı” olarak nitelediği tasarı Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından henüz
imzalanmadı.

26 Ocak 2012

The Guardian: «Somali’nin insanlarıyla yalnızca Türkiye dayanışma içinde”

İngiliz hükümeti gelecek ay Somali’nin geleceği üzerine bir konferans düzenleyecek. Son 20 yıl içinde Doğu Afrika ülkesi Somali çok acı çekti: hukuk ve düzen çöktü, pek çok doğal ve insan ürünü felaket meydana geldi, vatandaşları kayboldu, korsanlık yükselişe geçti ve isyancı hareketler ile milis kuvvetleri yayıldı. Bunlar hem ulusun varlığını tehdit etti, hem de halkın moralini ve milli gururunu etkiledi.

Bugün Somali 60 yıldır bölgede görülen en kötü kıtlık ve susuzlukla mücadele ediyor, 750 bin hayat tehdit altında. Bu insanlık trajedisi dünyanın vicdanını harekete geçirdi ve uluslararası yardım kuruluşlarından, özellikle de Birleşmiş Milletler’den, El Şabab militanlarının tacizlerine rağmen pek çok yardım geldi.

Bunun yanı sıra, tek bir ülke, Türkiye, eşsiz bir şekilde davranarak zor günlerinde Somali’nin insanlarıyla dayanışma içinde olduğunu gösterdi. Geçen Ağustos’ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,eşi, çocukları ve çok sayıda bakan ile memuru da yanına alarak başkent Mogadişu’yu ziyaret etti.Böylece yirmi yıldır kenti ziyaret eden ilk yabancı hükümet lideri oldu.

Somalililer bu cesur ve asil davranışı tüm kalpleriyle takdir etti. Ziyaretten sonra doğan pek çok erkek bebeğe «Erdoğan” adının verilmesi ve kızların da «İstanbul” olarak isimlendirilmesi bunu gösteriyordu. Erdoğan örneği bölgedeki pek çok kişiyi de etkiledi ve Suudi Arabistan Prensi El Velid Bin Talal ve İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salehi’nin de aralarında bulunduğu üst düzey temsilciler ülkeyi ziyaret etti.

Türkiye’nin bu davranışı, en çok ihtiyaç duyanlara direk olarak ve anında yardım ettiğiniz zaman insanların yürek ve zihinlerini kazanabileceğinizi gösteriyor. Gelecek ay Londra’da yapılacak olan konferans Somali’de barış ve düzeni sağlamak için hem terörizm ve korsanlıkla mücadeleyi, hem de insani programlar ve gelişim programlarını güçlü bir şekilde desteklemeli.

28 Ocak 2012

The Economist: «Türk dış politikası: Komşularla olan sorunlar”

Yakın zamanda Ankara’da bir gece Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu terler içinde uyandı. «Libya’da bir kriz olduğuna dair bir kabus gördüm” diye hatırladı Brüksel yolunda konuşan Davutoğlu, «ancak asıl kriz Suriye’deydi ve tekrar uykuya dalamadım.”

Suriye’deki kan gölü Türkiye’nin «komşularla sıfır sorun” politikasının mimarının başını ağrıtan sorunlardan yalnızca biri. Bu hafta Fransız Senatosu 1915’te Osmanlı Ermenileri’nin topluca öldürülmesinin soykırım olduğunu reddetmeyi suç haline getiren bir yasa tasarısını kabul etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan senatonun tasarıyı kabul etmesi halinde misilleme yapmakla tehdit etmişti. Ancak belki de tasarıyı kanunlaştıracak imzayı atması beklenen Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin kararını değiştirmeleri olası görünmediğinden, hiçbir yaptırım açıklanmadı.

Türkiye bunun Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine vereceği zararı pek umursamayabilir. 2005’te başlayan üyelik konuşmaları Sarkozy’nin de büyük katkısıyla durma noktasına geldi. Kıbrıs sorununun halledilememesi büyük bir sorun teşkil ediyor. Ancak sorun çıkaranlar yalnızca Avrupalılar değil.

Yakın zamana kadar Türkiye AB hedefleriyle değil, laik, serbest piyasa demokrasisinin kimilerince model kabul edildiği Ortadoğu’yla olan yeni ittifaklarıyla övünüyordu.

Bölgedeki vize gereklilikleri özgürleştirildi ve ticaret gelişti. Erdoğan yakın zamanda Suriye Devlet Başkanı Esad ve eşiyle görüştü. Türkiye Esad’ın 2005’te eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin suikastında rolü olduğu iddiaları nedeniyle düştüğü zor durumdan kurtulmasına yardım etti. 2008’de neredeyse Suriye ve İsrail arasında barışı sağlamayı başarıyordu, ancak barış görüşmeleri İsrail’in Gazze’yi işgaliyle sona erdi. 2010’da İran’a nükleer programı nedeniyle daha sert BM yaptırımları uygulanmasına karşı çıktığı zaman Türkiye batıya arkasını dönmekle suçlandı.

Şimdi Davutoğlu’nu eleştiren laiklerin yeni bir suçlaması var: İran’ın nüfuzunu dengelemek için birmSünni bloğu oluşturduğu suçlaması. Bunun özellikle Müslüman Kardeşler’e ve Esad’a karşı çıkan Sünniler’e verilen Türk desteğini açıkladığını söylüyorlar. Türkiye ayrıca Iraklı Sünniler’e ve Kürtler’e verdiği desteği de gizlemiyor. Irak’ın Şii Başbakanı Nuri El Maliki, Türkiye’nin ülkesindeki mezhepsel gerginliği daha da artırdığını bile öne sürdü.

Erdoğan’ın daha İslamcı destekçileri ise farklı bir bakış açısına sahip. 2010’daki Mavi Marmara olayından beri Türkiye’nin İsrail ilişkilerinin donuk halde olmasına rağmen Türkiye’nin Amerika’nın bölgesel kuklası haline geldiğini düşünüyorlar. Tek görevinin İsrail’i olası bir İran saldırısından korumak olduğunu öne sürdükleri NATO radar savunma sistemini bunun bir işareti olarak görüyorlar. Davutoğlu sistemin İran ya da Rusya’ya karşı yönlendirildiğini reddediyor; ancak gayet şaşırtıcı bir şekilde Türkiye’nin Amerikan ilişkileri konusunda altın çağını yaşadığından söz ediyor.

Ayrıca Davutoğlu, Ortadoğu’daki karışıklığın tek suçlusunun Türkiye olmadığını öne sürüyor. Ancak Türkiye’nin bastırılmış Araplar’a verdiği ilhamın gücü tartışılmaz. Esad’ın güçleri masum sivilleri katletmeye devam ettikçe, Suriye ve ötesinde pek çok insan Türkiye’nin onları kurtaracağını umuyor. Ancak Türkler bunu ancak bir koalisyonun parçası olarak yapar. Başkanlık seçimi yaklaşan Amerika’nın yabancı maceralara pek ilgisi yok. NATO müdahelesi olası değil. Peki ya bir katliam olursa ne olur? Türkiye askerlerini sınırın ötesine gönderir mi? Peki ya İran nasıl bir tepki verir? Davutoğlu’nun hazır bir cevabı yok. Kesin olan ise daha pek çok uykusuz gece geçireceği.

31 Ocak 2012

BBC: «Fransa-Türkiye ağız dalaşı: Soykırım yasasına mahkeme engeli”

Ermeniler’e karşı soykırım işlendiğini reddetmenin suç olduğunu öngören Fransız yasa tasarısı Fransa’nın en yüksek mahkemesine gönderildi. Ermeniler’in Osmanlı Türkleri tarafından topluca öldürülmesini kapsayan tasarı, parlamento tarafından kabul edilmişti. Ancak bir grup senatör tasarının Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesini talep etti. Türkiye talebi hoş karşıladı. Türkiye’nin «ırkçı” olarak nitelediği tasarı Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından henüz imzalanmadı.


Bunları da sevebilirsiniz