Rauf Denktaş´ın Arkasından Sahte Gözyaşları…

O bir ulusal kahramandı.
Sadece Kıbrıslı Türklere yaşam veren, soluk aldıran insan değil, Türkiye için de ulusalcılığın simgesi bir büyük önderdi…
Sadece KKTC’de değil, Türkiye’de de hırpalanan ve aşağılanan ulusal değerlerin arkasında bir kale gibi duran kahramandı o…
Bu ulusalcı kimliğiyledir ki hem Kıbrıs’ta M.Ali Talat zihniyeti, hem de Türkiye’de AKP Hükümeti hiçbir zaman sevmedi onu…
Denktaş, sadece Kıbrıs Türkü’nün değil, Anadolu insanının da onurunu korumaya çalıştı…
Şimdi, onun arkasından Kıbrıs’a giderek gösteri yapmak isteyenlere inanmayın. Dün, ondan kurtulmak için her çareye başvuranlar, bugün onun arkasından gözyaşı döküyor olabilirler mi?…
Ne Kıbrıs’ın Mehmet Ali Talat’ı ve ne de Türkiye’nin Gül’ü ya da Recep Tayyip Erdoğan’ı…
****
Orhan Birgit’in anılarını yazdığı, ‘Evvel Zaman İçinde’ adlı kitabında Denktaş’la ilgili de anılar var.
Bu yazıyı yazarken bir kez daha o bölümü okudum. Zaten bu kitapta her bölüm ayrı bir ‘hayat bilgisi’ dersi niteliğinde. Denktaş’la ilgili olarak yazılanlardan bir alıntı yapmak istiyorum…
Yıl 1958’dir. Kıbrıs Türkü’nün mücadelesi alevlenmeye başlamış, Kıbrıs’ta ‘Volkan’ adında gizli bir Türk örgütü kurulmuştur.
Volkan’ın resmi adı ise TMT yani Türk Mukavemet Teşkilatı’dır…
Genç Denktaş, Kıbrıs’ın tüm köylerini tek tek dolaşarak onlara direnme bilincini aşılamaya çalışmaktadır. Bu arada görevi olan savcı yardımcılığından ayrılmış, Lefkoşa’da avukatlık bürosu açmıştır. O tarihte Türk toplumunun lideri olan Dr. Fazıl Küçük’ün de yardımcısıdır.
İngiltere’de eğitimini aldığı uluslar arası hukuk bilgisi ve güzel İngilizcesi ile aynı zamanda Kıbrıs Türkleri’nin davasını yurtdışı platformlarda savunmaktadır.
Onun ilk büyük maçı Newyork’taki bir TV stüdyosunda olmuş.
Kıbrıs’ın tartışıldığı programda genç avukat Denktaş’ın karşısında Makarios’un hukuk danışmanı ünlü Rossides çıkmış.
Denktaş bu programda fırtına gibi esmiş, kiliselerdeki cephaneliklerden, silah depolarından söz etmiş ve bunları ad vererek açıklamış. Rossides, Denktaş’a inandırıcı yanıtlar verememiş, susmak zorunda kalmış.
Program sona erdiğinde Rossides yenilginin verdiği gerginlikle kendini tutamamış ve Denktaş’a; «Söylediklerinizin tamamı yalan!” demiş.
Denktaş sakince, «yalan sözünü sahibine iade ediyorum” deyince, Rossides bu kez kızgınlıkla Denktaş’a,
«Sen ne küstah adamsın!” diye bağırmış. Denktaş terbiyesini bozmadan, ona tarihi bir yanıt vermiş.
«Konuşmanıza dikkat etmelisiniz. Karşınızda henüz esiriniz olmayan bir toplumun sözcüsü var!”
****
O günlerden bugüne gelinceye kadar neler geçirdi, Kıbrıs Türklerinin büyük önderi…
Ulusunu sevdiği için, onun bağımsızlığı yolunda her şeyi göze aldığı için neler yapılmadı ki kendisine!
Önce Rumlar ve Avrupalılar tarafından…
Sonra da, işte bildiğiniz bu zihniyet tarafından…
****
Yine de, onu sevmeyenlerin onun arkasından ağlaması bir umut yaratıyor, Denktaş’ı sevenler arasında…
Keşke, diyorlar…
Keşke, onun arkasından söylediklerine biraz olsun inansalar…
Keşke, kendileriyle hesaplaşsalar da Denktaş’ın ulus kavramından biraz olsun nasiplerini alsalar…

O bir ulusal kahramandı.

Sadece Kıbrıslı Türklere yaşam veren, soluk aldıran insan değil, Türkiye için de ulusalcılığın simgesi bir büyük önderdi…

Sadece KKTC’de değil, Türkiye’de de hırpalanan ve aşağılanan ulusal değerlerin arkasında bir kale gibi duran kahramandı o…

Bu ulusalcı kimliğiyledir ki hem Kıbrıs’ta M.Ali Talat zihniyeti, hem de Türkiye’de AKP Hükümeti hiçbir zaman sevmedi onu…

Denktaş, sadece Kıbrıs Türkü’nün değil, Anadolu insanının da onurunu korumaya çalıştı…

Şimdi, onun arkasından Kıbrıs’a giderek gösteri yapmak isteyenlere inanmayın. Dün, ondan kurtulmak için her çareye başvuranlar, bugün onun arkasından gözyaşı döküyor olabilirler mi?…

Ne Kıbrıs’ın Mehmet Ali Talat’ı ve ne de Türkiye’nin Gül’ü ya da Recep Tayyip Erdoğan’ı…


****

Orhan Birgit’in anılarını yazdığı, ‘Evvel Zaman İçinde’ adlı kitabında Denktaş’la ilgili de anılar var.

Bu yazıyı yazarken bir kez daha o bölümü okudum. Zaten bu kitapta her bölüm ayrı bir ‘hayat bilgisi’ dersi niteliğinde. Denktaş’la ilgili olarak yazılanlardan bir alıntı yapmak istiyorum…

Yıl 1958’dir. Kıbrıs Türkü’nün mücadelesi alevlenmeye başlamış, Kıbrıs’ta ‘Volkan’ adında gizli bir Türk örgütü kurulmuştur.

Volkan’ın resmi adı ise TMT yani Türk Mukavemet Teşkilatı’dır…

Genç Denktaş, Kıbrıs’ın tüm köylerini tek tek dolaşarak onlara direnme bilincini aşılamaya çalışmaktadır. Bu arada görevi olan savcı yardımcılığından ayrılmış, Lefkoşa’da avukatlık bürosu açmıştır. O tarihte Türk toplumunun lideri olan Dr. Fazıl Küçük’ün de yardımcısıdır.

İngiltere’de eğitimini aldığı uluslar arası hukuk bilgisi ve güzel İngilizcesi ile aynı zamanda Kıbrıs Türkleri’nin davasını yurtdışı platformlarda savunmaktadır.

Onun ilk büyük maçı Newyork’taki bir TV stüdyosunda olmuş.

Kıbrıs’ın tartışıldığı programda genç avukat Denktaş’ın karşısında Makarios’un hukuk danışmanı ünlü Rossides çıkmış.

Denktaş bu programda fırtına gibi esmiş, kiliselerdeki cephaneliklerden, silah depolarından söz etmiş ve bunları ad vererek açıklamış. Rossides, Denktaş’a inandırıcı yanıtlar verememiş, susmak zorunda kalmış.

Program sona erdiğinde Rossides yenilginin verdiği gerginlikle kendini tutamamış ve Denktaş’a; «Söylediklerinizin tamamı yalan!” demiş.

Denktaş sakince, «yalan sözünü sahibine iade ediyorum” deyince, Rossides bu kez kızgınlıkla Denktaş’a,

«Sen ne küstah adamsın!” diye bağırmış. Denktaş terbiyesini bozmadan, ona tarihi bir yanıt vermiş.

«Konuşmanıza dikkat etmelisiniz. Karşınızda henüz esiriniz olmayan bir toplumun sözcüsü var!”


****

O günlerden bugüne gelinceye kadar neler geçirdi, Kıbrıs Türklerinin büyük önderi…

Ulusunu sevdiği için, onun bağımsızlığı yolunda her şeyi göze aldığı için neler yapılmadı ki kendisine!

Önce Rumlar ve Avrupalılar tarafından…

Sonra da, işte bildiğiniz bu zihniyet tarafından…


****

Yine de, onu sevmeyenlerin onun arkasından ağlaması bir umut yaratıyor, Denktaş’ı sevenler arasında…

Keşke, diyorlar…

Keşke, onun arkasından söylediklerine biraz olsun inansalar…

Keşke, kendileriyle hesaplaşsalar da Denktaş’ın ulus kavramından biraz olsun nasiplerini alsalar…

Bunları da sevebilirsiniz