Bebeklerin ömrünü tayin için, şu kadar günlük veya bu kadar aylık denir. On iki ayı doldurduklarında çoğu yürümeye ve anne sütü dışında gıdalar almaya başlamıştır. Bu nedenle bir yaşında olmak, bebeklikten çocukluğa geçiş ve yaşama tutunmada aşılan önemli bir eşiktir.
Gazete ve dergiler için de, benzer bir sürecin var olduğuna inanırım. Varlığına katkı koyduğum Dağarcık Türkiye, artık bir yaşında. Çocuğu yürümeye başlayan bir ebeveynin yaşadığı keyfi duyumsuyorum.
Bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce, serin bir sonbahar akşamı. Sevgili Enis Musluoğlu ile Alsancak’ta bir kafeteryada atıştırıyoruz. Bir süredir yan yana geldiğimizde konuştuğumuz tek şey politika. Ortak hassasiyetlerimiz ve kaygılarımızın olduğunu fark ediyoruz.
Enis bir platformu kurup, düşünce ve kaygılarımızı toplantılar yoluyla başkaları, özellikle gençlerle paylaşmamız gerektiğini söylüyor. Akademik ve idari işlerim nedeniyle toplantılarda arz-ı endam edemeyeceğimi belirterek yan çiziyorum. Uzatmayayım sonunda, «internet ortamında aylık bir siyaset ve kültür-sanat dergisi çıkaralım, ismi de Dağarcık Türkiye olsun” diyorum. Enis ismi çok beğeniyor ama bu kez ayda biri az buluyor. Neyse sonunda kendisini ikna ediyorum.
İşte Dağarcık Türkiye Düşünce Platformu’nun e-dergisi böyle doğuyor. Hemen manifestomuzu yazıyoruz.
Biz önce «CUMHURİYETÇİYİZ” diyoruz.
Sonra: Katılımcı ve çoğulcu demokrasiden yanayız. Sosyal adaletçiyiz, ulusal gelirin hakça bölüşülmesini istiyoruz. Devletçiliğin, bölgelerarası gelişmişlik farklarının giderilmesinde önemli bir araç olduğunu düşünüyoruz. «Özelleştirme” adı altında, hazineye ait taşınmazların, siyasal iktidarlarca küresel ve yandaş sermayeye peşkeş çekilmesine karşıyız. Türkiye’nin siyasal bütünlüğü ve üniter yapısından yanayız. Kuvvetler ayrılığı ilkesi ve yargı bağımsızlığını çok önemsiyoruz. Üniformalı veya sivil, her tür darbeye ve darbecilere karşıyız. Laikliğin demokrasinin temeli olduğuna inanıyoruz.
Site tasarımı için gerekli girişimlerde bulunduğumuz günlerde, yazar kadrosunu da oluşturmaya başlıyoruz. Dağarcık Türkiye, geçen sene bu ay, bir avuç üniversite öğrencisi ve iki elin parmakları kadar bile olmayan sürekli yazarlarının, arkadaş ve dostlarından ibaret okurlarıyla buluşuyor. Haziran ayına kadar, ayda ortalama 200-300 tıklama alıyoruz. Temmuz ayından itibaren Facebook ve Twitter da görünmeye başlıyoruz.
Bugün itibariyle Dağarcık Türkiye’de deneyimli/genç bir grup akademisyen ve akademisyen adayı ile doktor, gazeteci, sanatçı ve bankacı 20 kişi kalem oynatıyor. Ayda 2000 tıklamaya ulaştık. Hiç reklâm almadan bu noktaya varmak, kolay bir iş değil.
Konuk yazarlarımızdan aldıklarımızla birlikte, 120’den fazla makale ve mülakat yayımlamışız. Hiçbir kişi ve kuruluştan bir kuruş almadık, almayacağız. Onun için özgürce, hiçbir kaygı duymadan düşündüklerimizi siz okurlarımızla paylaşıyoruz/paylaşacağız.
Yalın bir Türkçe kullanarak ve söylediklerimizin altına bilgiyi koymaya özen göstererek.
Mart ayında, yenilenmiş bir yüzle ve hazırlıklarını yaptığımız Dağarcık Türkiye 2010 Yıllığı’nı basmış olarak karşınızda olacağız. Dağarcık Türkiye sizleri kaybetmeden, yeni okurlarla buluşmak için, hep daha iyisini ve güzelini arayacak.
İkinci yaşımızı kutlarken, daha büyümüş olmak için.