Silinen Hayatlar

Neresinden tutulup yazılsa bu yazı, cadı kazanına dönmüş memleketin neresinden başlasak yazmaya, hangi yarasını deşsek acaba… Ülke adeta rayından çıkmış bir tren gibi… Her yere ölümler saçılıyor, havaya saçılan bu ölümler ve hayatlar eşliğinde bir istikrarsızlığa doğru hızla yol alınıyor. Tren bu hızla yoluna devam ederse yaşanacak felaketlerde giderek artacağa benziyor.

Yaşanılan yolsuzluklar, iş kazaları, bayram tatilinde meydana gelen kazalar sonucu yaşanan can kayıpları(1), kurulamayan hükümet sonucu yaşanan yeni seçim süreci, Ortadoğu’da yaşanan vahşetten kurtulmaya çalışan mültecilerin dünyaya sığmayan dramı, kendi ülkemizin güneydoğusunda yaşanan ve Ortadoğu’yu aratmayan görüntüler ve haberler…

Bunlardan en çok gündemden düşmeyen hiç kuşkusuz her gün bir yenisiyle karşı karşıya kaldığımız terör ve akabinde meydana gelen şehit haberleri.

En basit soruyu sorduğumuz da alacağımız cevap belli kuşkusuz. Değer mi? Bu kadar canın yok olmasına dünyadan, sevdiklerinden silinmesine gerçekten değer mi? Güneydoğu da yaşanan karşılıklı katliamı yaptıranlara sorsak bu soruyu. Bu silinen hayatlar vatanın gerçekten sağ olmasını sağlayacak mı veya madalyonun diğer yüzünden bakıp soracak olursak; tüm bu ölümler yeni bir devlet kurmaya yetecek mi.Yaklaşık otuz yıldır kan dökülerek sonlandırılmaya çalışılan bu süreçte günümüzde gelinen noktaya bakıldığında bir ilerleme olmadığını, hatta ciddi bir şekilde eskisinden daha beter bir konuma gelmeye başladığına tanık oluyoruz.

Yaşanan asker ölümleri sonucu ülkenin batısı şovenist bir şekilde sanki bütün kürt ırkına mensup vatandaşlar teröristmiş gibi saldırıya geçmekte ve insanları toplum dışına itmektedirler(2). Gencecik insanların vatanı sağ etmek uğruna canları pahasına mücadele içinde olmaları sonucu hayatlarını kaybetmesi, ailesi kadar olmasa da insan olan herkesi derinden yaralıyor. Fakat bu acının faturasını hiç suçu olmayan vatandaşlara çıkarmak ise bu ölüm çarkının değirmenine su taşımaktan başka işe yaramıyor maalesef.

Karşılıklı olarak devam eden bu öldürme silsilesi otuz yıldır bitmemiştir ve böyle devam ederse, bir otuz yıl daha devam edeceğe benzemektedir. Bu ölümsüzlük sessizliğinin fitilini kim ateşledi, kim ne emellerle bu yangını başlattıysa, birileri bundan nemalanmaya devam edecek ve bu dökülen kanlardan hiçte temiz olmayan faydalar sağlayacaklardır. Şu anda ülkenin güneydoğusu fiili olarak bir savaş halindedir. Bu savaş maalesef kazananı olmayan ama silinen hayatlarla karşılıklı olarak kaybedenin bol olduğu bir savaş. O bölgede yaşamayanlar için tüm görebildiği ve hissedebildiği şeyler, televizyon kanalında veya bir fotoğraf görüntüsünden ibaret olsa da orada sivillerin öldüğü bir fiili savaş devam etmektedir.(3)

Çok uzağa gitmemize gerek yok aslında, hem coğrafi olarak hem de tarih olarak. Yanı başımızda olan Ortadoğu coğrafyası ve bu coğrafyanın, değeri olmayan bir nesne gibi doğada yok olmaya bırakılmış vatandaşlarına baktığımızda içimizdeki durumun ne kadar anlamsız ve bir o kadar da anlamlı olduğunu kavramakta pek de güçlük çekmeyiz. Yıllardır devam eden ve devam edeceğe de benzeyen mülteci krizinin bütün dünyanın farkına varabilmesi ve bütün dünyayı ayağa kaldırabilmesi için o küçücük bedenin kıyıya vurması mı gerekiyordu.(4) O görüntü sadece şans eseri fotoğraflandırılabilen bir görüntüydü. Aylan Kurdi den önce ve kuvvetle muhtemel ki sonrasın dada var olacak olan birçok görüntü silinip gitti yeryüzünden, kimsenin gözü görmeden, kulağı işitmeden, ruhu duymadan. Aylan Kurdi umut oldu onunla aynı kaderi paylaşan yoldaşlarına. O taşlaşan vicdanlarda belki bir merhamet kapısı aralanır da bize de bir ışık görünür umudu filizlendi yüreklerde.

Deniz yoluyla yaşanan vahşetlerin artması sonucu, çaresiz mülteciler ,şanslarını karayolundan yana kullanmaktalar ve bu nedenle Edirne üzerinden Avrupa’ya gitmeyi amaçlamaktadırlar(5). Onlar için durum kalsalar da gitseler de ölümle eşdeğer, bu nedenle yaşama ihtimallerinin daha fazla olduğu kara yolunu seçmek durumunda kalıyorlar.(6)

Artık özellikle yurdun doğusundan gelen şehit haberleri, batısından gelen tekne faciaları sonucu hayatını kaybeden mülteci ölüm haberleri ülkenin olağan gündemi haline gelmeye başladı. Bu konuda bir türlü kurul(a)mayan hükümet ve uluslar arası güçler harekete geçmeli ve ölümlerin yaşanmadığı bir çözüm bulunmalılar. Çıkarların değil adaletin ve vicdanın ön planda olduğu yeni bir yol ve yöntem geliştirilmelidir. Hiçbir nefesin yarım bırakılmaması dileğiyle…

 

(1)   http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/376213/Yollar_kan_golu…_Bayram_tatilinde_trafik_kazalari_102_can_aldi.html

(2)   http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/antalyada-korkunc-linc-girisimi-931285/ http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/beypazarinda-teror-gerginligi-930421/

http://t24.com.tr/haber/pesmerge-kiyafeti-giyince-dovuldu-giysisi-parcalandi-zorla-ataturk-bustu-opturuldu,309030

(3)   http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/09/150905_diyarbakir_sivil_olumleri

(4)   http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/09/150904_alan_kurdi_oykusu

(5)   http://www.birgun.net/haber-detay/suriyeli-siginmacilar-yunanistan-a-gecmek-icin-dort-koldan-edirne-ye-yuruyor-89472.html

(6)   http://tr.euronews.com/2015/08/30/suriyeli-multeciler-icin-avrupa-ya-gidis-olumden-olume-bir-yolculuk/

 

Bunları da sevebilirsiniz