Yeni Dünya Düzeninden Masallar…

Ağaçkakan Dergisi , 1998, Cilt 4, Sayı 34

Rumpelstilskin.. Daha önce duymuş olanlarınız mutlaka vardır. Bu bir masal, samanı eğirerek altına çeviren cüce. Şu sıralar masalları sıkça düşünür oldum.

Düşünmekle kalmayıp okur hatta derslerimde sıkça kullanır oldum. En son kırmızı başlıklı kızın “Yeni Dünya Düzeni” versiyonunu okudum. Masalın bildik sonunda bizim kız”ne büyük dişlerin var senin “ diye kurta soracağına “ne güzel kürkün var senin” der ve cebinden çıkardığı silahı ile kurdu vurur. Bir sonraki karede kırmızı başlıklı kız artık tilki kürklü kızdır…

Gün ışığı gözlerimi taciz etmektedir.Uyanmalı, bir önceki günün ağırlığını yeniden omuzlara kondurmalıdır. Hatta bununla yetinmeyip daha daha da koşturmalı Pulitzer’den Oscar’a tüm ödüllere arsızca aday olunmalıdır. Herkesten daha hızlı, daha aktif, dinamik, heyecanlı…Neden ? Sakın bu tehlikeli sorular ile kendinizi meşgul etmeyiniz. Günün bu ilk saatlerinde size yakışan etkinlik corn falkes yemek.. Ya da tabak çanak koleksiyonunuza katkıda bulunacak kültürel etkinliklerdir. Gazetedeki haberlerden biri değil hepsi enterasandır. Ancak biri beni pek bir heyecanlandırmıştır. “Komünizmden korkma, geç kalmaktan kork !” artık bir beyin ameliyatı ile beynin bir kısmı alınmakta ve böylelikle insanların komünist olmaları engelllenmektedir. Bu haber hemen hemen her gazetede komünizmin bir hastalık olduğu ispatlandı yorumu ile verilmiştir. Benimse içimde anlaşılmaz ya da anlaşılabilir bir heyecan, sanki okula ilk başladığım gün.. Aslında bu buluşla kapitalistlerin beyninin bir bölümünün zaten olmadığı ispatlanmıştır… mı ? Yoksa bunu böylesine “şimdi okullu olduk” sevincine çeviren yalnızca ben miyim ???

Günün bütün haberi bu sevinçten ibaret değildir. Bir de olduğu gibi, kalan şaşırtıcı olmayan, bildik, tanıdık, bizden yana aşina haberler vardır. Bunlar hergün taktığınız kravatınız ya da eşarbınız gibidir. Zam haberleri, çatışmalar, cinayetler, ballı ihaleler, yağlı işler, bitmeyen mücadeleler, Bergama köylüleri, Cumartesi anneleri ve diğerleri…

Şu Bergama’nın Rumpelstilskin cücesi epey yapışkan çıkmıştır ve kahretsin masaldaki gibi de çarçabuk yakayı ele vermemektedir. Ama yine de yakayı ele vermek bu cücenin kaderinde var. Er ya da geç.

Bu arada radyo dinleyerek sabah kültürel etkinliklerinizi zenginleştirebilirsiniz. Power FM’de Kürşat Başar program yapmaktadır ve konuğu da Mirkelam’dır. Biri öykülerini keyifle okuyup yeni kitaplarının yolunu gözlediğiniz adamdır diğeri de bir gecede yıldızı parlayan, anlamsız sözler yumaklarını şarkı diye söyleyen bir güruh adamlardan biridir. İkisi niye bir aradadır ?.. İkisi de artık yeni dünya düzeni masallarında birer kahramandır da onun için .. Bu durum sizi şaşıtmamalı. Hatta mütevazi bir kabulle programı dinlemelisiniz. Siz ki neleri kabullenmediniz aynı mütevazilikle…

Evi terkederken ya da akşam iş dönüşlerinde gözünüz ister istemez posta kutunuza takılır. Kaç yıl olmuştur birisinden ağız tadı ile yazılmış bir mektup almayalı. Posta kutunuzu artık işgal edenler yalnızca faturalardır. Arada bir de belki mahkeme celpleri, resmi evraklar, vs.. Sonuçta sizden hesap sormak için can atan kağıt parçacıklarıdır. Faturalar size dayatılan ihtiyaçlarınız için diğerleri de size dayatılan zorunluluklar ya da burnunuzu soktuğunuz işler ve sorular içindir. Bedelini ödemelisiniz.

Artık işin yolunu tutulmalı, bu hummalı ibadet yerine getirilmelidir. Ve getirilir de.. Abuk diyaloglara, garip yaratıklara, bürokrasinin ağlarına, üniformalara, topkulu ayakkabılara, bir cümleyi bile oluşturamayan kelime yığınlarına, kıvrım özürlülere hep buralarda katlanılır. Yeni dünya versiyonu ile pamuk prenseslere, çizmeli kedilere, parmak çocuklara ve daha daha nicesine..

Öğle tatillerinde yeterince E33, E311, E234, E113 gibi kod adlı katkı maddeleri ile şu yılgın vücudunuza katkılarda bulunarak sinir sisteminizi daha da yıpratmanız gerekmektedir. Tabii katkılar yalnızca vücuda değil, Mc Donalds’a, Pizza Hut’a da yapılmalıdır. Şu meşhur 2000’li yıllarda tıp gelişecek delik bulamadığı için sizin yıprattıklarınız yerine koymakla nasıl olsa uğraşıp duracaktır. Belki de sinir sistemimiz yerine elektrik kabloları nakli bile gerçekleşecektir. Siz bunlara kafa yormayınız. Zaten kafa yormamanız gerektiği cümle alem bilim adamları tarafından da söylenmektedir. Siz hummalı ibadete devam edip gerek vücudunuza gerekse Yeni Dünya Düzeni masallarına katkıda bulunmalısınız. Sizin işiniz bu.. Kimbilir kahraman olmanız an meselesi..

Akşam dönüş yollarında otobanları tercih etmeli, sığınağınıza çarçabuk ulaşmalısınız. İşte bir otoyol gişesine doğru yaklaşıyoruz. Gözlerim beni yanıltıyor olmalı.. Bugün yeterince kendimi hırpalamış olacağım ki bu halüsinasyonu görüyorum. Yok, yok bu o…İyi de gişenin içinde ne işi var ? Sorsam ? Hayır, hayır doğru olamaz. Hem sorumu nasıl karşılayacağını da bilemiyorum. Adı üstünde Deli Dumrul. Çocukluğumuz Deli Dumrul’u hani şu Dede Korkut masallarındaki, köprüden geçenlerden akçe toplayan adam.. Tüm bu otoyollarda onun parmağı mı var ? Yoksa diğerlerinde de mi ? Altın madenlerinde, nükleer santrallarda, termik sanrallarda ve de diğerlerinde..

Artık hiçbir şeyden emin değilim.

 

 

Bunları da sevebilirsiniz