Saddam Tuzağı Yükleniyor!

2017’de Türkiye başkanlık rejimine geçmek için referanduma giderken uyarmıştım; “Saddam Hüseyin tuzağıdır bu” diye.

Tabii ki işe yaramadı ve mühürsüz oylar ve basiretsiz muhalefet sayesinde uçuruma doğru koşarak yol aldık.

ABD, İngiltere ve İsrail üçlüsü derinden çalışarak Türkiye’yi sıradan bir Ortadoğu Arap ülkesine çevirmeyi başardı.

Türkiye’de artık tek adam ve tek parti yönetimi kuruldu.

Suriye’deki rejimin düşmesi ise oyunun ikinci safhasıydı.

”Saddam Tuzağı” derken neyi kastettiğimi de bilmeyenlere biraz açayım.

Saddam Hüseyin Irak’ın başına ABD destekli bir darbeyle gelmişti. ABD uğruna İran ile 8 sene savaştı. Daha sonra katili olacak Rumsfeld’in elini sıktığı eski fotoğrafları vardı.

İran ile 8 sene savaşta 1 milyon Iraklı ve İranlı genç öldü.

Sonuçta iki ülke de bir gıdım toprak kazanamadan savaşı bitirdi.

Tabii Irak ordusu yıpranmıştı. ABD ayrıca ordunun içine tarikatlarla ve casusluk ağlarıyla sızmıştı.

Sonra Soğuk Savaş resmen bitip de kartlar yeniden dağıtılmaya başlanınca Saddam ABD’ye güvenerek eski hesapları görmeye çalıştı.

Petrol zengini Kuveyt eskiden Irak’ın bir eyaletiydi ve Saddam ABD elçisinden OK’yi almıştı.

Ancak hesaba katmadığı bir şey vardı. Tıpkı İran gibi o da dolara dayalı petrol sisteminden çıkmak istemişti.

Avro ile satarım” filan demeye başlamıştı.

Washington’daki çakallar buna asla izin veremezdi, çünkü dolar artık altına değil petrole dayalı olarak çalışıyordu.

Saddam’ın bir diğer kusuru da affedilemezdi, iyi kötü BAAS geleneğinden geldiği için İsrail’e karşı Filistin’i destekliyordu.

Kuveyt’e dalar dalmaz ABD, sakladığı sopasını çıkardı ve Avrupalı paryalarıyla geniş bir koalisyon kurarak Irak’a saldırdı ve kolunu kanadını kırdı.

2003’te ise son darbeyi indirdi ve Saddam’ı saklandığı kanalizasyon çukurundan alarak astı.

Kissinger’in 1968’de söylediği “ABD’nin düşmanı olmak tehlikelidir ama dostu olmak ölümcüldür” sözünü unutmayın!

Şimdi aynı senaryo sanki tekrarlanıyor.

Marks’ın dediği gibi “Bu kez traji komedi olarak” mı demeliyim bilemiyorum!

Çünkü ben de o senaryodaki ülkenin içindeyim.

Erdoğan’ın Esad’ı devirmesi bana Saddam’ın Kuveyt’e girmesini anımsatıyor.

Batı önce alkışladı, “aslansın kaplansın” dedi. En azından Trump buna benzer bir şeyler geveledi.

Ancak senaryonun devamında Türkiye’nin çok haklı olarak PYD/YPG oluşumuna karşı harekete geçmesi işi değiştirir.

Türkiye’ye “terörün hamisi” kulbu takılmaya Batı’da ortam zaten hazır. Baksanıza Hakan Fidan Şam’da “Culani bize çalışıyordu” bile dedi.

O işin devamında “Halep zaten bizim şehrimizdi” diyen Ankara’ya işgalci damgası da vurulur.

Türkiye karşıtı koalisyon da kurulur.

60 yıllık kankisi Esad’ı satan Rusya ve İran (İran kalırsa eğer o vakte, kalmazsa zaten orada kurulacak Batı yancısı bir rejim ABD ile birlikte sahaya bile inebilir), Türkiye’nin üzerine çullanılmasını keyifle izler.

Yani kısacası Suriye’deki yeni durum lehimize değil aslında aleyhimize çalışıyor.

Şu anda bile milyonlarca Suriyeli sığıntıya bakarken, İran’ın petrolü kesmesiyle şimdi Suriye’ye elektrik sağlayacağımızdan söz ediliyor.

Suriye’deki rejim değişikliği tıpkı 2011’deki iç savaş gibi yine bize kazık olarak geri dönecektir.

Kötümser miyim? Evet, ama gerçekçiyim de!

Türkiye’ye Saddam tuzağı is loading!

Bunları da sevebilirsiniz