Bölgesel Ekonomik Görünüm: Avrupa, Ekim 2024

IMF Ekim ayında “Bölgesel Ekonomik Görünüm: Avrupa” raporunu yayımladı. Raporda Avrupa Ülkelerinin ekonomilerinin genel durumu anlatılırken Türkiye’ye de değiniliyor.

Raporun basın toplantısında konuşan IMF Avrupa Departmanı Direktörü Alfred Kammer Türkiye’nin para politikasını oldukça etkileyici bulduklarını söyledi. Krize karşı kırılganlığın iyileşmesinin ve enflasyonun aşağı yönde seyretmesinin ulaşılmış iki önemli başarı olduğunu söyledi. Bununla birlikte; geçmişteki, enflasyondaki gelişmelere yönelik asgari ücret zamlarının enflasyonla bağlantılı olduğunu ve bu yöntemden vazgeçilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Maliye politikalarının para politikasını destekleyebileceğini de ekledi.

Rapordaki tahminler Türkiye’nin ekonomik istikrara doğru kademeli ancak zorlu bir yolda olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin enflasyon oranının, agresif parasal sıkılaştırma ve hedefli mali önlemler nedeniyle önümüzdeki üç yıl içinde önemli ölçüde düşmesi öngörülüyor. 2023’te Türkiye’nin enflasyon oranı %64,8’e yükselmişti. Türkiye Merkez Bankası, likiditeyi sıkılaştırarak ve talep kaynaklı fiyat artışlarını sınırlayarak enflasyonu yumuşatmayı amaçlayan faiz oranları belirlemede şimdiye kadar kararlı bir durdu.

Enflasyonun 2024 yılında %43,0’a düşmesi bekleniyor. Bu oran önemli bir düşüş olmakla beraber Merkez Bankasının hedefinin oldukça üzerinde. Bu yörünge, enflasyonist baskıların azalsa da ekonomide derin bir şekilde yerleşmiş olduğunu gösteriyor. Geleceğe bakıldığında, 2025 ve 2026 görünümü Türkiye’nin enflasyon karşıtı önlemleri sürdürme niyetini yansıtıyor. Enflasyonun 2025’e kadar %24,0’a düşmesi ve 2026’ya kadar %17,2’ye daha düşmesi öngörülüyor. IMF’nin Nisan ayındaki tahminleri sırasıyla %28,3 ve %19,6 idi. Dolayısıyla öngörülerde pozitif değişim var.

Türk hükümetinin mali disiplin ve rezervin artışındaki yönetimi de dahil olmak üzere politika ayarlamaları, bu enflasyon hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahip. Türkiye’nin yaklaşımı ihtiyatlı bir para politikası duruşuyla birleştirildiğinde, ekonomiyi istikrara kavuşturmaya, ücret artışını dengelemeye ve sürdürülebilir yatırımı desteklemeye odaklanacaktır.

IMF 2024 2023’te %5,1 olan Türkiye’nin reel GSYİH büyüme oranının 2024’te %3,0’a ve 2025’te %2,7’ye düşmesi ve 2026’da %3,2’ye hafif bir toparlanma yaşayacağını öngörüyor.

Bu tahminlerde küresel faktörler merkezi bir rol oynuyor. Avrupa Birliği de dâhil olmak üzere Türkiye’nin ana ticaret ortakları arasındaki yavaş büyümenin ihracat talebini etkilemesi bekleniyor. Ayrıca Türkiye, ithalat maliyetlerini şişiren ve cari hesap dengesini zorlayan yüksek küresel enerji fiyatlarının zorluklarıyla karşı karşıya. Sonuç olarak, enerji ithalat yükü, aksi takdirde yerel kalkınmayı ve altyapıyı teşvik edebilecek kaynakları yönlendirerek potansiyel büyümeyi engellemeye devam etmekte.

Yurt içinde, Türkiye’nin ekonomik politikaları da bu zorluklarla başa çıkacak şekilde gelişiyor. Kamu borcunu istikrara kavuşturmayı amaçlayan mali konsolidasyon çabaları, büyük olasılıkla hükümet harcamalarını kısıtlayacak ve kilit sektörlerdeki kamu yatırımlarını etkileyecektir. Daha sıkı kredi koşulları ve devam eden enflasyon baskıları yatırım manzarasını daha da karmaşık hale getirmektedir. IMF, daha sıkı kredi koşullarının, Türkiye’nin ekonomik genişlemesinin geleneksel olarak güçlü bir itici gücü olan özel sektör yatırımını azaltmasının muhtemel olduğunu belirtiyor.

Türkiye’nin kamu borç yönetimi stratejisi, ülke giderek karmaşıklaşan bir mali ortamda yol alırken net bir şekilde odak noktasına geliyor. Yüksek enflasyon ve ılımlı ekonomik büyümenin ikili baskısına yanıt olarak Türkiye, sürdürülebilir kalkınma için gereken kaynakları korurken borç-GSYİH oranını sabitlemeyi amaçlayan bir dizi mali ayarlama yaptı. Rapora göre, Türkiye’nin yaklaşımı, kamu borcundaki son artışlar ortasında disiplinli harcama ve gelişmiş borç kontrolünü vurguluyor.

Bunları da sevebilirsiniz