Clemens Holzmeister,
Heinrich Krippel,
Pietro Canonica,
Bruno Taut.
Erken Cumhuriyet dönemine derin iz bırakmış mimarlar ve heykeltıraşlar.
Dönemin insan kaynağı öylesine kısıtlı ki, bırakın mimarı ve heykeltıraşı eli sıradan iş tutan insan sayılı.
Pietro Canonica’nın o dönemde ülkemizde verdiği yapıtlardan ikisi iyi bilinir.
Pietro Canonica (1869-1959)
Taksim Cumhuriyet Anıtı ve İzmir Cumhuriyet Meydanı’ndaki atlı Mustafa Kemal heykeli.
İzmir Atlı Gazi Heykeli
Taksim Cumhuriyet Anıtı 1928’de bugünkü yerinde yükselmiştir. Yansıttığı anlam ayrı bir yazı konusu olur.
Taksim Cumhuriyet Anıtı
Açılan uluslararası yarışmayı kazanan İtalyan Pietro Canonica tarafından yontulmuştur. Çağının önemli heykeltıraşlarından birisidir.
Her ne kadar heykeli Roma’da yontmuş olsa da Türkiye’de de hatırı sayılır zaman geçirmiştir.
O günün koşullarında Cumhuriyetin heykeltıraşı yoktu özetle.
Bu yoklukta yabancı heykeltıraşların yapıtları süsledi Cumhuriyetin meydanlarını.
Buna eklenen bir uygulama bu konudaki dışa bağımlılığa son vermeyi de amaçlamış olmalıdır.
Canonica’nın kazandığı uluslararası yarışmanın yanı sıra bir de sınav yapıldı. Şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi’nde yapılan sınavdan başarıyla çıkacak olan kişi giderleri devletçe karşılanmak üzere Roma’ya gönderilecek ve Canonica’ya eşlik etmesi, ondan öğrenmesi, bilgisini, görgüsünü artırması sağlanacaktı. Böylelikle Atanın ölümsüzleştirmesine Türk eli de değmiş olacaktı.
Toplumun yarısı olan kadını işin içine katmaya hazırlanan Cumhuriyet için paha biçilmez fırsat doğmuş oldu bu yarışmadan çıkan sonuçla. 21 yaşındaki genç Türk kızı Sabiha Ziya (Bengütaş) (1904-1992) Roma yolcusu olacaktı. Bir kadının bu denli öne çıkması o dönemde çoğu kimse için onaylanacak gibi değildi. Zamanın Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati “hak eden gider” sözleriyle tartışmaya nokta koyacaktı.
Sabiha Ziya (Bengütaş)
Canonica adını ülkemizde verdiği önemli yapıtlar nedeniyle duymuş olsak da bu yazıya konu olan ayrıntı pek bilinmez.
Sabiha Ziya’nın Roma’ya gönderildiği tarihte Türkiye’de kadın devrimi henüz yaşama geçirilmiş değildi. Ama, çok bellidir ki Cumhuriyeti kuranlar bu konuda kararlıdır. Bu olayı kadın devriminin işaret fişeği olarak algılamak hiç de abartılı olmaz.
Diğer yandan, Cumhuriyet kurulduğunda hemen tüm sanat dalları gibi heykeldeki birikimimiz de hiçe eşdeğerdir. Uzun yıllar boyunca ortama egemen olan tutuculuk bırakınız kadın heykeltıraş yetişmesini erkeklerin heykel yontmasına bile olanak vermemiştir. Kurucu kadro önderini eşsiz yapıtlarla yaşatmanın yanı sıra “nasıl yapılır” bilgisini edinme gereksinimini de göz ardı etmemiştir.
Bengütaş sonraki yıllarda katıldığı çeşitli yarışmalarda da birinciliği kimselere bırakmamıştır.
Atatürk ve İnönü heykelleri yontmuştur.
Çankaya köşkündeki Atatürk heykeli onun elinden çıkmadır. Ayrıca, Abdülhak Hamit’i, Ahmet Haşim’i, Bedia Muvahhit’i, Hasan Âli Yücel’i de ölümsüzleştiren yapıtları vardır.